Tuğba Özay yeni evliliğini böyle anlattı

Mankenliğin zirvesindeyken girdiği hapiste geçen 167 gün, Tuğba Özay'ın içinden yeni bir Tuğba çıkarmış. Çok konuşulacak bir filmin başrolü, 23'ünde evleniyor. Nursel Tozkoparan konuştu.

ABONE OL
GİRİŞ 21.04.2009 23:55 GÜNCELLEME 21.04.2009 23:55 RÖPORTAJ
Tuğba Özay yeni evliliğini böyle anlattı
Tuğba Özay yeni evliliğini böyle anlattı

Nursel TOZKOPARAN'ın röportajı

Tuğba Özay hapse girmeden kısa bir süre önceydi. İki ya da üç gün öncesi diyebilirim. Hapse girmeden önceki son röportajını biz yapmıştık. Şöyle ki… İnsanların hayallerini gerçekleştirmeyi hedefleyen bir program projemiz vardı. Bir kişinin kendisinin gerçekleştiremeyeceği “Beş hayalini” gerçekleştirecektik.

Hazırlıklara başladık. İlk talihlimiz güneydoğuda gazi olan bir gençti. Gazi gencimizin gerçekleşmeyeceğini düşündüğü bir hayali de “Tuğba Özay’la tanışmak ve boğazda baş başa bir yemek yiyebilmekti”.

Tuğba Özay’a ulaştık, programımızdan ve kendisiyle tanışmak isteyen gençten bahsettim. Hiç düşünmeden kabul etti. Ben yine de bir tereddüt yaşadım ya gelmezse diye. Söz verdiği saatte geldi. Yemek yediler, türküler söylediler, horon oynadılar. Bir taraftan çekim yaptık diğer taraftan Tuğba’yı izledim. Son derece samimi, içten birisiydi. Kendisini ilk kez orada tanıdım. Sonrası malum.

167 gün içeride yattı. Tuttuğu günlükleri “Bedel” adıyla kitaplaştırdı.
Ama şimdilerde bir değil pek çok güzel heyecanı bir arada yaşıyor Tuğba Özay.
Vizyona girecek ilk sinema filmi “Saddam’ın Askerleri” de ilk albümü “Armoni”de mayıs ayında çıkıyor. Ve Tuğba Özay…

Mayıs ayına İtalyan Mario ile evlenerek girmiş olacak. Beni yine kırmadı uzun uzadıya bir röportaj yaptım kendisiyle. Ne sorduysam cevapladı. Tuğba Özay’la yaptığımız röportaj iki gün boyunca devam edecek.

Yarına… Siyaset hakkında ne düşünüyor? CHP ve AKP hakkındaki görüşleri nedir? Deniz Baykal cezaevinde kendisini ziyaret etti mi?

Ve ilk kez vizyona girecek olan “Saddam’ın Askerleri” filmine dair her şey…

Keyifli okumalar…

 kullan- Oldukça renkli bir kişiliğin var.  Mankenlik, kitap, sinema filmi derken bir de albüm çalışman var. Ne zaman çıkıyor albüm?

- Film de albüm de mayısta çıkıyor.  Mayıs ayı benim uğurlu ayım oldu. Tam bir yıldır bu albümle ilgili inanılmaz bir titizlikle çalışıyorum. Kendi duygu ve düşüncelerim yoğunlukta olduğu ve kendimden yola çıkarak yaptığım bir albüm oldu. “Armoni” ismini verdik albüme, 14 şarkının sözleri ve birinin de bestesi bana ait. İki şarkının sözü babama ait…

- Favori şarkınız ne olacak?

- En çok güvendiğim parçalardan biri “Anam”. İçerideyken anneme yazdığım bir şiirdi. Son yılların en iyi hapishane şarkısı diyebilirim…

- Çok merak ettim,  bir dörtlük okuyabilir misiniz?

- "Ana kız erken mi geldi ne hava soğudu bir anda
Gök ağlıyor yağmur yağıyor 15 adımlık avluma
15 adım ne eder dışarıda say ana
Ah bir yanında olabilseydim buz tutan ellerimi
Sıcacık yüreğinle ısıtsaydın anam…"
 diye devam ediyor. Tabii sözleri müzikle okuduğunuzda daha güzel…

- Mankenlikten şarkıcılığa geçen ilk değilsiniz? Sizin farkınız ne olacak?

- Salt şarkı okuyan birisi değilim. Şarkıcı olmadığımı bu toplum içerisinde bir “sanatçı” olarak yer aldığımı fark edecekler elbette.  Amacım sadece sahneye çıkıp şarkı söylemek olsaydı, bunu yıllar önce yapardım. Ama ben üretmek, ürettiklerini toplumla paylaşmak ve daha da önemlisi toplum içerisinde bir duruşu olabilen bir sanatçı olabilmeyi önemsiyorum. Bu albümde Türkiye ve dünya üzerine mesajları olan bir Rap parçamız var, sözleri bana ait. Ceza ile birlikte okumayı çok istiyorum. 

- Şu “Madam” şarkısını kim için yaptınız? Eski sevgiliye bir gönderme mi?

- Tüm cesur görünüp de kıvıranlar için yazdım.

ŞARKILARIMDA HERKES KENDİNDEN BİRŞEY BULACAK

- Peki “Yüreğimin bekaretini sana verdim” parçası,  İtalyan arkadaşınız için mi yazıldı?

- Evet. Kendisiyle vedalaşmıştık. Onu havaalanına bırakıp eve döndüm. Fotoğrafı gözüme ilişti çok güzel bakıyordu. O bakıştaki masumiyet beni o kadar etkilemişti ki o anda ağzımdan “daha önce nerelerdeydin” diye bir şey çıktı. Oturup yazmaya başladım ki inanamadım, uzunca bir şiir olmuş. O gecenin sabahında besteledim. Yüreğimin Bekâreti Senfoni Orkestrasıyla okunacak bir parça. Bakın mesela inanın benim parçalarımda kimse “öp beni, boya beni, tırmala beni, kaşı beni, yatır beni, kaldır beni” gibi sözler değil bilakis herkes kendinden bir şey bulacak. Anasını özleyen anasını bulacak, babasını özleyen babasını, sevdalısını özleyen sevdalısını bulacak. İnsana, yaşama dair ne varsa bulabilecek.

- Bu albüm fikri nereden çıktı?

- Aslında albümün ortaya çıkması da sinema filmiyle doğru orantılı… Filmin müziklerini dinlemek için stüdyoya gitmiştim. O kadar beğendim ki müzikleri orada “hocam yazdığım şiirler var bir iki tane okuyabilir miyim” dedim ve okudum. İki gün sonra okuduğum şiirler bana bestelenmiş olarak geri geldi. Albüm fikri burada doğdu ve hızlandı. Albümün adı aynı zamanda ilk bestelenen parçamın adıdır.
 
             ARMONİ
Siyah bazen ölümdür bazen asalet,
Kimisine zulümdür kimine zarafet
Kırmızı bazen kandır bazen aşkı anlatır
Kimine batan güneş kimine tehlikeyle eş

Beyaz bazen saflıktır bazen tutsaklık
Kimine barışın simgesi kimine mutluluğun imgesi
Sarı güneşi çağrıştırır bazen sevdalıları ayırır
Kimine hayat verir sarı kimi yaşar son baharı   
        
Yeşil bazen ormandır bazen bakmaya doyamadığın göz
Kimine paradır yeşil, kimine türküdeki bir söz
Mor bazen cazibedir bazen uyuşturur damarı
Kimine gecedir mor kiminin salkımlı sokağı

Kahverengi kimine topraktır kimine ağacın dalı
Kimine paslı demir kapı kimine umut olur falı
Mavi bazen denizdir bazen gökyüzü
Kimine nazarlıktır mavi kimine olur Günyüzü

MANKENLİĞİ BIRAKIYORUM

-Bundan sonra ne olacak, mankenliği bırakacak mısın yoksa devam mı? Nedir kararın?

-Yılmaz Güney’in bir sözü var “domates yetiştirici olsan dahi en iyi şekilde yetiştir”. İşinin ne olduğu önemli değil önemli olan o işi nasıl yaptığın. Benim hayat felsefem bu oldu. Hep bir misyonumuz ve sorumluluklarımız olduğuna kullaninandım. 15 yıldır podyumdaydım. Gururla sakladığım 200 ödülüm var. Podyuma çıktığım süre içerisinde neredeyse her yılın en iyi modeli ilan edildim. Adalet Bakanlığı’ndan, Milli Eğitim Bakanlığı’na, üniversitelerden askeriyelere kadar gururla taşıyacağım pek çok ödül aldım. Bundan sonrası için bu mesleğe gönül verecek arkadaşlarımızı yetiştireceğim. Önümüzdeki günlerde Tuğba Özay Model Okulu açmak gibi bir projemiz var.

-Bol ışıklı ve pırıltılı bir hayat… Şöhret nasıl bir duygu yaratır insanda?

-Şöhret taşıması en zor şeydir. İnsanı dipsiz bir kuyuya çeker, yok olur gidersiniz farkında olmadan. Aileniz yanınızda olsun. Şöhret olabilmek için bir takım ödünler vermek değildir, bunun farkında olmak lazım. 

- Mankenliği bırakmanızla evlenmenizin bir etkisi var mı?

- Yok.  Tamamen kendi isteğim. Duygu Asena’nın “Kadının Adı Yok” diye bir kitabı var. Tam dört kez okudum. Ben diyorum ki, “kadının adı olmalı”. Kadının adı olması için sosyal bir kimliğinin oluşması lazım. Yani üreten kadın olacak, evinde boş oturmayacak. Annede olacak sosyal hayatın içinde de olacak. Bu açıdan bakıldığında kadın olmak zordur.

KULVARIMI DEĞİŞTİRİYORUM

- Ne alaka? Ben mankenliği bırakmanızda evlenmenizin etkisini sordum?

- Ben bu zamana kadar hiçbir erkeğin etkisi altında kalmadım bundan sonra da kalmam. Kimse bana  “şunu yapma, böyle yapma” diyemez. Hayır, sen beni böyle tanıtın, böyle sevdin. Ama kulvarım değişecek bundan sonrası için. Bundan sonraki kariyerimle ve geleceğimle ilgili olarak bir karar aldım.
 
- Gelelim İtalyan sevgilinize Mario ile nasıl tanıştınız? Nerde tanıştınız?

Milano’da arkadaşlarımız vasıtasıyla tanıştık. Zaten ilk görüşte de “hayatımın kadınını buldum” demiş. Ben de “ne kadar sempatik, içten, sıcakkanlı birisi” diye düşündüm. Başlarda özel bir duygu içerisinde değildim. Bir aylık bir tanışma sonrasında bana olan duygularından bahsetti. Barselona’da bir araya geldiğimizin ikinci günü bana evlenme teklifinde bulundu.

- Peki ne zaman evleniyorsunuz? Tarih belli mi?

- 23 Nisan Çocuk Bayramı bizim bayramımız. Hepimize kutlu olsun.

kullanBİRİ HER YAPTIĞININ ARDINDAN ALLAH’A SIĞINIYORSA…

- Mario ile kültürel farklılıklar yaşıyor musunuz? En çok konuşulan dil ve din farklılığı bunu konuştunuz mu? Ya da nasıl çözüyorsunuz?

- Dil olarak İngilizce anlaşıyoruz. Din olarak da ne o bana ne de ben ona karışabilirim.  Çünkü Allah birdir tektir. Kulla O’nun arasındadır her şey ben buna inanıyorum. Yoksa dünyada birçok inanç, birçok farklı kültür var. Önemli olan insani boyutta buluşabilmek. Örneğin; Jack London “dinsiz” adlı bir öyküsü vardır. “Direniş” adlı kitabında çok beğendiğim bir öyküdür.

Ben Allah’a inancı olan bir insanım ama bunu deklare etmekten hoşlanmıyorum. Çünkü bir insan her yaptığının ardından Allah’a sığınıyorsa ben o insanın inancından da şüphe ederim.  Bir takım şeyler gizli yaşanmalı. Namaz da kılan insanım ama başını kapatan biri değilim. Başımı nerde kapatacağımı da bilirim o ayrı bir konu ama. Yani bu kriz haline getirilmemeli.

Benim türbanlı arkadaşlarım da var ve çok yakın ailece görüştüğüm insanlar. Biz oturup siyaset, ekonomi, din üzerine tartışmalar yapıyoruz. Dini konularda yanlış bir bildiğim şeyler varsa düzeltiyorum. Böyle bir bilgi alışverişimiz var. Ama ben asla dinimi değiştirmem. Kendisine de izah ettim. Böyle bir değişim asla benim için söz konusu değil. Konuştuk o da saygıyla karşıladı. Hiçbir sorun yok. Çocuklarımız olursa Müslüman olacak. 

MARİO SÜNNET OLACAK

- Peki, bunu kendisiyle konuştunuz mu? Kendisi Müslümanlığa nasıl bakıyor?

- Benimle birlikte camilere, türbelere geldi. Hatta Mevlana’ya götürdüm. İnanılmaz etkilendi ve o kadar saygı gösterdi ki mesela; insanlar içeri girerken ayakkabılarını çıkarmıyordu öncelikle ayakkabılarını çıkarıp orada ayrılan özel yere koydu. Bu bile beni etkiledi. Yaklaşım önemlidir. Ben de kiliselere gidiyorum. Orası da Allah’ın evi…

- Sünnet olacak mı Mario?

- Evet, konuştuk. Sünnet olacak. Babası sünnet olmuş. Artık Avrupa’da da yaygınlaşmaya başladı sağlık açısından.
Hatta Fransız bir arkadaşı var ünlü bir oyuncu Müslüman olmuş ve sonradan sünnet olmuş..

- Sünneti nerde olacak?

- Kendisini Kemal Özkan’a götüreceğim. 

STADYUMDA BİR DÜĞÜN HAYALİNDEYİM

- Düğünü nerede düşünüyorsunuz? Nasıl bir düğün olacak?

- Nikâh olarak Milano’yu düşünüyoruz. Düğün tabi ki İstanbul’da olacak. Aslında benim hayalim bir stadyumda tüm sevdiklerimin katılabileceği bir düğün… Ama kısmet artık şartlar neyi gösterir onu bilemiyorum.

- Gelinliğinizi kim dikecek?

- Ya Cemil İpekçi ya da Raşit Bağzıbağlı.

- Peki yabancı biriyle evlenmenize aileniz tepkisi ne oldu?

- Ailemin tek kaygısı dil farkıydı. Konuşmak, anlaşabilmek istiyorlar bu konuda problem yaşıyoruz şimdilik.  Konuşma sorununu bir kenara bırakırsak insani olarak çok sıcak bakıyorlar. Hatta geçenlerde ziyaretimize gelmişti vedalaşırken babama sarıldı ve hüngür hüngür ağladı.  Babamın da gözleri doldu. Çok içtendi. Örneğin; benim günlüklerimin orijinallerini gördü ama kendisi anlamadı. Sonuçta Türkçe bilmiyor. Belki orada o doluluğu gördü, hissetti. Yapmış olduğum çizimler de vardı onları gördü etkilendi ağlamaya başladı. Çok duygusal birisi.

- Neden bir Türk’le evlilik değil de yabancı damat?  A) Güvensizlik B) Türk erkeklerini sevmiyorum C) Nasip...

- Yani her şey nasip kısmet. İçerde olduğum dönem de yabancılar koğuşundaydım. Yabancılarla beraber kaldım. Hayatta bazı şeylerin işaret olduğunu düşünüyorum. Allah sanki bazı şeyleri bize işaret olarak yolluyor. Yabancılar koğuşundayken dünyanın dört bir yanından insanlarla birlikteydim.  Arkadaşlarım bana “sen muhakkak bir yabancı ile evleneceksin” diyorlardı. Oradan çıktıktan 7 ay sonra kendisiyle tanıştım ve 7 ay boyunca da hayatıma kimseyi sokmamıştım. O dönem içerisinde evlenme teklifinde bulunanda olmuştu. İstemedim. Belki de hazır değildim. Öyle bir zamanda hayatıma girdi ki o işareti belki de doğru çıkartıyor. Birbirimize benziyoruz ki…

(sürecek..)

KAYNAK : (Haber 7)
YORUMLAR 70 TÜMÜ
  • kumru 15 yıl önce Şikayet Et
    yorum. ya lütfen saçmalamayınız herkes seçiminde özgür kimsenin karışmaya hakkı yok kadına sorulmuş o da açıkyüreklilikle sorulanları yanıtlamış.Ne yani yalan mı söyleseydi yada böyle basma kalıp olmuş fikirleri mi olmuş olsaydı açık olan müslüman olamaz mı ne ayıp namaz kılamaz mı bu tarz kişilikler insanları dinden imandan soğutuyor...
    Cevapla
  • Elif GÜNAYDIN 15 yıl önce Şikayet Et
    vay be. Müslümanlığı hiç bilmesen bayana hak verecem ama bu kadarda olmaz ki.başka dinden biriyle evlenmek nerde okumuş bunu acaba.başörtü konusunda da nerde kapanacağımı bilirim diyo.sadece namaz kılarken ve cenazelerde mi başımızı örtmeliyiz.Peygamberimiz(s.a.s.)in hanımlarının uygulaması böyle miymiş.Sahabeler başörtüsüyle ilgili ayet iner inmez etraflarında ne buldularsa hemen örtünmüşler.İşte gerçek İMAN diye buna derim ben.bizimkiler gibi işine gelene inanmaya değil..
    Cevapla
  • yunus doğdu 15 yıl önce Şikayet Et
    Yazık... Bir müslüman erkek yabancı bir kadın ile evlilik yapabilir ama kadın, yabancı bir erkek ile evlenemez.Dinimiz böyle buyurmuştur.Allah bütün iyi olan şeyleri müslümanlar için seçmiştir ama bu kadın dinimizi ne kadar anlıyor ve yaşıyor orasıda ortada..
    Cevapla
  • senaettin burak 15 yıl önce Şikayet Et
    sena hanım isim kökenimiz aynı. ok anlaşıldı benim tenkidim modele değildi yazaraydı bu arada az da olsa sizi tanıdım kendinize iyi bakın
    Cevapla
  • sena ugur 15 yıl önce Şikayet Et
    senaettin kardese-2. bu hanım bu kadar eleştiriliyor ama önceki hataları için ya tövbe ettiyse..içini kim bilebilir.bize bir adım gelmiş..dur orda diyip haddinimi bildirelim..takdir etmeyin ama hakarete varan bu kadarda ağır sözler yazmayalım..onun bu yazılanları okurken nasıl bir ruh haline girebileceğini düşünelim..unutmayalım ki ne hallerden hidayete ermiş nice insanlar var..hem bu işler bizim takdirimizdemidir ki..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR