Dünyaya 'One Minute' dedirten adam

Güney Afrika, Avustralya, Asya, Bangkok, Amerika ve Avrupa'da gittiği her yerde insanların, haksızlıklara, adaletsizliklere, savaşa, gözyaşına karşı ‘One minute’ diye isyan ettiğini anlatıyor Süleyman Çakmak...

ABONE OL
GİRİŞ 29.01.2010 17:30 GÜNCELLEME 29.01.2010 17:30 RÖPORTAJ
Dünyaya 'One Minute' dedirten adam
Dünyaya 'One Minute' dedirten adam

Nursel Tozkoparan'ın röportajı

Süleyman Çakmak ile Fehmi Koru fasıllarında hep karşılaşmışızdır, sohbetlerimiz olmuştur. Uzun saçları, duruşu, konuşmasıyla bana hep marjinal gelmiştir. Fasıllarda herkes şarkı okurken o  türkü okuyarak  farklılığnı ortaya koymuştur. Yaklaşık iki ay önce bir projesi olduğunu ve bunu gerçekleştirmek için kolları sıvadığını söylemişti.

Dünyayı, kıtaları gezeceğinden bahsetmişti. ‘Süleyman Bey bu yapar mı yapar’ dedim. Bir gün beni Güney Afrika’dan aradı. Sitesinin adresini verdi. Oradan kendisini takip edebileceğimi söyledi. Ara ara siteye girdim. Bir Avustralya’da, bir Peru’da… Bir ABD’de bir Uzakdoğu’da... Bir Asya’da bir Avrupa’da. One minute yazılı pankartlı  resimlerle...

Türkiye’ye döndüğunde kah televizyonlarda kah gazetelerde. Şaşa kaldım vesselam... Anlayacağınız Süleyman Çakmak ile konuşmak şart oldu. Ne yapmaya çalışıyor, amacı ne, doğrusu anlamış değildim. Tek bildiğim ONE MİNUTE KÜRESEL BARIŞ PLATFORMU’nu kurduğu ve başkanlığını yaptığı...

YOK MU YAPILAN ZULÜMLERE KARŞI DURUŞ SERGİLEYECEK SES

> Süleyman Bey, ‘One minute’ Küresel Barış Platformu ne demektir? Böyle bir şey kurmak aklınıza nereden geldi?

> ‘One minute’ Barış platformu adı üstünde. 28 Ocak 2009’da Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Davos Zirvesi’nde hem kendisine az süre verilmesine hem de sözünün kesilmesine “one minute” diyerek itiraz etmişti. Bunun akabinde Davos’u protesto etti ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e sert tepki gösterdi. Aslında yerinde bir tepkiydi. En azından bana göre öyle. Bu coğrafyada çok alışılagelmiş bir şey değildi. New York’da yapılan “One Minute” gösterisinde Filistinli bir arkadaşın söylediği bir söz çok manidardır. “Seni seviyoruz Erdoğan. Çünkü sen bizim liderlerimizin, Arap liderlerinin söylemesi gereken sözden daha fazlasını söyledin. Teşekkür ederiz” diyor. Özeti budur.

> Siz daha önce böyle bir barış platformunu kurmayı düşünüyor muydunuz? Yoksa Sayın Başbakan’ın ‘One Minute’ çıkışı ile mi aklınıza geldi?

> Hayır. Ben uzun yıllar Avrupa’da yaşadım ve orada da 1995’de arkadaşlarımla birlikte İnsan Hakları Derneği kurmuştum. Yani gençliğimizden beri toplumsal, sosyal olaylara kayıtsız kalmadık. Dolayısıyla biz böyle bir şeyi düşünüyorduk. Ama bu söz işi ciddiye almamızı, hızlı hareket etmemizi ve yola çıkmamızı sağladı. Yani bizi motive etti.

“ONE MİNUTE” SÖZÜNÜN UNUTULMAMASI LAZIM

kullan
"insanlar ‘One minute’ pankartları ile bir araya toplanıyorlar. Dünyadaki haksızlıklara, adaletsizliklere, savaşa, gözyaşına ‘One minute’ diyorlar."

> Platformunuzun amacı nedir?

> Her bölge insanı gibi biz de şu ana kadar, “Ya yok mu bu coğrafyada yapılan zulümlere karşı duruş sergileyecek bir ses’’ diye düşünüyorduk. Ve bu tepki hepimizin beklediği bir şeydi. Onu görünce tabiî ki “Bravo” dedim, heyecanlandım. Herkes gibi bunun sohbetini yaptık. Geçti gitti fakat daha sonra çay içerken aklıma bir şey düştü. ‘Bu 29 Ocak’ın üzerinden bir yıl geçti mi?’ diye düşündüm. İnsan bu tür konulara duyarlı olunca, beyninin bir köşesinde otomatikman bunları düşünüyor. Dedim ki, ‘Bu sözün unutulmaması lazım’. Söylendiği dönemde bir ağırlığı, etkisi oldu. İnsanları mutlu etti, insanlar sokaklara döküldü. ‘Yaşasın Tayyip Erdoğan’ dediler ama bu tepki geçiştirilmemeli, yazık olur diye düşündüm.

> Yani siz bu tepkiyi unutturmak istemediniz....

> Evet istemedim. Hatta bu tepkiyi dünyadaki barış ve adalet için bir sembol haline getirmeyi düşünüyorum. Şimdi platform olarak bir şekilde kurgumuzu yaptık, organize olduk, işe başladık ve bu fotoğrafı yakalayacağız. Yani platformumuzun bir yıl içerisinde dünyada etkin bir sivil toplum örgütü olması hedefleniyor ki olacağını düşünüyorum.

TÜRKİYE OYUNUN DENGELERİNİ KORUMA NOKTASINA GELDİ

> Davos’da Başbakan’ı izlerken birçok insan endişelendi. İsrail ile ilişkilerimiz ne olacak, savaş çıkar mı? diye. Siz böyle bir endişe duydunuz mu?

> Duymadım çünkü uluslar arası ilişkilerde bu tür krizler, restleşmeler, hatta ciddi ciddi ültimatomlar olur. Ama şu anda dünyada kurulmuş mevcut bir statüko var.  Şu an bu düzenin patronu Amerika. Türkiye eskiden sadece kendisine biçilen rolü oynamakla yükümlü hissediyordu kendisini. Ama artık Türkiye oyunun dengelerini koruma noktasına geldi. Türkiye güçlendi. Çünkü bugüne kadar bu coğrafyalarda insanların, özellikle de Arapların hamiline soyuna Mısır vardı. Sonra Suudi Arabistan oldu. Bunlar insanların beklediği sahiplenme misyonunu gerçekleştiremedikleri için şu an Türkiye bu sözcülüğü tabi olarak ele almış durumda.

> Bu barış platformunu ne zaman kurdunuz? Bu süre içinde neler yaptınız?

> 1.5 ay oldu, daha çok yeni. Yerimizi açtık, Taksim’de güzel bir ofisimiz ve 7 kurucu üyemiz var. Normal dernek statüsünde bir platform. Alt yapımızı hazırlar hazırlamaz bunun küresel bir barış platformu olması gerektiğini düşündük, 5 kıtada bulunduk. Fotoğrafçı ve kameraman ekibimizle yollara düştük anlayacağınız. Dere tepe düz gittik.

> 5 kıtada nerelere gittiniz?

> Güney Afrika’ya, Avustralya’ya, Asya’ya, Bangkok’a yani Tayland’a, Nepal’e,  Güney Amerika’da Peru’ya oradan Amerika New York’a ve Avrupa’ya gittik.

DÜNYANIN HER TARAFINDA “ONE MİNUTE” GÖSTERİLERİ YAPILIYOR

Kendini ifade edemeyen çocuğun karnını biri doyurmalı veya biri ona bir ayakkabı almalı.

Obeziteden ölen insanlar da var açlıktan ölen insanlar da… Bu çok acayip bir dengesizlik.

kullan

> Gittiğiniz yerlerde ne yaptınız? Mesela Güney Afrika’da…

> Zaten gitmeden önce araştırıyoruz, konuşuyoruz, kontak kurmaya çalışıyoruz. Zaten ben birçok dünya ülkesinde bulundum. Bizi ilgilendiren konularla ilgili insanları buluyoruz. Onlara bizim platformumuzun neyi hedeflediğini anlatıyoruz. Fotoğraf, video çekimi yapıyoruz. Mesela Güney Afrika’da fakirlerin yaşadığı varoşlarda İslam Kültür Merkezi’nin imamı var. O kişi temsilcimiz oldu. Peru’da Kızılderililerin lideri temsilcimiz. Avustralya’da Sydney’in ilçesi olan Auburn şehrinin belediye başkan yardımcısı Türk kökenli, İzzet diye bir arkadaş temsilcimiz. Temsilciliklerimizi oluşturduk şimdi gösteriler yapılıyor. Mesela New York’da yapıldı, sonra Cape Town’da yapılacak. Yani organizasyonları da hazırladık. Şu günlerde dünyanın her tarafında “One minute” gösterileri yapılıyor.

> Bu gösterilerin içeriği nedir?

> Bu insanlar ‘One minute’ pankartları ile bir araya toplanıyorlar. Dünyadaki haksızlıklara, adaletsizliklere, savaşa, gözyaşına ‘One minute’ diyorlar. Bu bir yerde olsa çok dikkat çekmez. Ama puzzle gibi kare kare bir araya geliyor, böylece ortaya kocaman bir resim çıkıyor. İşte bu resimlerden barış ve adalet için ‘One minute’ platformu doğmuş olacak. Böylece Küresel dediğimiz şeyin içini doldurmuş oluyoruz.

> Başbakan ile tanışıyor musunuz? Bu platformla ilgili Başbakan ile görüşmeyi düşünüyor musunuz? Neticede bu platformun isim hakkı Başbakan’a ait.

> Muhakkak ki. O bizim hem büyüğümüz hem de bu sihirli sözün sahibi. O söz olmadan bir barış platformu kursaydık hiçbir anlamı olmazdı. Hem o çıkışından dolayı hem de bize böyle bir fırsat doğduğu için ben müteşekkirim. Sayın Başbakan ile Çırağan’da Afganistan, Pakistan, Türkiye zirvesi vardı. Sayın Başbakan ile orada tanıştık.

> Platformu anlattınız mı?

> Biliyor, duymuş. Şuan artık medyaya yansıdı ve O’nu da ilgilendirdiği için biliyor.

> Başbakan’ın tepkisi ne oldu?

> ‘Hayırlı olsun, güzel şeyler olur inşallah’ dedi. Yani olumlu.

BİZİM PLATFORMUMUZ SÖYLEM, EYLEM VE TARZ OLARAK FARKLI

> Platform olarak Türkiye’de neler yapacaksınız?

> Bir kere bizim platformumuz söylem, eylem ve tarz olarak biraz renkli, farklı. Öyle klasik bir insan hakları derneği değil. Tabiî ki içerik olarak öyle ama tarz biraz farklı. Bu platforma üye olmak isteyenlerin kimliğine, diline, nereli olduğuna bakmayız. Yeter ki bu konuda duyarlı olsun 

> Türkiye’de veya dünyada öncelediğiniz konular neler? 

kullan
"... herkes bu işin edebiyatını yapıyor. Ben gezdiğim yerlerde şok oldum. Dedim ki; ‘Bu BM, AB ne iş yapar? Toplanıp bunları mı kınar?’ Zaten öyle yapıyorlar. Her yıl savaşa 1 trilyon gidiyor. 1 yıl silaha para verilmesin, o 1 trilyonla şu benim gezdiğim yerlerdeki yürekleri dağlayan görüntüler kalkar.... "

> Bir kere ortak vicdanı rahatsız eden, gözü tırmalayıcı mevzuları ele alacağız. Herkesin, “Bu kadar da olmaz” diyeceği, tepki vereceği konuları ele alacağız ve madem olmaz “Ne yapalım” diye soracağız. Herkes olmaz diyor da peki ne yapılacak? Birilerinin hareket geçmesi lazım. Kendini ifade edemeyen çocuğun karnını biri doyurmalı veya biri ona bir ayakkabı almalı. Obeziteden ölen insanlar da var açlıktan ölen insanlar da… Bu çok acayip bir dengesizlik. Buna ben bir şey diyeceğim, siz bir şey diyeceksiniz. Ama demekle bırakmayacağız. Çünkü herkes bu işin edebiyatını yapıyor. Ben gezdiğim yerlerde şok oldum. Dedim ki; ‘Bu BM, AB ne iş yapar? Toplanıp bunları mı kınar?’ Zaten öyle yapıyorlar. Her yıl savaşa 1 trilyon gidiyor. 1 yıl silaha para verilmesin, o 1 trilyonla şu benim gezdiğim yerlerdeki yürekleri dağlayan görüntüler kalkar.

> Yani toplu bir itirazınız olacak…

> Evet, toplu bir itirazımız olacak.

VİZE ZULMÜ DİYE BİR KAMPANYA BAŞLATMAK İSTİYORUM

> Sonuca gidecek misiniz? 

> Bir kere sonuç diye bir şey yok. İnsanın olduğu yerde zulüm var ve Kıyamet’e kadar da olacak. Etki bırakmak için ortak bir söylem geliştireceğiz. Bunu çok rafine, sempatik ama dikkat çekici yöntemlerle yapacağız. Çok güzel atraksiyonlarımız olacak. Mesela ben Türkiye’de “vize zulmü” diye bir kampanya başlatmak istiyorum. Niye? Çünkü hepimizin vizeyle ilgili anısı vardır. İnsanlar hikayelerini anlatsın, onların içinden enteresan olanları seçip bir kitap bastırmayı düşünüyorum. Ya da şiddetin önüne geçmek için gerçekten kafa yorup somut çalışmalar yapmayı düşünüyoruz. Nedir? Bilgisayar oyunlarındaki şiddet  oranı yüzde 80. Bununla ilgili takip ettiğim çalışmalar var ama yeterli değil. Bunların altını çize çize, platform oluşturarak şiddetin önüne geçecek metotlar bulmaya çalışacağız. Buna benzer şeyler. Hepimizin ortak dertleri olan meseleleri güzel bir şekilde dile getirmeye çalışacağız.

BAŞBAKAN DA İNSANDIR, HATA YAPABİLİR

> Başbakan’dan esinlenerek böyle bir platform kurdunuz. Tam tersi olsa, yani bu hükümetin mağdur ettiği insanlar için de itiraz edecek misiniz?

> Tabiî ki edeceğiz. Eğer olmazsa zaten biz kendi inandırıcılığımızı kaybederiz. Sloganımız şudur; ‘Zulüm nereden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın One Minute Platformu anında, “One minute” der. Bu kadar basit.

kullan> Başbakan da olsa bunu yaparım mı diyorsunuz?

> Gayet tabii. Başbakan da insandır, hata yapabilir. Erdemli olmak, hatayı anlamak bir daha yapmamak gerekir. Bunu ben de yapabilirim, siz de yapabilirsiniz. Bu anlamda sorun yok. Ama biz hiç kimseye kötü söz söylemeyiz. Böyle bir tepki değil yani yanlış bulduğumuz şeyi eleştiririz ama bizim üslubumuz, tarzımız centilmence olur.

> Bu yandaş bir platform mu?

> Kesinlikle değil. Belki dindar kesim, bunu AK Parti ile ilintilendirdikleri için, daha çok sahiplenecektir. Amacımız bütün dünyadaki haksızlıklara karşı sivil bir direniş, sivil ve rafine bir duruş göstermektir.

> Dünyayı kurtarmaya aday mısınız?

> Değilim, gücüm yetmez. Ama dünyadakiler isterse olabilir. Hep birlikte yapabiliriz bunu.

> Bunu bir destek anlamında mı söylüyorsunuz?

> Tabii ki. Bütün dünya bu sese kulak versin, hep birlikte bunu söyleyelim bakalım ne oluyor? O zaman o dünyaya hükmetmek isteyen insanlar rahat uyuyabilecekler mi? Uyumasınlar da zaten…

DÜNYA BİR TANE İNSANLIK DA BİR TANE

> Dünyada birçok zulüm yapılıyor, siz de birçok ülkeye gittiniz. Nereden başlamayı düşünüyorsunuz?

> Bu iş için bir bütçe oluşturabilirsem Güney Afrika ve Peru’dan iki sosyal proje yapmayı düşünüyorum. Güney Afrika’da 1 milyon kişinin yaşadığı varoşlarda bir kültür merkezi kurmayı istiyorum. Yani orada Müslümanlar da var Hıristiyanlar da... Hiç ayrım yapmadan herkesin ortak kullanım alanı olabilecek bir kültür merkezi yapmayı düşünüyoruz. Orayla ilgili manevi bir bağım oluştu. ‘İmamın öldürülüşü’ diye bir kitap var,  İmam Abdullah Harun’u anlatıyor. O Abdullah Harun, Mandela ile birlikte o dönemde ırkçı rejime karşı mücadele vermiş, benim efsanelerimden birisi. Onun mezarını buldum, dua ettim. Ondan manevi olarak güç aldım.

> Mezarı belli miydi?

> Tabii. Cape Town’un tepelerinde çok güzel bir mezarı var. O varoşlardan biri olan Newlands’de yaşamış. Benim gönlüm orada kaldı. Bana ‘soyulursun, gitme’ dedikleri yer. Gittim ve hepsi ile ahbap oldum. Beni çok sevdiler, ben de onları sevdim. Orada da gösteri olacak. Güney Afrikalılar ellerinde “One minute” pankartları ile gösteri yapacaklar. Orada bir sosyal proje düşünüyorum. Peru’da Cusco şehri İnka soyundan gelen Kızılderililerin yaşadığı müthiş bir coğrafyadır. Dağlar, tepeler, dereler muhteşem ve altı maden dolu… Peru hükümeti ile Kızılderililer arasında çatışmalar oluyor. Zorla alıyorlar, getirip varoşlara tıkıyorlar. O bölgeleri de büyük işletmelere satıyorlar. Bu adamlar direniyorlar. Şu an onların lideri One Minute Platformu’nun Güney Amerika temsilcisi. İnşallah 29 Ocak’ta da buraya gelecek. Mesela bunlara bilgisayar alacağım. Çünkü dağlık bölgelerde oturuyorlar ve iletişim sağlama ihtiyaçları varmış. Bu insanlara moraldir. Onlar için İstanbul’da, dünyada birilerinin olduğunu bilmek bile moral kaynağıdır. Bunu sözde bırakmayacağız. Oralardaki hayatı gördüm, insanın vicdanı sızlıyor. Bizde yardımlaşma kültürü var. Bunun için sadece kendi milletinden olması gerekmiyor. Dünya bir tane, insanlık da bir tane…

> Platforma kimler katılıyor? Sanatçılardan, iş adamlarından, ünlü isimlerden katılım var mı?

> İnsanlar daha yeni duyuyor. Basın toplantısı yapacağız, 29 Ocak’tan sonraki etkinliğimizin ardından olur tabii. Mesela Mazhar Bey bizim için konsere çıkacak. Bugün arayıp tebrik etti, çok beğenmiş. Ben bugüne kadar olumsuz hiç bir şey görmedim. Sanatçı, yabancı, sokaktaki insan herkes sempatik buluyor, doğru buluyor.

BAL BAL DEMEKLE AĞIZ TADLANMADIĞI GİBİ BARIŞ BARIŞ DEMEKLE DE BARIŞ OLMAZ

kullan
Mesela tinerci çocuklar… Bunlar ne yaparlar, nerede yatarlar, ne yer, ne içerler, niye tinerci olurlar, tedavileri mümkün değil mi? Böyle bir konuyu ele almak isterim.

> Güney Afrika’daki, Peru’dak yoksul insanları düşünüyorsunuz. Türkiye’de de çok yoksul insan var. Onlara ilişkin projeleriniz var mı?

> Tabiî ki var. Biz insanız ve kendi ülkemizdeki meseler bizi daha çok ilgilendiriyor. Güney Afrika’daki sosyal projenin bir benzerini eş zamanlı olarak 3 yerde hayata geçirmek istiyorum. Güney Afrika’da, Peru’da ve İstanbul Tarlabaşı civarında. Tarlabaşı’nda insanların girip gezemediği, tehlike arz eden kaotik mahaller var. Alt yapı ve sosyal sorunların olduğu bir yer. Bir tanesi de bu. Orada çingeneler, Doğu’dan göç eden insanlar bir arada yaşıyorlar. Orada uyuşturucunun getirdiği bir rant var. Bunlar benim çok ilgilenmek istediğim konular.

> Peki ne yapacaksınız? Projeniz nedir?

> Doğrusu ben Türkiye için daha temkinli davranmak istiyorum. Çünkü bu konuda yapılan çalışmalar var. Önce izleyip öğreneceğim. Ne yapılıyor, ne ediliyor? diye. Mesela tinerci çocuklar… Bunlar ne yaparlar, nerede yatarlar, ne yer, ne içerler, niye tinerci olurlar, tedavileri mümkün değil mi? Böyle bir konuyu ele almak isterim.

> Peki Güneydoğu için…

> Türkiye’deki Demokratik Açılım’ı çok içten destekliyorum. Biz bir barış platformuyuz. Bal, bal demekle ağız tatlanmadığı gibi barış, barış, barış, demekle de barış olmaz. Barışın önündeki engellerin ne olduğuna bakacağız. Bana göre birlikte yaşama kültürünün olmayışı ve karşı tarafı düşman gibi görmek. Ben, benim kültürüm, benim ırkım gibi şeyler. Dolayısıyla Güneydoğu’yu biz bu bağlamda ele almak istiyoruz. Arkadaş senin dilin, dinin beni ilgilendirmiyor. Vatandaşlık çatısı altında hepimizin devlete karşı mükellefiyetleri aynı. O zaman buradaki nimetlerin eşit paylaşılması gerekiyor.

(Haber 7)

YORUMLAR 6 TÜMÜ
  • cumali sav 14 yıl önce Şikayet Et
    Başbakan bunu söyleyince çekemeyenler oldu. Şimdi dünyanın en büyük barış platformu. Buna ne diyeceksiniz. Tabi bunlar barış, nedir bilmedikleri için
    Cevapla
  • Hüseyin 14 yıl önce Şikayet Et
    Güzel bir fikir, basarilar.... Sayin Basbakanin &quotOne Minute" cikisi bir tarihi olaydi ve adeta bir marka oldu, tarihe bir ilk olarak yazilmisdir. bir Türk vatandasi olarak Sayin Basbakanimizla ne kadar övünsek azdir. cünki o kimsenin cesaret edip de yapamadigini yapmisdir ve sonucda ise bir kiyamet kopmamisdir, aksine Sayin Basbakanin sayginligi bütün dünyada artmisdir. simdi orta doguda bir liderlik secimi olsa Basbakanimiz acik ara bu secimi kazanir, bu kadar ezilenler, haksizliga ugrayanlar tarafindan seviliyor...
    Cevapla
  • mehmet babacan 14 yıl önce Şikayet Et
    aslan süleyman cakmak. birisi yazmis almanyada kac kisiyi dolandirmis diye, bu arkadas adini soyadini yazsin taniyalim. süleyman cakmak i bende taniyorum. 8 yildir taniyorum ve parayla falan isi olmaz. ancak cekemeyenler coktur bu almanyada. macerayi seven yönüyle onu seviyorum ve farkli bir kisiliktir gercekten. yolun acik olsun süleyman cakmak
    Cevapla
  • ayd ayd 14 yıl önce Şikayet Et
    oy için kelime kullanmaya hayır. başkasöze gerek yok...
    Cevapla
  • Fatih Aydemir 14 yıl önce Şikayet Et
    söz bizde.... Al benden de bir - ONE MINUTE -
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR