Hiç solcu olmadım sağcıyım demedim

Uğur Işılak, "Kendi çevremden hareket ederek söylesem 2001’de dibe vuran çok kişinin altında evi arabası var. 2001-2002’yi unutanlar 2010’u anlayamaz" diyerek siyasete bakışını ve idolojik duruşunu anlattı.

ABONE OL
GİRİŞ 24.08.2010 18:55 GÜNCELLEME 24.08.2010 18:55 RÖPORTAJ
Hiç solcu olmadım sağcıyım demedim
Hiç solcu olmadım sağcıyım demedim

Feyza Tanık'ın haberi

Uğur Işılak duruşu ve tarzıyla Anadolu insanına hitap eden bir üsluba sahip. Eserlerinde yer verdiği vatanseverlik, tasavvuf aşk gibi unsurlarla sadık bir hayran kitlesi olan Işılak’la biraz sanatını biraz da genel gündemi konuştuk.

Seçimlerde tüm Türkiye’nin bir şekilde ve defalarca dinlediği “haydi Anadolu” şarkısının AK Parti ve CHP tarafından eş zamanlı seçim şarkısı olarak kullanılmasını sorduk, daha çok sağ kesimin sahiplendiği bir sanatçı olarak Türkiye gündemi ve iktidar partisini nasıl değerlendirdiğini ve referandumdaki oyunu da sorduk elbette.

Bakın Uğur Işılak neler anlattı…..

Feyza Tanık: Uğur Işılak, hoş geldiniz diyorum öncelikle ve ilk sorumu sormak istiyorum; sanat kullanhayatına nasıl başladınız?

Uğur Işılak: Hoş bulduk. Aslında hiç başlamadım,  kendimi içinde buldum. Ailede ağabeyim olsun, dayım olsun sanatla ilgilenenler var. Sanat bir sevdadır,  o günden bu yana devam edip gidiyor.

Aslında sanata başlamaya niyet etmek gibi bir düşünceye de katılmıyorum. Sanat aşkı bir insanın özünde ya vardır, ya da yoktur. Biz olanlardandık.

Feyza Tanık: Sadece geliştirilebilir yani?

Uğur Işılak: Elbette, o da sizin elinizde ve çalışmakla mümkün.

Feyza Tanık: Sanatınızın temelinde neler var? Ülke, vatan millet sevgisi gibi unsurların daha çok öne çıktığını görüyoruz.

Uğur Işılak: Aslında çok şey var. Mesela bugün bir Mozart’a baktığımızda bir Alman ve Avusturya kimliği yani bir Germen kimliği var, Beethoven’e baktığımızda yine aynı kimliği görüyorsunuz. Mesela ben o klasikleri dinlediğimde tamamen o Almanya’nın yeşillikleri, dağlıkları, tepelikleri, Alp Dağları hayalimde beliriyor. Onlar tamamen kendi coğrafyalarını, kendi duyusunu ve duyuşunu yansıtmışlar.  Ben de acizane “köksüzleşip öksüzleşmeyelim” diyorum..

Feyza Tanık: Doğal ve güzel olan da bu zaten…

Uğur Işılak: Bir örnek vereyim; bugün bizimkiler yapancılardan daha iyi hip hop yapıyor olsa, daha iyi pop yapıyor olsa, olamaz da, olsa diyorum: Amerikan ve İngiliz rockçılardan daha iyi rock yapıyor olsa, yine de eğreti duracaktır. İmitasyon, aslından daha kaliteli de olsa imitasyondur.

Asıllar saygın, imitasyonlar eziktir. Sanatı ben biraz buna benzetiyorum.

kullan
"Mesela bugün bir Mozart’a baktığımızda bir Alman ve Avusturya kimliği yani bir Germen kimliği var, Beethoven’e baktığımızda yine aynı kimliği görüyorsunuz. ... Onlar tamamen kendi coğrafyalarını, kendi duyusunu ve duyuşunu yansıtmışlar.  Ben de acizane “köksüzleşip öksüzleşmeyelim” diyorum" 

Avrupa müziğini özellikle klasikleri çok seviyor

Uğur Işılak: Avrupa’yı ve Avrupa müziğini çok seviyorum. Nasıl burada doğan insan, başka etnik gruptan olmasına rağmen Türk’e has motifleri seviyor ve saygı duyuyorsa ben de doğduğum ve belli bir yaşa kadar doyduğum yer olan Avrupa’ya aynı şeyleri hissediyorum.

Bunun tersi olan etnik kavgaları ve bölücülüğü ise kınıyorum.

Tekrar konuya dönecek olursak, Avrupa’nın motiflerini benim sanatımda görmek mümkün.

Feyza Tanık: Sanatınıza baktığımızda tasavvuftan da etkilendiğinizi görüyoruz. Biraz tasavvuftan esinlenmenizden de bahseder misiniz?

Uğur Işılak: Halk Edebiyatıyla ilgili olup da tasavvufu bir insan bilmiyorsa, tasavvuf literatürüne vakıf değilse ondan halk şairi olmaz.

Halk şiiri; vatanperver, bu ülkenin değerleriyle hemhal olmuş insanların işidir. Onun için halk şiiri demek bu ülkenin öz malı ve birçok konuya hakimiyet gerektiren bir mesele. Tasavvuf bilmezseniz halk şiirini ne anlarsınız ne yazabilirsiniz. Dini literatürü bileceksiniz, tasavvufu bileceksiniz.

Halk edebiyatına baktığınızda son beş asırdır işlenen konular genelde bunlar. Halk şairleri hep bir vicdan mahkemesi kurmuştur ve bunun nedeni de inançtır. Ve her suçun mutlaka bir cezası vardır onların nazarında. Bu cezayı ya kanunlar verir ya da vicdan. İnanç; bu vicdanı harekete geçirip o cezayı insanın kendisine vermesini sağlayan en önemli dinamiklerdendir.

Yani halk şairi ve halk ozanı, toprağın altındakilerle barışık olandır.

Feyza Tanık: Hakikat birdir. Ama hakikate giden pek çok yol vardır elbette. Yöntem ve uygulama farklılıkları var.

Uğur Işılak: Evet, aynen öyle. Farklı tekkeler, dergahlar var bu ülkede. Topluma ışık tutanlar da genelde buralarda yetişmiş. Birileri hem tekkeye tarikata karşı çıkacak hem de Yunus Emre’ye bizim Yunus diyecek…Allah aşkına Yunus, Hacı Bektaş, Mevlana sanki bunlar tarikat mensubu değil miydi…

 "Bizim ülkemizde biraz pohpohlanan, eli cebi üç beş kuruş para gören insanların hele de biraz da medyatik olup sokakta insanlar da tanımaya başladıysa bundan kaynaklanan gereksiz bir gururlanma ve kibir oluyor"
kullan

Hem dergahlara demediğini bırakmayacaksın, hem de Hacı Bektaşi Veliler, Yunuslar üzerinden pirim yapmaya gayret edeceksin, adından nemalanacaksın. Yok öyle şey! yemez bu millet!

Halk edebiyatı bu değerlerden uzak olamaz, bu değerlerden uzağında icra edilen şey de halk edebiyatı olamaz.

Kendime hiç dışarıdan bakmadım, bakamadım

Feyza Tanık: Uğur Bey siz icra ettiğiniz meslek gereği halkın gözü önünde olan birisiniz. Ya da medyatik diyelim buna. Ve genelde medyatik olunca insanlarda bir şımarma hali ortaya çıkar. Kendinizi dışardan incelediğinizde nerede, nasıl görüyorsunuz?

Uğur Işılak: Dediğiniz doğru. Bizim ülkemizde biraz pohpohlanan, eli cebi üç beş kuruş para gören insanların hele de biraz da medyatik olup sokakta insanlar da tanımaya başladıysa bundan kaynaklanan gereksiz bir gururlanma ve kibir oluyor. Bu aslında kalitesizliğin göstergesidir benim kanaatimce. Kaliteli insan her türlü şöhrete, paraya rağmen tevazusunu muhafaza eder. Kalitesiz insanı şartlar şekillendirir, kaliteli insansa şartları. Sorunuza gelecek olursak, kendime hiç dışarıdan bakmadım bakamadım. Dışarıdan bakanlara sormak lazım..

Feyza Tanık: Bunu gerçekleştirebilmek için muhakkak ki bazı şeylerden fedakarlık etmişsinizdir?

Uğur Işılak: Yaradılış gayemle alakalı tefekkürüm kavidir. Bu konuda vicdan mahkemesi olan bir adamım. Hatta o kadar ki sabahlara kadar uyuyamadığım zamanlarımı bilirim. Böyle olmasını seviyorum; her ne kadar zaman zaman uykusuz kalsak da… ve insanı kemalat yolunda ilerleten en önemli şeyin vicdan olduğuna inanıyorum. Bir söz geldi aklıma: “alimler verse de fetvayı sen yine kalbine danış davayı”.

Alimlerin fetvası küçümsediğimden değil ama kalbin ulviyetine inanıyorum.

Feyza Tanık: Meryem Aybike Sinan’ın benim için sor dediği bir soru var. Onu aktarmak istiyorum. Kendi üzerinde büyük etkisi olan bir eseriniz varmış “o günden beri” isimli. Annesi de bu eseri pek severmiş ve Meryem Hanım benim de manevi halam size bu eserin sözlerini nasıl bir haleti ruhiye içinde yazdığınızı soruyor. Kendisini derin bir hüzne soksa da bu eseri çok sevdiğini ve rahmetli annesiyle arasında ayrı bir bağ yarattığını söylüyor.

"İki parti de birbirinden habersiz bir şekilde karar kılmışlar bu eserde ve çalmaya başlamışlar meydanlarda. Bize haber geldiğinde: ben bu eseri Anadolu insanı için yazmıştım sonuçta Anadolu insanına dinletiyordu iki partide. Değişen bir şey yoktu bizim için. Ama o eseri AK Parti veya CHP’ye özel olarak yapmış olsaydık bir kaygımız olurdu belki" 
kullan

Uğur Işılak: Öncelikle annesine Allah’tan Rahmet diliyorum. Sadece bu eserle ilgili değil de genel olarak eserlerimle ilgili bir cevap verebilirim. Anne sevgisinin yeryüzündeki hiçbir sevgiyle mukayese edilemeyecek bir sevgi olduğuna inananlardanım.

“o günden beri” ve buna benzer eserlerimin mutlaka bir hikayesi var. hatta bende bütün eserlerimin bir hikayesi ve yaşanmışlığı var ve bunların çoğu benim mahremim. Aslında eserlerimle ilgili çok fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Çünkü ayrıntıya girdikçe ben kendi özelimi anlatmış olacağım. Ayrıca dinleyen hangi duygu ile dinliyorsa onun da duygularına kota koymuş olurum.

O eseri yaptığımda daha AK Parti kurulmamıştı.

Feyza Tanık: Albümlerinizde genel olarak eserlerin söz ve müziği size ait. Söz mü önce ortaya çıkar melodi mi? Öncelik sırası var mıdır?

Uğur Işılak: Bu tamamen değişkendir. Bazen güzel bir söz gelir ona müzik yaparsınız, bazen ikisi aynı anda dökülüverir bazen de bir beste yaparsınız ona söz yazarsınız. Ama asıl olan uyumdur.

Feyza Tanık: Biraz da siyasete girersek ve şöyle geçmiş seçimlere dönersek: 2002 seçimleri sırasında AK Partinin kullandığı “haydi Anadolu” şarkısını CHP kullanmıştı. Siz daha sağ kimlikli bir sanatçısınız ve şarkınız hem sağ hem sol görüşlü bir parti tarafından benimsendi. Sizin açınızdan bu nasıl bir durumdu?

Uğur Işılak: İki parti de birbirinden habersiz bir şekilde karar kılmışlar bu eserde ve çalmaya başlamışlar meydanlarda. Bize haber geldiğinde: ben bu eseri Anadolu insanı için yazmıştım sonuçta Anadolu insanına dinletiyordu iki partide. Değişen bir şey yoktu bizim için. Ama o eseri AK Parti veya CHP’ye özel olarak yapmış olsaydık bir kaygımız olurdu belki. İnsanlar partiye özel müzik yapan biri olarak görürdü o zaman beni.

Gerçi öyle görenler olmadı mı oldu elbette. Ama şöyle bir şey var ki ben bu eseri yaptığımda daha AK Parti kurulmamıştı.

Ayrıca benim yıllar evvel yapmış olduğum bir eserin iki parti tarafından da beğenilip benimsenmesi çok güzel bir şeydi. Sağcısı da benim Anadolu insanım, solcusu da. AK Parti gençliği de CHP gençliği de dinlesin ve faydalansın isterim. Sadece halk demeyle olmuyor biraz da Hak demek lazım.

kullan

"Adımız büyük ama kendimiz küçücük olmuştuk 

Bugünleri istirham ediyorum Türk halkı unutmasın. Bunları unutmazsak Başbakanı daha iyi anlarız"

Feyza Tanık: Ben hep sanat konusunda şunu savunuyorum: sanatçının sanatına siyaset bulaştırmaması gerektiğini. Sanat sonuçta temelinde insan unsurunun bulunduğu ve bulunması gereken bir şeydir benim için. Siyasetse bizlere öğretildiği ve gördüğümüz kadarıyla bu tabi ki benim düşüncem tamamen; temelinde insan maddesinin olduğu ama insani bir şey bulunmayan bir kavram.

Mesela Uğur Işılak dendiğinde daha ziyade sağ kesimin sahip çıktığı bir isim. Bu aradaki denge nasıldır?

Uğur Işılak: Olması lazım.

Feyza Tanık: Ama benim kastettiğim sanatta siyaset yapmamak.

Uğur Işılak: Dünya görüşü olanın mutlaka bir yaftası olur bunu atamazsınız. Sanat camiasına bakın, kimse kendi görüşünü ifade etmese de insanlar kategorize eder; bu sol bu sağ der. Siz vatan, millet, tasavvuf diyorsanız, siz vatan millet ve devlet konularında hassasiyet gösteriyorsanız yaftayı yemişsinizdir zaten. Size sağcı diyecekler. Ama siz devrimlerden, her iki kelimede bir laiklikten bahsediyorsanız,  kimse size sağcı demez.

Aşk adına hangi tanımı yaparsanız yapın o AŞK değildir

Feyza Tanık: Sizin siyasi duruşunuzdan konuşalım biraz da vatan memleket meselelerine giriş yapalım.

Uğur Işılak: Ben hayatımın hiçbir döneminde solcu olmadım. Ama ben sağcıyım da demedim. Kendimi sağcı olarak da tanımlamıyorum çünkü sağcılık gibi çok cılız bir kavramın içine sıkışmak istemiyorum. Aşk adına hangi tanımı yaparsanız yapın o AŞK değildir ve bununla aşkı sınırlamış olursunuz. AŞK ise özgürdür. Dolayısıyla bizim mayamızda aşk varsa bırakın tanımımızı yapıp kendimizi sınırlandırmayalım. Ama bu benim siyasi görüşümün olmadığı anlamına gelmez. Herkesin mutlaka bir dünya görüşü vardır.  

Feyza Tanık: Peki şu anki hükümetle ilgili, Başbakanımızla ilgili düşüncelerinizi sorsak size?

Uğur Işılak: Bu konuda çok şeffafım. Ben başbakanımızı çok seviyorum. Partizan değilim, hayatımın hiçbir döneminde de olmadım. Ama şunu söyleyebilirim, Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletini hem ülkemizde hem uluslar arası planda en güzel şekilde temsil eden önemli liderlerden birisidir Recep Tayip Erdoğan.

2001-2002’yi unutanlar 2010’u anlayamaz

Feyza Tanık: Siz Başbakan Erdoğan’ı kişisel olarak da tanıyorsunuz ve seviyorsunuz. Ve takip ediyorsunuz gündemi, yönetici ve lider olarak birkaç örnekle anlatsanız bir sanatçı ifadesinden neler çıkacak?

Uğur Işılak: Bir defa vefasız ve balık hafızalı olmamak lazım. Bundan 8-9 yıl evveline gitmek lazım. 2001 yılını hatırlatmak istiyorum. 2001 yılını yaşayanlar bu ülkenin nasıl bir halde olduğunu çok iyi bilirler. 2001’de sokaklarda araba azalmıştı, alışveriş merkezleri bomboştu. Ve insanlar daha kötü bir felaket gelir diye bin lirası varsa bin lirasını yastığının altında saklıyordu. Ve Türkiye’de o dönem en yaygın fikir “yurtdışına gitmek” idi ve en çok satan kitaplar da “yurtdışına nasıl gidilir” konulu olanlardı. İnsanlar ülkesine bu kadar güvensiz bir haldeydi. Türkiye’nin Arjantin olması konuşuluyordu ve bu gidişle tamamen iflas eden bir ülke olacağı beklentileri yüksekti. “artık iflah olmaz” deniliyordu, dünya bankalarında kredi notu tamamen düşürülmüştü. Kredi için banka kapılarında bekleyen koca bir ülkeydik.

Adımız büyük ama kendimiz küçücük olmuştuk 

Bugünleri istirham ediyorum Türk halkı unutmasın. Bunları unutmazsak Başbakanı daha iyi anlarız. 

Feyza Tanık: Dünle bugünün teatisi yapılsa zaten pek çok şey anlamını yitirir. Ancak hafıza-i beşer nisyanla maluldür de büyük bir gerçek. Ara ara hatırlatma şart veya yokluğun tadı varlıkta hatırlanmaz.

Uğur Işılak: 2001-2002’yi unutanlar 2010’u anlayamaz. Ben işin bu noktasındayım. “yahu ne oldu ki” diyor ne olmadı ki, “ne yaptı ki” diyor ne yapmadı ki!

Altında araban var, “şimdi para yetmiyor” diyor. E tabi araba aldın taksit ödüyorsun, ev aldın taksit ödüyorsun. Bir tanesi yetmedi, “bir tanesinde oturur bir tanesini kiraya veririm” dedin ikinci evi aldın taksit ödüyorsun. Yine “eskisi gibiyim, hep sıkışıyorum” diyor. Ama eskiden ne iki evin ne araban vardı. Onun için eğri otur doğru konuş insaflı ol!

kullan
"20 küsur yıl Almanya’da yaşadım. Bir tek darbeye şahit olmadım. Benden önce babam şahit olmadı. 1960 yılında giden ilk kafile; hiç birinin de herhangi bir darbeye şahit olmadığını biliyorum. Bırakın darbeyi, 50 sene içinde bir tek darbe söylentisi olmadı." 

Kendi çevremden hareket ederek de söylesem 2001’de dibe vuran çok kişinin altında evi arabası var.

Bunlar bu 8-9 yılın içinde oldu. O yüzden vefasız davranmamak lazım.

“Ne değişti ki kardeşim kesemdeki para aynı” diyor, kesendeki para aynı ama standartların çok değişti. Geçmişini unutursan bugünün kıymetini anlayabilmen mümkün değil!

Türkiye’de sağcı, Avrupa’da solcu

Uğur Işılak: Ben partizan değilim ama gerçekler ortada. Benim ideolojik bir takıntım yok. biz Avrupa’da sosyal demokratları destekleriz eğer ideolojik bir takıntım olsa Avrupa da olsa sol partiyi desteklemem. Ama Avrupa’daki sosyal demokrat buradaki gibi statükocu değil ki. Avrupa’daki sosyal demokrat çeteleri savunmuyor ki. Orada ki sosyal demokrasi ile ülkemizdeki nerdeyse taban tabana zıt.

15 yıldır Türkiye’deyim ve olanları yakından takip ediyorum. Çevremde arkadaşlarımla bir araya geldiğimde de bu konuları oturur konuşur analiz ederiz. Ben gördüklerime ve yaşadıklarıma inanırım. Kimse hariçten gazel okumasın!

Feyza Tanık: O halde sizin referandumdaki tavrınız ve oyunuz da belli ki evet?

Uğur Işılak: 20 küsür yıl Almanya’da yaşadım. Bir tek darbeye şahit olmadım. Benden önce babam şahit olmadı. 1960 yılında giden ilk kafile; hiç birinin de herhangi bir darbeye şahit olmadığını biliyorum. Bırakın darbeyi, 50 sene içinde bir tek darbe söylentisi olmadı. Ve Almanya üstelik 2. dünya savaşını bütün şiddetiyle yaşamış olmasına rağmen bugün dünyanın en güçlü ülkelerinden. Bir de darbe olan ülkelere bakın! 

Darbe diktatörlüktür

Darbe diktatörlüktür. Bu ülkeyi kimsenin 30 sene geriye götürmeye hakkı yok. Vatan için yaptım diyerek kimse kendisini meşrulaştırıp hukukun üstünde görmeye kalkmasın. Eğer bu şekilde yani “Vatan” kavramını kullanarak bir çok illegal işi meşrulaştıracaklarını düşünüyorlarsa bu millet artık bunu yutmaz. 1980 evvelini unutmadık. Faili meçhulleri unutmadık. Hukuku siyasallaştıranları unutmadık. Bu milletin temel hak ve özgürlüklerini hiçe sayanları unutmadık.

Feyza Tanık: Referandumdaki evet / hayır neye evet veya hayır sizce? Uluslar arası bağlantılar ve ekonomi açısından görüşleriniz nedir?

"Bu milleti darbelerle sindirmeye ve tepkisiz hale getirmeye çalışanların gelecekte böyle bir zulme cesaret edemeyecek olması beni mutlu ediyor" 
kullan

Uğur Işılak: Türkiye artık yatırımcılar tarafından tercih edilen ülkedir.  Çünkü para güvenin olduğu yere gider hem istihdam oluşturur hem kazanır hem kazandırır.

Birileri çıkıyor “hayır” diyor!

Yabancı sermayeye hayır diyor!

Uluslar arası bağlantılara hayır diyor!

Rusya ile bağlantıya hayır diyor!

Avrupa ile bağlantıya hayır diyor!

Amerika ile bağlantıya hayır diyor!

Ortadoğu ile bağlantıya hayır, diyor!

İran’la bağlantıya hayır, diyor!

Hıristiyanlarla bağlantıya hayır, diyor!

İslam alemiyle bağlantıya  hayır, diyor!

Allah aşkına sen her şeye hayır diyerek ülkeyi nasıl idare edeceksin?

az olsun ama benim olsun” mantığı beceriksizlerin işidir.

Bana kalırsa hepsine evet. Amerika’ya da evet, Rusya’ya da evet, İran’a da evet. Asıl mesele,  ülkemizin menfaatine uygun ilişkiler geliştirebilmektir.

Feyza Tanık: Peki bu referandum sürecinde insanlar ne kadar özgür kararlarında ve konuya ne kadar vakıf sizin gördüğünüz kadarıyla?

Uğur Işılak: Bence yarısından fazlası tam olarak vakıf değil. Tam olarak vakıf olmasına da gerek yok zaten. Hayrı şerri bilmeyenlerin “hayırda hayır vardır” slonganlarına mukabil, hayırlı iş yapanlarla birlikte hareket etmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum.

Feyza Tanık: Peki, siz ne diyorsunuz?

Uğur Işılak: Bu milleti darbelerle sindirmeye ve tepkisiz hale getirmeye çalışanların gelecekte böyle bir zulme cesaret edemeyecek olması beni mutlu ediyor. Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçerek, hukuku, kendini üstün ve seçilmiş görenlerin elinden kurtarmak beni mutlu ediyor. Şehit ailelerine, gazilere, özürlülere ayrımcılığın pozitif şekilde yapılarak devletimizin onlara vefa borçlu olduğunu hatırlaması beni mutlu ediyor. Hasılı kelam milletimin istikbalini müspet manada etkileyecek her şey beni mutlu ediyor..

Daha ne diyebilirim ki..

(Haber 7)

YORUMLAR 65 TÜMÜ
  • ahmet ahmet 14 yıl önce Şikayet Et
    O Günden Beri. Sevgili Ugur isilak O günden beri Türküsünün Agabeyin Abdullah isilak"a ayit oldugunu söylemen sana yakisirdi, ama sen kendine malettin mahremim dedin bu olmadi Abdullah isilak da gercekten cok degerli ve yigittir kendi kardesiyin hakkini gözetmeni beklerdim senden!!!
    Cevapla
  • bulent Ozkan 14 yıl önce Şikayet Et
    kimdir bu diyenlere. Sağçılık ve solculuk çok dar kavramlardır diyen biri , bu kalıplara sığmayacak kadar eşrefi mahluk biri. Kısacası müslüman yani Muhammedi. Müslümanın sağcısı solcusu olmaz müslüman müslümandır.
    Cevapla
  • selcen hiçdurmaz 14 yıl önce Şikayet Et
    ben dinliyorum..gururla!!!. sizin ya da çevrenizin dinlemiyor olması o kişiyi kötü şarkıcı kötü sanatçı ya da kötü biri yapmaz..aman efendim falan beni dinlesin diye de söylemiyor zaten..onu tanıyan sever,seven dinler,dinleyen anlar..sen de ister dinlersin ister dinlemezsin..mahalle serserisi gibi görünen çok şarkıcı bozuntusu var onları dinleyin ve dinletin.. keyfiniz bilir.. Uğurlar bize kalsın..(=
    Cevapla
  • furkan tan 14 yıl önce Şikayet Et
    Ferit bey:D koptum sana... sizin aile bdp mi oy veriyor:) adamın türkülerini mhp bbp chp ve akp kullanacak kadar çoşkulu ve güzel.. Ha zamanın remikslerinin arkasından koşan arkadaşlara birşey diyemem:D ama sanatçı adam olmalı en başta.. İşte bu adamda ikiside birleşmiş..
    Cevapla
  • Abdullah Tal 14 yıl önce Şikayet Et
    Canıteze. Aslında söylediğin hepsine birşey bulurum örneğin 1.si İslamda faizin azıda çoğuda haramdır bundan dolayı %10 değil %1 e bile indirse savunulamaz 2.si içinde enflasyon isterse sıfırlasın şu anda türkiyenin merkezi sistemleri yabancılaştırıldı (telekom,Elektrik vs) bundan dolayıda bu dünyanın hep barışı yok bir savaş çıktımı o şirketlerin sahipleri salak olmadıklarına göre paralarınıda yanlarında alıp gider ve bu durumda ülke zora düşer Gördüğün gibi diğerlerinede cevap yazarım ama bunlar sana örnek olsun
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR