Selda Atalay: Açmayan spikerler azalıyor
Özel radyoların ilk spikerlerinden, Selda Atalay. Aynı zamanda ekranda da haber sunuyor. Ona göre kadın spikerlerin ekran ömrü göğüs çatalına ve bacak boyuna endeksli. Atalay evlilik konusunda ise çok hassas...
ABONE OLNursel Tozkoporan'ın röportajı
“Ben Selda Atalay”
Radyo dinleyicileri bu kalıbı çok iyi bilir.
Radyoların sayısının çok az olduğu ama fanatik dinleyicilerin olduğu dönemde en çok dinlenen isimdir Selda…
1992 yılında başladığı mesleğine aldığı sayısız ödülleriyle bugünlere geldi. Ve şu anda Radyo7 de 07.00 ve 09.00 saatleri arasında”Yedigün Yedi Sabah” isimli haber programını sunmakta…
Aynı zamanda Ülke TV de “öğlen Ajansı” ve “Akşama Doğru” programlarını sunmakta.
Haber spikerlerinin ekran ömrünün göğüs çatalına ve bacak boyuna endekslendiğini düşünüyor Selda Atalay.
Neden mi?
Bende sorularıma bu mevzudan başladım.
YAYIN YÖNETMENLERİNİN TEŞVİK ETTİĞİNİ DUYDUM
Bir yazınızda “Mesleki kariyerin göğüs çatalından bacak boyuna endekslendiği bir dönem içinde benim ekran ömrün ne kadar olur bilinmez” demişsiniz. Ne demek istiyorsunuz? Yani haber spikeri olmak için bir göğüs çatalı ve bacak boyu mu lazım?
İster haber kanalları ister başka kanallar olsun ben son dönemde televizyonların hangisine bakarsam bakayım dekoltenin ön plana çıktığını görüyorum. Haber spikerlerinde ön plana haberin çıkması gerektiğini biliyoruz. Biz böyle öğrendik, böyle gördük. Ama maalesef kostüm, saç, aksesuar ve özellikle de dekoltenin ön plana çıktığını hatta bunun için de yayın kuruluşlarının zaman zaman genel yayın yönetmenlerinin spikerleri bu konuda teşvik ettiğini de bazı arkadaşlarımız vesilesiyle duydum. Bu beni üzdü, üzüyor da. Medyanın tamamı böyle ama haber yaşayan bir olgu, bu çok canlı bir şey. Her şeyi ile gerçek. Bu kadar gerçek olan bir şeyi verirken bunu sunan kişilerin kendilerini teşhir etme amaçlı ekrana çıkmalarını ben yadırgıyorum. Baktığınızda prim yapanın da bu olduğunu görüyorsunuz.
Peki, siz nasıl giyiniyorsunuz?
Tabii ki bizde sürekli kapalı yaka giyinmiyoruz. Bir refleks oluşmuştur. Ekrana çıkmadan önce monitörden bir kontrol edip kendinize çeki düzen verirsiniz. Seyirciye saygısızlık olacak bir şey var mı diye. İnsan dekoltesine, yakasına bakar. Aksi şekilde davrananlar sanıyorum bu sektörde gittikçe azalıyor. Böyle bir kanıya kapıldım.
BAŞKA BİR YERDE FAZLA UZUN ÖMÜRLÜ OLAMAYABİLİRİM
Böyle bir endişe mi taşıyorsunuz?
Hayır. Neden taşımıyorum? Çalıştığım kurumda olduğum sürece en ufak bir sıkıntım yok. Çünkü seyirci de, dinleyici de kurum yöneticilerinin de ortak geleneksel bir düşünce yapısı olduğu için ben de hayatını onların ortalarında devam ettiren bir insan oldum. Biz birbirimizi her şeyimizle kabullenmiş durumdayız. Ama buradan başka bir yer olursa herhalde oralarda fazla uzun ömürlü olamayabilirim.
Sizce haber spikerleri nasıl giyinmeli? Saçı, makyajı nasıl olmalı?
Tabii ki görüntü ön planda olduğu için estetik olmalı. Ben her şeyden önce estetik kaygıları olan bir insanım. Baktığınız zaman gözü yormamalı, gözü rahatsız etmemeli. Güzellik anlayışı kişiye göre değişen bir şey ama ortak bir estetik vardır. O da sizi rahatsız etmeyendir, hoş görünendir. Herkes her şeye güzel demez ama estetik olarak ortalama bir değer yargısı vardır. Benim için güzel olan ekranda asil ve zarif durabilmektir. Bana çok iri takılar, çok koyu makyajlar hoş gelmiyor. Daha derli toplu ama o estetik ve zarafet çizgisi içinde düzgün giyimli olmak güzel bir şey. Hassas bir denge, hassas bir çizgi. Kişi baktığında kendinden rahatsız olmamalı.
Beğendiğiniz ya da takip ettiğiniz bir haber spikeri var mı?
Ben de biraz taklit yeteneği var. O yüzden seyretmekten hiç hoşlanmıyorum. Dinlemiyorum ve seyretmiyorum. Çok çabuk kapıyorum. Görüntü olarak da hemen gözümde yansımaya başlıyor. Biraz muhalif bir yapım olduğu için etki altında kalmak istemiyorum. Bu yüzden bir anlık görüntüye bakıyorum o kadar. Görüntü nasıl? Ses rengi nedir? Bir tek cümle zaten bana Türkçesinin nasıl olduğunu anlatmaya yetiyor.
Habere nasıl hazırlanıyorsunuz?
Benim habere hazırlanmam hem çok zor hem çok kolay. Çünkü ben aslında özel bir hazırlık yapmıyorum. Sabah gözümü açıp radyoda saat 7’de yayına başlıyorum. Yayına başlarken 13 – 14 gazete okuyorum. Bu gazeteler bir gün önceki haberler ve çalışmayı bıraktığım andan itibaren gece baskısına kadar olan tüm haberleri veriyor. Reklam aralarında ajansları tarıyorum. Radyo stüdyosundaki televizyon ekranı 4’e bölünmüştür. 4 ayrı haber kanalını aynı anda görebiliyorum. O yayınları takip ediyorum. Güne inanılmaz bir donanımla başlıyorum. En az 10 köşe yazısı okuyorum ve yazarların o konu hakkındaki fikirlerinin ne olduğunu biliyorum. En az 10 gazetenin manşeti zihnimde. Ve o gün ön plana çıkacak konu başlığının ne olduğunu bilerek başlıyorum. Birçok insan elinde kahvesi ile ayılmaya çalışıp işine giderken ben günü derlemiş toparlamış olarak başlıyorum. Yani 1 – 0 sıfır önde oluyorum. Hazırlığım bu açıdan hem kolay hem de zor. Sonrasında da zaten iki ajans sürekli takip ediyorum. Zaten saat başı televizyonda bültendeyim.
ÇOK MUTSUZ OLDUĞUMDA ŞÜKREDERİM
Her gün haberleri takip etmek, yayına çıkmak zor olmuyor mu?
Çok mutsuz, yorgun, canımın hiçbir şey yapmak istemediği anlarda yaptığım iş en büyük şükrümdür. Çünkü hayata öyle bir bağlıyor ki, insana sorumluluğunu hatırlatıyor. Hayır, sen iyi olmak zorundasın zihnini sürekli berrak tutmak zorundasın takip edeceğin işin var. Eskiden birçok şeyi problem ederdim artık çok daha farklı. Hayatımın çizgisi değişti.
İş yoğunluğundan kendinizi dinlemeye vaktiniz yok o zaman…
Kendimi dinlemeye vaktim olmadığı gibi bu yoğunluğun da bana bir hediye olduğunu düşünüyorum. Şikayetim yok, hayatımdan memnunum…
SİNİRLİ BİR MİZACIM VAR
Bu yaşam şekli sizi sinirli yapıyor mu?
Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse evet biraz sinirli bir mizacım var.
Sinirinize nasıl hâkim oluyorsunuz? Kendinizi nasıl terapi ediyorsunuz?
Fevri anlarım oluyor. Etrafımdaki insanlar zaman zaman sinirlenmemden çok korkuyorlar. Durup durup çok kötü patlayanlardanım. Çok basit bir şeyi birkaç kere anlatmak zorunda kalıyorum. Ortalama akıl bunun şöyle olacağını anlarken niçin biraz dikkatinizi vermiyorsunuz diye kızabiliyorum. İşe aynı ölçüde sahip çıkılmadığı zaman kızıyorum. Ben bu işi yaşam biçimi olarak belirliyorum fakat bazısı ne kadar ekmek o kadar köfte zihniyeti ile çalışıyor. Devlet memuru gibi saat hesabı yapıyor. Ben bunu anlamıyorum ve bu tür noktalarda inanılmaz patlamalar yaşıyorum. ,
Tepkinizi nasıl gösteriyorsun? Azarlıyor musunuz?
Benim kırdığım telefon sayısının haddi hesabı yoktur. Parçaladığım telefon sayısını ben bilmem. Kaç kere kalem fırlatmışımdır.
Şiddet var yani…
Biraz oluyor maalesef… Konuşma anında kalem telefon artık ne varsa fırlatıveriyorum.
Hobileriniz var mı?
Ben yürüyüş yapmaktan çok hoşlanıyorum. Kedilerim var. Bütün hayvanları çok seviyorum. Bütün canlılara karşı inanılmaz merhametliyim. Can olgusu benim için çok kıymetli, cana karşı olabildiğince saygı duymaya çalışıyorum. Hayvanların içinde de kedi ile bir özdeşliliğim var. Kedi beslemekten, onunla oynamaktan, beni anlıyor gibi ifadeyle bana bakmasından hoşlanıyorum. Güzel bir arkadaş çevrem var onlarla bir arada olup sohbet etmek hoşuma gidiyor.
Yalnız mı yaşıyorsunuz?
Bekârım, annemle birlikte yaşıyorum.
EVLİLİK ÖLÜMÜNE KADAR OLMALI
Evliliğe nasıl bakıyorsunuz?
Eskiden evliliğe tamamen karşıydım. Diyordum ki güzel bir işim var insanların davranışları böyle, ne gerek var canım diyordum. Sonraları bu fikrim değişti. Evet, olması icap ediyor ki böyle bir şey var. Buna baştan karşı koyma hakkın olamaz. Evlilik müessesesine çok saygı duyuyorum. Kınamak değil ama benim sıkıntım şu bazı insanları görüyorum canım olmazsa boşanırsın ne var? Ben baştan negatif bir düşünceyi zihnime yerleştirerek bir adım atamam. Bence evlilik ölümüne kadar olmalı. Bir insanın elini tuttuysam hayatımın sonuna kadar o eli bırakmamak lazım. Çok tekçiyim, tekilim. Sadakat duygusu o ahlaki değerler anlayışı iki insanın sevgisi, saygısı, aşkı, benim için çok değerli. Hala geçmiş yüzyıllarda yaşayan bir insanım. Onun için bu işi becerebilmem çok zor açıkçası.
Mesleğe ne zaman başladınız?
1992’de radyocu olarak başladım. 18 yıl oldu. 10 yıl İstanbul FM’de çalıştım. İstanbul FM’in ilk spikeriyim. Radyoların sayısının çok az olduğu ama fanatik derecisinde ateşli dinleyicinin o az radyolara bölündüğü dönemde en çok dinlenilen radyoda yıllarca ödül aldım. Hala oradaki cıngıllarla hatırlıyorlar. “Ben Selda Atalay” bir kalıp olmuş. İnsanlar o şekilde tanıyorlar. Radyonun sahibinin bir televizyon kanalı vardı. Zaman zaman radyo ile televizyon bir arada gitti. Medcal Channel tematik bir kanal, sağlık kanalıydı. Sonra İstanbul Televizyonunda sabah kuşağını yaptım. İstanbul Televizyonu belediye seçimleri nedeniyle uzun ömürlü olamadı. Sonra yollarımız Kanal 7 ile kesişti. 2004 yılından beri Kanal 7 ailesi ile beraberim.
Kanal 7 çatısı altında önce Radyo7 de başladınız değil mi?
Evet, Radyo 7’de sabah programı için başladım. Sonra saat başı bülten verildi. Ardından ilave programlar geldi. Ondan sonra ikinci radyo oldu. İkinci yıl biterken radyodan bir arkadaşım “Neden televizyon düşünmüyorsun?” dedi. Çünkü haberde çok ödülüm var ve haberi de çok seviyorum. Ben de; “Eğer bir gün televizyon olursa o da bu kurumda olur. Ben burayı seviyorum ve mutluyum” dedim. Bunu söyledikten birkaç ay sonra sanki bir şaka gibi, 1 Nisan günü Kanal 7 Haber Müdürü Sami Bayraktar beni evden aradı. O zaman Haber7’nin kurulması gündemde, daha proje aşamasındaydı. Beni çağırdı. Sanki apayrı bir kuruma iş görüşmesine gidiyormuşum gibi oldu. Aldık kahvemizi, sohbet ettik ve bir anlaşmaya vardık. Radyo asla televizyonun, televizyon da radyonun saatlerine karışmayacak diye anlaştık. Radyo da bırakmıyor, televizyon da. “Peki, ben dayanabildiğim kadar götüreyim” dedim. İkiye bölündüm. Sabahtan öğlene kadar radyo, öğleden akşama kadar televizyonda öyle gidiyor. Ve 5 yıl bitti.
Haber 7
-
Rmzi plt dyrbakır 9 ay önce Şikayet EtGördüğüm en iyi bayan sunucuBeğen
-
Mehmet Erol Sorgulu 12 yıl önce Şikayet Etselda atalay =radyo 7 radyo 7 =selda atalay. selda atalayı hergün beğenerek dinliyoruz allah sesine zeval vermesinBeğen
-
noter tasdikli yorumcu 13 yıl önce Şikayet Ethani bunun videosu. azıcık görüntüyle nursel hanımın röportajları diğerlerine fark atar. bir yerlerden küçük bir kamera bulabilirsiniz, söyleşinin üç beş dakikası yayınlanabilir. röportaj verenler görüntü alındığında daha çok hoşlanacaklar okuyucu da canlı görüntüyle, söyleşi yaptığınız kişiyi daha iyi tanıma imkanı bulacaktır.Beğen
-
Serhat Akın 13 yıl önce Şikayet Et.... abdullah kuloğlu arkadaşıma katılıyorum.bu spikerleride kınıyorum.aç kal gerekirse.ama değerlerindenc bişeyler yitirme.Beğen
-
Gümüş Kurşun 13 yıl önce Şikayet EtABDULLAH KULOĞLU kardeşim açıklamış. Abdullah kardeşim ne güzel yazmışsın hakikatını ve kimlerden yazıldığını belli ediyorsun, Allah senden razı olsun...Bu fitnenin ben Materyalist ideolojilerden ileri geldiğini düşünüyorum, çünkü birçokları maddenin hakikatını bilmiyor zira bilseydi insan, dokunamadığı şeye şehvetli bir yaklaşım sergilemez, Allaha teslimiyet içerisinde, Onun rızası için sevmeyi bilirdi...Allahım sen bize bilmeyi nasip et...Beğen