Yıldızdoğan'a göre milliyetçi ile ırkçı farkı

Buram buram Anadolu kokan türkülerin sanatçısı Mustafa Yıldızdoğan, yeni albümü, hayata bakışı, dünya görüşü, siyasi yaklaşımı ve aile hayatı ile ilgili Haber 7'ye konuştu.

ABONE OL
GİRİŞ 23.02.2012 10:58 GÜNCELLEME 23.02.2012 10:58 RÖPORTAJ
Yıldızdoğan'a göre milliyetçi ile ırkçı farkı
Yıldızdoğan'a göre milliyetçi ile ırkçı farkı

Nursel Tozkoparan'ın röportajı

“Düğünüm, derneğim, halayım, barım

Toprağım, ekmeğim, namusum, arım

Kilimlerde çizgi çizgi efkârım

Heybelerin nakışına ölürüm Türkiyem” dedi ve tüm Türkiye onu tanıdı… Hatta öyle sevildi, öyle beğenildi ki şarkı hepimizin diline pelesenk oldu… Buram buram vatan sevgisi kokan türküleriyle gönüllerde taht kuran Mustafa Yıldızdoğan’dan bahsediyorum.

Uzun zamandır kendisini göremiyorduk… Hayırlı olmuş yepyeni bir albümle tekrar aramızda…

Yaklaşık 17 yıldır tanışırız. Çok sevdiğim büyüğümdür, abimdir. Öyle enteresandır ki ilk gördüğüm günden bugüne kadar hal, hareket, duruş, davranış bakımından milim değişmemiştir. Yıllardır var olan çizgisini muhafaza etmiştir.

Geçen hafta bürosuna gittim. Hem yeni albümü hayırlı olsun diyeyim hem de bir vesileyle sohbet ederiz düşündüm… Öyle de oldu… Konu konuyu açtı, zaman nasıl geçti anlayamadım.

İlk kendi parasıyla aldığı bağlamadan günümüze kadar olan sanat hayatını konuştuk…

Evliliğini, aşka bakışını konuştuk…

Tabiki milliyetçiliğini, ülkücülüğünü, kürtlere ve azınlıklara bakış açısını de ihmal etmedik…

TÜRKİYE’DE MİLLİYETÇİLİK ÖCÜ GİBİ KUSURLU BİR DURUŞ GİBİ GÖRÜLDÜ

Milliyetçi olarak tanınan bir sanatçısınız. Mustafa Yıldızdoğan’ın milliyetçiliğini tarif eder misiniz?

En kısa şekilde, vatanını milletini çok sevmek .Her konuda milletimizin ve devletimizin haklarını koruma refleksi diyebiliriz. Ama 1944 den bu yana Türkiye’de ne hikmetse milliyetçilik öcü gibi kusurlu bir duruş olarak görüldü. Türk milletine, devletine hakaret eden bazı kişiler baş tacı yapılırken, bizim gibi bayrağını, toprağını ve insanını seven insanların horlanması ikinci sınıf gibi görülmesi çok acı. 17 albüm yaptım, 23 yıldır sahnelerdeyim. Ürettiğim eserlere bakarsanız bu milletin birliği ve dirliği için uğraştım. Kimsenin tavuğuna kış demedim. Özellikle vurgulamak istiyorum, her albümde sadece bir tanedir mesaj ağırlıklı eser. Yani 17 albümde, olsun olsun 20 tanedir mesaj niteliğinde olan eserler. Geriye kalan en az 150 eser aşktır. Ama mührü yemişim neymiş “ideolojik sanatçı”.

AŞKLA BAĞLANMAK DA ÜLKÜCÜLÜKLE OLUR

İnanın sevmek siparişle olmaz. Vatanımı, milletimi, devletimi ve bayrağımı seviyorum ve son nefesime kadarda sevmeye daha çok sevmeye devam edeceğim. Çünkü “vatan sevgisi imandandır”. Hatta söylemleri ile icraatlarına baktığımız zaman hiç uyuşmayanların da “biz de milliyetçiyiz” deyince sevmek bazen basit kalıyor ve daha ilerisi daha ilerisi “aşk”diyorum “aşk”. Aşkla bağlanmak da “ülkücülük”le olur. 46 yaşındayım ülkücü “olabilmek” için uğraşıyorum. “Olabilmek için” diyorum “oldum” demiyorum.

Yani ülkücülük milliyetçiliğin bir ilerisi mi oluyor?

Öyle görüyorum.

Peki, ülkücülük nedir?

Milletini delicesine sevmek, milletin derdiyle dertlenmek, sevinciyle mutlu olmaktır. Milletini en kısa yoldan en kısa zamanda; teknikte ,teknolojide dünya normlarının üstüne çıkarmak, mutlu ve mesut, yarınından endişe duymayan, bağımsız, özgür, kendi haklarına sahip bir hayata kavuşturmaktır.

MHP’ye üye misiniz? Yani resmi bir bağınız var mı?

Hayır yok…

KÜRTLERİ KENDİMDEN, KENDİMİ DE KÜRTLERDEN FARKLI GÖRMEDİM

kullanKürtlerin, azınlıkların ülkücülükteki yeri nedir?

Kürtleri kendimden, kendimi de kürtlerden farklı görmedim ve asla görmemde. Kurtuluş savaşında düşmanlara karşı omuz omuza savaşan, bu millet ve devlet için can verenler de bir fark görmedi. Canakkale Şehitliği'nde yan yana yatanların mezar taşlarında bir fark görüyormusunuz?

Fark görenler veya fark yaratmak isteyenler ABD'dir, Batı'dır ve onların uşağı ve taşaronluğunu yapan pkk ve yandaşlarıdır. Benim ülkücülüğümde, birini sevmek için birini yermeye, birini yermek için birini sevmeye gerek yoktur. Çünkü hiç kimsenin hiç kimseden bir üstünlüğü veya eksikliği yoktur. Anayasamız açık hükmü koymuş zaten; "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür."

Peki, Kürtlerin kendi dilini konuşması, kendi dillerinde eğitim gibi bir takım talepleri var. Kürtlerin bu taleplerini haklı buluyor musunuz?

Orada yaşayan insanlarımızın derdi ve taleplerinin bunlar olduğuna inanmıyorum. İş istiyor, aş istiyor, huzur ve barış istiyor. Okul istiyor içinde öğretmeni olsun. Hastane istiyor içinde doktoru olsun. Terör örgütünün baskısı karşısında devletini, seçimden seçime değil her daim yanında görmek istiyor. Ekonomi ve sosyal alanda batıda ki iller ile dengenin sağlanmasını istiyor. Bunları orda yaşayan insanlarımız kadar ben de istiyorum. İstanbul’da yaşayan bir vatandaşımızın hayat standardı ne ise o hakkı istiyor ve istemesinden doğal hiç bir şey yok. Bunlar haklı taleplerdir.

DEVLETSİNİZ, AŞİRET DEĞİLSİNİZ Kİ RESMİ BİR DİLİNİZ VAR

Bunun yanında o insanlarımızın sözcüsü rolüne soyunan bir takım kişilerin, yine kökü ABD, Batı ve terör örgütü tarafından empoze edilen, sonu Türkiye Cumhuriyetini bölme olan sözüm ona “barış” kılıfı içinde “yıkma, bölme, parçalama ve yok etme” gibi sinsi bir oyuna figüranlık yapmaları, sermaye ve medyada destek bulmaları, kürt vatandaşlarımızın talepleriyle örtüştüğünü düşünmüyorum. Kendi dillerini zaten konuşuyorlar. Devletsiniz aşiret değilsiniz ki resmi bir diliniz var. Ama siz kendi ailenizde, kendi bölgenizde kendi dilinizi zaten konuşuyorsunuz. Sokakta konuşana hayır sen niye konuşuyorsun diye karışan var mı? Ama siz bunu okullara sokarsanız onun ilerisi de var. Bu gelişim sayesinde ne oldu mesela Leyla Zana bize federasyon da yetmez bizim ayrı bir devlet kurmamız lazım demeye başladı. İş oraya kadar gider

HABUR'DAN TERÖRİSTLERİN, DAVULLAR ZURNALAR İLE GİRİŞİNİ ÖMÜR BOYU UNUTAMAM SAYFA 2'DE

 

TÜRK MİLLETİ YERYÜZÜNDE ANILDIĞI MÜDDETÇE ÜLKÜCÜLÜK BİTMEZ

Ülkücülük bitti mi?

Bitmediğinin örneği karşında duruyor. Asla bitmez. Bu bir hayat felsefesidir, duruştur, bu bir ruhtur. Asla bitmez. Kıyamete kadar da var olacaktır. Bu millet var olduğu müddetçe Türk milleti yeryüzünde anıldığı müddetçe ülkücülük bitmez.

Peki, Devlet Bahçeli ülkücüleri temsil ediyor mu?

Ediyor ki Ülkücülerin başında.

kullanTürkeş mi Bahçeli mi diye sorsam?

Rahmetli Başbuğ ülkücü hareketin lideriydi, mimarıydı. Yaşadığı zaman içinde bütün derdi “gençliğin” milli ve manevi yönden mükemmel bir şekilde yetiştirilmesiydi. Devlet Bey de bu milyonlardan sadece birisiydi. Nasip ve kısmet veya bu ağır yük Devlet Bey'e nasip oldu. Devlet Bey'in de en büyük derdi gençliğin aynı şekilde yetişmesidir.

Yok mudur aralarında bir fark?

İlle de fark arayacaksak esasında Başbuğ'un siyaset sahnesine çıktığı 1965 (CKMP)den 1997 (MHP)sine kadar olan var olma mücadelesi Dünya ve Türkiye siyaseti çok farklı. Devlet Bey'in genel başkanlığından 1997'nin Türkiye'si ile 2012'nin Türkiye’sinde, siyasetten sermayeye, medyaya kadar çok farklı. Kişilik ve tarz da fark olabilir.

HABUR'DAN TERÖRİSTLERİN, DAVULLAR ZURNALAR İLE GİRİŞİNİ ÖMÜR BOYU UNUTAMAM

Tayyip Erdoğan’ın milliyetçilik yönünü nasıl buluyorsunuz? Tayyip Erdoğan’ın milliyetçiliği yeterli mi sizce? Gerçi yeterli bulsanız onu desteklerdiniz…

Ben haddini bilen bir insanım. İster başbakan olsun ister dağdaki çoban olsun kimsenin milliyetçiliğini tartmaya kalkmam, desteklemem veya desteklememem önemli değil. Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanıdır, saygıda kusur etmem. Desteklediğim konularda olmuştur tabiî ki. Yapmış olduğu güzel hizmetlerden dolayı Allah razı olsun. Ama açılım adı altında “Haburdan terörislerin”davullar zurnalar ile girişi “vaka”dır ömür boyu unutamam.

KÜRTÇE BİR PARÇA OKUMAYI DÜŞÜNMÜYORUM

Kürtçe bir parça okumayı düşünüyor musunuz?

Yok hayır…

Neden?

Kürtçe bilmiyorum. Gerek de duymuyorum.

EUROVİZYONDA İNGİLİZCE PARÇA SÖYLENMESİNE KARŞIYIM

O zaman siz Eurovizyon’da da İngilizce parça söylenmesine karşısınız?

Tabi ki karşıyım. Kendi vatandaşının anlamadığı bir parçayı siz götürün dünyaya koyun. Orada bir de Türkiye’yi savunun, olur mu böyle bir şey! Bir insan kendi dili ile kendi dini ile kendi kültürü ile övünmeli. Ben kendi kültürümle dilimle, adetlerimle, geleneklerimle övünürüm.

Güneydoğu’da konser verdiniz mi? Hangi illere gittiniz?

Elbette… Bingöl, Van, Siirt, Muş'ta konserler verdim.

Kürtlerin yoğun olduğu bölgeler, ilgi ve alaka nasıldı?

İstanbul’dan bin kat daha mükemmel, İzmir’den bin kat daha mükemmel.

Bu bölgede herhangi bir tepki ile karşılaştınız mı?

Yok yok… Hayır asla. Canlarını ortaya koyarlar. İstanbul’da kendimi o kadar güvende hissetmem.

BEN TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM, IRKÇI DEĞİLİM SAYFA 3'TE

 

BEN TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM, IRKÇI DEĞİLİM

Bunu neye bağlıyorsunuz? Bazı sanatçıların yuhalandığını biliyoruz…

Bizim insanlarımızın asaletine bağlıyorum. Ben Türk milliyetçisiyim ama ben ırkçı değilim. Ve ırkçılık yapmadığım gibi bu cennet vatanın bize Allah’ın bir lütfu olduğunu, bizim burada kardeşçe yaşayabileceğimizi söylüyorum.

kullan

Sizin en önemli özelliğiniz sansasyonel bir sanatçı değilsiniz. Aile bütünlüğünüzü çok iyi koruyorsunuz. Bildiğim kadarıyla çok küçük yaşta evlendiniz ve hala evliliğiniz sürüyor.

Şükür Allah’a şükür.

Evliliğinizin uzun soluklu olması, mutlu bir yuvanızın olmasının püf noktaları vardır muhtemelen…

Sınırlarınız, çizginiz olduğu müddetçe hiçbir problem yoktur. Hem sizin kişilik noktasında sınırınız hem de evlilikte sınırınız, çizginiz olmalı. Bu hem size ait hem de eşinize ait. Çizgi olduktan sonra problem olmaz. Şimdi yollar var ve o yollarda çizgiler var siz bu çizgileri kaldırın bakalım ortadaki banketi de kaldırın gelenler gidenler kargaşa olur değil mi? İnsan kendini sevecek, yaptığı işi sevecek. Kendimi seviyorum kendime saygı duyuyorum. Kendimi sevdiğim ve kendime saygı duyduğum gibi karşımdaki insanları da seviyorum ve saygı duyuyorum. Evlilik ve eş çok farklı tabi ki. Yoklukta, varlıkta eşin var. Ben sanatçı olmadan önce evlendim. Hayatta en büyük destekçim eşim ve çocuklarımdır.

Bu daha da zor…

Evet, ama hem eşim değişmedi hem ben değişmedim. Biz aynı çizgilerimizi devam ettiriyoruz. Allah’a binlerce şükür bir problemimiz yoktur.

AŞKIN OLDUĞU YERDE AKIL BİR SANTİM GERİ GİDER

Aşkı çok önemsiyorsunuz ve “eksiğimiz aşk “diyorsunuz… Ne demek istiyorsunuz?

Toplum olarak bizde aşk olmuş olsa biz bu kadar karamsar olmayız. Bu kadar huzursuz olmayız. Bu kadar mutsuz olmayız. Aşkın olduğu yerde akıl bir santim geri gider. Deli olanların hiç ağladığını gördün mü sen? Deliler hep gülermiş, niye gülermiş biliyor musun? Ölümlü olan dünyada bu kadar aceleci bu kadar tatminsiz olunca “şu akıllıyım diyen insanlara bakın” diye deliler akıllılara gülermiş.

İNSANLARI MUTSUZLUĞA SEVK EDEN NEFİSDİR

Şimdi evlilikteki aşka gelelim kimsenin bir saniye sonrası için garantisi var mı? Aşk kaybetme korkusundan doğar. Bunu besleyen duygu nedir? Aşktır. Mesela işlerimiz aksıyor bir sürü aksiliklerle karşılaşıyoruz fıttırıyoruz. Ama su aka aka çukurunu bulur. Hayatımızda binlerce kez aynı duruma düşmüşüzdür. Gün boyu bir sürü aksilikler oluyor ama akşam oluyor güneş batıyor her şey unutuluyor ve uyuyoruz. Bu gözle bakmadığımız müddetçe huzur olmuyor. Nefes almak ne güzel, sağlıklı olmak ne kadar güzel, bir lokma ekmeği bulabilmek ne güzel… Allah’ım sana sonsuz şükürler diyebilmek ne güzel. Bunların temel noktası aşktır. Yani Yaradan’a bağlı olabilmek ne güzel. Öbür taraftan Mevla’nın yarattığı güzelliklere bakıyorsunuz; ana gibi bir kutsal varlık, baba gibi bir kutsal varlık var mı? O da aşk. Güneşi görmeyen bir dal yeşermiyor. Onu yeşerten güneş, aşk. İnsanları mutsuzluğa sevk eden nefistir. Nefsin olduğu yerde aşk olmuyor. Nefsin olduğu yerde iman olur mu? Olmaz

Biraz da sanatınızdan konuşalım. Şarkılarınızda vatan millet bayrak sevgisi daha mı ağır basıyor?

Hayır... “Türkiyem” parçasıyla tanındığımdan dolayıdır belki ama benim birinci albümümde bile aşk parçaları vardır. Birinci albümümün hepsi aşktır.

Şarkılarınızda aşka az yer veriyorsunuz gibi…

Ama öyle değil. Vatan millet konusunu TBMM’ye sevk etmeyi arzu ederim. Keşke benim gibi vatandaşın duygularını siyasiler dile getirebilse. Benim vekilim oldukları gibi benim tercümanım da olabilseler de ben de sazıma baksam. Keşke siyasiler halletmiş olsa da dünya coğrafyasındaki gariplikleri, bir tarafta şeyhler altın villalarda yaşarlarken bir tarafta bir lokma ekmeği bulamayan, rengi siyah olan bahtı siyah olan Afrika’daki insanlarımızı keşke ben düşünmesem.

17. albümünüz çıktı. Hayırlı olsun. Adı nedir?

“2012 Yandığım Gün”

Aaa… Neden?

Yandım.

AŞKI AYIRMAYIN, AŞK TEKTİR

Yanmaktan kastınız ilahi aşk mı dünyevi aşk mı?

Aşkı ayırmayın. Aşk tektir ve tek olan zaten aşkın kendisidir. Allah’ın yaratmış olduğu bir insanı sevemeyen Allah’ı asla ve asla sevemez. Aşkın ikinci bir tarifi yoktur.

Bugüne kadar yaptığınız albümlerde bütün parçalar size mi ait?

Hemen hemen bana ait.

Kimlerden söz aldınız?

Dilaver Cebeci, Arif Nihat Asya’dan. Son zamanlarda kimseden almadım. Ama Ali Kınık’tan bir eser aldım.

Tüm parçalar bana ait olacak diye bir kuralınız mı var?

Yok, hayır. Gönül kapımı açacak olan bir kilit olduktan sonra hepsini alırım.

Yaptığınız parçaların bir hikâyesi var mı?

Hepsinin olmasa da, her albümde mutlaka bir tanesinin vardır.

Son albümünüzde var mı hikâyesi olan bir şarkınız?

Yok. Ama sizin o anki duygusal psikolojiniz nedir ona göre yazarsınız. Mesela ‘Yazık’ diye bir parçamız var, o beni anlatıyor. Ben orada galiba kendimi anlattım. Ağzımdan döküldü yani. “Bakma gülüp geçtiğime, heder ettim gençliğime, başka gönle göçtüğüme, yazık ettim yazık gönül”… Demek ki o an öyle hissetmişim. Aklım ile gönlümün kavgası..

İLK SAZIMI KENDİ KAZANDIĞIM PARAYLA ALDIM SAYFA 4'TE

 

İLK SAZIMI KENDİ KAZANDIĞIM PARAYLA ALDIM

Siz bağlamada çalıyorsunuz… İlk bağlamanızı nasıl aldınız? Nasıl öğrendiniz?

Bizim Konya uçsuz bucaksız çöldür Mevlam yağmur verirse bereket olur Mevlam yağmur vermezse mahsul olmaz. Ama bizim insanlarımız vatanını milletini seven insanlardır. Hiçbir zaman devletin getirmediği hizmetten dolayı devletine karşı zerre kadar bile yan gözle bakmaz. Bütün yaşlıların ağzında tesbih ettikleri “Allah devletimize zeval vermesin” sözüdür. Ben o toprakların çocuğuyum ve o topraklarda yaşayan insanlar çocuklarını okutabilmek için (okuma yazma da yüzde yüzdür) Aydın’a pamuk toplamaya giderler. Konya’dan kamyona doluşulur gidilir. Gidiyorsunuz orada 3 ay sabahtan akşama kadar çalışıyorsunuz. Nihayetinde biz de pamuk topladık. İyi ki de toplamışım alın terinin ne demek olduğunu, helal lokmanın ne demek olduğunu ve kazanmanın ne kadar zor olduğunu biz o yaşta görmüşüz. Bitirdik tekrar Konya’ya geleceğiz Rahmetli babam da geldi, Söke’de köprü başı diye bir yer var. Orada saz evi var. Tabi çocukluğumdan beri saza bir hevesim var ama köyümüzde çalan bir insan da yoktur. Babama sıkıla sıkıla sazcının önünden geçerken “baba bir saz alalım mı” dedim. Hiç tereddüt etmedi. Gittik, kendi kazandığım para ile sazı aldık. Ama hiçbir şeyi bilmiyorum; perde nedir, akort nedir hiçbir şey bilmiyorum, soracak hiç kimse de yoktu.

kullan

Neden bağlama almak istedin, içinde ukde miydi?

Tabi olmaz mı. Hedefim sanatçı olmak değildi. Ama türkü söylüyordum. Öyle kalabalıklar geldiğinde bazı ortamlarda söylüyordum.

İBRAHİM TATLISES’İN “AYAĞINDA KUNDURA” PARÇASINI ÇOK OKURDUM

O dönemde en çok hangi türküleri okuyordunuz?

O zaman İbrahim Tatlıses’in ‘ayağında kundura’sı çok meşhurdu. Çok severdim ve okurdum. Yine “Dostum dostum” parçasını.. O zaman popüler olan sanatçılardan okuyorduk. Benim aklımın uçundan bile geçmiyordu sanatçı olacağım. Az önce söylediğim gibi yine aşk diyorum. Ama çocukluğumdan bu yana herkesin baktığı gibi bakmadım gökyüzüne, geceleyin gökyüzündeki yıldızlara. Herkesin baktığı gibi bakmadım anama, babama, kardeşime, bir lokma ekmeğe veya divanında durduğum, yönümü döndüğüm kıbleye veya anlımı koyduğum secdeye. Anamın bana gösterdiği merhametle bakmaya çalıştım tüm âleme. karıncaya can veren, kuru dalı yeşerten, filizlendiren, koku veren, renk veren, kendine inanmayana bile rızk veren aşk değil de nedir! Ben karşı cinsimi Allah’ın yaratmış olduğu bir güzellik olarak gördüm. Kendimin yarım olduğunu, beni tamamlayan yarımın karşı cinsten olduğunu bilerek, ben o gözle baktım. Ve hala da öyle bakıyorum Allah şahittir. 6 yaşımdan beri Kuran-ı Kerim okurum. 8 yaşımdan beri de namazımı kılarım.

Bağlama çalmayı nasıl öğrendiniz?

Kendi kendime öğrendim. Tabi babamın desteğini inkâr edemem. Köyümüzde bağlama çalan yoktu. Tabi ki akort yapıyorsun, akortu bilmiyorsun teli kırıyorsun, alacak yerde yok. Köyde bir tane otobüs var sabah namazında Konya’ya gider akşam ezanında gelir. Babam rahmetli sürekli Konya’ya gidene bağlama teli sipariş verirdi. Çalamazdım lângur, langır lungur ama gece kalkar “aferin oğlum çalıyorsun” derdi mekânı cennet olsun çok yardımını gördüm.

Beste yapmaya nasıl başladınız?

Abdurrahim Karakoç'un şiirlerinin hepsini bilirim. Onun şiirlerinden beste yapmaya çalıştım. Sonra Osman Yüksel Serdengeçti, Arif Nihat Asya, Nihal Atsız gibi âşıklarımızın şiirlerini ezberliyordum ve derken âşık oluyorsunuz. Sonra kendiniz yazıyorsunuz. Tabii ki âşık olduğumdan dolayı yazıyorum.

İlk aşkınız eşiniz mi?

Yok. İlk aşkım Mevla. Ondan sonra da Leyla… Niye kısıtlıyorsun hepsini koy…

Abdurrahim Karakoç’un hangi şiirini bestelediniz?

“Çarpık Çağ “diye bir beste hatta günümüzü çok güzel anlatan bir şiirdir. Diyor ki, “doğru mu yanlış mı kararsızların biz aklın durduğu çağda yaşadık. Ben dinsizim diyen beyinsizlerin din dersi verdiği çağda yaşadık. “

İlk albümünüz ne zaman çıktı?

1991 de “Doğuyoruz Ufuklardan”. Sonra bir de ‘Üşüyorum’ albümü var. Üçüncü albüm ‘Türkiyem’.

“Türkiyem” parçanız hala popüler…

Evet. Konserlerimde birinci parçam.

“TÜRKİYEM” ŞARKISINDA HİÇBİR IRK SÖYLEMİ YOKTUR

Söz ve beste sizin mi?

Sözler Dilaver Cebeci hocamın. Allah mekânını cennet etsin. O türküyü söylediğimde 1993’lerdi kötü günlerdi Allah bir daha göstermesin o günleri. O duygularla yazılmış. Ben bir yaşındayken yazmış o şiiri. Şöyle ki bu şiiri yazarken bir kızı nasıl tarif edersiniz öyle yazılmış, orada Türkiyem’de hiçbir ırk söylemi yoktur. Mesela ne diyor, “Düğünüm derneğim halayım barım, Toprağım, ekmeğim namusum arım. Kilimlerde çizgi çizgi efkârım. Heybelerin nakışına ölürüm Türkiyem…

Hangi parçaya klip çekeceksiniz?

Yandığım Gün.

Kliplerinizde kadın oyuncu oynatıyor musunuz?

Oynatıyorum.

Orada bir sorun yok değil mi?

Yok, ne sorun olacak ki. Hanım bir şey demiyor. O bir şey demiyorsa bize bir şey demek düşmez zaten.

Sanat dışında başka bir şeyle meşgul müsünüz?

Hayır.

Geçiminizi tamamen sanattan mı karşılıyorsunuz?

Evet. Ama yetmiyor, yetmeyecek anladığım kadarıyla. Başka işlere bakmak lazım.

Nedeni kaset satışlarının düşmesi midir?

Tabi ki. Dijital ve telif haklarının ülkemizde oturmaması toplananların da adaletli bir şekilde dağıtılmaması. 1996’dan beri aynı ekiple çıkıyorum. Avrupa’ya da aynı ekiple gidiyorum. Dolayısıyla 8 kişilik bir ekibin maliyeti hakikaten yüksek. Diğer sanatçılar playback yapıyor ama ben hiç yapmadım.. Canlı canlı olsun diye sazı eksiltmeyi de istemiyorum. Onun da etkisi olabilir. Yine konserlerimiz var Allah’a binlerce şükür. Ben malımı mülkümü neyim varsa hepsini albüm satışlarından almışımdır.

Bundan sonrası için düşündüğünüz bir iş var mı?

Tekstil işine girdim 2004’te battım. Allah büyük başka bir işe bakacağız.

Hayırlısı olsun…

HABER 7

YORUMLAR 35 TÜMÜ
  • Levent Kara 12 yıl önce Şikayet Et
    mustafa abi. fazla söze gerek yok,noktasina kadar sözüne katiliyorum....
    Cevapla
  • taylan yılmaz 12 yıl önce Şikayet Et
    Vanlı bir öğretmen olarak Yıldızdoğan hayranıyım. Mustafa Yıldızdoğanı çocukluğumundan beri severik izliyorum. Bütün kasetleri var bende. Erciş'e konsere gelmişti. Saygılar sevgiler güzel insan.
    Cevapla
  • Hain Kurt 12 yıl önce Şikayet Et
    Her konuda devletimizin haklarını koruma refleksi. demek dupeduz gericilik ve irkciliktir. Tum insanlari ayni sekilde gormeyen yapilan yanlisliklari hali altina supuren, yapilan yanlislari inkar eden, bizim cocuklar yapmaz diyen, tanirim onlari diyen, devlete tas atan cocuklari omur boyu hapse tikip, 70 milyonun umugunu emen hirsizlari koruyanlar, onlari hicbir sekilde ele gecir(e)meyenleri koruyan bir sistem bulunmukta. Bunu savunmak sizce milliyetcilik midir? Ne zaman degiscek bu kuru kuruya devleti koruma refleksi... Muhim olan vatandas, insandir... Devlet vatandastan ustun olamaz. Devlet vatandasin cikari icin icin vardir, vatandasi korumak icin var, tersi degil...
    Cevapla
  • aziz taş 12 yıl önce Şikayet Et
    dil istismarı. daha düne kadar DİN istismar ediliyor diye başörtülü kızlarımız asimile edilerek egitimden uzaklaştırılmaya calışıldı,şimdide DİL istismar ediliyor diyerek kürd dilini yok etma düşüncesi zülümdür,ben kürdceyi okulda ögrenmedim allah vergisi ,,,lanet pkk bahane edilerek dilimi asimile etmek ayrıca bi zülüm
    Cevapla
  • ahmet okutan 12 yıl önce Şikayet Et
    İSLAM ÜMMETİ KESİLİYOR,BİÇİLİYOR,TOPRAKLARI İŞGAL EDİLİYOR,SOYULUYOR... Türke,Arap a düşman,İngilize,Fransıza,Amerikan a dost ümmetçi mi olunur???
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR