Çevre kirliliği üreme sağlığını tehdit ediyor

Üreme Tıbbı ve Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erol Tavmergen, yaptığı yazılı açıklamada, her geçen yıl üreme sağlığının tehdit altına girdiğini belirtti.

Kısırlaşmada en önemli etkenlerin, teknolojik gelişme ve yaşam şeklindeki değişimler olduğunu kaydeden Tavmergen, "Bunun en önemli göstergelerinden biri, sperm sayısıdır. 100 sene önce sperm sayısı mililitrede 100-120 milyondu. Bu rakam geçtiğimiz yıllarda 20 milyona kadar indi. Ancak Dünya Sağlık Örgütünün son revizyonuna göre, bu rakam artık 15 milyon. Yani sperm sayısı çok düşük" bilgisini verdi.

Kısırlıkta, hava, su ve çevre kirliliği gibi faktörlerin etkisinin bulunduğunu vurgulayan Tavmergen, "Sanayide kullanılan ağır metallerin, gıdalarla, su ve havayla aldığımız yabancı maddelerin bunda çok büyük rolü var. Benzindeki kurşun, ağır sanayide kullanılan cıva, nikel, kadmiyum gibi metallerin hepsi toksik" ifadelerini kullandı.

Özellikle baca gazlarının kısırlıkta çok etkili olduğunu belirten Tavmergen, sanayide kullanılan baca gazlarından çıkan dioksinin, kısırlık oranını önemli ölçüde artırdığına işaret etti.

"Erkek infertilitesinin yüzde 85'inin nedeni belli değil"

Tavmergen, kısırlığın erkeğe ve kadına ait nedenleri ile tedavi seçenekleri hakkında şu bilgileri verdi:

"Erkek infertilitesinin yaklaşık yüzde 85'inin nedeni belli değil. Nedeni belli olmadığı için de tedavisi yapılamıyor. Bunlarda sonuca yönelik tedavi yapılıyor ve tüp bebek uygulanıyor.

Kadınlarda sorunun yaklaşık yüzde 40'ı yumurtlamayla ilgili. Yaklaşık yüzde 40'ı da tüplerin tıkalı ve karın zarının kapalı olması durumu. Bunlarda da endoskopik yöntemlerle tedavi sağlanabiliyor. Bunlar yardımcı üreme teknikleri öncesi yöntemlerdir ve kadında yumurtlama bozukluğu varsa bu tedavi edilebilir. Daha sonra aşılama gibi yöntemler uygulanabilir ama tedavide bugün en etkili yöntem, tüp bebek tedavileridir."