Kalp yetmezliği 10 yıl sonra en sık görülen hastalık olacak

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur Türkiye'de 2030 yılında kalp yetmezliğinin en sık görülen hastalıkların başında geleceğini belirterek ilk belirtilerin nefes darlığı ve çarpıntı olduğunu da ekledi..

ABONE OL
GİRİŞ 28.09.2021 13:41 GÜNCELLEME 28.09.2021 14:24 SAĞLIK
Kalp yetmezliği 10 yıl sonra en sık görülen hastalık olacak
Kalp yetmezliği 10 yıl sonra en sık görülen hastalık olacak

Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur, Türkiye'de 2030 yılında kalp yetmezliğinin en sık görülen hastalıkların başında geleceğini belirterek, "Halen Türkiye’de 2 milyonu aşkın kalp yetmezliği hastası var ve bu hastaların ölüm riski, maalesef bağırsak, meme veya prostat kanserlerinden bile daha yüksek” dedi. Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur, kalp yetmezliğinin kısaca “kalp kasının kasılmasında ya da gevşemesinde azalma meydana gelmesi” olarak tanımlandığını, kalp damar hastalıklarının, yüksek tansiyon, kalp kapağı hastalıkları, ritim bozuklukları, kalp kası iltihapları, alkol, kokain, kanser ilaçları, böbrek yetmezliği ve bazı metabolik hastalıkların, kalp yetmezliğine yol açtığını vurguladı.

Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığına dikkat! Göğüs ve karın ağrısıyla ortaya çıkıyorAilevi Akdeniz Ateşi hastalığına dikkat! Göğüs ve karın ağrısıyla ortaya çıkıyor

 


İLK BELİRTİLER ÇARPINTI VE NEFES DARLIĞI 


Yaşlı nüfustaki çoğalmaya bağlı olarak ülkemizde ve dünyada kalp yetmezliği hastalarının da hızla arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Batur, "Hastalar genellikle nefes darlığı, çarpıntı, yorgunluk, çabuk yorulma, uyurken düz yastıkta yatamama gibi şikayetlerle doktora başvuruyor. İlerleyen evrelerde bu belirtilere uyurken nefes açlığı ile ayağa kalkıp pencereyi açmak ve nefes almak isteğinin de ekleniyor" dedi. Kalp yetmezliği tedavisinde kalp pilleri, bazı ilaçlar ve ameliyat riski çok yüksek hastalara uygulanan damardan kapak değişimi (TAVİ) yöntemleri, ömür uzatan tedavi seçenekleri olarak başarıyla uygulandığını anlatan Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur, ancak bazı durumlarda kalp yetmezliğinin mevcut ilaçlarla tedavi edilemediğini söyledi. 

TEDAVİ KARARI ÇOK ÖNEMLİ

Avrupa Kardiyoloji Kongresi’nde alınan kalp yetmezliği tedavisi kararının çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Batur, “Tüm kardiyologların uzlaşması ile SGLT2 inhibitörleri (şeker ve sodyum taşıyıcı proteinlerin etkisini bloke ederler) dapagliflozin ve empagliflozin etken maddeli diyabet ilaçlarının, kalp yetmezliği için de kullanılmasına karar verildi. Daha önemlisi bu ilaç gruplarının kalp yetmezliği hastasında diyabet hastalığı olmasa da tedaviye eklenmesi gerektiği ifade edildi” dedi. Bu inhibitörlerin, böbrekte şeker emilimini engelleyerek etki gösterdiğini belirten Prof. Dr. Batur, idrardan şeker ile beraber tuz (sodyum) da atıldığını söyledi. Böylece idrardan sıvı atılımının da arttığını kaydeden Prof. Dr.  Batur, şunları söyledi: “İnhibitörlerin idrar söktürücü etkisinin yanı sıra kan basıncında ve vücut ağırlığında azalma meydana geliyor. Bu ilaçlar, böbrek fonksiyonları üzerine olumsuz etkisi yapmadığı gibi klinik kötüleşmeyi de anlamlı olarak düzeltiyor. Bu faydalı etkilerin vücut damar duvarında bulunan hücrelerin işlevi ile diğer hücresel faydalı hormonların dengelenmesini de sağladığı üzerinde de duruluyor.” 

YETERSİZLİK DURUMUNDA EK İLAÇLAR VERİLMELİ

Klinik çalışmalara göre bu diyabet ilaçlarının tüm kalp yetmezliği hastalarında etkin ve faydalı olduğunu belirten Prof. Dr. Batur, uygun dozun hastanın şeker düzeyi, toleransı ve diğer organ fonksiyonlarına göre belirlendiğini ifade etti. Kişi, diyabet hastası olmasa bile bu ilaçların faydalı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur, “Diğer önemli kalp yetmezliği ilaçlarının yetersiz kaldığı durumda ek olarak bu ilaçlar verilmelidir. Genellikle şeker düzeyinde düşmeye neden olmasa da diyabet hastası olmayan kişilerde doz ayarlaması yapılabilir” diye konuştu.

KAYNAK : İHA
YORUMLAR 5
  • murat 3 yıl önce Şikayet Et
    Covid 19 için yapılan iğnelerin miyokardit ve prekardit denilen kalp rahatsızlıklarına sebep olabileceği doğru mu? Üretici firmanın kendisinin de bu yan etkileri bildirdiği söyleniyor. Özellikle genç çocuklarda hele erkeklerde riskin daha fazla olduğu bazı haber sayfalarında geçiyor. Bunlar doğru mu? Bu kadar insan aşılandığına göre durumu nasıl değerlendirmeliyiz?
    Cevapla
  • Gülhan 3 yıl önce Şikayet Et
    Kesinlikle çok doğru bir yaklaşım, minareyi çalan kılıfını da uydurur, yatacak yerleri yok, Allah’tan sonsuz cehennemi diliyorum onlara ve susan yetki sahiplerine.
    Cevapla
  • pusula 3 yıl önce Şikayet Et
    aşının alt yapısı mı hazırlanıyor acaba? hani o bilmediğimiz yan etkileri
    Cevapla
  • Gülhan 3 yıl önce Şikayet Et
    Kesinlikle öyle, insanları aptal zannediyorlar ya yazıklar olsun, onlar da ölecek.
    Cevapla
  • Dilek 3 yıl önce Şikayet Et
    Evet
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR