Darbede psikoloji ne diyor?
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan’ın darbe girişimi ve sonrasına ilişkin görüşleri...
ABONE OLBazıları “Türkiye Hitler çıkarıyor” diyor. Bence Hitler değil, Gandi çıkarıyor. Zaman gösterecek. Türkiye’de yaşananlar Hindistan toplumunun İngilizlere direnişinden farklı değil, yaşananlar Gandi’nin sivil direniş doktrinine çok benziyor.
15 Temmuz 2016’da yaşanan başarısız darbe girişimi; sosyal, siyasal ve bireysel travma olarak önümüze sonuçlar çıkaracak.
Psikolojide travmalar; yıkıcı ve geliştiren travmalar olarak ikiye ayrılır. Travmanın yıkıcı veya geliştirici olması kişinin niyetine, duruşuna ve aldığı pozisyona göre değişir.
Olumlu sonuçlar:
1-Batı destekli, dini görünümlü, gizli komite deşifre oldu. Küresel derin yapıların Türkiye uzantısı FETÖ/PDY yapısı çöktü. Destekleyenlerin ‘ocaklarına ateşler’ yayıldı. Dersi veren de devletin içindeki milli unsurlar ve toplumun sivil direnişi idi.
Doğu toplumlarının gözünün açılması olağanüstü bir devrim niteliğindedir. Bazıları “Türkiye Hitler çıkarıyor” diyor. Bence Hitler değil Gandi çıkarıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın “Sivil İtaatsizliği” ve toplumda karşılık bulması tarihte Gandi gibi hep anılacaktır. Bu sivil itaatsizliği kurumsallaştırarak, yeni darbe heveslilerinin önünü kesmek gerekir. Çünkü bu odaklar uyumaz. Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) gibi STK’ların organize komiteciliğinin devamı doktrin haline getirilmelidir.
2-Siyaset dili değişiyor. Politikacılar birbirlerine açtıkları davaları geri çekme kararı almışlar. Gerilimden beslenen kötücül güçler tokat yemiş oldu.
3-Silahlı kuvvetlerimiz şoku halen atlatamadı. Haklı olarak yeniden yapılanmaya ihtiyaç oluştu. İyi niyetli komutanlarımız nerede hata yaptık diyorlar.
Birinci hataları zamanın ruhunu okuyamadılar. Dünyanın değiştiğini anlayamadılar.
İkinci hataları ordu içinde dinini özgür yaşamak isteyen kadroları, düşman gördüler ve baskıladılar. Böylece genç asker veya sivil kadrolar sığınacak liman olarak “Sinsi ve sinik (Cynic) bir liderin” kucağına düştüler. Kendisine acındırarak, menfaat sağlayan ve bağlayan böyle bencil bir gerçekliği de görmüş olduk.
Üçüncü hataları Hilmi Özkök Paşa gibi demokrat subaylara tavır koydular, darbeyi bir seçenek gibi sessizce onayladılar, yeterince demokrasi vurgusu yapmadılar.
4-Dindar kitleler demokrasi kültürünü keşfettiler. Şehitlere göğsünü gere gere “demokrasi şehidi” dediler. Dini duyarlılığı olan kişiler “Amaç adaletse bu çağın yönteminin demokrasi” olduğunu görerek zamanın ruhunu okudular.
Ağlayarak menfaat sağlayan kendisi dışındakileri küçük gören bir dini liderliğin etkisine giren saf Müslümanlar, kendilerini sorgulamalılar artık.
5-Dinden korkan kitleler, Türkiye’nin İran gibi olmayacağını gördüler. Özgür irade, ifade hürriyeti olan yerde dini radikalizmin de kök salamayacağını anladı. Çoğulculuğun kıymetini fark ettiler.
6-Resmi ideoloji savunucuları, devletin zorba ideolojisinin olmasının bir faydası bulunmayacağını gördü. Rejimin garantörünün özgürlükçülük olduğunu umarım anladılar. Milli Eğitim sistemimizde eleştirisel düşüncenin okutulmasından korkanlar istibdadın şekil değiştirerek, kendilerini nasıl darp edeceğini ümit ederim gördüler.
7-TSK’dan sonra en büyük darbeyi Risale-i Nur’dan ders alanlar yedi. Kendi aralarında çıkan Gülen Grubu, Risaleler’in genetik kodlarını değiştirmişti. Kimileri iman hizmetini siyasallaştıran Gülen vakasına sempatik davrandılar. Bu canavar, neredeyse herkesi yuttuktan sonra dişinin kirasını da isteyecekti.
Nur cemaatlerinin önemli bir kısmı ve Bediüzzaman’ın hayattaki talebeleri açıkça Gülen’e karşı tavır aldı. Bediüzzaman’ın müspet hareket düsturunu yok sayan bu grubun yanlışına yanlış demek için gönülsüz davrananlar şok içindeler. Pek çok ailenin oğlu, kızı, gelini veya damadı Gülen hayranı olmaya devam ediyor. “Ya biz ya O” kesin duruşu gösterilmezse, imtihanı kaybedenlerden olacaklar.
Muhtemel tehlikeler;
1-Toplumda asker düşmanlığının yaygınlaşması en korkmamız gereken tehlikedir. Genelkurmay, güzel bir istatistik yayınladı. Şu an darbeye karıştığı tespit edilen askeri personel ordumuzun %1,5’udur. Bu oran er ne kadar üst kademede %50’ye ulaşmış olsa da hareket tabansızmış. Özellikle fanatik siyasi gruplar, genelleme yapıp bütün orduyu suçlarlarsa tehlike oluşur. Kışlaların önünde belediye araçlarının varlığı darbe karşıtı askerimizi de incitmeye başladı.
Operasyonel gücü zayıflamış bir ordumuz olmamalı, toplum ikna edici açıklamalar ve adımlar bekliyor.
2-Adalet terazisinin topunun kaçması yeni kurbanlar ortaya çıkarabilir bu da toplumda birikmiş öfke ve yeni çatışma alanları oluşturur.“Zalime karşı şiddetli ama mazluma karşı şefkatli” bir devlet yönetimi göremezsek yeni krizler şaşırtıcı olmaz.
3-Siyasetin otoriterleşmesi kötücül küresel güçlerin en çok istedikleri durum. İbn-i Haldun 14. yüzyılda “liyakat ve itimattan birini seçecekseniz liyakatı seçiniz” diyordu. Siyaset sadakati ve itaati yücelten değil liyakatı yücelten bir yol izlerse otoriterleşme iddialarını boşa çıkarır.
4-Hangi dünya görüşünden olunursa olunsun şu anlaşıldı ki, “Kayırmacılık” zararlı imiş, önce resmi ideolojiye yakın olanlar devletin menfaatinden faydalanıyorlardı, sonraki yıllarda gizli FETÖ kadro beslenmiş. Acaba şimdi bunların yerini başka gruplar alır mı? Sorusu çok soruluyor. Liyakat ideolojiden önce gelir ilkesi işlerse bu korku da dağılır.
5-Diğer bir risk de toplumda oluşan kişi temelinde kaygının yükselmesi. Türkiye güvenli değil duygusu ile yurt dışına yerleşmek isteyen önemli bir eğitimli kadro mevcut.
Yüksek sesten irkilen, uçak sesinden panikleyen insanlar var. Psikiyatri kliniklerine de başvurular arttı. Panik atağı düzelmiş kişilerin hastalıklarının nüksettiğini görüyoruz.
Türkiye’nin Suriye gibi olacağına yönelik kaygı bunu artırıyor. Bundan sonra travmayı çözücü ve normalleşme yaklaşımlarına ihtiyaç var. Zira kronik gerilime hiç bir canlı organizma uzun süre dayanamaz, bu devlet dahi olsa.
-
80 Milyon TR 8 yıl önce Şikayet EtÖzellikle olumsuzlukları ortadan kaldıracak davranış ve düşüncede olmak gerekiyor.Beğen
-
Rehabilite Merkezi 8 yıl önce Şikayet EtMedya organlarına ilgili bilgililerin çıkarak: toplumumuzu rehabilite edecek, rahatlatacak, kin ve intikamdan soyutlayacak, birleştirip bütünleyecek, bizi adil ve tek yürek yapacak bilimsel öneri ve uygulamaları açıklamaları gerekir.Beğen Toplam 1 beğeni