Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Kongresi
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, "Katılım bankacılığının, konvansiyonel bankaların bir taklitçisi olmaması gerekir. Bunların kendi kuralları içerisinde varlıklarını sürdürmeleri gerektiğine inanıyorum" dedi.
ABONE OLAkben, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) ve Durham Üniversitesince Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) sponsorluğunda SAÜ Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Kongresi'nde, katılım bankacılığının 30 yılı aşkın süredir Türkiye'de faaliyetlerini sürdürdüğünü fakat bankacılıktan aldıkları yüzde 5-6 civarındaki payın Türkiye ve kendileri için yeterli olmadığını söyledi.
Bunun desteklenmesi için devlet ve BDDK'nın üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini vurgulayan Akben, "Kamu katılım bankaları alanında da Ziraat, Vakıf ve Halk Katılım Bankası olmak üzere bu sistemin desteklenmesi yönünde önemli çalışmalarımız sürmektedir. Tabi geldiğimiz noktayı küçümsemeden ileriye daha umut ve güvenle bakmamızı sağlayacak gelişmeler yaşıyoruz. İki şubeyle 1985'lerde faaliyetlerine başlayan katılım bankaları, bugün bin 60 şube ve 16 bin 500'den fazla çalışana ulaşmış durumda. Buna hamdediyoruz" ifadesini kullandı.
Akben, genel sektör içerisinde bakıldığında katılım bankacılığının payının yüzde 8'ler civarında olması gerektiğine dikkati çekerek, beklentilerinin yüzde 20-30'lar seviyesinde bulunduğunu dile getirdi.
Katılım bankacılığıyla ilgili Türkiye'deki üniversitelerde bir bölümün olmadığına işaret eden Akben, "Bunun olması gerektiğine inanıyoruz. Biz, her şeyden önce İslam ülkesiyiz. İslam ülkesi olmanın gerekliliği olarak da bunun üniversitelerimiz tarafından desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu.
- "Katılım bankacılığı taklitçi olmamalı"
BDDK Başkanı Akben, son zamanlarda katılım bankacılığı sisteminin ruhuna ve çalışma prensiplerine zarar verecek birtakım uygulamaların yapılmak istendiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Katılım bankacılığının, konvansiyonel bankaların bir taklitçisi olmaması gerekir. Bunların kendi kuralları içerisinde varlıklarını sürdürmeleri gerektiğine inanıyorum. 'Konvansiyonel bankalarda şu var, biz buna benzer ne yapabiliriz'den ziyade 'biz ne yapabiliriz'i düşünmemiz gerekir. Bu kurumları, kendi kuralları ve sistemi içerisinde kendi ruhu ve çalışma prensiplerine aykırı düşmeden, bu kuralları zedelemeden, bu kuralların gerektirdiği şekilde arkadaşlarımızın davranması gerektiğine, bu sistemin korunması gerektiğine inanıyoruz. Bu sistemin dünya ile Türkiye ölçeğinde de alternatif bir yapı kurularak sürdürülmesi de gerekiyor"
- " Finans hacmi 2 trilyon dolara ulaştı"
Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çelik de sağlıklı bir üretim ve adil paylaşım ilkesi üzerine kurulu olan İslam ekonomisi ve bankacılık sisteminin son yıllarda büyük ivme kazandığını anlattı.
Dünya genelinde yaklaşık 50 yıllık maziye sahip İslami bankacılık sisteminin 2000'li yıllarda hem Türkiye hem de dünyada büyük atılım gösterdiğini vurgulayan Çelik, özellikle son 30 yılda meydana gelen ekonomik krizlerden faizsiz bankaların hasar almadan çıkmış olmasının, bu sisteme olan ilgi ve güveni gösterdiğini ifade etti.
Çelik, 2008'deki küresel finans krizinin ardından peş peşe uluslararası dev bankaların piyasadan çekilirken, İslami bankaların sağlam bilançolarıyla ayakta kalmalarının sistemin yıldızını iyice parlattığını belirterek "Çeşitli coğrafyalarda uygulama alanı bulan İslami finansın hacmi, 2 trilyon dolara ulaşmış durumda. Ancak bu hızlı gelişmeye rağmen İslami finans içerisinde yüzde 80'lik paya sahip olan faizsiz bankacılığın toplam küresel finans piyasalarındaki payı, henüz yüzde 1'ler civarında. Bu payın artırılmasında görev bizlere ve yerli Müslüman ülkelerin finans alanındaki faaliyet gösteren uzman, yetkili ve bu konuda kamu otoritelerinin desteğine bağlı" şeklinde konuştu.
SAÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas ise İslami finans konusunda çok fazla çalışma yapılması gerektiğine işaret ederek "Sadece bu konuda yetişmiş insanımız aslında yok. Kimi ilahiyatçı, kimi fıkıh alanında ama bu disiplinler arası bir yarış. Dolayısıyla birbiriyle ilişkileri artırdıkça, bu toplantıları çoğalttıkça bu iklim daha ileri gidecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Üç gün sürecek kongreye katılan Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Vahdettin Ertaş da "Neden İslami ekonomi ve finansa ihtiyaç var?" konulu sunum gerçekleştirdi.