Karadeniz Geleneksel 13. Bahar Sempozyumu

Cebeci, Samsun Yelken Kulüp'te düzenlenen "Karadeniz Geleneksel 13. Bahar Sempozyumu"nun açılışında, ağızda adi malın kullanımının önüne geçmek amacıyla Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca yönetmelik yayımladığını söyledi.

Ağızda kullanılan malzemeler için ÜTS'nin nisan ayı sonu itibarıyla başlayacağının söylendiğini belirten Ali Rıza İlker Cebeci, şöyle devam etti:

"ÜTS iyi bir düzenleme gibi görünüyor. Nereden geldiği, nasıl gittiği, yasal prosedürlere uyularak mı girmiş, nasıl korunmuş, bunlarla ilgili bütün şeyleri ÜTS sağlayacak. Devletin İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile yaptığı iş iyi görünüyor. Diş hekimleri de kullandıkları ürünlerin takip sistemine girişlerini sağlamak zorundalar. Henüz tam olarak başlamadı. Nisan sonu itibarıyla başlanacağı söyleniyordu. Hem Türkiye'ye getirmiş olanlar hem de kullanıcı olan bizler ürünü sisteme gireceğiz. Çift kontrol yapılacak. Böylece artık ürünler ilgili birimlerin izni ile mi geliyor, yoksa kaçak mı giriyor çok rahat anlaşılabilecek."

- "Diş hekimi sayısı 10 yıl sonra 57 bin olacak"

Türkiye'de 1990'da 14 diş hekimliği fakültesi bulunduğunu, 2017 yılında ise bu sayının 56'ya çıktığına işaret eden Cebeci, özel üniversitelerle bunun 73'e ulaştığını kaydetti.

Bu kadar ihtiyaç olup olmadığının tartışılabileceğini dile getiren Ali Rıza İlker Cebeci, "Nüfus artış oranına bağımlı olmalı diye düşünürsek, 2006 ila 2010 yılları arasındaki istatistiklerde ülke nüfusumuz yüzde 10-11 aralığında artarken, diş hekimliği fakültesi öğrenci sayımız yüzde 120,57 artmış. 2015 verileri 25 bin diş hekimi olduğunu söylüyor. Bizim yaptığımız hesaplara göre diş hekimleri sayısı 5 yıl sonra 38 bin, 10 yıl sonra 57 bin olacak." diye konuştu.

Cebeci, diş hekimliğinin aile hekimliği gibi olması gerektiğini savunarak, ağız ve diş sağlığı hekimliğinde ülkelerin kendilerine göre modeller geliştirdiklerini anlattı.

Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin dünyada genellikle serbest diş hekimleri tarafından verildiğine dikkati çeken Ali Rıza İlker Cebeci, şunları söyledi:

"Devlet kurumlarından beklenen de koruyucu diş hekimliği uygulamalarını yönetmeleri oluyor. Bu yönetme illa devletin her şeyi birebir yapması demek değildir. Almanya'da olduğu gibi. Orada koruyucu ağız diş sağlığı hizmetleri 1980'lerde bir programla yapıldı ve Almanya dünyada örnek modeldir. Türkiye'de de bu rahatlıkla yapılabilir. Çünkü koruyucu ağız diş sağlığı hizmetlerini iyi verirseniz hastalık açığa çıkmıyor. Hastalık açığa çıkmayınca da ne hastanın ne de devletin bu konuda maddi yükümlülüğü yükseğe çıkıyor."

Açılış konuşmalarının ardından başlayan ve 2 gün sürecek sempozyumda, diş hekimleri ağız ve diş sağlığı konusunda sunumlar gerçekleştirecek.