Her köşesi açık hava müzesi Türkiye'de görülmesi gereken 19 antik kent

Türkiye, tarih öncesi çağlardan bugüne dünyanın ilk yerleşim yerlerinin başlangıç noktası olarak antik kentleriyle çeşitli dönemlere tarihi yolculuğa çıkarıyor.

ABONE OL
GİRİŞ 29.07.2021 16:52 GÜNCELLEME 29.07.2021 16:53 SEYAHAT
Her köşesi açık hava müzesi Türkiye'de görülmesi gereken 19 antik kent
Her köşesi açık hava müzesi Türkiye'de görülmesi gereken 19 antik kent

Antalya, İzmir, Muğla, Aydın, Manisa, Denizli, Çanakkale, Burdur, Adana, Nevşehir, Adıyaman, Kars ve Bitlis gibi Türkiye'nin pek çok şehrinde yer alan antik kentler ile ören yerleri, yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği noktaları olarak ön plana çıkıyor.
 

Türkiye, her bir köşesi açık hava müzesi olarak değerlendirilen hem tarihi güzellikleri hem doğal güzellikleri bir arada bulunduran muhteşem bir ülke. Özellikle tarih öncesi çağlardan bugüne dünyanın ilk yerleşim yerlerine ev sahipliği yapan bu topraklar, bizlere eşsiz kültürel miraslar sunuyor. Kültür bakanlığı kayıtlarına göre 17 bin 958 arkeolojik sit alanı bulunurken yüzün üzerinde de antik kent bulunmaktadır.

 

 

TARİH TÜRKİYE'DE YENİDEN YAZILIYOR

Dünyanın en eski yerleşim yerinin Konya Çatalhöyük olduğu bilinirken Şanlıurfa'da yapılan kazılarda Göbeklitepe'nin varlığı tespit edilmiş ve ilk yerleşim yeri Göbeklitepe olarak değiştirilmiştir. Tüm dünyayı etkileyen büyük olayların izleri Türkiye'de bulunurken tarih de Türkiye'de yeniden yazılıyor.

Bu derin tarihe yakından tanıklık etmek isteyen gezginler için Türkiye'de görülmesi gereken 15 antik kenti sizler için derledik.

Mardin- Dara Harabeleri Antik Kenti

Perslerden Anadolu'ya miras kalan Dara Harabeleri, tarihi M.Ö 570'li yıllara dayanan geçmişiyle bir hazine değeri taşıyor. İçerisinde bulundurduğu 5 kilometre uzunluğundaki şehir surları, su sarnıçları, kiliseler, agora, silolar, kaya mezarlar ve köprüler bulunan antik kent "Mezopotamya'nın Efes'i" olarak kabul görüyor.

Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alması, Mezopotamya'nın ilk barajının Dara'da yapılmış olması antik kenti dini, sosyal ve ticari olarak değerli kılıyor. Türkiye'de henüz çok fazla bilinmeyen turistik bölgeler arasında bulunan Dara Antik Kenti'nde görülmesi gereken yerler arasında galerinin alt katında yer alan mezarlar bulunuyor.

Alt kattaki bu mezarlarda 3 binin üzerinde kemik kalıntıları bulunmuş ve cam platform içerisinde bulunan bu kemikleri görebilirsiniz.

Aydın- Afrodisias Antik Kenti

Ara Güler'in 1958 yılında Aydın'da kaybolması sonucu keşfettiği Afrodisias Antik Kenti, günümüze değin çok iyi korunmuş anıt yapılarıyla Türkiye'nin en önemli arkeolojik alanlarından biridir. Roma İmparatoru Augustus'un "tüm Asya'dan kendime bu kenti seçtim." sözleriyle koruma altına aldığı antik kent, Babadağ'ın eteklerinde bulunan mermer ocaklarına yakınlığı nedeniyle mermer ustalığında çok önemli şaheserler ortaya çıkarmıştır.

Afrosias Antik Kenti'nde Roma İmparatoru Hadrian'a özel tasarlanan ve iki bölümden oluşan  Banyo, Anadolu'nun en iyi korunan antik stadyumlarından biri ve 8 bin kişi kapasiteli antik tiyatroyu gezebilirsiniz.

Burdur- Sagalassos Antik Kenti

Torosların eteklerinde 3000 yıl önceye dayanan tarihiyle Sagalassos Antik Kenti, deniz seviyesinden 750 metre yüksekte bir dağ kenti olma özelliği taşıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunan kent, döneminin 5 büyük seramik üretim merkezi olarak biliniyor. Antik kentte kendinizi tarihte yolculuk ediyormuş gibi hissedeceğiniz çeşmeler, Neon kütüphanesi, Tiberius Kapısı, kahramanlar için yapılmış büstlerin olduğu Heroon, kent meclisi, imparatorluk hamamı ve tiyatro gibi çok çeşitli ve iyi korunmuş yapıtları görebilirsiniz. 

Yedi farklı taştan inşa edilmiş ve 2 bin yıldır suyu kesilmeyen Antoninler Çeşmesi, görkemini hala koruyor ve görenleri kendine hayran bırakıyor. Yoğun ilgi gören çeşmenin suyunun insanları güzelleştirdiğine ve sudan içenlerin birbirine aşık olduğuna inanılıyor.

Şanlıurfa- Göbeklitepe

Tarihin yeninden yazılmasına sebep olan Göbeklitepe, dünyanın ilk yerleşim yeri olma ve en büyük ile ilk tapınağına ev sahipliği yapma gibi değerleri özellikleri taşıyor. UNESCO Dünya Miras Listesi'nde bulunan antik kent "İnsanlık tarihinin sıfır noktası" ve "Medeniyetin doğduğu yer" olarak adlandırılıyor.

Göbeklitepe tapınağında insanların henüz tam olarak yerleşik hayata geçmediği avcılık dönemlerini anlatan avlanma ve dinsel ritüellerin çizimlerini görebilirsiniz.

Şanlıurfa gezi rehberimizi buradan okuyabilirsiniz. 

Daha önce yerleşik hayata geçmemiş bir toplumun ilk kez böylesi görkemli bir tapınak inşa etmesi Göbeklitepe'yi önemli kılan özelliklerden. Ziyaretçilerini 12 bin yıl önceye götüren kent, öyle önemli ki Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 2019 yılının Göbeklitepe yılı olduğunu açıklamıştı

Kütahya- Aizanoi Antik Kenti

M.Ö 2500'lü yıllarda insanların yaşadığı tespit edilen Aizanoi Antik Kenti, Dünyanın ilk ticaret borsa binası Mazellum, Zeus Tapınağı, 15 bin kişi kapasiteli stadyum tiyatro komleksi, Roma hamamları, antik baraj, sütunlu caddeler ve Roma köprülerine bünyesinde bulundurmaktadır.

Dünyanın en iyi korunmuş Zeus tapınaklarından biri olan tapınağın duvarlarında İmparator Hadrian ve Aizanoi için büyük hizmetler yapmış olan Apuleius'u öven ve yücelten yazıtları görebilirsiniz.

Konya- Çatalhöyük Neolitik Kenti

Göbeklitepe keşfedilene kadar dünyanın ilk yerleşim yeri olarak kabul gören Çatalhöyük, ev mimarisi, ilk manzara resmi ve inanç eserleriyle tarihe ışık tutan nadide buluntulara sahiptir. Olağan üstü sanat eserlerine rastlayabileceğiniz Çatalhöyük'te kerpiçten yapılmış tek katlı evleri, damda açılan bir delikten girilen giriş kapıları ve kamıştan yapılmış çatılarıyla göz doldurmaktadır. Eşitlik ideallerine dayanan kent yerleşim planına sahip olan Çatalhöyük'te her evde bir oda bir gıda deposu bulunmaktadır. Evlerin beyaz sıvalı duvarlarında sarı, kırmızı ve siyah renklerde insan ve hayvan figürleri resmedilmiştir. Ayrıca evlerde kil ile konserve haline getirilmiş orijinal geyik, boğa, koç başları da bulunmuştur.

Konya gezi rehberimizi buradan okuyabilirsiniz.

Çatalhöyük'ün önemli diğer özellikleri ise ziraat ve madenciliğin ilk örneklerini bizlere sunmasıdır.

İzmir- Efes Antik Kenti

Neolitik, Helenistik ve Roma Dönemlerinde önemli yerleşim bölgesi olan Efes Antik Kenti, tarihi M.Ö 6 binli yıllara dayanan çağının politik, ticaret ve kültür sanat merkeziydi. Roma İmparatorluğu döneminde Asya Eyaleti'nin başkenti ve en büyük liman kenti olabilecek gelişmişliğe sahiplikte her bir detayı mermerden inşa edilmiş özel heykeller ve anıtlarla bezenmiş tam bir sanat kentiydi. Efes Antik Kenti'nin en bilinen yapısı hem mezar anıtı hem de bir kütüphane olan Celcus Kütüphanesi'dir.

İzmir gezi rehberimizi buradan okuyabilirsiniz. 

Dünyanın 7 harikasından biri olan Artemis Tapınağı da Efes Antik Kenti içerisinde bulunmaktaydı.

Çorum- Alacahöyük Antik Kenti

İlk çalışmaları Osmanlı arkeolog Theodor Makridi tarafından yapılan Alacahöyük, Hititlerin önemli sanat merkezlerinden biridir. 4 ayrı uygarlığın ortaya çıkarıldığı Alacahöyük'te Roma, Bizans, Osmanlı, geç Frig, Tunç çağı ve geç Kalkolitik Çağlarına ait kalıntılar bulunmuştur. 1. katta küçük evlerin olduğu yerleşim alanları, 2. katta mabedler, sokaklar, su kanalları ve surlar, 3. katta ise Eski Tunç Çağı hanedan mezarlarına ait kalıntılar yer almaktadır. 

Alacahöyük'te sizleri önce kabartmalı anıtsal sfenksler karşılarken içeride büyük bir özenle defnedilmiş kral mezarlarını görebilirsiniz. Etrafı taşlarla ve tahta ile örülmüş olan mezarların üzerinde kurban edilmiş sığırların başları ve bacakları bulunmaktadır. Eşyalarıyla gömülme geleneği gereği çeşitli süs eşyaları, kılıç ve baltalarıyla defnedilmiş prens ve prenses mezarları da ortaya çıkmıştır.

Antalya- Myra Antik Kenti

Likya Dönemi'nin deniz ticareti ve ulaşımının yapıldığı Myra Antik Kenti, görenleri şaşkınlığa uğratan kaya mezarlarıyla büyülüyor. O dönemde böylesi şahane bir işçiliğin nasıl yapıldığını düşündüren mezarları görünce hayran kalacaksınız. Yalnızca kaya mezarlarına değil Roma Dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi'ni de çok beğeneceksiniz. "Yüce Ana Tanrıça'nın yeri" anlamına gelen Myra, yazıtlarına ve sikkeleri değerlendirildiğinde Bizans Dönemi'nde önemli idari ve dini bir merkez olarak kullanılmıştır.

Denizli- Hierapolis Antik Kenti

Pamukkale Travertenlerinin tüm göz alıcılığının yanında tarihin sağlık merkezi olarak ayakta duran Hierapolis Antik Kenti, Roma Döneminde şifalı olduğuna inanılan kaynak suyuyla her bölgeden insanın gelip ziyaret ettiği termal bir merkezdi. Frontinus caddesi, Agora, Kuzey- Güney Bizans kapısı, Gymnasium, Tritonlu çeşme binası, İon sütun başlıklı ev, Latrina, Apollon Kutsal alanı ve su kanallarıyla çok geniş bölgeye yayınlan kent, hazine değeri taşıyor.

Denizli gezi rehberimizi buradan okuyabilirsiniz. 

 

Sağlık ve güzellik arayanların uğrak noktası olan Hierapolis, tarih boyunca turist çekmiş şimdi ise geçmişten izler taşıyan yapıları ve heykelleriyle insanları kendine çekiyor. Gösterişli binaları ve sütunlarını görebileceğiniz antik kentte gezerken attığınız her adımda daha da tarihin içine girerek kaybolacaksınız.

Patara Antik Kenti- Antalya

Patara Antik Kenti, Akdeniz'in en eski medeniyeti Likya'ya başkentlik yapmış 2000 yıldan daha eski bir tarihe sahip Türkiye'nin antik miraslarındandır. Mitolojide de önemli bir yere tutan Patara, dünyanın Noel Baba olarak bildiği Aziz Nikolas'ın doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği şehirdir. Yapılan kazı çalışmaları döneme dair ışık tutarken antik kentte önce çıkan yapılar arasında Meclis binası, tarihi deniz feneri, amfi tiyatro, hamamlar, Patara antik ana caddesi ve birçok tapınak bulunuyor.

Patara Tarihi Deniz Feneri, dünyanın en eski deniz feneri olarak biliniyor.

Beş katlı bir apartman yüksekliğindeki dünyanın en eski bu deniz fenerinin büyük bir kısmı hala ayakta duruyor. Şehir, Helenistik Dönem, Roma, Bizans ve son olarak da Türk devletleri içinde değerli bir liman kenti olarak görev yapmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Patara'nın tarihteki önemine değinerek 2020 yılını "Patara Yılı" olarak ilan etmiştir.

Kars- Ani Harabeleri

Türkiye'nin kış turizminde başta gelen rotalarından biri olan Kars, özellikle Doğu Ekspresi sayesinde daha büyük bir ilgiyle karşılaşıyor. Fakat bu macera dolu uzun tren yolculuğunun sonunda Kars'ta sizleri çok büyük kültür hazineleri bekliyor. Ermenistan sınırında Arpa Çay kıyısında yer alan Ani Harabeleri, tarih boyunca onlarca savaşa tanıklık etti ve buna rağmen mimari güzelliğini hala koruyor. "1001 Kilise Şehri" olarak anılan Ani'de 40 kilise, şapel ve anıt mezarlar tespit edildi. Muhteşem manzaralara sahip olan Ani'de Ermeni, Bizans ve Selçuklu mimarisinin örneklerini bir arada bulacaksınız.

Antalya- Aspendos Antik Kenti

Aspendos, yalnızca Türkiye antik kentleri içerisinde değil tüm dünyada en iyi korunmuş Roma Dönemi tiyatrosu olarak biliniyor. Ziyaret ettiğinizde sanki sahnede birden oyun başlayacakmış gibi her şeyin tüm mükemmelliğiyle durduğunu gördüğünüzde neden dünyanın en iyi korunmuş tiyatrosu olduğunu anlayacaksınız. Tiyatronun hemen arkasında bulunan düzlükte ise agora, bazilika, anıtsal çeşme, meclis binası, anıtsal tak, cadde ve Helenistik tapınak da tüm görkemiyle ziyaretçilerini kendilerine hayran bırakıyor.

İzmir- Pergamon Antik Kenti

Pergamon, M.Ö 281- 133 yılları arasında Pergamon Krallığı'na 15 yıl başkentlik yapmış muhteşem şehir. Pergamon Antik Kenti'nde  kral sarayları, sokakları, sosyal ve ticari meydanları, muhteşem kütüphanesi, tiyatro alanı, suyolları, çeşmeleri gördüğünüzde Krallığın muhteşem gücünü görebileceksiniz. Günümüze Bergama ismiyle taşınan kentinin adı, "korunaklı kale" anlamına geliyor. Antik dönemde kentin yönetim merkezi olan tepede bulunan Akropol, kütüphane, tiyatro ve kutsal alanları içerisinde bulunduran bir bölge olmasının yanı sıra kenti kuş bakışı gören manzarasıyla da ziyaretçilerini mest ediyor.

Manisa- Sardes Antik Kenti

Lidya Devleti'nin başkenti Sardes, tarihte devlet güvencesi altında para basılan ilk yerdir. Altın madenciliği ile de bilinen kent, oldukça zengin bir yerleşim bölgesiydi. Batı Anadolu'da bulunan 7 kiliseden biri olmasıyla da Sardes, dini açıdan da büyük bir öneme sahiptir. Günümüzde Sinagog ve yarışmalara katılan atletlerin çalışmalarını yaptığı Gymnasion, tüm sağlamlığıyla ayakta durmaktadır.

Çanakkale- Troya Antik Kenti

Mitolojide ve İlyada Destanı'nda Troya Savaşı'nın geçti efsanevi şehir olarak bilinen Troya Antik Kenti, günümüzde Çanakkale sınırları içerisinde yer alıyor. UNESCO Dünya Miras Listesi'nde 1998 yılında alınan Antik kent, Yunan mitolojisinde adı geçen Afrodit, Athena, Helena gibi tarihi karakterlerin de gerek güzellik yarışması gerekse savaşlarla belirli dönemlerde bulunduğu önemli bir bölgedir. Defalarca yıkılıp yeniden kurulan Troya, tam 9 katmandan oluşuyor.

Trakya'nın tek antik tiyatrosu: Vize

Tarihi Milattan Önce 5 binli yıllara dayanan Kırklareli'nin Vize ilçesi, tarihi ve doğasıyla göz dolduruyor. İlçe, Geç Roma dönemine ait Trakya'nın tek antik tiyatrosu Vize Amfitiyatrosu'na ev sahipliği yapıyor.

Bitlis- Eski Ahlat Kenti

Huri, Asur, Urartu, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Mervanoğulları egemenliklerini gören Bitlis'te Eski Ahlat Kenti, söz konusu medeniyetlerin yanı sıra taşıdığı Selçuklu, Ahlatşahlar, Akkoyunlu, Safevi ve Osmanlı izleriyle turistlerin ilgisini çekiyor.

Adıyaman- Nemrut Dağı

Güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlendiği yerlerden biri olan Nemrut Dağı, UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor. Kommagene Krallığı'na ait 50 metre yüksekliğinde, 150 metre çapındaki tümülüs ve dev heykellerin bulunduğu 2 bin 206 metre yükseklikteki Nemrut Dağı'nı her yıl binlerce ziyaretçi ağırlıyor.

Malatya- Arslantepe Höyüğü

UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınan Malatya'daki Arslantepe Höyüğü'nün geçmişi milattan önce 5 binli yıllara dayanıyor. Höyük, birçok medeniyetin yaşadığı ve yok olduğu fakat izlerinin hala görülebildiği antik bir alandır. Malatya sınırları içinde yer alan höyük,  M.Ö. 5000 yıllarından M.S. 11.yüzyıla kadar yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.

M.S. 5-6. yüzyıllar arasında ise Roma köyü olarak kullanılmış ve daha sonra Bizans Nekropolü (mezarlık) olarak yerleşimini tamamlamıştır. Arslantepe'de yapılan kazılar sonucunda M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, M.Ö.3600-3500’lere ait tapınak, iki bini aşkın mühür baskısı, kaliteli metal eserler ortaya çıkarılmıştır. Elde edilen verilere göre o dönemde Arslantepe, aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkezdir.

 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR