UNESCO listesindeki Dede Korkut Türbesi'ne yoğun ilgi

Türk destanı 'Dede Korkut', 28 Kasım 2018'de UNESCO Dünya Somut Olmayan Kültür Mirası Temsili Listesi'ne oy birliğiyle kabul edildi.

UNESCO kararının ardından 'Dede Korkut'un türbesinin bulunduğu Bayburt'un Masat köyünde de turizm potansiyelinin arttığı gözlemleniyor. 

Kente gelen ziyaretçiler, türbeye yoğun ilgi gösteriyor. Birçok ilden, yerli ve yabancı turistler ve kültür turu kafilelerinin yanı sıra fotoğraf tutkunları da tarihi mekanı ziyaret için Masat'a uğruyor.

"BİZLER İÇİN GURUR"

UNESCO kararıyla köyde turizm hareketliliği yaşandığını belirten Masat muhtarı Ali Bayhan, "UNESCO kararı Bayburt ve köyümüz için güzel oldu. Karar bizi sevindirdi. 'Dede Korkut', Orta Asya'dan gelmiş bir şair, yazar ve alimdir. Atalarımız yıllarca bizlere 'Dede Korkut'u anlattı. Dede Korkut Türbesi'nin, köyümüzde olması bizler için ayrıca bir gurur nedeni" dedi.

"KÜLTÜREL MİRAS"

Diyarbakır'dan türbeyi ziyarete gelen fotoğraf sanatçısı Sertaç Kayar da Türkiye'nin her noktasında ayrı değer olduğuna dikkat çekerek, herkesin görmesi gerektiğini vurguladı. Kayar, "Bayburt da bu değerlerden bir tanesi. Kentte bulunan Dede Korkut Türbesi, mutlaka görülmeli; çünkü burası kültürel bir miras. Bu mirasın tanıtımı iyi şekilde yapılırsa kente ciddi katkı sağlar" diye konuştu.

DEDE KORKUT

Dede Korkut (Korkut Ata), Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip, kutsallaştırılmış; bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevi bilgedir ve Türklerin en eski destanı olan 'Dede Korkut Kitabı'ndaki hikayelerin anlatıcı ozandır.

Adı, tarihi kaynaklarda ve çeşitli Oğuz rivayetlerinde kimi zaman sadece 'Korkut', kimi zaman 'Korkut Ata' olarak geçer; Batı Türkçesinde 'Dede Korkut' olarak da anılır. Sirderya havzasında tespit edilmiş halk anlatıları, onu baksı (Şaman) olarak tanıtırken, yazılı kaynaklarda hükümdarlara vezirlik, müşavirlik yapmış Müslüman Türk velisi olarak tanıtılmıştır. Oğuzların İslam'ı kabul edişlerinden önceki dönemlerin kahini (kam, baksı) olduğu, İslamlaşma sürecinde kültürel değişime paralel olarak evliya kimliğine büründüğü kabul edilir.