Lübnan'da Osmanlı yadigarı Debbane Sarayı yıllara meydan okuyor
Osmanlı-Arap evlerinin tüm özelliklerini ihtiva eden ve geleneksel bir Osmanlı malikanesinin örneği olarak günümüze kadar gelen Debbane Sarayı, bir su havuzunun ve çeşmenin süslediği ana avlu ile selamlık adı verilen odalardan oluşuyor.
ABONE OLLübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Debbane Sarayı, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak tarihe meydan oluyor. Osmanlı'nın Lübnan'da bulunduğu 1516-1918 yılları arasında kentte inşa edilen dükkanlar, okullar, ibadet yerleri, oteller, hastaneler ve saraylar, dönemin mimari ve kültürel izlerini günümüze taşıyor.
Sayda kenti ileri gelenlerinden, vergi gibi mali işlerden sorumlu Ali Ağa Hammud tarafından 1721 yılında inşa edilen Debbane Sarayı da bu eserlerden sadece biri.
OSMANLI-ARAP EVLERİNİN TÜM ÖZELLİKLERİNİ YANSITIYOR
O döneme ait Osmanlı-Arap evlerinin tüm özelliklerini ihtiva eden ve geleneksel bir Osmanlı malikanesinin örneği olarak günümüze kadar gelen Debbane Sarayı'nda, bir su havuzunun ve çeşmenin süslediği ana avlu bulunuyor. Avlu, selamlık bölümü gibi odalara açılıyor. Sarayın alt kısmında ise küçük dükkanlar, ahırlar ve bir bahçe bulunuyor.
Debbane Sarayı hakkında AA muhabirine bilgi veren Sayda Belediyesi Kültür Komitesi Başkanı Kamil Kezber, Debbane'yi ve kentteki diğer bazı tarihi yapıları inşa eden Hammud ailesinin aslen Faslı olduğunu ve bin yüzlü yıllarda Kudüs'ün fethi için Selahaddin Eyyubi'ye destek olmak üzere Sayda kentine geldiğini söyledi.
Hammud ailesinin önce sarayın bulunduğu "Sug Şakiriyye" Caddesi'ni inşa ettiğini belirten Kezber, ailenin kentte bir marangoz atölyesi ve Hammud Sarayı gibi başka yapılar da inşa ettiğini anlattı.
Daha sonra, 1721 yılında inşa edilen Debbane Sarayı'nın da bu eserlerden biri olduğunu ifade eden Kezber, Sayda Belediyesi ve Turizm Bakanlığının iş birliğiyle sarayın halihazırda bir müze olarak hizmet verdiğini aktardı.
MÜZEYE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Müzenin Müdürü Elfet el-Baba da mozaikler, mukarnaslar ve işlemelerle süslenen sarayın içindeki mobilyalar, antikalar, eski tüfekler ve resimlerin on dokuzuncu yüzyıla ait olduğunu söyledi.
Debbane Sarayı'nda Osmanlı sultanının mermerden yapılmış tuğrası, Osmanlı döneminden kalma müzik aletlerinin de bulunduğunu ifade eden Baba, "Bu saray, Lübnan'daki Beytüddin Sarayı'ndan 100 yıl daha yaşlı ancak daha küçük." dedi.
Ali Ağa Hammud'un Debbane Sarayı'nı Osmanlı döneminde daha çok insanları kabul ettiği bir yer olarak kullandığını aktaran Baba, bu kabullerin, bir Osmanlı geleneği olarak havuzlu selamlık odasında yapıldığını, odadaki havuzun da konuşulanların duyulmasını engellediği ve yazın havayı serinlettiğini anlattı.
Baba, 1800 yılında ise sarayı Debbane ailesinin satın aldığını ve o günden beri saraya Debbane Sarayı dendiğini belirtti. Debbane ailesinin 1978 yılına kadar sarayda yaşadığını ancak ailenin ülkede başlayan iç savaş nedeniyle buradan ayrılmak zorunda kaldığını aktaran Baba, savaş yıllarında zarar gören sarayın, Debbane Vakfı tarafından restore edildikten sonra 2001 yılında ziyaretçilere açıldığını ve müzeye dönüştürüldüğünü söyledi.
Baba, Debbane Sarayı'nın bugün sempozyumlar, müzik dinletileri gibi sosyal ve kültürel faaliyetler için de kullanıldığını sözlerine ekledi.