Kızılay'ın filmi Cannes'da boy gösterecek

Dünyanın en prestijli film festivali Cannes'da Türk Kızılayı Kurumsal İletişim Ekibi'nin çektiği belgesel 'Müsteşfa' festival markette yer alıyor.

ABONE OL
GİRİŞ 15.05.2011 10:08 GÜNCELLEME 15.05.2011 10:08 SİNEMA
Kızılay'ın filmi Cannes'da boy gösterecek
Kızılay'ın filmi Cannes'da boy gösterecek

Dinç Çoban'ın haberi

Dünyanın en prestijli film festivali Cannes, Fransa'da sürüyor. Birbirinden ünlü dünya yıldızlarının ve rol aldıkları filmlerin yarıştığı festivalde Türk Kızılayı Kurumsal İletişim Ekibi'nin çektiği belgesel 'Müsteşfa' festival markette yer alıyor.

Cannes Festival Market'te yer alan 'Müsteşfa', iç savaşın ortasında açlık, yoksulluk ve sağlık sorunlarıyla yaşam savaşı veren Sudan halkının sessiz çığlığını dünyaya duyuruyor. Berlin Film Festivali'nde 30 ayrı film festivalinin dikkatini çekmeyi başaran 'Müsteşfa', 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde geçen yıl belgesel dalında finale kalmıştı. Belgesel, Türk Kızılayı Sahra Hastanesi'nden Darfur halkının insanlık dramını yansıtıyor.

AFRİKA'NIN EN UZUN İÇ SAVAŞI
Afrika'nın en büyük ülkesi olan Sudan'ın Darfur bölgesinde bugün milyonlarca insan ölümün kıyısında yaşıyor. Ülkede 1956'dan beri süren Afrika kıtasının en uzun iç savaşı, bugüne kadar yüz binlerce can aldı. Sudan'ın kuzeyinde bulunan fakir Darfur bölgesindeki mülteci kamplarında kadınlar, çocuklar kısacası halk açlık, susuzluk ve salgın hastalıklara karşı yaşam savaşı veriyor.
Uluslararası operasyonlarla insani yardımları dünyanın dört bir yanına ulaştıran Türk Kızılayı'nın Sudan Darfur'da 2006'da kurduğu Sahra hastanesi, ilk etapta çadır polikliniklerle acil, dahiliye, çocuk, kadın doğum, cerrahi (acil operasyon, küçük cerrahi müdahale, sünnet) ve ortopedi branşlarında hizmet vermeye başladı. Türk Kızılayı Sahra Hastanesi'nde artık tam teşekküllü modern bir sahra hastanesi olarak ameliyatlar da gerçekleşiyor. Halen Darfur'da insani yardım operasyonunu çok yönlü sürdüren Türk Kızılayı, en temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan yoksun olan halka düzenli olarak giyim ve gıda yardımı da yapıyor, öğrencilerin eğitim ihtiyaçlarını karşılıyor.

DARFUR'UN SESSİZ ÇIĞLIĞI
Türk Kızılayı Kurumsal İletişim ekibi, kamera ve fotoğraf makinesinin yasak olduğu, dünyanın neredeyse unuttuğu Darfur gerçeğini 2010 yılında çektiği 'Müsteşfa' adlı belgeselle gündeme taşıdı. Türk Kızılayı Sahra Hastanesi'nde yaşananları konu alan belgesel Darfur halkının sessiz çığlığı... 'Müsteşfa', bu yıl 64'üncüsü yapılan dünyanın en prestijli film festivali Cannes Film Festivali'ndeki Film Market'te 11-22 Mayıs tarihleri arasında yer alıyor. Böylece Darfur'un sessiz çığlığını Türk Kızılayı aracılığıyla Cannes'dan tüm dünya duyacak. Belgesel, daha önce de Berlin Film Festivali marketinde yer almış, buradan 30 ayrı festivalin dikkatini çekmişti. Dünyadaki birçok film festivalinden davetler alan 'Müsteşfa' son olarak İtalya Festival dei Popoli ve River Film Festival'e davet edildi.
'Müsteşfa'yı yönetmeni Türk Kızılayı Kurumsal İletişim ekibinden Armağan Pekkaya'dan dinledik.
- Belgeselin doğuş hikayesini anlatır mısınız?
Türk Kızılayı Kurumsal İletişim ekibi olarak 'Müsteşfa'yı yapmak için yola çıktığımızda aslında kimse Özgür (Altınay) ve benden böyle bir iş çıkarmamızı beklemiyordu. Biz de ne yapacağımızı kestirememiştik, tek bildiğimiz Sudan'ın Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala'da bulunan Türk Kızılayı Hastanesi'nin filmini yapacaktık. Giderken kişisel olarak bohçama, biriktirdiklerime güveniyordum.  Hep söylenir; okudukça, izledikçe, yaşadıkça, bildikçe bilmediğinizin büyüklüğü altında ezilirsiniz. Darfur'da olmak, orada nefes almak, uyumak, yemek yemek, film çekmek bildiklerimi unutma isteği uyandırdı bende. İç savaş, açlık, yokluk, bulaşıcı hastalıklar, yokluk ve 'Müsteşfa'...
- Asıl zor olan Darfur için film yapmak değil, yasakların hakim olduğu Darfur'dan film yapmak iken çekimler nasıl geçti?
Kamera gibi görüntüleme cihazları Darfur'da pek hoş karşılanmıyor. O yüzden sokaklarda dolaşmak mümkün değil. Ancak hastane o kadar aynası ki Darfur'un, buna ihtiyaç bile duymuyorsunuz. İnsanlık halini çok net yansıtıyor hastane ortamı. Her gün yüzlerce insan, ilaç için tedavi için teşhis için geliyor. Çelimsiz vücutlu çocuklar, açlık ve susuzluğun bedenlere yansıması... Belgesel için hastane çok doğal bir ortamdı zaten. Biz sadece ayna tuttuk belgeselle.

BU BİR YÜZLEŞME FİLMİ
- Darfur halkının dramına tanıklık etmiş biri olarak belgeselin izleyici üzerinde nasıl bir etkisini bekliyorsunuz?
Ayna tutmak dedik ya, derdimiz ve asıl hedefimiz Darfur'dan yansıyanlardan ziyade, izleyicinin kendi yansımalarıyla yüzleşmesi. Öyle ya annem de izleyecek bu filmi, arkadaşlarım da başka filmciler de festivaller aracılığıyla farklı kültürlerden, geleneklerden insanlar da... Sorumluluğunu görecek herkes ya da sorumsuzluğunu...
- 'Müsteşfa'nın kurumsal bir filmle başlayan festivallere uzanan hikayesini anlatır mısınız?
Dünya prömiyerini 49. Antalya Film Festivali'nde yaptı. Olumlu-olumsuz pek çok eleştiri aldı. Asıl önemlisi akıllarda kaldı. Bir filmcinin Darfur için yapabileceği en önemli şey de bu sanırım.  Keşke daha fazlası elimizden gelse...  Berlin Film Festivali film markette yer aldı, oradan 30 film festivalinin dikkatini çekti. Birçok film festivalinden davet aldık.  Son olarak Cannes Film Festivali'nde film markette yer alıyor. Bu bizim için çok önemli. Dünyanın en büyük film festivaline dünyanın dört bir yanından sinemacılar katılıyor. Bu da festival markette yer alan 'Müsteşfa'nın daha geniş kitlelere ulaşması anlamına geliyor.
- Kurumsal bir belgeselden dünya film festivallerine uzanan serüvende 'Müsteşfa'nın ayırt edici yanı nedir?
İstanbul-Darfur arası havayoluyla sadece birkaç saat. Berlin'den de Paris'ten de öyle. Ancak algıda o kadar uzak ki dünyaya. Bizlere her şeyi istediği formlarda gösteren dünya, Darfur'u göstermiyor. Orada kamera, fotoğraf makinesi yasak. Biz filmci olarak belki de çay kaşığıyla kuyu kazmaya niyetlendik. Belgesel sinema denince ilk akla gelen gerçeğin estetik bir dille yeniden ifadesidir. 'Müsteşfa' da gerçeğin hem de saf gerçeğin sinema diliyle ifadesi.  Umarım izleyen herkesin kafasını karıştırır, çözüm için motive eder.

Müsteşfa, Osmanlıca hastane demek
Belgesel adını Osmanlıca'da hastane anlamına gelen 'Müsteşfa'dan alıyor. Kameranın yasak olduğu Darfur'da dünyanın duymak, görmek, bilmek istemediği gerçeklere tanıklık ediyor. Belgeselde, hijyen koşullarının sağlanamadığı her ortamda yaşamaya çalışan çocuklar, hoyratça kendini gösteren fakirlik ve açlık ile Türk Kızılayı ekibinin insan üstü hizmeti kameradan izleyiciye aktarılıyor. Küçücük, çelimsiz bedenlerin ölüme direnişinin gözler önüne serildiği belgeselde, dünyaya Darfur halkının 'yaşam direnişi' gösteriliyor. 23 dakika 30 saniye süren belgeselin yapımcılığını ve yönetmenliğini Türk Kızılayı Kurumsal İletişim Birimi'nden Armağan Pekkaya, yardımcı yönetmenliğini de Özgür Altınay yaptı. Belgeselin kamera ve kurgusu da Pekkaya ile Altınay'a ait. Belgesel Darfur'da mülteci kamplarında çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 2 milyon kişinin beslenme, barınma, sağlık, güvenlik, eğitim ve adalet haklarından yoksun yaşamından kesitler sunuyor. Armağan Pekkaya, belgeseli Darfur halkının sessiz çığlığına çığlık eklemek olduğunu belirterek 'Bir sinemacı olarak galiba biz üzerimize düşeni kısmen de olsa yaptık. Ne kadar yeterli olduğunu bilmiyorum. Ancak artık dünyayı yönetenlerin harekete geçmesi gerekiyor' diyor. Pekkaya, en büyük isteklerinin filmin kalabalıkla paylaşılması olduğunu söyledi.

ZAMAN

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR