Özal, suikastçısını niçin affetti?
Özal suikasta uğradığı anda neden 'Beni kaçakçılar vurdurttu' dedi. Özal, suikastın arkasındakileri biliyor muydu? Kartal Demirağ'ı neden affetti? Kartal'ın asıl adı ne? İşte cevabı
ABONE OLGÖKTÜRK TUNÇTÜRK'ün özel haberi
15 yıl önce aramızdan ayrılan eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, Başbakan iken uğradığı silahlı saldırı, hala ‘gizemini’ koruyor. Rahmetli Özal’ın, İçişleri Bakanlığı yapmış olan ağabeyi Korkut Özal bile, bu konuda bildiklerini dile getirmekten kaçınıyor.
SUİKAST VE ÖZAL’IN İLK SÖZÜ
Eski Başbakan Turgut Özal, partisin kongresinde geniş güvenlik önlemlerine rağmen, konuştuğu kürsüde cezaevi firarisi Kartal Demirağ isimli kişi tarafından silahlı suikasta uğramıştı. Mikrofonun demir çubuğunu delip geçen kuşunla parmağı yaralanan Özal, ayaküstü yapılan tedaviden sonra küsüye çıkıp şu kelimeleri sarf etmişti. Hem de haykırarak.
“Beni kaçakçılar vurdurttu”
Peki, Özal, niye başka isimleri veya örgütleri telaffuz etmiyordu da, özellikle ‘Kaçakçılar’ ifadesini kullanıyordu? Özal, bildiğini ani bilinçaltı hırsıyla partilileriyle paylaşmak mı istemişti?
Ve sonraki gelişmelere bakıldığında Özal’ın ‘Kaçakçılar’ ifadesini bilerek konuştuğu gözlendi.
KARTAL DEMİRAĞ KİMDİR?
Afyon-Dazkırılı olan Kartal Demirağ’ın asıl adı Ahmet Demirağ’dır. Demirağ, fanatik bir Beşiktaşlı olduğu için, mahkemeye müracaat edip ismini ‘Kartal’ olarak düzeltirmiş. Aile içinde çöküntüler yaşayan Kartal, ülkücü sempatizanıdır ama ‘agresif’ olduğu için Ocaklara pek sokulmazmış. Hatta bir gün Ülkü ocakları önünden geçerken, Ocak Başkanı “ Ahmet ne haber” diye arkasından seslenince geriye dönüp “ Benim adım, Ahmet değil, Kartal” diye başkana cevap verince, Başkanda o’na espri olsun diye “ Kartallar leş yer” diye cevap vermesiyle, bıçakla başkana saldırıp, kasığından ağır şekilde yaralar. Daha sonra yine bazı suçlardan cezaevine giren Kartal, torpillerle Dalaman cezaevine getirilir ve oradan kaçırılır.
Kartal, bu kaçışından sonra zamanın belgelerine göre ve yine o zamanın önemli ismi Kemal Horzum’un himayesinde bulunur.
Horzum, bir bankadan aldığı önemli miktardaki parayı ödememiş, yurtdışına kaçmıştı.
Önemli iddialara göre Horzum’un yurtdışına kaçışında o zamanki ANAP iktidarını önemli isimleri zeminler hazırlamışlardı. Rahmetli Özal bunu sonradan zaten detayları ile öğrendi. Ama konuşamadı. Çünkü, bir baktı ki etrafında olan önemli olan birçok isim bu çemberin halkası idi. Hatta o zaman İsviçre’de kaçak olan Kemal Horzum ile zamanın Adalet Bakanı olan ve sonradan o da suikasta kurban giden Mehmet Topaç ile yine bakan olan merhum Mustafa Taşar’ın, bir otelde birlikte konuşurken fotoğrafı Özal’a iletilmişti.
Bu iddialar Horzum’un ani şekilde Türkiye’ye dönmesi ile güçlenmişti.
Tutuklanan Horzum, Kartal Demirağ’ın tutuklu bulunduğu Ulucanlar cezaevine konulmuştu.
O zaman Semra Özal ekibi ve bazı yayın organları ANAP içinde olan ‘Ülkücü’ kökenli milletvekili ve danışmanları hedef göstermesine rağmen Özal buna inanmamıştı. Zaten Özal, Kartal’ın ilk sorgulanmasında çok ilginç bir taktik uygulattırmıştı. Suikastçısının fanatik Beşiktaşlı olduğunu öğrenen Özal, zamanın usta emniyet şube müdürü ve Beşiktaşlı olan Ertuğrul Çakır’a sorgulamayı yaptırmıştı. Demirağ, Çakır’a iyi-kötü bilgiyi zaten vermişti.
SUİKASTÇI DEMİRAĞ’DAN GAZETECİYE ÖLÜM MEKTUBU
Suikasttan sonra Semra Özal’ın liberal ekibi ülkücü kökenli, Namık Kemal Zeybek, Alpaslan Pehlivanlı, İlker Tuncay, Veysel Atasoy ve eski Ülkü Ocakları yöneticisi olan Basın Danışmanı Cafer Uğurlu’nun bulunmasını istismar ederek, görevlerden dışlanmalarını sağladılar.
Hatta basına el altından bilgiler veren bu liberal ekip, adı geçen isimleri sürekli hedef göstermekteydiler.
ANAP Genel Merkezinden istifa ederek Basın Danışmanlığı görevinden ayrılan Gazeteci Cafer Uğurlu, Eski POLBİR ( Ülkücü-Milliyetçi Polisler Birliği Derneği) Genel Sekreteri Bekir Baz ve rahmetli Mehmet Gül’ün yayına hazırladıkları Yeni Yayın Gazetesine Genel Yayın Yönetmeni olarak başladı. Semra Özal ve Liberal ekibinin iddialarını çürütmek için suikast olayı hakkında bilgiler toplamaya başladı.
Çünkü Liberal grubun tek tutanağı, o zaman TBMM Adalet Komisyonu başkanı olan Ankara Milletvekili Alpaslan Pehlivanlı, Demirağ’ın cezaevi nakline hatıra binaen yardımcı olmuştu.
Önemli bilgiler toplayan gazeteci Uğurlu, Gazetenin ilk sayısında “KARTAL KAÇACAK MIYDI” manşetini atarak, Karatal Demirağ’a kimin silah ve yabancı para verdiğini, Demirağ’ın yol güzergâhını, yanında kimin olduğunu, Semra Özal’a nereden tehdit mektubunu yazdığını, Cezaevindeki havalı yaşantısını ve özellikle orada tutuklu bulunan Kemal Horzum ile günlük ilişkisini ve DEV-YOL ile DEV-SOL militanları ile birlikte cezaevinden nasıl kaçma planları yapıldığını net şekilde yazmıştı.
Gazeteci Cafer Uğurlu, bununla da yetinmeyip Horzum ve Demirağ ilişkisini ispatlamak için haftalık çıkan gazeteyi posta ile cezaevinde ki Kemal Horzum’a göndermişti.
Gazeteyi alan Horzum, hemen gazeteyi ayrı hücrede yatan Kartal Demirağ’a iletir. Haberi okuyan Demirağ ise hemen oradaki rahat imkânlardan yaralanıp el yazısı ile Gazeteci Cafer Uğurlu’ya 3 sayfalık ölüm fermanı yazarak,
“ Sen nasıl Ülkücü-Milliyetçisin. Sana işkence vererek öldüreceğim” şeklinde ifadeler sarf etmişti.
MEKTUPTAKİ İLGİNÇ NOKTA
Mektuptaki en ilginç olan nokta ise, gönderilen zarfın üzerinde Cezaevi müdürlüğünün “ GÖRÜLMÜŞTÜR” damgasının bulunması idi. Ve mektup ta Ulus’ta ki bir posta kutusundan atılmıştı. Anlaşılmaktaydı ki tam bir organize oluşturulmuştu. Yine, Demirağ ise, mektup zarfının gönderici kısmına “ ŞAHİN” ismini koymuş ama mektupta ‘Kartal Demirağ’ ismini kullanmıştı.
Bunun üzerine gazeteci Cafer Uğurlu, kendisine gönderilen ölüm mektubunu gazeteci arkadaşları ile paylaştığı gibi zamanın Adalet Bakanı Oltan Sungurlu’ya bizzat durumu aktarmıştı ve aynı zamanda mahkemeye verip Demirağ’ın cezalandırılmasını istemişti.
Suikastçı Demirağ’ın mektubunun ardından 4 gün sonra Kemal Horzum, Ankara C.Savcılığı kanalı ile gazeteci Cafer Uğurlu’ya mektup göndererek Kartal Demirağ’ı tanımadığını ve iddiaların kasten üzerine atıldığını belirtmişti.
“Ölümle tehdit” davasına bakan Ankara 2.Sulh Ceza Mahkemesine çıkan Demirağ, Hakim’e yazının kendine ait olduğunu ve Gazeteci Cafer Uğurlu’yu çıkınca öldüreceğini itiraf etmesi sonucu 3 ay 10 gün hapis cezası almıştı.
ÖZAL, SUKASTÇISINI NEDEN AFFETTİ
Aradan bir-kaç ay geçtikten sonra, Özal, Papa’nın Ağca’yı af etme taktiğini uygulayarak, o’nu af ettiğini açıklamıştı. Peki, Özal birden bire ne olmuştu ki kendisine suikast yapan kişiyi af etmişti. İddialara göre, Özal, Demirağ’ı Cezaevinden aldırıp, bir helikopterle havada birlikte saatlerce görüşmüş ve bilgiler almıştı.
-
İLA KANSU 16 yıl önce Şikayet EtAllah makamını cennet etsin. Türk tarihinin gelmiş geçmiş en büyük simalarından biriydi.Allah rahmet etsin.Beğen
-
Atilla Ates 16 yıl önce Şikayet EtVay be! Bu olay ulu hakan II. Abdülhamid\'i hatirlatti bana :). o da kendisine suikast yapani affetip kendisine ajan olarak calismasini saglamisti..Beğen