MİT başkanı Kalın'ın Şam ziyareti! AK Parti'den son dakika HTŞ açıklaması

AK Partili Çelik, "HTŞ, bugün Suriye halkının büyük bir çoğunluğu tarafından desteklenen Suriye'nin özgür geleceğine imza atan özgür güçlerden biri. Dolayısıyla MİT başkanımızın görüşmesi Suriye halkının iradesine saygı göstergesidir" dedi.

ABONE OL
GİRİŞ 16.12.2024 16:08 GÜNCELLEME 16.12.2024 17:47 SİYASET
MİT başkanı Kalın'ın Şam ziyareti! AK Parti'den son dakika HTŞ açıklaması
MİT başkanı Kalın'ın Şam ziyareti! AK Parti'den son dakika HTŞ açıklaması

SON DAKİKA HABERİ: AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantılarına ilişkin parti genel merkezinde açıklamalarda bulundu.

Ömer Çelik'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

61 yıllık Baas rejimi sona erdi. 12 aradan sonra Şam Büyükelçiliğimiz hizmete başladı. Devletimizin Suriye'nin Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğinin bir göstergesi olarak da okunabilir.

Tabii şimdiye kadar Suriye'de görevi devralan aktörlerin verdikleri mesajların son derece olumlu olduğunu ifade etmek isteriz. Bütün bunlar yaşanırken tabi bütün bu süreci algılamakta zorlananlar Suriye konusunda bilgi sahibi olmayanlar ya da ders çalışmamış olanlar ya da Suriye ile ilgili gelişmeleri başka başkentlerin gözünden okuyanlar işte Baas rejiminin yıkılmasının Suriye'nin aleyhine olduğu şeklinde bir takım değerlendirmeler yapıyor. Veya bu kadar nasıl çabuk yıkıldı? Bu kadar süre içerisinde nasıl gitti diye değerlendiriyorlar...

Aslında Suriye'yi yakından bilmiş olsalardı, Baas rejiminin gitmesine değil bunca zaman kalabilmesine şaşırmaları gerekirdi. Nasıl kaldığında biliyoruz. Yani bir takım devletlerin sahada verdiği destek bir takım devletlerin asli vekil güçlerinin doğrudan Esed rejimine verdiği destek sayesinde şimdiye kadar kalabildi.

Ama sonuç olarak rejimin çürümüşlüğü ve kopmuşluğunun bir dayanma sınırı vardı ve gelinen noktada bunu herkes net bir biçimde görmüş oldu. Bütün bu süre içerisinde Cumhurbaşkanımızın gerek insani duyarlılığı gerek bölge politikalarına dönük eşsiz tecrübesi gerek gösterdiği dirayetli liderlik Türkiye'nin tarihin doğru tarafında durmasına öncülük etmiştir.

Bütün bu süreçte ırkçılığa nefret söylemlerine savrulanlar alınlarında kara bir lekeyle yaşarken milletimiz ve devletimiz bu sürecin bütün zorluklarına ve sıkıntılarına rağmen tarihin doğru tarafında durmuştur.

Ali Cenab milletimiz yüce milletimiz Bir kere daha zor zamanda zorluklar içerisine düşenlere zorda kalanlara yardım için en büyük dayanak noktası en büyük destekçi olduğunu bütün bu süreçlerde ne bir şekilde göstermiştir. Tabii şimdi bundan sonrası için verdiğimiz mesajlar nettir. 

Suriye'de Esed rejiminin Baas rejiminin gitmesinden sonra herhangi bir gücün herhangi bir mezhep grubunun ya da herhangi bir etnik grubun temsil etmesi gibi bir senaryonun eskiyi tekrarlayacağını ifade ediyoruz onun için kapsayıcı yönetim arzuladığımızı bunu Suriye halkının geleceği için bölge barışı için arzuladığımızı ifade ediyoruz. Tabii esas mesele Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasıdır İki tane mesele çok önemlidir.

Bir tanesi Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, diğeri Suriye'nin milli egemenliğinin korunması. Suriye'nin toprak bütünlüğüne herhangi bir gölge düşmesini arzu etmediğimiz gibi Suriye'nin milli egemenliğinde Suriye'de yaşayan bütün gruplar bütün mezhep etnik grupları Suriye halkının tamamı tarafından inşa edilmesi ve temsil edilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Tabii şimdi hukukla ilgili bir takım mesajlar veriliyor. Diğer konularla ilgili veriliyor fakat bir resim bence Suriye halkının ne istediğini çok net bir biçimde gösteriyor. Şu resim Suriye'den geldi.

Bu resimde Baas rejimine ait bir tank var Bu tankı ele geçirmişler ve bu tankın üzerine meyve sebzeleri koyarak bir şekilde manav tezgahı haline getirmişler. Esed rejiminin Baas rejiminin katliam dişlilerinden biri olan bu tankı ele geçirip daha sonra bunu bu hale getirmeleri aslında Suriyelilerin özgür bir yaşam istediğini normal bir yaşam istediğini baskıdan zulümden ne kadar bıktıklarını bu ölüm makinelerinin onların üzerindeki baskısından ne kadar usandıklarını medeni bir hayat, normal bir hayatı ne kadar arzuladıklarını gösteriyor.

"BÜTÜN GÜCÜMÜZLE KARDEŞÇE GEREKENİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Suriye bugün Gazze'deki olaylar başta olmak üzere en önemli gündem maddesini oluşturmaktadır. Hem bölgesel barışın Hem de küresel barışın bundan sonrasında kötü senaryolardan bahsedenler var tabiii ki kötü senaryolarla oluşmaması için geçmişte Afganistan'da ya da başka yerlerde oluşan senaryoların oluşmaması için bütün dikkatimizle bütün gücümüzle bütün kardeşçe yaklaşımlarımızla bu süreçte gerekenleri yapmaya çalışıyoruz.

Kurumlarımız sahada Türk Silahlı Kuvvetleri sahada Milli İstihbarat Teşkilatı çalışmalarını orada sürdürüyor. Nitekim polislerimizden sınır bölgelerimizde ve öbür taraftaki faaliyetlerle ilgili olarak görev başında olanlar var bizim bütün arzumuz Suriye'nin herhangi bir yerinde olmak zorunluluğumuzun ortadan kalkması terör örgütlerinin ortadan kalkması ve Suriye Suriyelilerindir şiarının hem milli egemenlik bakımından hem de toprak bütünlüğü bakımından tam olarak hayata geçmesidir.

Onun için birincisi Suriye'nin milli egemenliği İkincisi Suriye'nin toprak bütünlüğü asla vazgeçilmez olan geleceği inşa etmeye dönük temel ilkeler olacaktır.

Tabi yeni yönetim geçiş yönetimi şu ana kadar olumlu mesajlar vermektedir. O hapishanelerde çıkan maalesef insanlık mezbahası görüntülerinden sonra bunu gerçekleştirenlere bile bunların cezalarını almaları yönündeki yaklaşımların bile mahkemeler yoluyla yapılacağını hukuk yoluyla yapılacağını yeni yönetimin ifade etmesi bu zor şartlar altında bu savaş koşullarında bütün bu zulümler ortaya çıkarken hukuka bağlılık ilkesinden bahsetmeleri ve yeni dönemde suçların cezalandırılmasının mahkemeler yoluyla olacağına dair vurgu yapmaları çok önemlidir.

Yine aynı şekilde yeni yönetim etraftaki bir takım ülkelerdeki gelişmelerden ders çıkardığını ve Suriye için gerçekten bütün Suriyelileri temsil eden bir milli egemenlik ve toprak bütünlüğü İlkesine bağlı olduğunu ifade etmek bakımından ta 1950'lerden kalmış ilkel, arkaik Suriye halkını ifade etmeyen anayasanın gözden geçirileceğini ifade ediyor.

Burada dikkatinizi çekelim anayasayı ve anayasal düzeni ortadan kaldırmıyorlar anayasal düzene karşı bir tutumları yok. Anayasayı gözden geçirelim bazı rejiminin meşruiyet aracı olan zulüm rejiminin meşruiyet aracı olan anayasayı gözden geçirerek bütün Suriye halkını temsil edecek demokratik bir hale getirelim şeklinde bir irade var.

Dünyanın bunu iyi okuması gerekmektedir burada da kuşkusuz bu anayasa Suriye Suriyelilerindir. Suriye'yi sadece Suriyeliler yönetir.

TÜRKİYE HTŞ'NİN ARKASINDA MI?

Bu süreçte bir takım iddialar var bu iddialarla ilgili olarak ilk açıklamamızda biraz değindik ama şimdi tekrar ifade etmekte fayda var HTŞ'nin hareketliliğinin arkasında Türkiye'nin olduğunu doğrudan ifade eden bazı odakların açıklamalarını görüyoruz ya da dolaylı olarak Türkiye'yi ifade eden açıklamalarını görüyoruz. Bizim herhangi bir şekilde HTŞ'nin hareketliliğinin arkasında olduğumuza dair bütün bu söylemler yanlıştır.

Burada HTS Suriye'nin iç dinamikleri çerçevesinde ve İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki ihlallere karşı olarak harekete geçtiği andan itibaren bizim bütün inisiyatifimiz Suriye'de kan dökülmesinin önüne geçmeye çalışmak oldu. Bunun için orada bulunan ülkelere fiilen bulunan ya da vekilleri aracıyla bulunan ülkelere telkinlerimiz oldu.

Şimdi burada tabi şu söyleniyor: Deniyor ki işte bunlar harekete geçti Ve bu kadar kısa zaman içerisinde Bu sonuç nasıl ortaya çıktı Esasında Suriye zeminine baktığınızda Rejimin biraz evvel bahsettiğim gibi çürümüş ve kof yapısının bu kadar dayanması ona verilen destekler sayesindeydi. Yoksa daha olayın ilk başlarında ilk yıllarında rejimin kolayca çökmesi mümkün olacaktı. Ama güçlü bir destek dış destek verilince sadece bu bir şekilde rejimin ömrünün uzamasına yol açtı. Biliyorsunuz İdlib bölgesinde İdlib gerginliği azaltma bölgesi vardı. Burada bir takım ihlaller rejim tarafından yapıldı ve buradaki ilkelere üzerinde mutabakata varılan prensiplere uyulmadı. Bunun üzerine HTŞ belli bir zaman sonra İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki ilkelere uyulmadığı için kendisine ait olan bölgeleri almak için harekete geçti. Ve harekete geçtiğinde de askeri olarak rejimin herhangi bir şekilde ortada olmadığını görünce bu ilerleme hızlı bir şekilde gerçekleşti.

TÜRKİYE SURİYE'DE NE YAPTI?

Esad rejimine destek verenler açısındansa rejimin bu kofluğunu görünce rejim için bizzat rejim askerlerinin artık savaşmadığını silah bırakıp kaçtığını görünce artık onlara destek vermenin bir manası kalmadı. Çünkü ortada destek verecek bir mekanizma ordu bile demeyeceğimiz herhangi bir güç kalmadı söz konusu olmadı. Dolayısıyla bu Suriye halkının hemen hemen her kesiminin desteğini alan bu hareketlilik bu şekilde gerçekleşmiş oldu. Yani bunun arkasında Türkiye var demek Suriye'deki gelişmeleri Suriye'deki sahayı okuyamamak sadece meseleye indirgemece olarak yaklaşmak demektir. Biz sadece gerçek bu süreç gerçekleşirken daha fazla kan dökülmemesi için girişimlerde bulunduk ve bu sürecin sağlıklı bir şekilde sonuca ulaşması için her alanda yani sahada da diplomasi alanında da girişimlerimizi sürdürdük tabi burada bir takım Suriye'yi kendileri için bir uydu devlet yapmak isteyenlerin ya da Suriye'yi bir çökmüş devlet haline getirerek buraya hükmetmek isteyenlerin bundan sonra da istikrarsızlaştırıcı bir takım girişimler olacaktır.

Bir takım terör örgütlerinin aynı şekilde buraları uydu devlet yapmak isteyenlerle paralel bir şekilde ya da burayı çökmüş devlet haline getirmek isteyenlerle paralel bir biçimde hareket etmesi söz konusu olabilecektir. Biz tabii bütün bu girişimlerin karşısında olduğumuzu ve olacağımızı ifade ediyoruz. Suriye Suriyeliler tarafından yöneten yönetilen milli egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyulan Müstakil olarak hareket eden Bir devlet olarak yoluna devam etmelidir Hiç kimsenin sahası Hiç kimsenin aracı Ya da hiç kimsenin bölge politikalarına dönük siyasi maniverası haline gelmemelidir. Bir değinilmesi gereken ve mutlaka tarihe not düşünmesi gereken konuda arkadaşlar 14-28 Mayıs seçimlerinden önce de biliyorsunuz Türkiye'den misafir ettiğimiz Suriyelilerle ilgili sığınmacılarla ilgili yoğun bir gündem vardı. En zor koşullarda bile siyasetin en sıcak tartışmaların olduğu zamanlarda bile Sayın Cumhurbaşkanımız siyasi ilkelerden ve insani tavrından hiçbir şekilde vazgeçmedi. Türkiye'nin tarihin doğru tarafında durması için öncülük etti, liderlik etti.

Bugün ortaya çıkan tablo bunun hem dünya tarihi açısından hem insani değerler açısından ne kadar kıymetli olduğunu bir kere daha göstermektedir. Bu vesileyle bir kere daha bu tutuma liderlik ettiği için Sayın Cumhurbaşkanımıza, Genel Başkanımıza şükranlarımızı arz ediyoruz. 

Şimdi tabii batılı ülkelerin Buraya dönük mesajlarını da yakından takip ediyoruz. Fakat bazı ülkelerin bugün Suriye ile bir dayanışma gösterilmesi konusunda bir takım şehirler düştüklerini bir takım rezervler koyduklarını bir takım dipnotlar koyduklarını görüyoruz yani işte bir batılı ülke bugün Suriye'ye destek vermek için oradaki Rus üslerini işin içine karıştırıyor. Bırakın oradaki üstlerin diğerlerinin ne olacağı o üst hangi ülkeye aitse örneğin Ruslara aitse Suriye yönetimiyle Rusya arasındaki müzakerelerle kalıcılığı ya da bundan sonraki akıbeti tayin edilsin. Yani burada başka ülkelerin Suriye yönetimine şöyle davranacaksınız başka ülkelere karşı şöyle tavır alacaksınız ancak o şekilde size dönük pozitif bir yaklaşımımız olur gibisinden bir tutum doğru değildir.

Orada şimdiye kadar çekilen sıkıntıların bir başka şekilde bir başka senaryoyla tekrar gündeme getirilmesi anlamına gelir. Ya da bazı açıklamaları takip ediyoruz. Şimdi Suriye yönetiminden istediklerini sıralayanlar adeta Suriye yönetiminden bir İskandinav demokrasisi istiyorlar. Yani buradaki şartlar belli buradaki insanlar şu anda şu resimde de gösterdiğim gibi normal bir hayata dönmek medeni bir hayatın içerisinde yer almak için büyük bir gayret sarf ediyorlar. Bütün bu süreç içerisinde uluslararası donörlerin oluşturulmasından tutun da Suriye'de bir demokrasinin bir anayasal düzenin yerleşmesine Suriye'nin milli iradesinin doğru mekanizmalarla doğru kurumlarla yoluna devam etmesine dönük destek içerisinde olmak lazım. Bugün gerçekten güçlü bir demokrasiyi Suriye'de arzu edenlerin bu güçlü demokrasinin oluşması için yardımcı olmaları gerekir. Ta baştan İskandinav demokrasileri standartı gibi bir takım standartlar dayatarak ondan sonra da bunları yapmazsanız şöyle şöyle olur diyerek azınlıklar konusunda Suriye'nin doğal ortamı içerisinde zaten çözülmüş meseleleri gündeme getirerek şimdiye kadar halklar arası oradaki topluluklar arası ilişkileri yeniden dizayn etmeye çalışarak müdahalelerde bulunmak doğru değildir.

"TERÖR ÖRGÜTLERİNİN TASFİYE EDİLMESİ GEREKİYOR"

Bugün uluslararası toplumun yapması gereken Batılı ülkelerin yapması gereken bölge ülkelerinin yapması gereken her şey tek şey Suriye'ye bu zor zamanında yardımcı olmaktır. Bu Bölge barışı için kilit bir noktadır. Ayrıca Suriye dosyasının doğru bir yere gitmesi için de kilit bir noktadır. Bu çerçevede Suriye içerisinde çeşitli şekillerde çeşitli toplulukların yerlerini gasp etmiş olan terör örgütlerinin tasfiye edilmesi gerekir. Suriye içerisindeki topluluklar Türkmen, Arap, Kürt Alevi, Sünni, Şii, Nusayri, hangi mezheptense, hangi etnik topluluktansa, Dürzi, nerede oturuyorsa onların kadim yerlerinin onlara ait olması gerekir.

Başkaları tarafından gasp edilmiş bu bölgelerin onlara verilmesi gerekir. Ve terör meselesinin tamamen temizlenmesi gerekir. Bir diğer konu şu, bazı batılı ülkelerin Suriye'yi bir Daesh kreşi gibi kullanmaktan vazgeçmeleri lazım. Orada sırf PKK-YPG terör örgütünü DAEŞ'lileri hapishanede tutuyor diye onlara bekçilik yapıyor diye bir terör örgütünü başka terör örgütü ile kontrol etme gibisinden bir mantığın hem sürdürülebilir olmadığını hem de başka komplikasyonlara yol açacağını ve açmakta olduğunu çeşitli ülkelerde kullanılan bu yöntemin nelere yolaştığını o ülkelerde bölgesel barışı bozmaktan küresel barışı bozmaya kadar çok büyük facialara imza attığını tekrar hatırlamak gerekir. O yüzden DAEŞ meselesinin çözümü burada herkes elini taşın altına koyacak kendi ülkesinden tutuklu varsa alacak burada sırf bunun için PKK terör örgütünün orada desteklenmesi demek terör örgütlerine karşı terör örgütler üzerinden iş yapmak gibisinden ilkel ve gayrimeşru bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın sona ermesi gerekiyor.

İSRAİL'İN İŞGAL HAMLESİ

Tabii bütün bu gelişmelerin içerisinde İsrail meselesi maalesef durumun istikrarsızlaşmasına dönük olarak bir eylemlilik üretiyor. 1974 kuvvetlerin ayrıştırılması anlaşması çerçevesinde ihlal etmemesi gereken bölgeleri ilk başta Golan Tepeleri olmak üzere İsrail bütün bu boşluktan istifa ederek Suriye devleti çökmüştür diyerek anlaşma ortadan kalkmıştır diyerek işgal etmeye başladı. Bugün de maalesef oralarda yerleşim yerleri kurarak biliyorsunuz Herman Dağı'nın da öbür tarafına geçerek Şam'a epey yakın bir mesafede. Ve bununla ilgili olarak askerlerinin kış üstlenmesine geçtiğini aynı zamanda da bu yerleşim yerleriyle ilgili teşvik verileceğine dair bir hükümet kararı aldı. Bu gayrimeşru bir işgaldir. Bugün İsrail'in burada gerçekleştirdiği eylemlerin kesinlikle güvenlikle şununla bununla ilgisi yoktur.

Bu başka bir egemen ülkenin toprağını işgaldir. Bu işgale göz yumanlar Suriye'de bu işgal sonucunda ortaya çıkacak bir takım reaksiyonlarla yüzleşmek zorunda kalırlar. Şimdi bir takım batılı ülkelerin daha olayları olur olmaz yeni yönetime dönük olarak Suriye halkının esenliği ve geleceği için mesaj vermek yerine yeni yönetime hemen verdikleri tek mesajın bu ülkelerin İsrail'in güvenliği konusunda olduğunu biliyoruz.

Yani olaylar gerçekleşir gerçekleşmez ne Suriye'yi düşünüyorlar ne Suriye'deki denklemi düşünüyorlar, ne bölge barışını düşünüyorlar Suriye yönetimine gönderdikleri tek mesaj iimdiki Geçiş Yönetimi'ne gönderdikleri tek mesaj İsrail'in güvenliği. İsrail'in güvenliği konusunda bu kadar hassassanız burada mesaj verilecek tek yer Netanyahu hükümetinin bu saldırganlıktan ve bu işgalcilikten vazgeçmesidir. İsrail'in güvenliği diye bir hassasiyetiniz varsa bunu en çok tehlikeye atan bunu tehdit edenin Netanyahu hükümetinin soykırımcılığı, saldırganlığı olduğunu net bir şekilde herkesin bilmesi gerekiyor. Suriye'de devlet çökmemiştir.

GOLAN ANLAŞMASI MESAJI

1974 Kuvvetlerin ayrıştırılması anlaşması yürürlüktedir. Suriye'de rejim çökmüştür. Devlet başka şey rejim başka şey. Dolayısıyla anlaşma yürürlüktedir. Bu sebeple İsrail'in bütün eylemleri uluslararası hukuka aykırıdır.

TERÖR ÖRGÜTÜ PYD/PKK TASFİYE EDİLECEK

 Bir diğer konu arkadaşlar Fırat'ın doğusu meselesi, PKK meselesi konusundaki durum, YPG meselesi, PYD meselesi konusundaki durum. Burada Suriye halkının iradesi ortaya çıktıktan sonra herhangi bir terör örgütünün herhangi bir şekilde bir bölgeyi kontrol etmesi düşünülemez.

Burayı niye kontrol ettiriyorlar? İşte petrol kaynaklarının %90'ı bu bölgede doğalgaz kaynaklarının %50'si bu bölgede bir de DAEŞ'i bahane ediyorlar. Düşünün bunu demokratik ülkeler bunlara destek verenler terör örgütü üzerinden yapmaya çalışıyorlar. Yine ekranlarda sizler gösteriyorsunuz oradaki PKK'nın YPG'nin tünellerini bunların hepsi dava konusu olmuş durumda Fransız Lafarge firması, çimento firması tarafından yapılmış. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Üstelik Bununla ilgili iddianamede şu açık bir şekilde ifade ediliyor. Lafarge firması hem DAEŞ'e hem PKK-PYD'ye bu tünelleri yeraltı karargahlarını yaparken bu diyelim ki Fransa'nın iç ve dış istihbaratının bilgisi dahilinde oldu deniyor. Yani burada Suriye'yi Uydu devlet yapmak üzere faaliyet gösteren pek çok odak olduğunun bir kere daha altını çiziyoruz.

Burada da PKK üzerinden Herhangi bir siyasi proje peşinde koşanların Esad rejiminin akıbetinden net bir şekilde fotoğrafı görüp Bu projeleri sonlandırmaları gerekir. Bunların bütün silahlı liderlerinin bu örgütün başındaki silahlı unsurların Suriye'yi terk etmesi gerekiyor. Burada hem biz hem Suriye Geçici Yönetimi Suriye'deki Kürt kardeşlerimizle PKK terör örgütü arasında net bir ayrım yapıyoruz. Suriye'de Türkmenler, Araplar, Kürtler beraber yaşayacak onlar Suriye'nin kadim halklarıdır. Dürziler, Nusayriler hepsi beraber yaşayacak.

MİKRO BAAS REJİMİ!

Bunlar Suriye'nin kadim halklarıdır. Ama oradaki terör örgütlerinin orada herhangi bir şekilde hiçbir şekilde yeri yoktur. Burada PKK'nın bulunduğu bölgede Suriye'nin içinde bulunduğu bölgelerde bir tür mikro Baas rejimi kurduğunu net bir şekilde biliyoruz.

Bugün ne şekilde bir koruma kalkanı kurmaya çalışırlarsa çalışsınlar, bu sürdürülebilir bir durum değildir. Eninde sonunda o PKK, PYD terör örgütü oradan tasfiye edilecektir. Nitekim azınlıklarla ilgili verilen mesajlar konusunda da ilk başta görüldüğü gibi daha olaylar başlar başlamaz bu geçici yönetime bu yönetim bir oluşturanlarında Türkiye'nin de verdiği mesaj oydu.

TÜRKİYE BÖLGE ÜLKELERİYLE İSTİŞARE HALİNDEYDİ

Onlar da bu şekilde bir mesaj verdiler ve ilk olarak zaten Suriye'deki Hıristiyanlara dönük olarak onların güven altında olduğunu onlara hiçbir şekilde dokunulmayacağını direkt dini mekanlarının mabetlerinin ve gerekse diğer gündelik hayata ilişkin normal yaşamlarını sürdüreceklerini onların Suriye halkının bir parçası olduğunu net bir şekilde ifade ettiler. Yine Çeşitli yerlerde kadınlara dönük bir takım olumsuz uygulamaların olmaması gerektiğine dönük olarak mesajlar veriliyor ve şimdilik bu şimdi bu yönetimin bu konudaki hassasiyetinin de olduğu net bir şekilde görülmektedir. Burada hiçbir ayrım yapmadan hiçbir şekilde şu ya da bu grubun tek başına egemenliği peşinde koşmadan Türkmen, Arap, Kürt Yezidi Nusayli Hristiyan, Şii kim varsa etnik ve mezhebi Sünni hepsinin bir araya gelerek Suriye Suriyelilerin şiarı çerçevesinde Bu yönetim modelini oluşturması Suriye'nin geleceği aslında son derece kritiktir. Nitekim bütün bu süreçler Türkiye'yi burayı domine ediyor Türkiye'yi burayı tek başına yönetmek istiyor diye suçlayanlar aslında Türkiye üzerinden kendi niyetlerini örtbas etmeye çalışıyorlar. Olayın ilk başından itibaren Türkiye Rusya'yla İran'la Lübnan'la, Ürdün'le, Suudi Arabistan'la, Katar'la, BM'lerle, Mısır'la Bütün bölge ülkelerle istişare haline götürmüştür.

Hatırlayınız Daha olayın ilk olduğu anlardan itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Putin'le görüştü. Ve gereken istişareleri yaptı, Türkiye'nin mesajlarını verdi ve Sayın Putin'in mesajları değerlendirildi. Nitekim İran tarafına aynı şekilde burada önemli olan bu saatten sonra herhangi bir dominasyon değil herkesin bir araya gelerek bütün bölge ülkelerinin ve uluslararası toplumun bir araya gelerek bir istişare mekanizması içerisinde bunun içerisinde Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa'da olmalı. Suriye'nin Suriyeliler tarafından yönetildiği bu zor dönemin kolay bir şekilde geçmesi için elden gelen desteğin verilmesidir. Bunun tek bir amacı olmalıdır Suriyelilerin özgür ve müreffeh geleceğine katkı sağlamak. Başka bir şekilde herhangi bir tutum içerisine girmemek aksi olursa ne olur aksi halde maalesef herkese etkileyecek burayı terör örgütlerinin kuluçkası haline getirmek burayı terör örgütlerinin karargahı haline getirmek isteyen bir takım odaklara maalesef imkan sağlanmış olur. Bu felaket senaryosundan herkesin uzak durması gerekir. Türkiye burada bu felaket senaryosundan uzak durarak Suriye Suriyelilerindir şiarına bağlı bir şekilde desteğini sürdürecektir. Buradan Suriyeli kardeşlerimize Suriye'deki bütün bu zor dönemi atlatmaya çalışan Suriye halkına tek bir mesajımız var. Yaşasın özgür Suriye diyoruz.

MİT BAŞKANI KALIN'IN SURİYE ZİYARETİ

HTŞ, bugün Suriye halkının büyük bir çoğunluğu tarafından desteklenen Suriye'nin özgür geleceğine imza atan özgür güçlerden biri. Dolayısıyla MİT başkanımızın görüşmesi Suriye halkının iradesine saygı göstergesidir. MİT doğası gereği herkesle görüşür. Bugün ne oldu? BM temsilcisi görüşme gerçekleştirdi, ABD görüşeceğini açıkladı. Bazı ülkeler büyükelçilik açacağını ifade ettiler.

MİT başkanımızın Suriye ziyaretini eleştirenler Baas zihniyetidir. Bu zihniyet bitti gitti.

ÖZGÜR ÖZEL'İN AÇIKLAMALARI

Özgür Bey namaz meseleleri üzerinden fazla yorum yapıyor. Allah kabul etsin denir, ötesi boş laftır. Haklı çıkmadınız şeklinde ifade kullanılıyor. Cumhurbaşkanımızın haklı çıktığının delili Suriye halkının Esad'ın gidişi sonrası şükran duygularını ifade etmek için Türk bayrağını dalgalandırmalarında görülür. Başka devletin değil sadece bizim şanlı bayrağımızı taşıyorlar. Cumhurbaşkanımız bu sürecin her aşamasında haklı çıkmıştır.

Ömer Faruk Aktaş Haber7.com - Editör
Haber 7 - Ömer Faruk Aktaş

Editör Hakkında

1991 yılında Bayburt’ta doğdu. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünden mezun oldu. 2016 yılında Anadolu Ajansı'nda stajını yaptı. Yeni Şafak ve Akşam Gazetesi'nde çalıştı. Nisan 2021'den bu yana Haber7.com'da ‘Gündem Editörü’ olarak görev yapmaktadır.
YORUMLAR 18 TÜMÜ
  • Yorumbükücü 2 saat önce Şikayet Et
    İçimizdeki esed seviciler kuduruyor. Kudurun kudurun. Emevi Camiindeki namazı bile hazmedemiyorlar çıldırıyorlar.
    Cevapla
  • Kurdi 2 saat önce Şikayet Et
    Ülkemiz emperyalizmin ellerini içerde ve dışarda kırıyor.chp artık türkiyenin başarılarına saldırmaya yetişemiyor:))
    Cevapla
  • bülent 2 saat önce Şikayet Et
    abd maşası İsrail yunan la güney Kıbrıs'a üsler kurarak etrafımızı kuşatıyor
    Cevapla
  • Ersever 3 saat önce Şikayet Et
    Milli birliğimiz tam olmalı, ken içimizde elbette görüş ayrılığı olacaktır ama vatan bütünlüğü olunca akan sular durması lazım, tabi kalbi vatan için atanlara. Her yanımız ateş çemberi, bütünlük ten ödün yok.
    Cevapla
  • Planlı hızlı 3 saat önce Şikayet Et
    Sayın Bakanım bu hızla hemen arkasından Suriye özgür ordusu yahudinin elinde olan golan teoelerini alması gerekiyor bu korku ile yahudi pamiğe kapılır zaten sonrası inşaAllah KUDÜSTÜR..
    Cevapla
  • Rahatsız 2 saat önce Şikayet Et
    Evet tüfeklerle israile saldırsınlar kesin kazanırlar.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR