'Erdoğan'ı asarız'ın hesabını soracağız'

Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin hedefinde Hükümet ve yürüttüğü demoktarik açılım vardı. Bahçeli, Erdoğan için açılan bir pankartın hesabını da sorma sözü verdi...

ABONE OL
GİRİŞ 15.06.2010 12:15 GÜNCELLEME 15.06.2010 12:15 SİYASET
'Erdoğan'ı asarız'ın hesabını soracağız'
'Erdoğan'ı asarız'ın hesabını soracağız'

MHP Genel Başkanı Bahçeli konuşmasında şunları söyledi:

Başbakan Erdoğan’ın PKK açılımındaki ısrarı sürdükçe kanlı terör örgütü de saldırılarını artırmıştır. 1 Mayıs 2010 tarihinden 15 Haziran 2010 tarihine kadar geçen kırkbeş günlük sürede terörle mücadelede verdiğimiz şehit sayısı 25’e yaralı sayısı ise 45’e ulaşmıştır.

Hükümet bölücülüğü siyasallaştırmaya uğraşırken, teröristin boş durmadığı, dilediği zaman, istediği noktaya saldırı yapabileceği konusunda inisiyatif kazandığı ve eylemlerini ülke sathına yayabildiği ortaya çıkmıştır. Kent içindeki askeri birliklere gündüz gözüyle bile ateş açılması, polis Kontrol noktalarına roket atılması, intikal eden askeri birliklere yönelik mayınlı eylemler, polis ve asker lojmanlarına yönelik saldırılar ve bu eylemlerin sonucunda şehitler, gaziler artık AKP yıkım projesinin acı bedelleri olmuştur.

Hükümet başka coğrafyalarda sözde barışı ve huzuru aradığını iddia edip gezerken milletimiz, kendi ülkesinde şehidin ve saldırıların olmadığı bir tek güne hasret kalmış bulunmaktadır. Başbakan başka milletlerin birliği ve beraberliği için yabancı başkentlerde kapı kapı dolaşırken, kendi milletinin birliğini sağlamaktan çok uzak bir anlayışla, ayrımcı, yıkıcı ve farklılaştırıcı söylemlerle tahriklerini alenen sürdürmektedir.

Başbakan’ın sanatçıları, yazarları, edebiyatçıları, sinemacıları, şarkıcıları, sporcuları ikna çabaları da sonuç vermemiş, oluşturulmak istenen cephe bir türlü gerçekleştirilememiş, nafile toplantılardan hükümetin istediği netice bugüne kadar çıkmamıştır. Yıllardır ulaşamadığı siyasal hedeflerine AKP anayasası ile erişme umudu artan terör örgütü ise hükümetin yumuşak karnını bulmuştur. Ne kadar kan dökerse, hükümeti o kadar sıkıştıracağını, yapacağı eylemlerin şiddeti kadar taviz kopartacağını anlamıştır ve hedef gözetmeksizin eylemlerini tırmandırmıştır.

Bir yandan bu kayıplarımız sürerken, diğer yandan adına demokratik açılım diyerek maskelediği “yıkım projesi”ne mutlaka devam edeceklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, PKK ve hamisi peşmerge reisleri ile pazarlıklar kızışmıştır. İmralı Canisi’nin, hükümetle PKK arasındaki görüşmelerden çekildiğini açıklamasıyla kabaran eylemlerde terörü dizginlemesi için bu katilden hükümetin ricacı olmasını istemesi beklenmektedir. Bunun gerçekleşmesi ile birlikte kanlı terörün aktörleri yine aynı karede buluşacak, İmralı canisi, küresel katiller, açılımın Başbakanı ve AKP zihniyetinin Mesut Abi’si ile Celal Amcası, aile fotoğrafında yerlerini bir bir alacaklardır. Geçen haftaki buluşma bunun ilk aşamasıdır.

Bildiğiniz gibi ülkemizin yirmibeş yıldır sürdürdüğü bölücü terörle mücadelenin kanlı aktörü PKK adı verilen terör örgütüdür. Bu kanlı örgüt başlangıcından bugüne kadar Türk milleti ve Türkiye için hasım olan ülkelerin ve bu ülkelerin gizli servislerinin kullandığı uluslararası nitelik kazanmış kanlı bir projenin taşeronudur.

Bugüne kadar Türkiye, özellikle bu görevi yürüten istihbarat birimlerinin ellerinde yeterli belgeler de bulunmasına rağmen, bu gerçekleri muhatap ülkelerin yüzlerine çarpmaktan kaçınmış, bundan cesaret alan PKK ise varlığını sürdürerek bugünlere gelmiştir. Mevcudiyetini devam ettirmek için uluslararası destekçisi hiç eksik olmayan, kimin işine yarayacaksa ona hizmet eden ve elden ele devredilen bir terör örgütü olarak ülkemizin çeyrek yüzyılına ağır darbeler vurmuştur.

Ne zaman ki PKK bir gerileme göstermiş ve zayıflamaya başlamışsa mutlaka bir gizli el sahiplenmiş ve örgütü diri tutacak dış desteği vermiştir. Kimin Türk milleti ile hesabı varsa aynı anda bir yâda birkaç küresel destekçisi olagelmiş, bazen açıkça, bazen dolaylı, bazen insan hakları kisvesi ile bazen demokratikleşme adı altında, terörün siyasallaşması ve zemin bulması için komşu ülkeler de olmak üzere bu oyunda yerlerini almışlardır.

Bugün silahlı militanlarını eğittiği, barındırdığı ve yönettiği yer Irak’ın Kuzeyinde, peşmerge reisi Barzani’nin denetimindeki Kandil Dağı yöresindedir. Bu bölgenin uluslararası kontrolü fiilen Amerika Birleşik Devletleri’ndedir. Nitekim geçmişte Başbakan Erdoğan’ın da dile getirdiği gibi PKK’ya ağır silah verdiği yönünde Washington hakkında kuşkular oluşmuş; bizzat Barzani terör örgütü olarak görmediğini açıkladığı PKK’yı canlı tutmak için bütün yardım ve destek kanallarını bugüne kadar açık tutmuştur.

Başbakan Erdoğan ve AKP hükümetleri ise yıllardır terör örgütünü teslim almak için insafa gelmelerini beklemeyi tercih etmişler, Irak’ın kuzeyinden uzaklaşmaları veya uzaklaştırılmaları için hiçbir zorlayıcı tedbire, caydırıcı güce başvurmamışlardır. Ve elbette ki PKK kadroları da kendilerine göz yumulacak küresel emellerle işbirliğine girişmişler, bazen İsrail’in, bazen Suriye’nin, bazen Kıbrıs Rum Kesimi’nin, Yunanistan’ın, Avrupa’nın ve Amerika’nın himayesi ile varlıklarını sürdürmeyi başarmışlardır.

Bunlar PKK hakkında bilinen gerçeklerdir ve konuyla ilgili uzman olmayan kişilerin bile bileceği güncel olaylar ve gelişmelerdir. Yani bugün, yaşadığımız bütün eylemlerin hesabının sorulacağı öncelikli adres peşmerge reisi Barzani, bu zatın bulunduğu Irak Devleti ve ile Irak’ın işgalcisi Amerika Birleşik Devletleri olmalıdır. Ancak işin ilginç yanı, son günlerde artan terörün kaynağı ve terör örgütünün arkasındaki güçler hakkında hükümet tarafından yapılan yorumlar ve uyandırılmak istenen çağrışımlardır.

Milletimizi artık iyice öfkelendiren kanlı eylemler tırmandıkça AKP zihniyeti daha çok köşeye sıkışmış, açılımın iflasını gizlemek için bahane arayışlarına hız vermişlerdir. Özellikle son aylarda artan eylemlerin toplumda yarattığı haklı öfke hem açılımın sorgulanmasına, hem de AKP’nin gerçek yüzünün görünmesine vesile olmuştur. PKK’nın eylemleri ile İsrail arasında kurulmak istenen rabıtanın zamanlaması ve yöntemi son derece manidar ve kuşkuludur.

Elbette ki bütün başka ülkeler gibi, siz suskun kalmışsanız, siz boyun eğmişseniz her yabancı devlet gibi İsrail’de ülkemize zarar verecek unsurlardan yararlanmak isteyecek ve belki de yararlanacaktır. Bunları bizim belgeleriyle bilmemiz ve açıklamamız mümkün değildir. Ancak, özelikle İskenderun’da meydana gelen saldırıdan sonraki üstü örtülü ve kaçamak açıklamalar sorumluluğu yalnızca İsrail’e atarak, peşmergenin ve küresel gücün suçunu örtme arayışı ve sorumluları saptırma gayreti olarak dikkatimizi çekmiştir.

Başbakan Erdoğan ülkemizin nasıl geliştiğini, kalkındığını anlatırken bunun PKK eylemleri ile baltalandığından bahisle artan terör ve bölücü eylemlere yıllardan beri süren ucuz politikacı bahaneleri ile cevap arayışına girmiştir. Anayasa değişikliği ile terörün artması arasında illiyet kurmak ise ancak Başbakan Erdoğan’ın mantığı ile izah edilecek bir garabettir.

Bizim buradan çağrımız şudur: Şayet iddia ettiği gibi yabancı güçler sözde AKP hükümetinin kalkınma hamlelerini, demokratikleşme arayışlarını terörle bastırmak istiyorlarsa, bunun ortaya çıkartılması hükümetinin görevidir. Basın karşısında sızlanmak değildir.

Eğer Başbakan, sözde çok başarılı olan AKP hükümetinin önünün küresel karanlık eylemlerle kesilmeye çalıştığını yandaş medyanın bunca propagandasına rağmen iddia ediyorsa, bunun delilerini bulmak ve açığa çıkarma da onun görevidir. Karnından konuşmak hiç değildir. Biz buradan Başbakan Erdoğan’a artan bölücülüğü ve terörün gerisinde zaten malum olan yabancı parmağı arayacağına önce kendisine ve yıkım projelerine bakmasını tavsiye ediyoruz.

Biz ona tekraren hatırlatalım ki, terör ve bölücülük yıllardan beridir; ABD ile yaptığı nafile pazarlıkların, tezkereye rağmen yapamadığı kara harekâtının, Peşmerge reisine tam teslimiyetin, Habur’da AKP ile PKK kucaklaşmasının, bölünmeyi anayasaya yedirme arayışının ve etnik kimlik tahrikinin sonunda artmıştır. Başbakan’ın terörün kaynağını ve tırmanışının nedenini başka yerlerde aramasına gerek yoktur.

Bizzat Başbakan Erdoğan ve hükümetleri bölücülüğe çanak tutmuş, bölünmeyi körüklemiş ve kardeşliği incitmişlerdir. Başbakan’ın getirdiği noktada bölücülüğün aldığı cürete bakınız ki, hiçbir tahkikata maruz kalmadan özgürce suç işleyen bölücülük, İmralı canisinin resimlerini taşıyarak “‘Meclisi basarız, Erdoğan'ı asarız’, ‘Kana kan, seninleyiz Öcalan’” diyebilmişlerdir.

Milliyetçi Hareket olarak, siyasi fikirlerine ne kadar karşı olursak olalım, bu ülkenin Başbakan’ına bu sözleri söyleyenlerin hakkından gelmek, muhatapları sussa bile bizim boynumuzun borcu olsun. Erdoğan’ın kendi eliyle azdırdığı bölücülüğe hadlerini bildirmek AKP sinmiş olsa bile bizim iktidarımızın görevi olsun. Başbakan Erdoğan ise gelişmelerden uyansın, doğrulsun, açılımdan vazgeçsin, yıkımdan caysın ve yanlış yaptığını itiraf ederek hakkında milletin vereceği hükmü beklesin.

KAYNAK : Haber 7
YORUMLAR 203 TÜMÜ
  • serhat emin 14 yıl önce Şikayet Et
    terör sorunu. iktidarı muhalefeti ile işçisi çiftçisi ile el ele vermeyip populist politikalar yapıldığı sürece çok karmaşık hale gelmiş olan terör sorununu biraz zor çözeriz.herkes sadece bu konuda bile birbirini suçluyor,parti meselesi yapıyor.bu da samimiyetsizliğin en açık göstergesidir.özel eğitilmiş birlikler olmadığı,terröristle masum vatandaş ayrımı iyi yapılmadığı,caniye karşı sert ve acımasız,temiz vatandaşa şefkatle yaklaşılmadığı müdddteçe de asla çözülmez.
    Cevapla
  • onur çelenk 14 yıl önce Şikayet Et
    bahçeli varsa mhpye oy yok. ben milliyrtçiyim arkadaş ama ülkücü değilim bakın abime ben 58 yaşındayım destekleyin mhpyi diyor bi parti körü körüne desteklenmez helede başında bahçeli varsa ben ne zaman bahçeli gider başa dimdik sözünün eri bi adam çıkar ben o zaman mhpli olurum diyenlerdenim
    Cevapla
  • Mehmet Ali Samaci 14 yıl önce Şikayet Et
    Bunlari söyleyen Bahcelimi yoksa baska birisimi anlamak cok zor.... 28 subat öncesinde terör konusunda basarili bir özel tim vardi bunu senin koalisyonun zamaninda kaldirdiniz cunku sizi iktidara tasiyan askerler bundan cok korkmuslardi!Diger bir konu terörun elebasinin bu durumda yasamasi, asilmasindan daha iyidir ulkemiz icin! Sende bunu bildigin icin sans elindeyken asmaktan vazgectiniz!Terörun azmasindaki tek neden acilim degil:Bir noktaya saldiri yapiliyorda o noktaya ayni mesafede bulunan sivil arac askeri aractan 5 saat önce olay yerine ulasiyorsa gerisini sen dusun!
    Cevapla
  • recep kılıç 14 yıl önce Şikayet Et
    mhp. bu mhp chp den daha karanlık bunlar kime hizmet ediyorlar beli deyil
    Cevapla
  • recep kılıç 14 yıl önce Şikayet Et
    bahçeli. şu devlet bahçeli nekadar boş bi adam bun a oy verenlere şaşıyorum acıyorum birsi yazmış mhp deki kadro kimsede yoktur evet biz biliriz o kadroyu memleketin anasını aglatılılar alllah birdaha mhpli günleri bize götermesin bu milet nezaman mhp den kurtulursa ozaman rahata erer
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR