Ömer Seyfettin’in Hazin Hikayesi

Ünlü Türk hikayecisi Ömer Seyfettin’in hazin hayat hikayesi yayınlandı.

ABONE OL
GİRİŞ 03.07.2014 08:40 GÜNCELLEME 03.07.2014 08:41 Tarih ve Fikir
Ömer Seyfettin’in Hazin Hikayesi
Ömer Seyfettin’in Hazin Hikayesi

Derin Tarih Dergisi Temmuz sayısında yer alan Ümit Bayazoğlu imzalı makaleye göre, Ömer Seyfettin 23 Şubat 1920’de şeker hastalığından ötürü son durağı olacak Haydarpaşa Hastanesi’ne kaldırılmış, 6 Mart 1920’de ise bu hastanede son nefesini vermişti. Bayazoğlu ünlü yazar Ömer Seyfettin’in hazin ölüm hikayesini şöyle anlatıyor:

Şeker hastası olmuştu ve daha kötüsü bu maraz hızla ilerliyordu. Fakat bundan ne kendisinin ne de o devir doktorlarının haberi vardı.

Olamazdı da zira o zamanlar diyabet ve insülin dünyada bile bilinmiyordu. Her doktora gittiğinde şekerin yaptığı eklem ağrıları için romatizma tedavisi uyguluyorlar ve çıkarken sıkı sıkı tembihliyorlardı: “Aman azizim bol bol portakal, madalina ye, üzüm hoşafı iç” diye.

Böyle diye diye 23 Şubat 1920’de yazarı bir daha kalkmamak üzere yatağa düşürdüler. Ve Ömer Seyfettin 6 Mart’ta Haydarpaşa Hastanesi’nde “Ah Selanik!” diye inleye inleye son nefesini verdi. Nümayiş gibi kalabalık ve öfkeli bir cemaatin huzurunda cenaze namazı kılındıktan sonra Kuşdili’nde Mahmud Baba haziresinde toprağa verildi. Cenazesinden bugüne iki hatıra kaldı. Birincisi, Mahmud Baba haziresinin üzerinden yol geçeceği veya araba garajı yapılacağı gerekçesiyle mezarı kaldırılacak ve 23 Ağustos 1939’da Zincirlikuyu Mezarlığı’na nakledilecekti. Vefatından 19 yıl sonra kemikleri Asya’dan Avrupa’ya nakledildi.

İkinci ve en acısı, vefatından sonra cenazesi kimsesizlerin cenazeleri gibi Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne kaldırılmış ve orada görevli Sivaslı bir hademe tarafından karnı yarılarak otopsisi yapılmıştı. Kadavrasının fotoğrafını ise kütüphane memuru çekmiş, etrafında toplananlar ilgisiz nazarlarla fotoğrafçıya bakmışlardı. Halbuki önlerinde yatan edebiyatımızın usta kalemlerinden birinin cenazesiydi. Bu ayıp bize yeterdi.

Bir ikincisini yetiştiremediğimiz Ömer Seyfettin sahipsiz ve yapayalnız ölmüş, cenazesi hastanede kesilip biçilmiş ve arkadaşları bundan çok sonra haberdar olabilmişlerdi. İnanmayan Yusuf Ziya Ortaç’ın Bir Varmış Bir Yokmuş: Portreler adlı kitabındaki ilgili bölüme baksın.

YORUMLAR 4
  • Erkan 10 yıl önce Şikayet Et
    İman iman varmıydı ona bak . Boşverin ayıp falan, iman varmıydı o iman tahtasının altında ona bakın. Gerisi fasarya ve Bol mügalata.
    Cevapla
  • Abdullah Genc 10 yıl önce Şikayet Et
    Hikayelerinde Din ve Dindar. Falaka'yı duymayanınız yoktur. Okuduğunuzda, bir Kur'an Kursu hocasını nasıl tasvir ettiğini, içiniz acıyarak görürsünüz. Üzülmeden önce, Hakk'a saygısını düşünmek gerekmez mi...
    Cevapla
  • Ahmet Dümbürdek 10 yıl önce Şikayet Et
    Hazin. Cumhuriyet dönemi insanlarından daha fazla ne beklenirdi ki?
    Cevapla
  • Şeyh Şamil 9 yıl önce Şikayet Et
    1920'de Cumhuriyet? İnsanların görgüsüzlüğü, bilgisizliği, cahilliği demek çok daha doğru olur değil mi? Bugün de Cumhuriyet var ama insanların iyi olmasını da kötü olmasını da belirleyen bu değil.Cumhuriyetin 1923 menşeili olduğunu da unutmayalım...
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR