126 yıl önceki kara propaganda

126 yıl önce Sultan II. Abdülhamid'e yapılan kampanya ve buna karşı Osmanlı Dışişleri Bakanlığı'nca verilen cevaplara ulaşıldı.

ABONE OL
GİRİŞ 05.08.2014 12:13 GÜNCELLEME 05.08.2014 12:27 Tarih ve Fikir
126 yıl önceki kara propaganda
126 yıl önceki kara propaganda

Yahudi Siyonistlere, Filistin’den toprak vermemesi üzerine Sultan II. Abdülhamid hakkında, iktidara gelişinin 6. yılından itibaren basında, ‘Sağlığı bozuk’ içerikli haberler yaptırıldığı, Sultan’ın bu iddialardan sonra 26 yıl daha yaşadığı ortaya çıktı.

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı Osmanlı Arşivlerinde ortaya çıkan belgelerde, dış güçlerin bir asır önce de uluslararası medya aracılığı ile kara propaganda yürütüldüğü anlaşılıyor. İtibarsızlaştırma girişimleri için, hakkında 'Kızıl Sultan', 'İstibdatçı', 'Sansürcü' 'Diktatör' gibi ithamlar yapılan Sultan II.Abdülhamid için, 'Hasta adam, yakında ölecek, asabi' gibi propaganda yapıldığı da ortaya çıktı. Sultan Abdülhamid hakkındaki ithamların, özellikle Ermeni isyanlarının başladığı (1890) ve Siyonist Yahudilerin Filistin'den toprak istediği tarihlerden (1895-1896) sonra artması dikkat çekiyor. Osmanlı Arşivleri'nde yer alan belgelere göre, 1892 yılından itibaren Batı basınında ve kamouyunda Sultan II. Abdülhamid için hasta olduğuna dair dedikodular hızla yayılmaya çalışıldığı, Osmanlı Hariciyesinin (Dışişleri Bakanlığı) de bunları tetkik ederek yalanladığı anlaşılıyor. 

Bir itibarsızlaştırma oyunu

Akıl ve vücut sağlığı yerinde olmayan dirayetsiz kişilerin yönetici olamayacağı, ülkeyi sağlıklı yönetemeyeceğinin insanlar üzerindeki etkisini bilen çevrelerin, istedikleri tavizleri koparamadıkları Sultan II. Abdülhamid Han hakkında itibarsızlaştırma girişimleriyile ilgili yeni belgeler ortaya çıktı. Sultan II. Abdülhamit Han'ı itibarsızlaştırma için çeşitli ithamlarda bulunan çevrelerin, 1892'den itibaren Sultan'ın sağlığıyla ilgili de akıl almaz iddiaları ortaya attıkları, ancak Sultan'ın bu iddialardan yaklaşık 26 yıl sonra hayata veda ettiği belirlendi. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı Osmanlı Arşivlerinde yer alan kayıtlarda, 1892 yılından itibaren başlatılan Abdülhamid'in sağlığı ile ilgili olumsuz haberlerin, 1895, 1897 yıllarında da sürdüğü, 1906 yılına kadar da artarak, devam ettiği anlaşılıyor. Özellikle Alman, Avusturya, Fransa ve Amerika gazetelerinde yer alan bu haberler 'Sultan'ın mizacının/sağlığının bozulduğu' şeklinde görülüyor. 

Süreç nasıl işletiliyordu?

İtibarsızlaştırma amacıyle yapılan süreç şu şekilde işletiliyordu; Nereden geldiği belli olmayan bir telgraf veya mektup alınıyor ve bir gazetede haber yapılıyordu. Oradan da diğer gazeteler alarak aynı haberi yayınlıyorlardı. Ertesi gün ise Osmanlı Sefaretince durum Hariciye (Dışişleri Bakanlığı) Nezareti'ne iletiliyor ve haber tekzip ediliyordu.

Osmanlı Devleti hiç birini es geçmemiş

Konu ile ilgili, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde ortaya çıkan belgelerden bazıları şu şekilde:

-1892 Almanya; Berlin gazetelerinden biri, bir telgrafnameye atfen, padişahın sağlığı ile ilgili bir haber nakletmiş. Reuters Haber Ajansının Berlin'de görevli muhbiri Mantler(?) Padişah'ın mizaç-ı hümayunlarında inhiraf (sapma) olduğuna dair kendisine bir haber gelmediğini ve bu haberi tekzip edeceğini ifade etmişti. Baron Marshall ile görüşülmüş, o ise olayın başka yerden kaynaklanmış olabileceğini, ancak Almanya'dan gelmiş olaylarmış gibi yayıldığını ifade etmiş. (13 Mayıs 1892) (HR.SYS. 26/28)

-Bunları yayınlayanlar ise, 14 Mayıs 1892 tarihli başka bir belgede "fakat bazı siyasi maksatlarına erişmek için bu gibi telgrafnameleri Berlin'den yazılmış diye neşr eden şahıslar" olarak nitelemişler. (HR.SYS. 26/29). Yapılan incelemede telgrafnamenin Vesiliski (Vasiliski) adında bir Rusyalıdan alındığı ve "Algemeine Deutsche Rayh Kurspondayh(?)" isimli gazetede yayınlandığı görülüyor. (HR.SYS. 26/30). Telgrafnamenin ise 9 Mayıs tarihinde Viyana'dan geldiği anlaşılıyor. (HR.SYS. 26/31). Viyana'dakilerle ilgili ise hiçbir şey söylememek için kaçamak bir yol takip edildiği anlaşılıyor (HR.SYS. 26/33).

'O iddialar gerçek dışıdır'

Yayınlanan tekzibname metninin Osmanlıca tercümesi şu şekildedir:

-"Zat-ı şevketsimat-ı hazret-i şehriyarinin bir müddetten beri vücutça muzdarip bulunduğuna ve maiyyet-i hümayunları hizmetindeki Türkler çıkarılıp yerlerine Ruslar alınmış olduğuna dair bu kere Paris'den yeni bir havâdis işâa olunmuşdur. Böyle bir rivayetin münâsebetsizliği pek aşikardır. Ahîren Dersaâdet'ten vârid olan ma'lûmâta nazaran sıhhat ve âfiyet cihankıymet hazret-i pâdişâhî ber kemâl olup zât-ı hümâyûn-ı mülûkâneleri daima umûr u mesâlih-i saltanat-ı seniyyeleriyle tevağğul buyurmaktadırlar" (HR.SYS. 38/21)

-11 Ağustos 1906 tarihinde de bu defa ABD'nin Washington Sefareti'nden gelen bir telgrafta, bir gazetede padişahın sıhhatine dair endişe verici bir rivayet yer aldığı ifade edilmiş ve tekzibi için müsaade istenmiştir(HR.SYS. 74/82).

NİÇİN HİLAFETİ TERKE ZORLANDIM

Yahudi Siyonistlerin, defalarca Filistin'den toprak için Sultan Abdülhamid'de yaptıkları taleplerin, tavizsiz geri çevrilmesi Abdülhamid hakkındaki itibarsızlaştırma kampanyalarını hızlandırtmıştı. Sultan Hamid, Şâzelî şeyhi Ebu'ş-Şâmât Mahmud Efendi'ye yazdığı 22 Eylül 1329 (1913) tarihli bir mektupta şunları kaydediyor: "Ben, Hilâfet-i İslâmiyye'yi başka herhangi bir sebep dolayısıyla değil, Jön Türkler adıyla bilinen İttihat Cemiyeti'nin baskı ve tehdidiyle bıraktım. Hilâfet'i terke zorlandım, mecbur bırakıldım. Mukaddes toprak Filistin'de Yahudîler için millî bir devlet kurulmasına muvafakat etmem konusunda ısrar ettiler. Bütün ısrarlarına rağmen, bu teklifi kat'î surette reddettim. Nihayet 150 milyon İngiliz altını va'd ettiler. Bu teklifi de reddettim ve kendilerine şu cevabı verdim: '150 milyon İngiliz altını değil, dünya dolusu altın verseniz, bu teklifinizi asla kabul etmeyeceğim. Ben Millet-i İslâmiyye'ye ve Ümmet-i Muhammed'e otuz seneden fazla hizmet ettim. Atalarımın yüzünü kara çıkarmadım.' Bu kat'î cevabımdan sonra tahttan indirilmem konusunda görüş birliği ettiler ve beni Selânik'e gönderdiler. Mevlâya hamd ettim ve ediyorum ki, mukaddes toprak Filistin'de bir Yahudî devleti kurulması teklifinden kaynaklanan ebedî ayıbın lekesini Osmanlı Devleti'ne ve Âlem-i İslâm'a sürmeyi kabul etmedim. (Bunun üzerine) olan oldu."

FRANSIZ VE ALMAN BASININA TEKZİB

22 Haziran 1895 tarihli belgede, Gazette de Frankfurt isimli gazetenin 162 sayılı nüshasında, Londra'dan gelen bir telgrafın yayınlandığı ve bunun tekzip edildiği ifade ediliyor. Gazetede yer alan telgraf yine yukarıdaki gibi Padişahın "münherifu'l-mizac" (rahatsız, mizacı sağlam olmayan) olduğu yönünde. (HR.SYS. 31/43).
 

7 Ocak 1897 tarihli Berlin Sefaretinden gelen bir başka belgede de yine, Staatsbürger Zeitung isimli gazetede padişahın "ahval-i sıhhiye-i hümayunlarının muceb-i endişe bir surette" bulunduğu yönünde bir haberin Fransız gazetesinden alınarak yayınlandığı ve buna karşılık "rivâyet-i mezkûrenin bî-asl ve esas olduğu ve zâtı şevketsimâtı hazreti şehriyarinin sıhhat ve afiyet içerisinde olduklarını" ifade eden bir tekzibname yayınlandığı ifade edilmektedir. (HR.SYS. 38/21).

KAYNAK : STAR
YORUMLAR 6 TÜMÜ
  • Kahraman Maraşlı 10 yıl önce Şikayet Et
    geceyarısı. gerçekten kullandığın rumuz gibi halen karanlıklarda yaşamaktasın ya da kafanı kuma gömmüşsün. daha denir ki
    Cevapla
  • GeceYarisi 10 yıl önce Şikayet Et
    AKPliler. 2.Abdulhamid abartilmis bir padisahtir. Masalllah elestiri kabul etmiyorsunuz bakalim. Papagan gibi ayni laflar...2.Abdulhamid Ermeni katilidir. Isteyen Van Kusatmasi ve Adana Katliamlarini aratabilir. Ayrica kendisinin bir karis toprak vermemesi de yalandir. En cok toprak onun zamaninda kaybedilmistir. Hele bir 93 Harbi var ki Osmanli sefilleri oynamistir. 2.Abdulhamid'in Ingiliz yanlisi oldugunu herkes bilir. Zaten 93 Harbinden sonra Ingiltereye tesekkur kapsaminda Kibris Adasini vermistir. Ayestafanos anlasmasinin sartlarini Ingiltere lehimize degistirmis ve Berlin Anlasmasi imzalanmistir. Osmanli devleti son 150 yilini Ingiltereye borcludur. Ingiltere olmasa Avrupa ve Rusya Osmanliyi ezer gecerdi . Her yenilgiden sonra Ingiltere araya girip durumu duzeltmistir. Islamcilik Ingiliz icadidir ve tutmamistir. Allah Fransiz Devriminden razi olsun . Tum Balkan ve Ortadogu halklari ozgur oldu..
    Cevapla
  • SALİH YETİMOĞLU 10 yıl önce Şikayet Et
    Osman Öztürk;. Allah senden razı olsun...
    Cevapla
  • osman öztürk 10 yıl önce Şikayet Et
    ,,,Biz bu sahalardan çekilelim, emin olun ki buralar daimi karışık ve iğtişaş(özü kaybettirilmek istenen) sahalar haline gelecektir,Ulu Hakan Cennet Mekan Sultan Abdülhamid Han,,,,,. ,,,,,Biz Yahudiler yirminci yüzyılda Ortadoğu’da yıkılmaz denen devleti(Osmanlı İmparatorluğu) yıkıp iki devlet kurduk(İsrail-Türkiye). Onlara(Türkiye) öyle güzel bir sistem inşa ettik ki, Türkler, bize Filistin’i vermeyen Abdülhamit’e en az iki yüz sene daha söverler. Ulu Hakan Abdülhamit Han,ın 150.yıllık intikamını alma vakti geldi, Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim. Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim. diz çök İNGİLTERE, diz çök, AVRUPA, diz çök İSRAİL, diz çök PARELEL YAPI, ve diz çök HAK BİLMEZ HUKUK BİLMEZ, OSMANLI DÜŞMANI, KURAN DÜŞMANI CHP diz çök, ESKİ TÜRKİYE,Yİ KİMLER KURDU KİMLER YÖNETTİ Türkiye bir İNGİLİZ imalatıdır! Bütün kurumlarımız, sistemimiz Kraliçe'nin adamları tarafından dizayn edilmiştir! CHP ile MHP bu sistemin devamına hizmet etmektedirler! Erdoğan "Devletin değil milletin yanında Cumhurbaşkanı!" derken aslında,"Devleti İngiliz ve yahudi sisteminden arındıracağız!" demek istiyor,,,,,
    Cevapla
  • murat cg 10 yıl önce Şikayet Et
    Şu anda olsaydı ne olurdu. Merak ediyorum Büyük Hakan Abdülhamid Han şu an olsa Tüm islam ve Türk alemindeki bu zulümler nası cereyan ederdi.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR