Türkiye'nin cezalı şehirleri

Merkezi hükümete isyan ettiği için cezalandırılıp yatırım yapılmayan ve kara listeye alınan şehirlerimizi biliyor musunuz?

ABONE OL
GİRİŞ 10.09.2014 12:42 GÜNCELLEME 10.09.2014 16:10 Tarih ve Fikir
Türkiye'nin cezalı şehirleri
Türkiye'nin cezalı şehirleri

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci

Batı hukuk tarihinde, çocuklar ve deliler fiillerinden dolayı cezalandırıldığı gibi; ölülere, hayvanlara, hatta cansız varlıklara ceza verildiği olurdu.

Daha da garibi, bir savaş kaybedildiği zaman, silahlara ceza verilirdi. Toplar, zincirlenir; kılıçlar, pantolonun içine sokulurdu. Cansızların cezalandırılması geleneğine, cezalı şehirlerle biz de katkıda bulunmuşuzdur.

Çoklarından “bu vilâyet cezalı”; “şu kasaba cezalı” diye duyarsınız. Konya, Bursa, Yozgat, Bilecik, Kütahya, Kırşehir, Maraş, Rize, Tunceli, Düzce, Zile, Menemen gibi şehirlerin ismi bu meyanda anılır.

Fransa ihtilâlinden sonra, kralcılara destek veren Vendée gibi şehirler, kara listeye alınmıştı. Bundan ilham alan bizimkilerin de, cezalı şehirler listesi hazırladığı kanaati halk arasında hâkimdir.Bu şehirlerin büyük kısmı, merkezî hükümete karşı isyan veya dikbaşlılık sebebiyle kara listeye alınmış; mesul görülenler, İstiklâl Mahkemeleri vasıtasıyla sindirilmiş; şehirler de yatırımlar engellenerek cezalandırılmıştır. Ancak bu bilgilerin çoğu rivayetlere, hatta şehir efsanelerine dayalıdır.

Şehre sırtı dönük heykel

Çapanoğlu isyanları sebebiyle Ankara’yı çok uğraştıran Yozgat, rivayete göre bir ziyaretinde halk zamanın reisicumhurunu protesto ettiği ve heykel yaptırmadığı için kara listeye alınmış; hiçbir yatırım yapılmadığı gibi; yol üzerinde olmasına rağmen demiryolu bile geçirilmemiştir. Nitekim Ankara-Sivas demiryolu, arazi müsait olduğu halde, Yerköy’den Kayseri’ye iner; sonra tekrar yukarıya çıkarak Sivas’a ulaşır. Yozgat, bugün bile milliyetçiliğin kalesidir.

KONYA

İki defa patlak veren ve zor bastırılan Konya isyanı, bu şehrin kara listeye alınmasına sebebiyet vermiştir. Türkiye’nin en büyük vilâyeti Konya’da bulunmazken; Konya’nın kazâsı kadar şehirlerde sivil havaalanı vardır. Üstelik Konya’da devlete ait fabrika yok denecek kadar azdır. Yani devletten yeterince destek alamamıştır. Bugün bile Konya’daki fabrikaların tamamı hususi sektöre aittir. Sağ iktidarlar da, zaten Konya çantada keklik diyerek yatırım yapmamıştır. Yani Konya, Bursa gibi, kendi kendine zengin olmuştur. Ayrıca Konya’daki heykelin yüzünün istasyona, sırtının ise şehre dönük oluşu, bazılarınca Atatürk’ün şehre küskünlüğü olarak tefsir edilmiştir.

TUNCELİ, RİZE VE MARAŞ

Rize ve Maraş gibi şehirler, şapka inkılâbına isyan (1925) sebebiyle kara listededir. Hatta Hamidiye zırhlısı, bu sebeple Rize’yi bombardıman etmiştir. Birkaç esrarkeşin Kubilay’ı öldürmesi şeklinde vuku bulan Menemen hâdisesinde (1930), kayıtsız kaldığı düşünülen halkın sürgünü bile akıldan geçmiştir. Tunceli ve Palu, malum isyanlar sebebiyle mimlidir.

KÜTAHYA

Tek sebep isyanlar değildir. Denir ki Kütahya, Yunan Harbi sırasında büyük bir mağlubiyete sahne olduğu için kara listeye alınmış; bütün yatırımlar, Kütahya’dan çok küçük olan Eskişehir’e kaydırılmıştır. Böylece, eski bir eyâlet merkezi olan Kütahya sönerken; Eskişehir, onu defalarca katlamıştır. Isparta, Nurculuğun merkezi olarak görüldüğü için, kara listede iken; Demirel sayesinde zincirini kırmıştır.

Bizi köy de yapsanız...

Güyâ reisicumhurun Kayseri’ye 1930’daki ziyaretinde, imam-müezzin maaşlarının çok düşük olduğundan şikâyet eden müftü Kızıklı Kasım Hoca’ya, “Sizin peygamberiniz, namaz kıldırırdı, maaş mı alırdı?” diye sorduğunda, “Bizim peygamberimiz devlet idare ederdi; maaş mı alırdı?” diye cevap vermesi, infiale sebep olmuş; Kayseri kara listeye alınmıştır. Kayserililer, 4 sene sonraki gelişinde Atatürk’ün çok beğendiği bir heykel dikerek ve Anıtkabir’in taşlarını taşıyarak kendilerini affettirdiler. Şehir, bez ve tayyare fabrikasına kavuştu.

BURSA NASIL LİSTEYE ALINDI?

Bursa’nın kara listeye alınmasını Rıza Nur hikâye ediyor. Rivayete göre, 1930’da Mudanya iskelesine doğru giden çok sayıda otomobilin hikmetini soran Atatürk, “Kaplıcaya gelen meşâyıhdan Esad Efendi’yi karşılamaya gidenlermiş” cevabını alınca; “Beni karşılamaya bu kadar araba gelmedi” diyerek üzüntüsünü belli ediyor. Esad Hoca ve ailesi kabahatin cezasını, ertesi sene vuku bulan Menemen hâdisesi vesilesiyle öderken; Bursa, başta demiryolu olmak üzere devlet yatırımlarından mahrum kalmıştır.

Osmanoğulları’nın anavatanı Bilecik, Yunan işgali sırasında tamamen yanmıştı. Derler ki, yeniden kurulurken, Ankara, yeni şehrin istasyon yakınında olmasını istemiş; halk ise buradaki tarlalar yerine, bir tepe yamacına kurulmasını tercih edince, ipler kopmuştu. Kiğı, Şebinkarahisar gibi şehirler ise, zelzele veya yangın sebebiyle yıldızı sönmüş şehirlerdendir. İki büyük şehir arasında kaldığı için gelişemeyen bazı şehirler ise, bu geri kalmışlığı, cezalı olmaya bağlar.

Kırşehir, 1954 seçimlerinde reylerin tamamını Millet Partisi kurucusu olan hemşehrisi Osman Bölükbaşı’na verdiği için kazâ hâline getirildi; üstelik vilâyet yapılan eski kazâsı Nevşehir’e bağlandı. Bunun üzerine Kırşehirliler, DP idaresine “Bizi köy de yapsanız, Osman’ı muhtar seçeriz” diye telgraf göndermişti. Ankara, hatasını çabuk anlamış; Kırşehir, 1957’de tekrar vilâyet hâline getirilirken, bu işten Nevşehir, kazançlı çıkmıştır.

“İstanbul’a bu küskünlüğünüz niye?”



Yunan Harbi esnasında İstanbul-Ankara arasındaki gergin hava, inkılâptan sonra da devam etti. Ankara’nın başşehir yapılması, bazılarında hayal kırıklığına sebep oldu. Hatta, meşhur muhalif Gümüşhane Mebusu Zeki Bey “İstanbul’a bu küskünlüğünüz niye?” diye başlayan bir konuşma yaptı. Ankara’nın başşehir olmasının esas sebebi, İstanbul’un muhalif tavrı ve Anadolu’nun bundan çekinmesinden ziyade, Lozan Anlaşması ile İstanbul’un bir bakıma milletlerarası idareye verilmesidir. İki şehrin birbirine soğukluğu bir müddet devam etti. İstanbul gazeteleri Ankara’yı küçümsemeye devam etti. 1925’te Şeyh Said hâdisesi vesilesiyle çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu ile bu gazeteciler tevkif edilerek hizaya getirildi. İstanbul basını susturuldu. Bundan sonra iki şehir arasındaki münasebetler düzeldi. Öyle ki şehir meclisi, şehrin adının Kemalkent olarak değiştirilmesini bile teklif etti. haber7Reisicumhur bile gitmeye çekindiği bu şehre, ilk defa 1927 senesinde gitme imkânı buldu ve bir daha da merasimler haricinde ayrılmadı. Sosyal hayattan mahrum mütevazı Ankara’ya; gençliğini geçirdiği canlı ve eğlenceli İstanbul’u; Çankaya’daki basit bağ evine de, Dolmabahçe Sarayı’nı haklı olarak tercih etti. Buna rağmen bozkırda Alman şehirlerine benzer mamur, fakat soğuk bir şehir inşa edilirken; eski payitahta bunun binde biri yatırım yapılmadığı için, İstanbul büyükçe bir köy hâline dönüştü.

Türkiye

YORUMLAR 16 TÜMÜ
  • rıdvan çelebi 10 yıl önce Şikayet Et
    Ferhad Dag. Yazdığın" millet Fransızı, İngilizi, Rusu, Yunanı, Italyan ve Ermeniyi mumla arayacak''. '' Siz gidin. Gidin ve merak etmeyin" sözlerin tarihsel bir dayanağı ve bu konuşmayı destekleyen bir doküman varmı ?
    Cevapla
  • ferhad dag 10 yıl önce Şikayet Et
    Aman Allah'ım nasıl bir kara vicdanlı . insanlar tarafından idare edilmişiz??? Birde bize aydınlık getireceklerini anlatmışlardı.
    Cevapla
  • ferhad dag 10 yıl önce Şikayet Et
    ''Siz gidin. Gidin ve merak etmeyin. Bu ülkeyi öyle bir hale getireceğimki,. millet Fransızı, İngilizi, Rusu, Yunanı, Italyan ve Ermeniyi mumla arayacak''. '' Siz gidin. Gidin ve merak etmeyin, sizin sittin (altmış) senede yapamıyacağınızı ben bu millete sitti (altı) senede yapacağım ve siz bir daha bu milleti tanıyamıyacaksınız''. '' Siz gidin. Gidin ve merak etmeyin. Siz bu millete ne yapmak istiyorsanız daha beterini ben yapmazsam ve sizleri mumla aramazlarsa bana Paşa demesinler. Size söz veriyorum''. ''Siz gidin. Gidin ve merak etmeyin. Siz bu milletin Halifesinden kurtulmak istemiyormusunuz, harflerini değiştrimek ve Kuranlarını ellerinden almak istemiyormusunuz, alimlerini asıp ezanlarını yasaklamak istemiyormusunuz, avratlarını açıp başlarına serpuşlarınızı, boyunlarınıza gıravatlarınızı asmak istemiyormusunuz, camilerini, medreselerini kapatıp, ekol (okul) açmak istemiyormusunuz? O işi siz bana bırakın, ben sizden 10 kat daha hızlı başarırım''. Acaba bu sözlerden hangisi söylenmiş olabilirki???
    Cevapla
  • Mete 7 yıl önce Şikayet Et
    Guzel bir çözümleme adam yapmış hala yapmaya çalışıyorlar
    Cevapla
  • Bahane 10 yıl önce Şikayet Et
    Iste sizin ataturkunuz. iste yaptiklari iste soyledikleri, daha bunlar birsey degillll..zamani gelsin belgeleriyle neler paylasilacak.Ee gokten inme kitaplarla devlet yonetilmez diyen ataturk, cikmis demis sizin peygamberiniz diye baslayan bir cumle kurmus cok mu yani? adam din dusmani, adam mason , ingilizlerle anlasip tokalasip gonderiyor..Ve sonrasi? Osmanli ulkesi birden ataturk un kurdugu ulke oluyor bak bak sen su ise..Bu ulke hep Muslumanda hepte oyle kalacak..
    Cevapla
  • Mustafa YILMAZ 10 yıl önce Şikayet Et
    adı yasaklı olarak geçen şehirlerin hiçbiri. dersimdeki katliama sevinmemiştir..Çünkü o zamanki hükümet CHP ve başında İNÖNÜ vardı..bu partiyi ve yaptıklarını asla desteklememişlerdir..çünkü o sıralarda ta Atatürketen babu yana başlayan islam alimi asma furyası devam ediyordu..Konyada asılan islam alimler için kurulan darağaçları hükümet konağından ta meram yoluna kadardı..binlerce alimi astılar..o zaman haberleşme neydi ki nereden haberleri olacaktı türkiyede olan olayların gerçek yüzünü öğrensinler....Sayın merhum menderesi yalan haberlerle,milleti proveke ederek inandırp idam etmediler mi..kara propagande nedir bilmiyordu halk..islam alimlerini asınca islamda yeraltından bazı cahillerle,hurafelerle bu günlere geldi..toparlanamayışımız bu yüzden..bir alimi öldürmek,milleti öldürmekten beterdir..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR