M. Zahit Kotku Hazretleri'nin bilinmeyen kareleri

13 Kasım 1980 tarihinde vefat eden Mehmet Zahit Kotku Hazretleri, vefatının 34. yıldönümünde bir kez daha dualarla anılıyor.

ABONE OL
GİRİŞ 13.11.2014 12:40 GÜNCELLEME 13.11.2014 13:13 Tarih ve Fikir
M. Zahit Kotku Hazretleri'nin bilinmeyen kareleri
M. Zahit Kotku Hazretleri'nin bilinmeyen kareleri

Mehmed Zahid Kotku Hazretleri, 13 Kasım 1980'de Rahmet-i Rahman'a kavuşmuştu. Üstün ahlak ve faziletiyle tanınan Mehmet Zahid Kotku Hazretleri, birçok alandaki hizmetleri sebebiyle 'Görünmeyen Üniversite' olarak biliniyor.

 Kabri, Süleymâniye Câmii hazîresinde bulunan Kotku, Türkiye'ye yön veren pek çok ismin de manevi hocası olması yönüyle de dikkat çekiyor.

TALEBELERİNE TAVSİYELERİ

Aziz kardeşlerim!

Müslüman yaşamayı, Müslüman ölmeyi ve ilelebed cennette kalmayı Hak Teâla bize nasip etsin. Amin! Bu isteğimizin aşağıdaki duaları okuyarak, kabulünü niyaz ederim.

Bu güne kadar pek çok dua kitapları yayınlanmıştır. Ben âciz kardeşiniz, siz aziz kardeşlerime ve diğer Müslüman kardeşlerime bir hizmet olur düşüncesiyle, muhterem hocamız Ahmet Ziyaed- din Gümüşhanevî (k.s.) Hazretlerinin tertip ettiği ve bizlere emanet ettikleri ve iki bin sahifeyi tutan üç kitaptan aldığımız ve bunlara ilaveten "Buharî, Tirmizî, Câmi-üs Sâğir ve Râmuz" kitaplarından aldığımız, ve Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hakk'ın bizlere öğrettiği dualar; Allah'a hamd etmeye dair âyet-i kerimeler ile tehlil (La ilahe illallah) ve tevhide ait âyet-i kerimeleri, bir de bunlara ilaveten evliyaların isimlerinin anıldığı yerlere, İlahî rahmetin ineceğinden onları da eklemek sureti ile bu dua kitabını istifadenize sunmaktayım. Dualarınızla bizim de Hakkın rızasına ermemize sebep olursunuz. Abdest alıp tam bir ihlâs ile okuyacağınız dualarınızı Cenab-ı Hak kabul buyursun. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şefaatçimiz olsun. Âmin! Bu okuyacağımız Kur'an duaları, Usame (r. a.)'in Resulullah (s.a.v.) Hazretlerinin emri ile Kur'an-ı Kerim'den toparladığı yedi günlük duadır. Şöyle ki:

"Üsame (r.a.) bir zamanlar, Acemistanın İsfahan şehrine gitmiş. 0 gün orada (Karamıta) denilen sapık bir mezhep hakimmiş. Mübarek ve muhterem Usame Hazretlerini hapse atmışlar ve sabrı tükeninceye kadar da işkence etmişler. Bir Cuma gecesi rüyasında Resul-i Ekrem (s.a.v.) hazretlerini görmüş. Resul-i Ekrem (s.a.v.) hazretleri; "Ya Usame! Kalk Kur'an-ı Kerim'i al ve ondan yedi günlük dua çıkar. Haftanın her günü için hususi bir dua belirle ve her gün o duayı oku. Muhakkak sen hapisten çıkar ve bu halinden daha güzel bir hale erişirsin. "Cuma günü için Kur'an-ı Kerim'de bulunan bütün hamd (Allah'ı övme) âyetlerini, Cumartesi günü Kur'an'daki bütün istiğfar (bağışlanma) âyetlerini, Pazar günü Kur'an'daki bütün teşbih âyetlerini, Pazartesi günü bütün tevekkül âyetlerini, Salı günü selâmet (sıkıntılardan kurtuluş) âyetlerini, Çarşamba günü bütün tehlil (La ilahe illallah) âyetlerini, Perşembe gününde Kur'an-ı Kerimde bulunan bütün dua âyetlerini toplamasını ve bu duaları günü gününe okunmasını tavsiye etmiştir. O mübarek zât Peygamber efendimizin emrine uyarak bu duaları hazırlamış ve okumaya başlamış. Allah'ın izniyle bu duaların tesiriyle hapisten kurtulmuştur. Bundan dolayı, her kim samimiyetle ve inanarak bu duaları okursa, mutlaka isteklerinin Allah-ü Teâlâ'nın izniyle gerçekleşeceğinden şüphe edilmemelidir. Sonra bir çok dualar vardır ki, mesela; Abdülkâdir-i Geylânî'nin, Ahmed-i Rufaî Hazretlerinin, Hasan-ı Şazelî'nin, Muhammed Bahaeddin-i Nakşibendî Hazretlerinin ve daha nice büyüklerin hazırladıkları günlük ve haftalık dualar vardır. Fakat bu yedi günlük Kuran Evrâdı (duaları) gibi büyük bir dua kitabı meydana getirmenin imkânı yoktur. Onun için bunun kıymetini iyi bil ve her günkü duayı, günü gününe oku, niyetini iyi tut. Cenab-ı Hak senin ihtiyaç duyacağın her şeyi bilir ve sana mükafatını da verir.

Yeter ki sen her daim onun yolunda ol, emirlerine itaat et ve yasaklarından da uzak ol. Sonra emirlerini ve yasaklarını iyi öğren ve mutlaka etrafındaki insanlara ve özellikle komşularına bunları öğretmeye çalış. Bunu yapmadığın takdirde hakkın yolunda olmazsın. Bunu da iyi bilesin. Bu da Hazret-i Peygamberin (s.a.v.) tavsiyeleridir. Bunu da Ahmed bin Hanbel'in Müsned'inde zikredilen, Usame b. Zeyd'in (r.a) hadîslerinden öğrenmekteyiz. Ayrıca hepimizin bildiği bir âyet-i kerime vardır, meâlen şöyledir: "Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun." (66/Tahrim 6) Yani insanların evvela kendilerini, sonrada kendi yakınlarını dünya ve âhiret ateşinden kurtarmaya çalışması başlıca görevlerinden olmakla beraber, çocuklarını güzelce öğretip, Allah'ın ve Resulünün emirlerini güzelce tutması, yine Allah'ın yasaklarını ve günahları bilip onlardan kaçması; ailesini, yakınlarını, dost ve arkadaşlarını, özellikle de komşularını kendisinin yaptığı hayırlı şeyleri yapmaya, günah ve yasak şeylerden kaçındırmaya çalışması zorunlu vazifelerimizdendir. Çünkü Müslümanlık nasihatle ayakta durur denilmiştir. Şu halde cehennemin ve dünyanın azabından hem kendini, hem de başkalarını kurtarmak her Müslüman'ın görevi değil midir? Bu okuduğumuz duaların, yaptığımız ve yapacağımız bütün ibadetlerin Allah'ın huzurunda kabul olabilmesi için günahlardan tamamıyla sıyrılıp kurtulmak gerekir. Kötü huylar bu günahlardan hiç de aşağı değildir. Mesela; bir eşkiyâ dağda yol keser, hırsızlık yapar para kazanır, bir diğeri de şehirde oturduğu yerde seni lafıyla kandırıp paralarını kolaylıkla alır. Şimdi bunların ikisi de eşkıya, biri gizli biri de aşikâr. İkisi de birbirinden tehlikeli. İşte günahlar da böyle, birisi aşikâr günah: Zina, kumar, adam öldürme gibi, diğeri: Kibir, gösteriş, kıskançlık ve sair gizli günah. Bunların hepsinden sakınmak ve kaçınmak nasıl gerekli ise ibadetlerin kabul edilmesi için de mutlaka bütün büyük ve küçük günahlardan, bütün kötü huylardan ve günahlardan, hele de para sevgisinden (kendini kurtar da göreyim seni) kaçınmak lazımdır. Allah hepimizi korusun. İnsan para sevgisine ve günaha kapılınca artık gözleri perdelenir.

Hakkı görmez olur. İşte o zaman farkında olmadan doğruya yanlış, yanlışa da doğru dedikleri artık hepimizin gözü önünde meydana gelen hadiselerdendir. Onun için aziz ve muhterem kardeşim! Bu duaları güzelce oku, ibadetlerini de yap, sonra da günahlardan hem kendin kaç, hem de başkalarını kaçındır. Müslümanlık ancak böyle yaşar. Müslümanlıkta buna "Emr-i bil ma'ruf, nehy-i anil münker" (iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak) denir. Müslümanlığın can damarıdır, iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak.

Sonra ikinci kısımda ise Peygamber Efendimizin (s.a.v.) mübarek ağızlarından duyulmuş olan dualar vardır ki bunlar hepimizin baş tacıdır. Bunlara ek olarak başka dualar da vardır. Bizleri duadan unutmamanıza vesile olur ümidiyle sizlere takdim ediyoruz. Hak Teâla cümlemizden ve cümlenizden razı olsun. Ebu Bekir Sıddık Hazretlerinin (r.a.) yukarıda bahsettiğimiz Âyet-i kerime hakkında söyledikleri meşhurdur. însanın gerek kendisini ve gerek diğerlerini ateşten koruması ve kurtarması, ancak cihad ve cihada yardım ile olacağından kimsenin şüphesi yoktur. Cihaddan ve ona yardımdan kaçmak, hem İslâmın yok olmasına sebep olur, hem de cehennemin içine düşülmüş olmasına sebep olur. Cihadın mutlaka kâfirlere karşı yapılması da şart değildir. Düşman ve kâfirler ile yapılan cihada küçük cihad denildiği bilinmektedir. Asıl cihad, örnek bir Müslüman olduğumuzu tüm dünyaya göstermeye çalışmaktır.

Onun için aziz kardeşim, sana sözlerimi tekrar edeyim: Müslümanlık bir taraftan ibadet etmek diğer taraftan da yasak ve günahlardan kaçmaktır. İşte bunları öğren ve mümkün olduğu kadar her müslümana da öğretmeye çalış. Yalnız ibadetle kulluk tamam olmaz. Her hâl ü kârda hem ibadet, hem inanç, hem evlilik ve hem de alış-verişte Müslüman usulünden ve yolundan dışarı çıkma ve bunu her Müslümana söylemekten de çekinme vesselâm. Zira dua "Muhhu'l-ibadeh" (ibadetin özü) yani kulun Allah-ü Teâlâ'ya yalvarıp yakarmasıdır ki, kulun Hakka bu kadar yakın olduğu başka bir hal yoktur. Bu da Cenab-ı Hakk'ın en sevdiği haldir ki, kulunu bu halde ümitsiz ve üzüntülü bırakmaz. Elbette ve elbette isteklerini fazlasıyla verir. Sen de bundan habersiz kalma. Senin kendi uydurduğun dua, dua değil, asıl dua Hakkın sana öğrettiği Kur'an lafızlarıdır. Sen bu duaları canı gönülden oku ve bizleri de dualarından ayırma.

Mehmet Zahid Kotku Hazretlerinin Kısa Hayat Hikayesi

Hoca Efendi, Miladî 1897 (Rumi 1313) yılında Bursa'da doğdu. Ailesi, 1883'de (Rumî 1297) Kafkasya'dan Bursa'ya göç eden Müslümanlardandır. Seyyid ve ehl-i tarik bir zat olan babası İbrahim Efendi, 1929 yılında 76 yaşında Bursa'nın İzvat Köyü'nde vefat etmiştir. Babası Onu: "Oğlum Mehemmed" diye çağırırmış. Soyadı "mütevazi" (alçak gönüllü) anlamındadır. Annesi Sabire Hanım, 1900 yılında Bursa'da vefat etmiştir.

Okuluna devam ederken Birinci Cihan Harbi nedeniyle 1916'da 19 yaşında askere alındı ve çeşitli cephelerde görev yaptı. 10 Temmuz 1919'dan itibaren askerlik görevine istanbul'da 25 K 30 şubede yazıcı olarak devam etti. Hatıra defteri kayıtlarından Mart 1922 tarihinde hala bu görevde olduğu anlaşılmaktadır.

İstanbul'da bulunduğu yıllarda dini toplantı, ders ve vaazların sürekli katılımcısı idi. 16 Temmuz 1920 günü Cuma namazını Ayasofya Camii'nde kıldıktan sonra Gümüşhaneli Tekkesine giderek Şeyh Ömer Ziyaeddin Efendi'ye intisab etti.

Onun 18 Kasım 1921 'de vefatı üzerine irşad makamı olan Tekirdağ-lı Mustafa Feyzi Efendi mürşidliğinde tasavvufî eğitimine devam eyledi. Defalarca halvete girdi. Seyr-ü sülukunu tamamladı.

 

1924 yılında 27 yaşında hilafet namesini ve Râmuz-ül Ehâdîs, Hizb-i Azam, Delail-i Hayrat ve Kaside-i Bürde icazetnamelerini aldı. Bu süre zarfında hafızlığını da tamamladı. Hocasının işareti üzerine muhtelif kasaba ve köylerde dini hizmetler ifa etti.

30 Kasım 1925 tarihli kanunla Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra Bursa'ya döndü ve evlendi. 1929 senesinde babasının ölümü ile boşalan İzvat Köyü İmam-Hatipliği görevine başladı. Burada 16 sene kadar hizmet ettikten sonra 1945 senesinde Bursa'da Üftade Camii imamlığına atandı. Bu görevi 1952 yılına kadar devam etti. 1952 senesinde Abdülaziz Bekkine Efendi'nin vefatı ve bağlılarının sürekli istekleri üzerine İstanbul Çivicizade Camii İmam-Hatipliği görevine tayin oldu.

Bu meyanda Zeyrekteki Ümmü Gülsüm Mescidi İmam Hatipliği görevini de ifa etti. 1 Ekim 1958 de Fatih İskenderpaşa Camii İmam Hatipliği görevine atandı. 13 Kasım 1980 (5 Muharrem 1401) Perşembe günü 83 yaşında vefatına kadar 22 sene bu göreve devam etti. 14 Kasım 1980 Cuma günü Süleymaniye Camii'nde kılman cenaze namazından sonra Kanuni Sultan Süleyman Türbesi Haziresinde kendisinden feyz aldığı hoca ve üstadlarının yanındaki istirahatgahına defin oldu.

ESERLERİ

Ömrünü hizmete adayan Mehmet Zahid Kotku Hazretleri, bugün de insanlığın önünü aydınlatmaya devam eden çok sayıda eser verdi.

Bunlar; Tasavvufî Ahlâk (5 cild), Cennet Yolları, Mü’minlere Vaazlar (2 cild), Ehl-i Sünnet Akaidi, Ana Baba Hakları, Hadislerle Nasihatlar (2 cild), Nefsin Terbiyesi, Tezkiretül-Evliyâ Tercümesi, Risâle-i Hàlidiyye Tercümesi, Evrâd-ı Şerif, Faydalı Dualar ve 32 Farz Mecmuası, Yemek Adâbı. Ayrıca Hocaefendi’nin konuşmaları derlenerek de Zikrullahın Faydaları, Özel Sohbetler, Peygamber Efendimiz, Tenbihler gibi kitaplar hazırlanmıştır.

YORUMLAR 3
  • Abdüllatif Duygulu 10 yıl önce Şikayet Et
    Mehmed Zâhid Kotku Rh.A ile ilgili yazınız ve fotoğraflar için teşekkür ederiz. Allah salih kullarının yolundan ayırmasın... Ancak 9. fotoğrafta bir yanlışlık olmuş; fotoğraf Abdülhakim Arvâsî Hazretlerine aittir.
    Cevapla
  • gülzar 10 yıl önce Şikayet Et
    9. resim, Necip Fazıl'ın olduğu resim Abdulhakim Arvasi Hazretleri, Mehmed Efendi değil.
    Cevapla
  • ALLAH RAHMET EYLESİN 10 yıl önce Şikayet Et
    NUR TOPLARI MÜBAREK MAHMUD EFENDİ HZ DE ÖYLE İNSAN YÜZÜNDE NUR GÖRÜYOR BAZI HOCALAR O IŞIĞI YANSITMIYORLAR MESELA FG RABBİM HATAM VARSA AFFET .ALLAH RAHMET EYLESİN.
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR