Erzurum Kongresi'nin gizlenen gerçekleri

Erzurum Kongresi tutanaklarının saklanan tutanakları açıklandı.

ABONE OL
GİRİŞ 06.08.2015 12:03 GÜNCELLEME 06.08.2015 13:45 Tarih ve Fikir
Erzurum Kongresi'nin gizlenen gerçekleri
Erzurum Kongresi'nin gizlenen gerçekleri

Erzurum Kongresi tutanaklarının Nutuk’ta sansürlendiği ortaya çıktı. Ders kitaplarında ezberletilen Erzurum Kongresi kararlarının gerçek tutanaklarla hiçbir ilgisinin olmadığını Erzurum Kongresi’nin 96. yılında Derin Tarih dergisi açıkladı. 

Prof. Mustafa Budak Erzurum kongresi tutanaklarından çok önemli bilgiler paylaştı. 

Erzurum Kongresi raporunda özellikle Türkler ve Kürtlerin kader birliğine dikkat çekiliyordu. Propaganda edildiği üzere Ermeniler ile Kürtlerin aynı ırktan olmadıkları gibi, Ermenilerin Hıristiyan, Kürtlerinse Müslüman oldukları, Kürtler ile Türklerin tarihî, dinî, siyasî ve kültürel yönlerden birbirlerine daha yakın bulundukları ortaya konulmuştu. Bu husus, raporda şu veciz cümleyle ifade edilmişti: “Vilayât-ı Şarkiyye’de Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz yaşayamaz”. Bu yakınlığın deyim yerindeyse “çimentosu” İslam diniydi. Millî Mücadele tarihi literatüründe üzerinde pek durulmamış olan bu rapor, birçok noktadan dikkat çekicidir. Bu kongre Erzurum ile Trabzon’un Rum ve Ermeni iddialarını reddettiğini açık bir şeklide tüm dünyaya haykırmıştır. Bu da tutanaklara “Osmanlı anavatanından ayrılmazlığı” olarak da yansımıştır. 

Sadece Türk -  Kürt birlikteliğine vurgu yapmakla kalınmamış, bu iki kavmin geçmişte olduğu gibi gelecekte de yaşayacakları coğrafyanın sınırlarını çizmekten geri kalınmamıştı. Şöyle ki: "Musul'un cenubundan başlayarak Urfa'ya, haleb'e ve Bahr-i Hazer'den başlayarak Anadolu'ya kadar uzanan arazide Türkler ekseriyeti teşkil etmekte ve Kürt mecmuaları bu iki hat arasında ve aynı zamanda Türklerle karışık bir halde bulunuyorlar"

Bu sözlerle Türk - Kürt ayrılığı reddedilmekte,  yaşadıkları coğrafyanın sınırları çizilmekteydi. Bunun iki anlamı vardı:  

1 - Doğu vilayetlerinde Türkler ve Kürtler çoğunluk halinde yaşadıklarından dolayı bölgeyle ilgili Ermeni iddiaları geçersizdi.

2 - Tam olamamakla beraber Türkler ile Kürtlerin yaşadıkları coğrafyaya işaret etmek suretiyle Misak-ı Milli'de kriter olarak belirtilen sınırlar veriliyordu. Daha açık söylersek, Türkler ile Kürtlerin birlikte yaşayacakları ortak hayat alanını ortaya koymaktaydı. 

 

YORUMLAR 12 TÜMÜ
  • menduh 9 yıl önce Şikayet Et
    yani bu günü konuşurken geçmişi atlamamak lazım inkar asimilasyon asıl o zaman yapılmış bugün yaşadığımız bölünme o gün yapılmış
    Cevapla
  • serdar 9 yıl önce Şikayet Et
    galiba bazı kürtler ermenilerle aynı sodan olduğunu düşünüyor
    Cevapla
  • Nalçacı 9 yıl önce Şikayet Et
    EE NE YAPALIM anlamadık?
    Cevapla
  • oren 9 yıl önce Şikayet Et
    hasta olan adam osmanlıya enjekte edilen son zehir laiklik.ve miliyetçilik.
    Cevapla
  • Bozok 9 yıl önce Şikayet Et
    Bu ülkeye demokrasiyi getiren Atatürk'e dua etmediğiniz sürece silinip gideceksiniz
    Cevapla
  • Ah Bozok! 9 yıl önce Şikayet Et
    Cumhuriyet ve Demokrasi birbirinden farklı anlam ve içeriğe sahiptir. Atatürk'ün önderliğinde meşrutiyetten Cumhuriyete geçildiği doğrudur ama bu Cumhuriyet Demokratik bir Cumhuriyet (hatta çok partili) değildi. O dönemin sosyo-kültürel ve ekonomik şartlarının demokratik bir cumhuriyet için uygun olmadığını söyleyebilirsiniz ama bu yinede yukarıda belirttiğim durumu değiştirmez. Demokrasi ve Cumhuriyet birlikte olursa güzel olur.Laiklik ve demokrasi de farklı kavramlardır ve İslama uygundur veya değildir tartışması da bir cümlelik bir tartışma değildir.
    Cevapla
  • oren 9 yıl önce Şikayet Et
    laiklik ve demokrasi islama uygun olmayan izimlerdir.
    Cevapla
  • yılmaz 9 yıl önce Şikayet Et
    ne alakası var
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR