Fahreddin Paşa Medine'yi savunup İngiliz'e vermedi
Fahreddin Paşa, çekirge yiyerek koruduğu Medine’de Mondros Ateşkesi’nden sonra bile düşmana boyun eğmemiş, Türk tarihinin büyük komutanıydı.
ABONE OLDün Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı suçlayıcı, aşağılık bir mesajı paylaşan BAE Dışişleri Bakanı'na yanıtı sert olmuştu. Şimdi yeniden bu büyük Türk kahramanını yeniden hatırlayalım:
Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Zayed’in iftira ettiği “Çöl Kaplanı” lakaplı Fahreddin Paşa, çekirge yiyerek koruduğu Medine’de Mondros Ateşkesi’nden sonra bile düşmana boyun eğmemiş, askerleri paşayı bağlayarak İngilizler’e teslim etmişlerdi.
Çöl Kaplanı Fahreddin Paşa Türk tarihinin en önemli isimlerinden biridir. Medine müdafaamız da tarihimizin en şerefli sayfalarındandır. Süleyman Beyoğlu, Fahreddin Paşa üzerine arşiv belgelerine dayalı önemli bir doktora tezi hazırlamıştır. Birol Ülker de bir yazısında Fahreddin Paşa'nın Medine'deki müdafaasını ve çekirge hikâyesini teferruatlı olarak anlatır.
MUKADDES EMANETLER
Mekke Şerifi Hüseyin'in isyan hazırlığına girişmesi üzerine 28 Mayıs 1916'da Fahreddin Paşa Medine'ye gönderildi. Fahreddin Paşa asilerden önce Medine'ye ulaşarak savunma tedbirlerini aldı. Şerif Hüseyin, 3 Haziran'da Medine çevresindeki demir yolunu ve telgraf hatlarını tahrip etti. 5-6 Haziran gecesi Medine karakollarına saldırdıysa da geri püskürtüldü. Fahreddin Paşa, şehri savunurken ilk iş olarak Medine'de bulunan mukaddes emanetleri ve bazı yazma eserleri düşmanın eline geçmesin diye İstanbul'a göndermişti. Bu yazmaların çoğu zaten Osmanlı yöneticileri tarafından Medine'deki kütüphanelere gönderilmiş eserlerdi. 500 civarındaki yazma şu anda Topkapı Sarayı'ndaki Medine Kitaplığı'nda muhafaza ediliyor.
Fahreddin Paşa subaylarıyla beraber.
Fahreddin Paşa, Medine'de bulunduğu süre içerisinde halkla iç içe olarak bölgedeki Araplar'ı yanına çekti. Mekke'de ise Vali Galib Paşa'nın beceriksizliği yüzünden büyüyen isyan sonucunda şehir asilerin eline geçmişti. Medine dışındaki şehirler kısa sürede asiler tarafından işgal edildi. Fahreddin Paşa ise kısıtlı imkânlarına rağmen bölgeyi savunmaya devam etti.
ÇEKİRGE TAVASI
Hicaz demiryolunun Medine'ye yakın olan Müdevvere İstasyonu'nun asiler tarafından ele geçirilmesinden sonra Medine Kalesi kuşatıldı. Fahreddin Paşa çölün ortasında çevresi ile irtibatı kesilmiş bir kaleyi savunmaya başladı.
Yardım alınamadığı için açlık, susuzluk ve hastalıklar baş göstermeye başlamıştı. Fahreddin Paşa, bu şartlar üzerine 7 Haziran 1918'de çekirge yenmesiyle ilgili bir tebliğ yayınladı:
"Çekirgenin serçe kuşundan ne farkı var? Yalnız tüyü yok. O da serçe gibi kanatlı uçuyor. Bitkiler ile besleniyor, temiz ve taze şeyler yiyor. Hem de tiryaki ve keyif sahibi, tütün ve limondan pek zevk alıyor. Bedevilerin başlıca gıdası çekirgedir. Bedeviler sağlamlıklarını ve zindeliklerini yedikleri çekirgelere borçludurlar…".
Çekirgeleri doktorlara tetkik ve tahlil ettirdiği söyleyen Fahreddin Paşa çekirgenin özelliklerini övdükten sonra dört türlü şekilde hazırlanabilecek olan çekirge yemeklerini tarif etmişti.
PAŞAYI BAĞLAYIP, MEDİNE'Yİ TESLİM ETTİLER
Bu arada mağlubiyeti kabul eden Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi'ni imzalamıştı. Mütareke şartlarına göre Medine'yi teslim etmesi istenen Fahreddin Paşa bunu kabul etmedi. Mondros'tan sonra 72 gün daha Medine'yi savundu.
Fahreddin Paşa teslim olmayacaktı. Bunun üzerine İstanbul, paşayı komutanlıktan aldı. Yerine atanan Albay Ali Necib Bey teslim görüşmelerini yürüttü. Ancak İngilizler ve Araplar, Fahreddin Paşa'nın teslim olmasını şart koştular. Bunun üzerine komutan vekili Ali Necib Bey, İngilizler'le paşayı teslim etmek için anlaştı.
Ali Necib Bey ve yanındakiler, Peygamberimizin türbesinin yakınlarında bir yerde bekleyip, teslim olmayan Fahreddin Paşa'nın, yanına gittiler. Hatırını sormaya geldiklerini zanneden Fahreddin Paşa'nın gözüne kül attıktan sonra üzerine atlayarak bağlayıp, 10 Ocak 1919'da İngilizler'e teslim ettiler. Fahreddin Paşa, bu hadiseyi hayatımın en acı günü diye anlatır.
Fahreddin Paşa, kuşatma başlamadan evvel kaleyi tahliye etmesini teklif eden İstanbul Hükümeti'ne; "Medine Kalesi'nden Türk bayrağını ben kendi elimle indiremem. Eğer mutlaka tahliye edecekseniz buraya başka bir kumandan gönderin" cevabını vermiş ve İngilizler'le Araplara teslim olmaktansa Hazreti Peygamber'in mezarını havaya uçurarak kendisini feda edeceğine' dair yemin etmişti.
Kuşatma sırasında Ravza-i Mutahhara'da, yani Peygamberimizin mezarında devamlı olarak dua eden Fahreddin Paşa duygularını şöyle ifade ediyordu: "Kalk! Kalk ya Muhammed!.. Allah'ın Resulü kalk! Ve sana inanan, senin için burada çarpışanlara görün!... Allah'ın yardımını bize ulaştır!". 2 Nisan 1918 Cuma günü Harem-i Şerif'te hutbe okuyan Fahreddin Paşa, Türk Sancağını göğsüne sarmış, sağ kolunu Peygamber Efendimizin mezarına doğru uzatarak yüksek bir sesle 'Ya Resulallah ben seni bırakamam' diye haykırmıştı.
Sabah
-
Eyup 6 yıl önce Şikayet EtHayretimi celbeden şu ki, Osmanlı imapartorluğu hep bize eksiksiz hatta nerdeyse her devlet erkanı için sitayişle bahsedilip yere göğe sığdıramaz halde anlatıldı , fakat fahreddin paşayı git teslim al danası alırsan al emrini verenler kim , benim peygamberimi müdafaa eden komutanımın gözüne kül atan nasıl bir zihniyet , daha neler yazılabir ama o gün onca eziyete onca baskıya rağmen medineyi müdafaa eden ve peygamberimi koruyan o komutana o askerlere canı gönülden binlerce kez şükranlarımı ve sadece ALLAH dan rahmet ve bereket diliyorum ...Beğen Toplam 5 beğeni
-
Mete 6 yıl önce Şikayet EtBurada eksik yazılmış. Fahrettin Paşa, Hz. Peygamber'in kabrine gider, günlerce orada kalır. Sonra onu zorla dışarı çıkarırlar. Gözüne kül değil kum atılmıştır. Atanlar ise İngilizlerin emrine giren Şerif Hüeyin'in bedevi askerleridir.Beğen
-
mehmet 6 yıl önce Şikayet Etkim olacak İngiliz uşağı ittihatçılarBeğen Toplam 3 beğeni
-
Vatann sever 6 yıl önce Şikayet EtEy Servet ve dolar içinde yüzen ve Ey çekirge yiyerek Medine'yi koruyan Kahraman Müslüman ,Allah C.C. İkiniz arasında kimin samimi olan Müslüman olduğunu bilirBeğen Toplam 5 beğeni
-
Davut 6 yıl önce Şikayet EtBugün Fahrettin Paşa yı hedef alanlar dünün Osmanlı' ya ihanet eden çöl bedevilerinin torunlarından oluyor. Dolaysıyla laf söyleyenin lafına bakmadan önce söyleyenin kim olduğuna bakmak daha doğru olur. Böyleleri için Mevlana Hazretleri asırlar öncesinden söylenmesi gereken en güzel sözü söylemiş. “Suskunluğum asaletimdendir, Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?” Dışişleri bakanı bu ayarda olan bir ülke için bundan sonra konuşmak laf israfıdır.Beğen Toplam 6 beğeni
-
hikmethoca 6 yıl önce Şikayet EtBizim olan buTarihleri okul kitaplarına konulsunda çocuklarımız daha iyi bilsinler.Nice Fahretin paşalara Selam Olsun.Beğen Toplam 4 beğeni
-
Aciz Kul 6 yıl önce Şikayet EtRabbim senin gibilerini Peygamberimize komsu eylesin. Bizleri de sizin gibi olmaya nasip eylesin....Beğen Toplam 4 beğeni