Uzmandan korkutan uyarı! Sivrisinek ısırığından ölmüştü

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Elnur Rufullayev, Batı Nil Ateşi virüsünün hayati riske neden olabileceğini söyleyerek, Virüs sivrisineklerin ısırmasıyla insanlara bulaşıyor. Henüz tedavisi tam olarak bilinmediği için özellikle çocuklar ve hamile kadınların korunması gerekiyor dedi.

ABONE OL
GİRİŞ 28.11.2019 11:44 GÜNCELLEME 28.11.2019 11:44 ÜLKE'DE BUGÜN
Uzmandan korkutan uyarı! Sivrisinek ısırığından ölmüştü
Uzmandan korkutan uyarı! Sivrisinek ısırığından ölmüştü

Tekirdağ'ın Muratlı ilçesinde yaşayan Yüksel Sezginin, sivrisinek ısırması sonucu bulaşan Batı Nil Virüsü nedeniyle hayatını kaybetmesi üzerine Memorial Hizmet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümünden Uz. Dr. Elnur Rufullayev, önemli uyarılarda bulundu. 2009 yılından itibaren virüsün Türkiyede görülmeye başladığını ifade eden Dr. Rufullayev, Batı Nil virüsünün (BNV) enfekte sivrisineklerin ısırması ile insanlara bulaştığını belirtti. Viral bir enfeksiyon hastalığı olan virüsün, yüksek ateş, bazen de sinir sistemini etkileyen nörolojik rahatsızlıklara neden olduğunu, henüz tedavisi tam olarak bilinmediği için de hayati riske neden olabileceğini belirten Uz. Dr. Rufullayev, özellikle çocuklar ve hamile kadınlar hastalıktan korunması gerektiğini dile getirdi.

VİRÜSÜN DOĞADAKİ DEVAMINI KUŞLAR VE SİVRİSİNEKLER SAĞLIYOR
 

Batı Nil virüsünün neden olduğu enfeksiyonların dunya genelinde birçok ulkede görüldüğünü ancak çoğunlukla Afrika, Ortadogu, Kuzey Amerika ve Batı Asyada gorulen virüsün Avrupa ve komşu ülkelerdeki görülme oranlarının 2018de artmaya başladığına vurgu yapan Uz. Dr. Elnur Rufullayev, Virüs, infekte sivrisineklerin ısırması ile insanlara bulaşır. Ancak kanatlı kuşlar bu virüsün en onemli kaynağıdır. Sivrisinekler, kuşlardan kan emerken enfekte olur. İnfekte olan sivrisineklerin tuküruk bezlerine yerlesen virüs, bu yollarla da insanlara bulasır. Bu nedenle virüsün doğadaki devamını kuşlar ve sivrisinekler arasında gerceklesen dongu saglamaktadır dedi.
 
MARMARA, AKDENİZ, İÇ ANADOLU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİ RİSK ALTINDA
 
Batı Nil Virüsü nün Türkiyede 2009da sporadik vakalar seklinde rapor edildiğini aktaran Uz. Dr. Rufullayev, Virüs, 2010 yılında Manisa Devlet Hastanesinden nedeni bilinmeyen supheli viral hastalık olarak bildirilen vaka sonrası ülkemizde guncel hale geldi.  Akut Batı Nil enfeksiyonları ilk kez 2010-2011 yıllarında ulkemizde bir salgın seklinde tanımlandı. 2011 yılından sonra da vakalar görülmeye devam etmiş ve Akdeniz, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Marmara bölgelerinden olgular bildirilmiştir.  Salgın bolgeleri baslıca kus goc yolları uzerinde yer almaktadır. Hastalık, cogunlukla bizim ülkemize başta Italya, Yunanistan, Romanya, Macaristan olmakla Avrupa Birligi ulkelerinden ve Avrupa Birligine komsu ulkelerden gelmektedir dedi.
 
VİRÜSÜN GEÇ BELİRTİ VERMESİ İYİLEŞME SÜRESİNİ UZATIR
 

Virüsün özellikle haziran ve eylül aylarında yoğun olarak görüldüğünü söyleyen Uz. Dr. Rufullayev, Enfekte sivrisineklerin ısırması ile insanlara bulaşan Batı Nil virüsünün kuluçka suresi 3-14 gun arasındadır. Akut belirtiler ise 3-10 gün arasında ortaya çıkar. Ancak bazı hastalarda belirtiler uzayabilir ve bu uzama da hastanın eski sağlığına kavuşma süresini biraz uzatabilir. Geçmişteki salgınlarda yaygın lenf bezi büyüklüğü sıklıkla görülürken son yıllardaki salgınlarda nadiren görülmeye başladı. Hastalık Batı Nil Ateşi denilen viral ateşli bir hastalık tablosuyla veya sinir sistemini tutan daha ağır bir hastalık tablosuyla da seyredebilir. Sinir sistemini tutan noroinvazif Batı Nil virüsü, beyin infeksiyonu(ensefalit), beyin zarı enfeksiyonu(menenjit) veya felçle seyredebilir. Bu hastalarda ateşe menenjit, ensefalit veya felç belirti ve bulguları eşlik eder dedi.
 
VİRÜSÜN BELİRTİLERİ
 
Uz. Dr. Rufullayev, virüsün belirtilerine yönelik şunları söyledi:
 
Ani başlayan ateş, halsizlik, ciltteki kızarıklıklar, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları, baş ağrısı, ense sertliği, boynu dik tutamama, bilinç değişiklikleri, zihinsel karışıklık, göz arkasında ağrı, kas ağrıları, titremeleri ve güçsüzlükleri, uyuşukluk, koma ve felç olarak sıralayabiliriz.
 
ÇOCUKLAR VE HAMİLE KADINLAR GÖZLEM ALTINDA TUTULMALI
 

Batı Nil virüsü belirtileri ile gelen hastaya ilk günlerde serum, beyin omurilik sıvısı ve idrarda virus genleri molekülerine bakılarak hastalığın tespit edilmesi gerektiğini aktaran Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Elnur Rufullayev, İlerleyen günlerde (8-21 günler) serolojik tanı yöntemleri ile serum, beyin omurilik sıvısı ve idrardan tanı konabilir. BNV enfeksiyonlarının bilinen bir tedavisi ve tedavide kullanımı onerilen etkili bir ilacı henüz bulunmamaktadır. Bu nedenle destek tedavisi uygulanmalıdır. Siddetli vakalar hastaneye yatırılarak damardan sıvı, solunum destegi ve sonradan ortaya çıkabilecek enfeksiyonların onlenmesine yönelik tedavi uygulanmalıdır. Yaslılar, cocuklar, hamileler ve HIV/AIDS hastaları gibi bagısıklık sistemi baskılanmıs kisilerde hastalık ciddi seyredip sinir sistemi enfeksiyonuna yol acarak hayati riske neden olabilir. Bu nedenle bu gruptaki hastalar daha yakından takip edilmelidir. Tedavisi ve aşısı henüz bulunmayan BNV enfeksiyonlarından korunmak son derece önemlidir. Bunun için kişisel korunma önlemleri alınmalı, sivrisinek kontrol programları uygulanmalı ve kan bağışçıları taranmalıdır diye konuştu.
 

KAYNAK : DHA
YORUMLAR 4
  • GIDA TERÖRÜ 4 yıl önce Şikayet Et
    karadenizde ve iç anadoluda kırım kongo ve kene tehlikesi vardı, akdenizde marmarada bir de nil virüsü çıktı şimdi. bence türkiye biyolojik saldırı altında. ancak bunu tespit edip önleyecek bir kurum yok.aslında var da yok. tarım müdürlükleri var ülkenin sırtına parazit. gıda terörü var, tarım ilacı ve pestisit terörü var, kanser patlamış ama umurlarında değil. bunların hepsi yatan çalışmayan tarım müdürlükleri yüzünden.
    Cevapla
  • Ali 4 yıl önce Şikayet Et
    Araştırma hastanelerimiz bir an önce bu tip virüslerin yaptığı hastalıkların ilacını aşılarını bulmalıdır.
    Cevapla
  • Subhanallah 4 yıl önce Şikayet Et
    2009 yılı suriyelilerin ülkemize gelmeye başladığı yıl.
    Cevapla
  • Erol Acar 4 yıl önce Şikayet Et
    Yuh artık başına gökten taş düşse suriyelilerden bileceksin biraz insafli ol gerçek müslüman böyle düşünmez
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR