Osmanlı tarihi bale sahnesinde canlanacak
Devlet Opera ve Balesi'nin sahneye koyduğu Harem, Hürrem Sultan, Muhteşem Süleyman, 4. Murat, 5. Murat isimli tarihi olayları konu alan eserlere seyircinin ilgisi gün geçtikçe artıyor.
ABONE OLDevlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, AA muhabiri yaptığı açıklamada, sanatseverlerin kendi tarihinden önemli şahsiyetlerin sahneye opera ve bale anlatımıyla taşınmasını ilgi çekici bulduğunu belirterek, ''Bu tür eserler, klasik bale izleyicisi dışında başka izleyicilere de seslenmemizi sağlıyor. Özellikle Hürrem Sultan, Harem yıllardır Ankara, Mersin, İstanbul gibi kentlerimizde kapalı gişe oynuyor'' dedi.
Son yıllarda tarihle ilgili dizi ve filmlerin çok izlenmesi dolayısıyla bu tür eserleri sahneye koymadıklarını anlatan Gökmen, operaların daha önceden yazıldığını anlattı.
Gökmen, Muhteşem Süleyman sahne kantatının Ocak ayında dünya prömiyeri yaptığını anımsatarak, şöyle devam etti:
''Muhteşem Süleyman da Muhteşem Yüzyıl dizisinin yayınlanmasından çok daha önce planlanmaya başlamış bir eser. Keza 4. Murat 30-40 sene önce planlanmış ve sahneye taşınmış. Onun ötesinde, Fatih Sultan Mehmet zamanımızdan 200 yıl önce Rossini tarafından bestelenmiş. Dolayısıyla bu tarihi şahsiyetler, film ya da dizi film olmadan çok önce opera olarak planlanmış. Bir kaygı güdülerek sahneye taşınmış değiller, bu bir rastlantıdan ibaret.''
Gökmen, Arda Boyları, Çakırcalı Efe gibi Türk besteci ve koreograflarının ortaya koyduğu eserlerin de büyük ilgi gördüğünü vurguladı.
Opera festivallerinde tarihi mekanlarda 4. Murat, Saraydan Kız Kaçırma, Bayezıt, Fatih Sultan Mehmet gibi hem Türk hem yabancı bestecilerin eserlerini gündeme getirmeye çalıştıklarını kaydeden Gökmen, ''Türkiye'den, gerçek mekanlarından uluslararası bir opera diliyle dünyaya sanatsal seslenmek, sanıyorum ki ülkemizin tanıtımına katkılar bulunacaktır'' diye konuştu.
Turne sayısı yüzde 400 arttı
Operanın hem zor olması hem yüksek bir sanat düzeyi bulunması bakımından her toplumun küçük bir kesimine hitap ettiğini savunan Gökmen, ''yaygınlaşmış bir operanın hiçbir yerde görülmediğini, ancak bunun sanatçıyı tembelliğe sevk etmemesi gerektiğini'' anlattı.
Gökmen, Devlet Opera ve Balesi olarak kitle konserlerine önem verdiklerini, cezaevlerinden bakımevlerine kadar pek çok yerde sahneye çıktıklarını dile getirerek, 2000 yılından bu yana opera ve balenin turne sayısının yüzde 400 arttığını kaydetti. 2000 yılında 75 olan yurt içi turne sayısını 2012'de 480'e, yıllık 524 temsil sayısını ise 975'e çıkardıklarını bildiren Gökmen, bu sayışı artırarak sürdüreceklerini ifade etti.
Mevlana'nın Çağrısı Çin'de yankılanacak
Rengim Gökmen, dün resmi açılışı yapılan 2013 ''Çin'de Türk Kültür Yılı'' etkinlikleri kapsamında da 5 etkinlikle Çinli sanatseverlerle buluşacaklarını belirtti.
Bu kapsamda Mayıs ayının ilk günlerinde Saray'dan Kız Kaçırma operasının Çin'de ilk gösterimini yapacaklarını kaydeden Gökmen, ''Bizim yıllardır sergilediğimiz ve Türk dünyasının misafirperverliğini hoşgörüsünü anlatan öyküsüyle dünyada büyük yankılar bulan Mozart'ın bu dahiyane eseri Çin'de dünyanın en görkemli opera binalarından National Performing Art Center'da ilk defa Türkiye ve Türk operası tarafından gerçekleşecek'' diye konuştu.
Gökmen, Güldestan, Harem ve Seslerle Anadolu gibi eserlerin de Çin'de sahneleneceğini, 17 Aralık'ta Şeb-i Aruz gününde ise ''Mevlana'nın Çağrısı'' gösterisiyle bu etkinliklerin kapanışının planlandığını söyledi.
Opera, bale, Batı'nın otomobili gibi
Gökmen, opera ve balenin Batı sanatı olduğu, Türkiye'nin ise Doğu kültürünün bir parçası olması nedeniyle bu sanatların yapılmaması gerektiği gibi yanlış bir kanının bulunduğuna dikkati çekerek, opera ile balenin gelişmişlik ve gelişmemişlikle ilgili olduğunu ifade etti.
Opera ve balenin Batı'da doğmuş olmasına karşın evrensel bir sanat dalı haline geldiğini vurgulayan Rengim Gökmen Çin, Japonya ve Kore'nin dünya sanatındaki etkinliğini örnek vererek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Opera ve bale, teknoloji gibi alınması gereken bir şeydir. Batı'nın otomobilini, televizyonunun kullanmak gibi bir tekniktir ama kendi otomobilinizi yapmak adına nasıl bir çaba göstermek gerekiyorsa aynı şekilde kendi operamızla dünya piyasasında var olmak için aynı terminoloji kullanarak düşüncelerimizi ifade edebiliriz. Kültürün gelişmiş tekniğini almanın algıyı biraz daha değiştirebileceğini düşünüyorum.''