Engin Çağlar'dan Yasemin'e özel açıklamalar

Yasemin.com / ÖZEL

1968 yılında Bilge Olgaç'ın 'Öksüz' filmiyle sinema tarihine adım atan usta oyuncu Engin Çağlar, geçtiğimiz cumartesi günü Türk sinemasında önemli bir yer edinen Münir Özkul, vefatının birinci yılında "Hepimizin Hocası Münir Özkul Nam-ı Diğer Mahmut Hoca" başlıklı programda konuşmacı olarak yer aldı. Program Münir Özkul ile yaşadığı anıları paylaşan Engin Çağlar, söyleşi sonrasında yasemin.com editörlerinden Busenur Çalık'ın sorularını yanıtladı. Son günlerde oldukça popüler olan soruları yanıtlayan Engin Çağlar, şu anki dönemde sinema ve televizyonlarda kaliteli bir isim ve iş görmediğini söyleyerek damgasını vuran yanıtlar verdi.

- Münir Özkul ile unutmadığınız bir anınız var mı?

Münir abi ile çok anımız var. Daha ben 12 yaşında iken ilk filmlerini gördüm. Edi ile Büdü çift filmleri vardı. Türk sinemasında da Dünya sinemasında da iki arkadaş Laurel ve Hardy'den başlar. Bizde de vardır. Edi ile Büdü'yü görünce şaşırdım. Sahnede bir çok sevimli ve hareketli adam. Sonrasında onun Münir Özkul olduğunu öğrendim. Münir abiyi daha sonraki tiyatrosunda da takip etmeye başladım. Hatta "Kurnaz Kadının Sersem Kocası" diye bir oyunu vardı. Hiç unutamadığım. 

- Cumhurbaşkanımıza Metin Akpınar ve Müjdat Gezen tarafından yapılan küstahça açıklamalar hakkında bir sanatçı olarak ne düşünüyorsunuz?

Yapılan konuşmaları bilmiyorum. Onlar özel bir televizyonda konuşuyorlar. Müjdat'da benim arkadaşım. Metin'le de birçok sahnede rol aldım. Hasret filminde var. Fazla üstüne gitmek doğru değil, anladığım kadarıyla. Bunlar halka mal olmuş insanlar. Anladığım kadarıyla bir dil sürüşmesi de yok. İnsan düşündüğünü söyleyebilmeli. Ama onun bir çizgisi var. Nasıl sokakta insan kendisine gelen kötü bir söz söylemesini istemezse, başkaları için de aynı şeyi düşünmek lazım. Benim hepsinde dostluğum var. Ancak programı izlemediğim için tepkilerini bilmiyorum.

- Türk sinemasında çok beğendiğiniz bir oyuncu ya da karakter var mı?

Var mı? Ben de size soruyorum. Çünkü sinemaya gerekli değer verilmiyor. Atatürk'ün bir lafı vardır. Sinema öyle bir keşiftir ki Dünya'daki insanları birbirlerine yaklaştıracak. Kıtaları birbirine birleştirecek ve insanları kalplerinden birbirine bağlayacak. Sinemaya layık olan değeri vermeliyiz diye... 1937'de söylemiştir. 1937'den bu yana sinemaya gereken önem gereken ilgi gereken alakanın verildiğini düşünmüyorum.  

- Son günlerde konu olan Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan gibi yapımcı ve oyuncuların içinde olduğu sinema bileti tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sinemayı yapan onlar ceremesini çeken onlar. Sinema biletlerinden 5 TL düşüyor yapımcı payına. Türkiye'de çok pahalı şuanda sinema bileti. Bizim sinemaya girdiğimiz dönemde insanların her hafta sinemaya gidebilecek ailecek hatta 6 kişilik bir aile yazlık bahçe sinemaları vardı o zaman ona gidebiliyordu. Ancak şuandaki bilet fiyatlarıyla 6 kişilik bir ailenin her hafta sinemaya gitmesi mümkün değil.  Ama işte sinema insanları birbirine yaklaştıran bir konu. Şimdi öyle bir toplum olduk ki kimse kimseye yanaşmıyor.