70 yaşındaki demir ustası, 8 yaşından beri demiri sanatla buluşturuyor!
Hatay'da 70 yaşındaki Edip Bağdatlı dede mesleği demircilikte yarım asrı geriden bıraktı. Bağdatlı bu işe 8 yaşında başladığını, demire kendine özgü figürlerle şekil vererek demiri sanatla buluşturduğunu ifade etti. Pek çok ülkeden de sipariş aldığını söyleyen Edip Bağdatlı "Bugüne kadar, Suudi Arabistan, Lübnan, Suriye, Dubai, Katar, Almanya ve İsviçre’ye kadar gittim, demir işlerini yaptım” dedi
ABONE OLHatay'ın Antakya ilçesinde dede mesleği demirciliğe 8 yaşında başlayan Edip Bağdatlı, demiri sanatla buluşturuyor. Aldığı siparişlerde, demirin kullanılacağı mimari yapıyı yerinde gören, yöreye, bölgeye özgü ve tarihte yaşanmışlıkları göz önüne alan Bağdatlı, demiri kendisine has figürlerle işleyip, sanat eserine dönüştürüyor. Yaptığı işlerde, yol, insan, hayvan, bitki veya yörenin tarihini anımsatan figürler kullanan Bağdatlı, "Demiri yapmadan önce binanın mimarisi görmem gerekiyor, çünkü mimariye uygun çizimler olması lazım. Normalde demir işinde, her türlü model her binaya yapılıyor ama benim hoşuma gitmiyor. Oraya yapılacak demirler, korkuluklar, kapılar ya da her neyse anlam taşıması lazım. Genel anlamda bu işlere ‘ferforje’ deniyor. Biz, içimizde ne varsa onu yapıyoruz. Demir kapı, pencere, korkuluk gibi işler yapıyoruz” dedi.
Diyarbakırlı kuyumcu bu hareketiyle herkesin takdirini topladı!
Birçok ülkeye giderek orada demir işleri yaptı
Tasarımları kendisinin yaptığını ve bunun için büyük emekler verdiğini söyleyen Bağdatlı, "Verilen siparişlerde bana herhangi bir model getirilmiyor, ben kendim tasarlayıp, kendim yapıyorum. Bugüne kadar, Suudi Arabistan, Lübnan, Suriye, Dubai, Katar, Almanya ve İsviçre’ye kadar gittim, demir işlerini yaptım” diye konuştu.
Herhangi bir şey yaparken oranın tarihçesini okuyorum
Tabiattan faydalanarak demirlerle figürler yaptığını anlatan Bağdatlı, şunları söyledi: "Demir kapıyı yaparken, tasarımını yaptığımızda o tasarım zaten sizinle konuşmaya başlıyor, onunla sohbete dalıyorsunuz. İşi yapmadan önce tabi araştırıyoruz, kitapları karıştırıyoruz. Ondan sonra o bölgeye gidecek figürleri yakalamış oluyoruz. Mesela yaptığım bir mezarlık kapısında, ahirete giden yolu çizdim ve bu yoldan kaçılmayacağını tasarladım. Bir kiliseye ya da camiye iş yaptığımızda, o yapının tarihçesini okuyorum. Orada anlam ifade eden motifleri buluyorum, tarihten ilham alarak tasarlıyorum, ona göre kapı yapıyorum."
Antakya ilçesinde ana caddelerde birkaç köprü yaptığını da anlatan Bağdatlı, her köprüde, o bölgede yaşanılan tarihi olayları yansıttığını söyleyip, bazı tasarımların düşünce safhasında aylarca veya bir yıldan fazla zaman aldığını belirtti.
-
güzelsöz 3 yıl önce Şikayet Etinsan estetik yaratıldığı için estetik ve inceliği sever. Ruhunu iyileştirir. Eskiden dünya imarında yapılan işler hep estetik ve incelik dolu idi. Evler, hanlar, camiler, hamamlar vs . yerlerdeki yapı işleri yada insana ait tüm işlerdeki elbise, masa örtüsü, yaşmak, giyim vs.ve yaşantıya dair tüm malzemelerde ki gibi. Şimdi ise yaşantımız estetikten uzak düz beton yapılar ve eşyalar işe dolu. buda ruhumuzu daraltıyor. Eskiden olduğu gibi estetik işler üretmek için çabalayan demir ferforje ustası Edip Bağdatlı ustamıza çok teşekkürler.Beğen