Şükriye Tutkun: Allah çocuk vermedi, nasip!

Anne ve Babasına adadığı 'Ay Karanlık' albümüyle saklandığı köşesinden çıkan Şükriye Tutkun, hayatıyla ve sanatıyla ilgili soruları yanıtlarken, çocuk konusunda duyanları hüzünlendirici sözler söyledi.

ABONE OL
GİRİŞ 20.11.2010 12:41 GÜNCELLEME 20.11.2010 12:41 YAŞAM
Şükriye Tutkun: Allah çocuk vermedi, nasip!
Şükriye Tutkun: Allah çocuk vermedi, nasip!

Rahime Sezgin'in röportajı  

Ela gözlerindeki ışık kabuğuna sığmayan küçük bir kız çocuğu gibi 'telaşsız' konuverdi masamıza. Anne-babasından yadigâr köyü Artvin'e benzettiği Kuzguncuk'ta buluşuverdik bir akşam vakti. 'Ay Karanlık' albümüyle saklandığı köşesinden çıkan Şükriye Tutkun, dinleyicileri yine hüzünlere gark ediyor. Her albümde daha da sade bir yola giren Tutkun, hayatında da sadeleşmelere gidiyor ve ekliyor: "Gittikçe İlhan İrem'e benziyorum."

Çok dinç görünüyorsunuz. Özel bir çaba mı var?

Kilo verdim ama fazla değil. Spor yapıyorum, haftada iki gün havuza gidiyorum. Sanırım onunla ilgili. Genelde araba kullanmıyorum, yürümeyi tercih ediyorum. Hayatımda da daha huzurluyum.

Huzuru ne getirdi?

Daha fazla hayvanlarla falan uğraşıyorum. Ondandır bendeki değişim.

Bir ara verdiniz, şimdi yeni albümle dönüyorsunuz. Sizi kimlerin beklediği noktasında bir fikriniz var mı?

Her şey artık çok hızlı değişiyor. Daha önce albüm çıkınca tanıtabileceğin güzel müzik programları vardı, şimdi yok. Ekranlara bir bakıyorsunuz hep evlenme programları... Kaliteli eğlence programı kalmadı. O yüzden şimdi beni kim dinliyor sorusunun cevabını bulamıyorum. Ama benim sadık bir kitlem var.

Bu heyecanınızı kırıyor mu?

Kırmaz olur mu, kendi kitleme ulaşabileceğim mecralar yok. Allah'tan internet var; oradan insanlara bir şekilde ulaşabiliyorum. Bu bir yandan iyi, bir yandan da kötü.

Bir ara yarış halinde herkes türkü okuyordu. Ne oldu, türküler esas sahiplerine mi kaldı?

Türküler hep var ama bazen ön plana çıkıyor bazen de geride kalıyor. Şu anda tekrar geride olduğunu ve gerekli önemin verilmediğini düşünüyorum. Halk müziğine verilen önem yetersiz, bu bizim kendi müziğimiz ve her zaman söylüyorum türküler bir derya. Türküler bizim anamız-babamız. Büyürken hepimiz türkü dinlemişizdir, hiçbirimiz pop müzik parçasıyla büyümedik.

Hüzünlü bir albüm olmuş. Siz albümü dinlerken ne hissettiniz?

Bu albümü dinlerken biraz üzülüyorum aslında. Çok hüzünlü oldu. Yıllar sonra şarkıları çok hissederek ve duyarak okudum. Sesimde belli bir yaşın oturmuşluğu mu yaşananların oturmuşluğu mu var bilmiyorum ama bu defa farklı. Stüdyoya girdik, hocam şaşırdı, 'tam oturmuş sesin' dedi. Sesimin olgunlaştığını ve yaşadıklarımla yoğrulduğunu düşünüyorum. Bu albümdeki sesimden çok memnunum.

Parçaları siz mi seçtiniz?

Hocamla birlikte seçiyoruz. O çantasındakileri döküyor, ben de döküyorum ve karar veriyoruz. Sadece stüdyoda çalışmıyoruz, bazen o benim evime geliyor, bazen ben onun evine gidiyorum. Zaten ben türküyü çok hissediyorsam, türkü beni ağlatabiliyorsa tamam diyorum. 'Ay Karanlık' çok güzel bir şarkı, söylerken çok etkilendim. Öyle bir söylemişim ki...

Kendiniz dışında kimler sizi hüzünlendiriyor?

Ruhi Su hüzünlendirir, ama ben mümkün mertebe artık hüzünlenmemeye çalışıyorum.

Bu albümde diğerlerinde olmayan ne var?

'Boşver Be Doktor' biraz arabesk formatında bir parça. Bir o farklı. Bir de ben albümlerimde gittikçe daha sadeleşmeye doğru gidiyorum. İlk albümlerde senfonik altyapı olurdu, şimdi daha az enstrümana yöneliyorum, daha soft. Benim albümlerimde her zaman enstrümanla sesin dansı vardır. Hiçbir zaman ses önde değildir. Her zaman 'konuşur gibi söylemeyi' savunuyorum.

Bu albümde anne ve babanıza adanmış şarkılar var...

Babam Ordulu. 'Ordu'nun Dereleri'ni babam için söyledim. Annem de Artvinli ve onun için de 'Çift Jandarma'yı okudum. Albüm kapağının ortasına anne ve babamın resimlerini koydum, ortalarında da benim resmim var. Annemle babam, babam sağken ayrılmışlardı. Ben bu albümde bir anlamda sesimle ve onların türküleriyle ailemi birleştirdim.

'Boşver Be Doktor' arabesk bir parça. Arabesk modasına mı uydunuz?

Birlikte çalıştığımız Ali Osman Ağabey, Müslüm Gürses'le de çalışan bir isim. Böyle bir parça koyalım dedik, zaten arabesk bizim hayatımızda olan bir şey. Popüler diye koymadım, sadece böyle bir parçayı da seslendirmek istedim. Çok da hoşuma gitti yani...

Hayatta 'arabesk' durumlar yok yani?

Yok canım, o zaman komple arabesk yapardım. Zaten çok yoğun bir arabesk yok bu parçada.

Hiç sokakta şarkı mırıldanır mısınız?

Geçen gün araba bekliyorum bir baktım opera söylemeye başlamışım. Tabii kafadan atarak söylüyorum. Ama insanların sesime dönüp baktıkları bir durum olmadı hiçbir zaman, o kadar sesli söylemem. Ama yalnızsam oldukça yüksek sesle söylerim.

'Abla elimden tutsana' diyen ünlü adayları kapınızı çalıyor mu?

Tanıdıkların gelip söylediği durumlarda oluyor. E-mail ile çok talep geliyor. Ben de 'kelin ilacı olsa kendi başına sürer' diyorum. Müzik piyasasının durumu ortada, isim olan sanatçılar bile bir şey yapamıyor. Doğru dürüst müzik yapan da yok. Son zamanlarda bir Mustafa Ceceli çıktı. O farklı. Onun iyi bir insan olduğu sesinden de belli oluyor.

Bir ilahi albümü fikriniz vardı, ne oldu?

Geçen sene Kurban Bayramı'nda Sudan'a gidince oradaki yoksulluk beni çok etkiledi. Benim de bir şey yapmam lazım dedim. Zaten kafamda senfonik altyapılı bir ilahi albümü yapma fikri vardı. 'Kimse Yok mu Derneği'yle bunu konuştuk, albümün gelirini Sudan'a gönderelim, dedim. Ama henüz bir ses çıkmadı. Ama ilahi albümünü yapacağım inşallah.

Yıllardır röportaj veriyorsunuz, ekranlara çıkıyorsunuz. Sizi tanıyoruz ama bilmediğimiz bir yönünüz var mıdır? Paylaşın, dersek ne söylersiniz?

Belki insanlar hayvanlara olan ilgimi bilmiyordur, ben tam bir hayvan severim. Ama başka bir şey gelmiyor aklıma.

Yaş kemale erdi, anne olmayı düşünmediniz mi hiç?

Aslında ben ilk evliliğimden anne oldum ama beş gün yaşadı çocuğum. Bugün yaşasaydı 24 yaşında olacaktı. İnsanlar bunu çok fazla bilmezler. Sonra da Allah vermedi bir daha, nasip meselesi. Zaten bir sürü annesiz-babasız çocuk var. Geçen Kurban Bayramı'nda Sudan'a gittim. Oradan çocuk almak istedim ama prosedürler çok zordu, alamadım. Türkiye'de de evlatlık almak çok zor ama belki ileride alırım. Biz yetim olarak büyüdük, onun değerini çok iyi biliyorum.

Yetimliğinizi en çok ne zamanlarda hissediyorsunuz?

Bayramlarda daha çok hissediyorum. Ezik hiçbir zaman hissetmiyorum, sonuçta herkes kendi hayatını yaşıyor. Ben o yatılı okulda yaşamasaydım ne böyle bir dünya görüşüm olurdu ne de şarkı söyleyebilirdim. Allah razı olsun devletimizden. Bana katkısı çok büyük.

Çocukların bazen anne-babalarına kızgınlıkları olur. Devlet sizin hem anneniz hem babanız. Kızgınlığınız, kırgınlığınız var mı?

Ben devlet çocuğuyum; okudum, büyüdüm ve adam oldum. Şimdi devlet için bir şeyler yapayım istiyorum ama onlar benden bir şey istemiyor. Onlar beni evlatlıktan reddetti!

Evin ünlü konukları oluyor mu?

İnsanlar, sanatçılar sürekli birbirine gidip gelir sanır. Oysa öyle bir durum yok, benim de hiç sanatçı arkadaşım yok.

Röportaj esnasında bile yerinizde duramıyorsunuz. Anlaşılan sahnenin aksine günlük hayatta dans ediyorsunuz.

Dans etmeyi çok severim. Latin dansını iyi yaparım. Bir arkadaşım ders veriyordu, ondan ders aldım. Latin geceleri oluyor, alıp pabuçlarımı gidiyorum.

Tekrar televizyonda program yapmayı düşünür müsünüz?

Rahatsızlanınca programa ara vermek durumunda kaldım. Ama tekrar güzel bir halk müziği programı yapmak istiyorum.

Bir sağlık sorunu yaşadınız, sizin için nasıl bir süreçti?

Ben ameliyat olmaya bile kendi başıma gittim. Sağlık sorunu yaşayınca insan hayatın çok kısa olduğunu daha iyi anlıyor. Artık kafama hiçbir şeyi takmıyorum, kendimi parçalamıyorum. Eskiden onu da bunu da yapayım derdim, ama şimdi şarkımdaki gibi 'boşver doktor' diyorum. Boş verdim bazı şeylere ama doğru şeylere... Artık bir panik ve telaş halinde yaşamıyorum. Beğenmediğim işlere gitmiyorum. Kendimi kasmıyorum. Eskiden olsa ekrana biri çıkınca beğenmezsem ağzıma geleni sayardım ama şimdi hiç umurumda değil.

***

Ailemle bir araya gelmek için yazlık yaptıracağım

Uzun yıllardır Kuzguncuk'ta yaşıyorsunuz. Sizin için...

Ben sitelerde yaşayamam, benim komşularım olacak gidip geleceğim. Burayı biraz da annem-babamın köyüne, Artvin'e benzettiğim için seviyorum. Zaten fırsat buldukça da Artvin'e gidiyorum.

Semtteki sadelik yaşamınıza da yansıyor mu?

Ben çok lüksleri olan, savruk bir insan değilim. Gece hayatım yoktur, tatile bile gitmiyorum doğru dürüst. Benim işim kedilere mama falan almak... Yemeğimi genellikle evimde yerim. Alışveriş yapmam.

Hiç alışveriş merkezlerine gitmem derseniz ona bile inanacağım.

Öyle özellikle gideyim gibi bir yapım yok. Marka düşkünlüğüm falan asla yok, mümkün olsa ekranlara üniformayla çıkacağım. Benim arkadaşlarım var - öğretmen - onlarla birlikte bazı kıyafetlerin tasarımını yapıp dikiyoruz. Kasetin kapağındaki elbiseyi de birlikte tasarladık.

İyi yatırımlarınız vardır o zaman?

Ablam ve ağabeyim var. Biz ailece büyümedik. Onların çocukları var. Bodrum'dan 17 dönümlük bir arsa aldım. Şimdi bir müteahhitle anlaşacağım ve hepimize orada birer yazlık yaptıracağım. Hep beraber bir araya gelelim istiyorum. Benden de yeğenlerime bir hediye olsun, şimdiye kadar onlara bir şey yapamadım.

Cömert bir halasınız, yeğeniniz olabilir miyim?

Olabilirsin. Ne yapacağız ki malı mülkü. Hatta ileride bu evi de satacağım. Yaşlanınca ne yapacağım bu kadar büyük bir evi. Zaten mal-mülk hırsım olsa daha farklı olurdum.

Eve gelenlere albüm imzalar mısınız?

İmzalamayı çok sevmiyorum, ne yazacağımı şaşırıyorum, utanıyorum.

Evde marifetli misiniz?

Ben köy evinde oturuyorum, üç katlı bir Rum evi. Her şeyi ahşap yaptırdık. Evimdeki her şeyi kendim yapıyorum. Yemeğimi, temizliğimi... İki gün önce arkadaşımla ağaçları budadım. Yerimde durmayı çok sevmiyorum. Temizliği çok severim, bir de üç katlı ev; temizle temizle bitmiyor.

(Zaman)

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR