KYK kredileri ile ilgili Kemal Kılıçdaroğlu demiş.

Tayyip Erdoğan da yapmış.

Daha önce de, elektrik faturalarındaki TRT payı için Kemal demiş, Tayyip Erdoğan yapmış.

Hatta bayram ikramiyelerini de Kemal demiş, Tayyip yapmış.

Liste böyle böyle uzuyor..

Ama bu işler söylemekle değil, karşılığını bulup-yapmakla hayata geçiyor..

Ben de buradan Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği türden bol kepçe ile dağıtım yapayım:

Her türlü yiyecekte KDV’yi kaldırın..

Hatta karşılığını bulmaya gerek olmadığına göre, “KDV’yi tümden kaldırın.”

Ağanın eli tutulur mu?

Vergiyi sadece asgari ücretliler açısından değil, tüm maaşlar için kaldırın..

Hızımızı aldık..

Vergiyi kaldırın..

Eee.

Devletin üstlendiği güvenlik, adalet dağıtımı, sağlık, eğitim ve diğer harcamalar nasıl karşılanacak..

CHP’li Kemal beyin bu yönde bir açıklaması var mı?

Yok..

O zaman “Karşılığının nereden temin edileceğinin söylenmediği” devlet aleyhine her vazgeçme teklifi, boş bir talepten ibarettir.

“Kemal beyin teklifi ile, Tayyip beyin hayata geçirdiği” algısı oluşturulmak istenilen vatandaş lehine uygulamalara bir de şu açıdan bakabiliriz:

Kemal bey teklif ediyor, bunları Tayyip bey de yapıyorsa, o zaman CHP olarak siz daha ne istiyorsunuz?

Muhalefetin mantıklı tekliflerini yapan bir iktidara, şapka çıkartmanız gerekmez mi?

Varsayalım siz büyük buluşlar yaparak, “bayram ikramiyesi”ni gündeme getiriyorsunuz..

Sizden önce, hiç kimsenin aklına gelmeyen(!), bu dahiyane buluşunuzu da AK Parti hayata geçiriyor..

O zaman sevinsenize..

İktidarı başarılı bulduğunuzu söylesenize..

Üstelik, siz sadece “İkramiye verin” diyorsunuz.

İktidar ikramiyenin karşılığını bulup, veriyor..

Siz eski CHP hükümetlerinde de yürürlükte olan, onlarca yıldır var olan elektrik faturalarındaki TRT payının kaldırılmasını istiyorsunuz.

İktidar ise, zaten yllardır tartışılan elektrik faturasındaki TRT payının yerine, ne yapılacağını hesaplayıp, karşılığını ayarladıktan sonra uygulamaya geçiyor..

Siz “KYK borçlarında faizi silin” diyorsunuz.

Faiz değil, enflasyon farkı ama. 

İktidar, “Kredi geri ödemesinin hesaplanmasında, bir anormallik var, tespit ettik, 26 milyar TL’lik kayıp oluşturacak olmasına rağmen, bunun karşılığını bulduk ve ana para dışında talepte bulunulmama kararını aldık..” diyor..

Daha nice uygulamalar var.

Taşeron işçilerin kadroya alınması..

Bedelli askerlik..

3600 ek gösterge..

Asgari ücrete enflasyonun üstünde artış..

Asgari ücretin vergiden muaf olması..

Asgari ücrete, dünya genelindeki öngörülemeyen değişiklikler sebebi ile bir yılda iki defa artış..

Sözleşmeli öğretmenlerin ücretlerine ayarlama..

Daha nice uygulamalar, siyasi iktidar tarafından hayata geçiriliyor....

Sadece “verin gitsin” diyen bir muhalefetin karşısında..

Mesela henüz çözemediği EYT sorunu üzerinde, aylardır geceli gündüzlü çalışan AK Parti iktidarı var..

1992’de, bugünün CHP’si olan Erdal İnönü liderliğindeki SHP’nin koalisyon ortaklığı döneminde, “Emeklilik yaşını indirin gitsin” denildi..

İndirildi..

Sonra bakıldı ki, SSK iflas ediyor..

Bugünkü CHP’nin 1999’daki versiyonu olan DSP’nin öncülüğündeki 1999 hükümeti, bugünkü EYT’lilerin mağduriyet olarak gösterdikleri düzenlemeyi getirdi..

Demek ki, “verin gitsin” denilmekle olmuyor..

Nerden verileceğini de söylemek gerekir.

Yoksa, sonraki iktidarların kucağına, devasa sorunlar yıkmış olursunuz..

Tam bu noktada, Millet İttifakı’nın tüm söylemlerini yerle bir edecek bir hatırlatmayı yapayım..

Hani bu arkadaşlar diyorlar ya; “AK Parti’nin önde gelen isimleri, yurtdışına kaçmak üzere, taşınmazlarını satmaya başladılar.”

Diyorlar ya; “AK Partililer de seçimi kazanamayacaklarından yüzde 100 eminler!”

Bu konuda küçücük bir haklılık payları olsa..

Gerçekten AK Parti kadrosu seçimi kaybetmekten, değil emin olmak, % 50 ihtimal dahilinde bile görse..

EYT’lilerin tüm isteklerini, amasız-mamasız kabul etmez mi?

Nasıl olsa iktidardan gidiyorlar..

Hiç mi olmasın, EYT’lilerin her istediklerini kabul eder, şanslarını küçük bir oranda da olsa yükseltme şansını hayata geçirirler..

İkramiyeleri ikiden dörde çıkartırlar..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha başka, bol kepçeden yaptığı tüm vaatleri fazla fazla hayata geçirirler..

Nasıl olsa.. Seçimi kaybedeceklerine göre..

Kazanma ihtimalini güçlendirmiş olurlar.

Kazanamazlarsa da..

“Siz değil, o güzellikleri biz yaptık” derler..

CHP’nin kucağına, karşılığı olmayan güzelliklerin(!) faturasını bırakırlar..

Devleti düşünmeyen bir iktidar bunu yapar..

Milleti değil, kendi iktidarını düşünenler, bunu yapar..

Ama görüyorsunuz.

En hızlı adım, fiilen hiç uygulanmayan KYK kredilerinde atıldı..

Ama diğer adımların hemen hepsi, uzun uzun hesaplamalardan sonra ve teklif edilenin bir tık, iki tık altında yapıldı, yapılıyor..

Bu vesile ile, Kemal beyin teklif ettiği, ama AK Parti iktidarının “Asla yapmayız” dediği bazı somut örneklerden bahsedeyim..

Mesela “Eşcinselliği meşrulaştıran İstanbul Sözleşmesine derhal geri dönülsün” diyen Bay Kemal’in inadına.. İstanbul Sözleşmesine dönülmeyecek, ama kadına şiddeti önleyen kanuni değişiklikleri yaptık, yapmaya devam ediyoruz” denildi..

“Suriye’de işimiz ne” diyen Bay Kemal’in aksine.. Tezkereler ardı ardına geliyor.. CHP bu konuda HDP ile başbaşa kalıyor. İyi Parti bile, CHP+HDP’ye destek vermiyor..

Bay Kemal, “Faizi artırın” diyor.. Tayyip Erdoğan, “Faiz, enflasyon sebebidir. Halkımı faizin altında, enflasyonun altında ezdirmem” diyor..

Bay Kemal, “Göçmenleri hemen sınırdışına atın” diyor..

Erdoğan, “Suriye’de güvenlik sağlanmadan, misafirlerimizi zorla göndermeyiz” diyor..

Bay Kemal, “PKK ve FETÖ yandaşı KHK’lıları hemen görevlerine iade edin” diyor. AK parti iktidarı, “hayır” diyor, demeye devam ediyor..

Bay Kemal, “Katar ile anlaşmayı hemen bozun, S400’ü iade edin” diyor..

Siyasi iktidar, Katar ile, işbirliğini genişletiyor.. “S400’ü tartışmam” diyor..

Bay Kemal, “Yap+İşlet+Devret modelini bırak” diyor..

AK Parti iktidarı, “Bu millete hizmet etmek için, kalkınma için, yolumuza devam” diyor..

YENİ AKİT