Sinema nedir!
“Sinema’ya gidiyor musunuz” sorusunun yöneltildiği insanlar “iyi takipçiyim” diyorsa, haftada bir filme gidiyordur, en iyi ihtimal. Perdede izlediği filmlerse ‘gişe işi’ çerçevesinde, sadece ‘oyalayıcı’, ‘eğlendirici’ ve daha vahimi ‘geçici’dir.
Bense daha ‘büyük bir bakış’tan bahsediyorum.
Sanat ile ilgilenmeyen/uğraşmayan insanın, kendini insanlığına bağlayan irtibat noktalarından biri noksandır. Ve bu eksiklik öylesine etkilidir ki, bütün bir dünya görüşünü, hayata bakışın ve en mühimi de kendine/insana yaklaşımını hepten ‘hiç’ edebilir.
Büyük laflar etmek, dünyanın en küçük işidir. Büyük laf etme derdinde olanlar, en küçük uğraş ile hayatını heba ediyor demektir. Büyük işler peşinde koşan, küçük olarak gördüklerinin ‘eksikliği’ ile ‘büyük kırıklıklar’ın altında kalmaya mahkumdur.
İşte bu sebepten ki, sözlerimi ‘küçük’, izahımı ‘küçük’, yolumu ‘küçük’ tutmaya çabalıyorum.
Ve işte tam da bu yüzdendir ki “sanat, bir yöntem olarak, küçük dokunuşların büyük resimleri ortaya koyduğu eylem alanı”dır…
‘Sanat sineması’ dediğimiz alanda icra edilen filmleri bir de bu açıdan düşünün. Neden bu kadar sade, neden ‘basit’ gibi görünen, neden sakin, neden dingin ve neden ‘az söz’ barındıran şekle sahip olduklarını bir de bu bakımdan yorumlayın.
Şeklen böyle olmakla beraber mevzubahis filmler, nitelik açısından -elbette- büyük etkiye sahiptir. Kitleyi değil, insanı hedef alır.
‘Çoğunluk’ değil, ‘kişisel varlık’tır hedef olan.
‘Zaman’ın çok küçük bir kısmını kullanmasına rağmen, sanat filmi, ‘zaman’ın en geniş anlarına hitap eder.
‘Uzun plan’, ‘duran kamera’, ‘susan insan’ olarak değerlendirilen şekli görünüm, sanat sineması bağlamında ‘büyük lafların yatağı’dır.
Çünkü sanat, sadece ve sadece insanı hedef alır… Kitleler, sanat için ‘daha çok insan’dan başka bir şey değildir. Ve topluluk, sanat için, yine sadece insandır.
Ve sinema; bir ruh halinin, hâl üzere durumundan ruh üzere konumuna değin gelişiminin aracı ve amacıdır...
Sinema; bizi bize, hepimizi hiçbirimize ve bireyi yalnızlığına hapseden modern zaman algısının karşısında direnebilmenin yöntemi olmasının ötesinde, şartıdır...
Sinema; arayış içinde olması gereken insanoğlunun, mevcudiyetini bilemeden mevcut durumunu kabullenmesi gerçeğinin değişmesi gerekliliğini anlamanın sonrasında, gerçeğin üst tabakası hakikatin 'hissedilmesi' hususunda duygusal yardımcıdır...
Sinema; bireysel etkisinin dozajına yönelik yorumların kofluğuna hapsedilemeyecek oranda hissi ve toplumsal yönelmenin sürdürülebilmesi bakımından nicelik ve niteliksel öneme haiz kurtuluş yoludur...
Sinema; düşünmedir…
Sinema, düşüncedir; ki sinema bir ‘zihni eylem alanı’dır…
Abdulhamit Güler - Haber 7
abdulhamitguler@gmail.com
Twitter: @_hayirlisi_
-
tamtam 13 yıl önce Şikayet Etyorum. insanların yorumlarını niye yayınlamıyorsunuz.? yazılanlardan bir rahatsızlığınız mı var ileri demokrasici yandaş müslümancıklar?Beğen
-
tamtam 13 yıl önce Şikayet Etdaha düne kadar. 35 yaşındayım ve çocukluğum muhafazakar bir çevrede geçti. hala da öyledir. fakat bu gelenekçi müslümanların şimdilerde modern toplumun veya dünya toplumlarının değerleriyle çok ilgililermiş gibi yazdıklarını anlamıyorum. 90'lı yıllarda bunların abileri ve toz kondurmadıkları bazı büyükleri sözümona 'amerikan filmi' diye bi aşağılama terimi icad etmişlerdi. o zamanın müslümanlarını bu terimle yargılarlardı. bu sırada da o aşağıladıkları filmlerle adamlar dünyaya kültürlerini empoze edip emparyalizmin en büyük silahını daha da geliştiriyorlardı. o büyük abilerde bu filmleri izleyen müslümanları aşağılıyorlardı. şimdi bunlardan bir yazar efendi de 2012 yılı olmuş sinema hakkında yazı yazmaya teşebbüs etmiş. günaydın ve yazıklar olsun efendiler. bu insanlara çok büyük hesap vereceksiniz.Beğen
-
Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Etsinemasız toplum..geleceğine dair hiç bir... proje üretemez. derin düşünemez. toplumsal mutabakatta insanları birbirine kaynaştıran ince nüansları yakalayamaz. sinema olaylara alay-ı iliyyinden baktıran bir araçtır. perskeptifinin genişliği kadar geçmiş ve geleceği ve içine alır ve anda geçen olayları bütün vuzuh ve açıklığıyla önümüze koyar.Beğen
-
İbrahim Dursun 13 yıl önce Şikayet Etsinema ve film... geçen hayat bir film şeridi gibi dostum!...(-) lere üzül....vesselamBeğen
-
fanofnur 13 yıl önce Şikayet Etallah allah. dayı, ben seni sünnet sakalı bırakmış zannediyordum da helal olsun diyordum ama öyle değilmiş, zira sünnet olduğu için bırakılan sakal kesilmez. neyse hayırlı olsun.Beğen Toplam 2 beğeni