Abdulhamit Güler
Abdulhamit Güler
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Sözsüz haykırışın tarafsız yeri; Araf

GİRİŞ 23.09.2012 GÜNCELLEME 23.09.2012 YAZARLAR

Özcan Deniz'in bir kamyon sürücüsünü canlandırdığı, Yeşim Ustaoğlu'nun son filmi Araf, 'toprağın emdiği ateş' sahnesi ile açılıyor.

Karabük'te geçen filmin açılış sahnesi gerçekten oldukça manidar.

Genel bakılınca film Yeşim Ustaoğlu'nun ustalık eseri gibi görünüyor. Biçimsel olarak mükemmele yakın bir eser ortaya konmuş.

Buğulu cam veya yağmur sırasında damlaların aktığı camdan 'mezo-pan' yapmak, artık herkesin beklediği bir objektif hareketi. Kaldı ki filmde bunu sıklıkla görüyoruz. Biçimsel olarak filme getirilebilecek tek eleştiri de bu sanırım.

'Gerçekçilik' tuzağında 'bolca küfür', Araf'ın handikaplarından.

Mahiyet açısından filmin senaryosu 'sözsüz' haykırışla kaplı.

'Sanat sineması'nın en bilindik özelliklerinden biri olan bu durum, Araf'ta zirve yapmış. Yeşim Ustaoğlu, karakterleri, 'konuşmadan konuşturmuş'.

Bir 'işçi' şehrinin, hayalleri büyük, imkanları kendileriyle sınırlı insanlarının konu edindiği filmde, modern zaman şehirlerinin varoş mekanlarının ahalisinde görmeye alıştığımız şekilde 'gitmek' arzusu ile yanıp tutuşma hali mevcut.

Bir farkla ki; Araf'ta, gitmenin imkansızlığının farkında olan, her gitmenin nihayetinin 'araf' olduğunun bilen suskunlar vardır.

İki erkek arasında bir kız, iki erkek arasında bir anne, iki kadın arasında bir genç ve herkesin arasında herkes...

18 yaşındaki oğlunu bırakıp giden anne ile karnındaki çocuğu elleriyle çıkarıp pencereden atan arasında ne fark var ki!

Birbirimize mecburiyetin filmi Araf, herkesin, mecburiyetinin aslında özgürlüğünün de  anahtarı olduğuna işaret ediyor.

Lakin öylesine kanlı bir sistem var ki, 'bilginin güç olduğu çağda', insan kalmanın güçlüğü ile sistem, sadece ve sadece isyan yetiştiriyor...

İnsan büyütmesi gereken toprak, isyan emiyor. Ateş, toprağa ölüyor.

Ve ne kadar modern, 'kent'e dair hayalleri varsa da insanın, araf, yine varoşta ve arabeski yaşatır. Zaten arabesk, bir müzik tarzı değil, Araf'ta olmanın farklı bir tanımıdır.

Araf, candır...

Can'ın simididir Araf...

Köprüden önce son çıkış ve herşeyin bittiği yerde başlangıçtır, Araf.

Araf'ı başyapıt yapacak en önemli unsur oyunculuk (Özcan Deniz hariç)... Neslihan Atagül harika oyunculuğunu, özellikle bir sahnede Nihal Yalçın darla duman ediyor. Tek plan sahnede öylesine harika oynuyor ki, kesinlikle ders olur. 

Yeşim Ustaoğlu, biçimsel olarak ustalık eseri diyebileceğimiz Araf ile bolca soru ve sükut hediye ediyor izleyiciye.

Kısa hikaye:

18 yaşındaki Zehra köyünde ailesi ile birlikte yaşamaktadır. Vardiya arkadaşı Olgun ile birlikte bir benzin istasyonunda çalışmaktadırlar. Bu ikiliyi Olgun'un Zehra'ya olan aşkı dışında televizyon izleyerek geçirdikleri hayatlarında, orada gördükleri dünyalara olan özentileri ve bu yaşantıların içine girmek için kurdukları hayaller ve çaba birbirine bağlamaktadır. Bir gün benzin istasyonuna gelen 38 yaşındaki Mahur ile Zehra arasında başlayan aşk ile tüm dengeler alt üst olur...

Abdulhamit Güler - Haber 7

abdulhamitguler@gmail.com

twitter: @_hayirlisi_

http://www.facebook.com/ahg13

 

YORUMLAR 1
  • Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Et
    yollar..ve..yollarda kaybolan hayatlar.... bazen birbirine denk olan yaşıtların.bir ömür boyu birlikte sürecekleri birlikteliği.hayattan alacakları heyecanın.mali çekiciliği yüksek biri tarafından kesilmesinin.insanlığa neler kaybettirdiğini sorgularım.kadın kendinden onlarca yaş büyük ve neredeyse babası yaşında olan kocasına ne içinden gelerek kocam diyebilmekte.hep korkmaktan ve onun karşısında ciddi durmaktan kaynaklanan ruh haliyle şakalarıya, gülmeleriyle,neşeli konuşmaları hiç yapamayarak.genç bir kadının hayat dolu olması ve geçirmesi ömrü.bir yaşlı erkeğin fantazisine kurban gitmektedir.yaşlı erkekler..genç erkeklerin hakkını elinden almakta zafer kazanmıyorsunuz.bir genç kadının hayalleriyle birlikte toplumuda yok ediyorsunuz.mutsuz olan kadın bu hayallerini gerçekleştirmek için genç erkeklerle konuşmak zorunda kalıyor.sizde namus diye onu törelere gönderiyorsunuz..işte töre cinayetlerinin nedeni.niye ağlayan analarla dolmuş anadolu derseniz.
    Cevapla