Abdulhamit Güler
Abdulhamit Güler
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Altın Silivri ödülleri ve 'izm'!

GİRİŞ 14.10.2012 GÜNCELLEME 14.10.2012 YAZARLAR

Siyaseti sadece 'particilik', 'hasım sahibi olma' ve 'illa da bir şeylere karşı durma' manasında alırsanız, varacağınız nokta, size aynen böyle davranmanın peşinde olanlarla hayatınız boyunca mücadele etmek zorunda kalmak olur. 

Sanatkar, 'kendi gibi olmayanın açığını kollayan' değil, insana, insanlığa ve hayata 'katkı peşinde olan'dır. 

Bu satırları yazmamın müsebbibi olan gelişmeler Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yaşandı. 

Önce İlyas Salman'ın garip yaklaşımına bakalım... 

Festival kapsamında bu yıl 4'üncüsü düzenlenen "Halkın Portakalı Kısa Film Atölyesi" yarışması ödül töreninde konuşan İlyas Salman, diğer festivallerin halkla iç içe olmadığını savundu ve açıkçası 'durduğu yer'i ifade etmek istercesine nokta atışı yaptı.

Eleştirirken, "Bir festival düşünün ki söz gelimi Altın Ayı. 'Halkın Ayısı' diye bir şey duydunuz mu? 'Halkın Aslanı' ya da 'Halkın Kozası' diye. Ama Halkın Portakalı var" diyen Salman, Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ı güzellemeden de edemedi. 

Neyse, buraları geçelim. İlyas Salman'ın açıklamalarının asıl fecaat kısmı en sonda geliyor. 

Buyuruyor haşmetmeap: 

"Bir şey söylemek istersem kendimi Metris'te bulurum. Hazreti Muhammed kalksa dese ki şimdi, Atatürkçüyüm dese, şimdi Silivri'deydi." 

Şimdi, neresinden tutsanız elinizde kalır bu yaklaşım. 

Bir defa, bir kutsalı siyasi açıklamana alet etmen, durduğun yerin durulacak gibi olmadığının izahından başka bir şey olmaz. 

Sözümona, muhalefet ettiği siyasi duruşu, 'onların takıntısı'na işaret ederek can evinden vuracak. 

Elbette sapla samanı karıştırmakla kalmıyor muhterem, üstüne bir de tüy dikiyor.

İlyas Salman bilmez ki, Peygamber, Allah'tan başka ilah tanımamıştır. 

Hele sonuna 'izm' ekleyerek hayata bakışınızı tanımlamaya çalıştığınız 'beşeri' kurmaca fikirler, Peygamber'i değerlendirme nazarında zerrece kıymet arz etmez. 

Çok muhterem sanatkarımız (!) bilmez ki, Peygamber, sadece ve sadece adaletten, vicdandan, haktan yana tavır almıştır. 

İlyas Salman ve 'gibiler' bilmez ki, 'onlar'ın ideolojisine alet edemeyeceği oranda tahayyül gücünün ötesinde olan Peygamber, bugün kalksa, Müslümanların halini görünce ağlardı. Lakin ideolojisinden değil, ümmetine olan düşkünlüğünden... 

Altın Portakal Film Festivali'nde yaşanan ve skandal boyutunda değerlendirebileceğimiz bir başka gelişme de ödül gecesinde vuku buldu. 

Konuşmaların neredeyse tamamı ideolojikti. Özellikle Silivri'ye bol bol selam gönderildi. 

Soner Yalçın'ın, Sivas Katliamı'nı konu alan 'Menekşe'den Önce' filmi Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde, Toplumsal Vicdan Ödülü'nü aldı. Ödülü veren yazar Mine Kırıkkanat, "Eskiden Madımak'ta yakıyorlardı, şimdi ise Silivri'ye tıkıyorlar" gibi 'kerameti kendinden menkul' bir saçma cümle kurabildi. 

"Silivri'ye selam" gecesine dönüşen ödül törenini izleyen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın memnuniyeti ise bıyığının altında gizleyemediği, göğsüne bağladığı kollarının sık sık genişlemesini sağlayan derin nefes nöbetleri ortaya koyuyordu. 

"Ne var bunda, görüş sahibi olmak ve bunu ifade etmekte ne var" diyebilirsiniz. Haklısınız da. Lakin buradaki mesele, ifade biçimi ve çok daha itici duran kof zihin yapısının net kodları. 

Başta da söylediğim gibi siyasi görüş sahibi olmak doğal ve ötesinde haktır. Bu doğrultuda çaba sarf etmek de hakla izah edilir. Ancak izahın tevile vardığı noktada, hak olarak gördüğünüz argüman ile başkalarına haksızlık etmeye başlarsanız, daha yolun başında yaptığınız hataya dönmeniz gerekir. 

Biz de burada en başa dönelim ve diyelim ki; sanatçının siyasetten uzak durması ile sanatında ideolojik saplantılardan uzak durması arasında fark var. Fark, kavramların tanımlanmasına kadar varır. Daha doğrusu tam buradan başlar. 

Bu arada bir teklifte bulunmak isterim... 

CHP'li belediyenin Antalya'yı 'geri alması'ndan sonra başlayan ve bu yıl zirve yapan 'Silivrizm' savunucuları, festivali önümüzdeki yıl Silivri'de yapabilir. 

Olur mu! Olabilir... 

O halde şimdiden festivalin yeni adının çalışmalarına başlansın ve 'Tarihî Altın Silivri' ödülleri için yoğurt kabında film makaralı heykelciklerin tutması için şimdiden maya çalınsın. 

'Olur mu' demeyin, ya tutarsa!

 

Abdulhamit Güler - Haber 7

abdulhamitguler@gmail.com

twitter: @_hayirlisi_

http://www.facebook.com/ahg13

YORUMLAR 2
  • ALAİ KOC 13 yıl önce Şikayet Et
    bu festivalin adı..... değişmeli...baksanıza..ne kadar absürt ve ate ve de modası geçmiş siyasi görüş ve özellikle de kenarda köşede kalmış sanatçı taslağı varsda orada toplanmış..nerde eski festivaller.işimiz kendini bilmez ve ihaneti bir maharet gibi gösterenlere kaldı desenize..adı ne olmalı bu festivalin.??en güzeli sal gitsin fstivali olsun..salman diyorlar ya..salmani rüşti de davet edilmeli....adı da ona benzemeli..
    Cevapla
  • Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Et
    niye böyleler.. nasıl bir türbanlı ak partili belediyelerin olduğu kentlerde yaşamaktan fazlasıyla memnunsalar.beyaz türklerde kendi tavırlarına ve yaşamlarına en uygun bir yaşam sunan belediyelerden memnunlar. her biri diğerinin kendi yaşam tarzına müdahele edilmesini istemiyor. mesela içkisini rahatça içmek istiyor.modern giyimlilerin yanında olmayı arzu ediyor.barların yada kafelerin haram yerler sayılmasını tartışılmasını dahi istemiyor. namaz kılanlar habire içki kötüdür, açıklık saçıklık zinadır gibi avrupada rastlanmayacak derecede bir baskıyı türkiyede futursuzca söyleyince, öyle rahatsız oluyorlarki .hemde bunlar alevi değil yarı sünnidir.selan niranyan gibi açıyor ağzını kapatıyor gözünü.bunun çözümü,avrupa gibi demokrasiyi herkesin kabul etmesidir. istyeyen açık giyinir. isteyen içkisini içer. isteyen türbanını takar. isteyen namazını kılar.bunları kabul edecek kaç müslüman var. demokrasiyi kabul edeceklermi.
    Cevapla