Ülke olarak herhalde sorunsuz, tartışmasız, şaibesiz bir seçim yapamayacağız. Her şey düzgün gitse 'parmak boyama' ayıbıyla yaşayıp duruyorduk. Ama Yüksek Seçim Kurulu öyle bir karar aldı ki 'keşke parmağımızı boyasalardı' diyecek hale geldik.

Tüm Türkiye gibi biz de miting meydanlarına endekslenip, elimizde kalem kağıt seçim toto oynarken YSK web sitesinden bir uyarı geçti. Başbakan Erdoğan, Yalova mitinginde söylemese belki de fark etmeyecektik. Başbakan 'Bu oyunu bozun. Kimlik kartlarınızı değiştirin, oyunuza sahip çıkın' dedi de YSK'nın uyarısından haberdar olduk.

Ne demiş YSK? Kimlik kartında TC kimlik numarası olmayan oy kullanamaz. Mükerrer oy tartışmalarını bitirecek, hayali seçmen iddialarını ortadan kaldıracak bir düzenleme. Her şey güzel de seçime iki haftadan az bir zaman kala mı açıklanır?

Türkiye'de 5 ile 10 milyon kişinin nüfus cüzdanında hâlâ TC Kimlik numarası bulunmuyor. Rakam net değil çünkü tam olarak kimse ne kadar kimlikte bu sorun var bilmiyor. Özellikle taşrada bu sorun had safhada. Belli bir yaşın üzerindeki herkesin kimliği hâlâ eski.

Seçime az bir zaman kalmış. Milyonlarca insan nüfus müdürlüklerine gidecek ve cüzi de olsa bir para ödeyip kimliğini değiştirecek. Bunu kaç kişi yapar? Köyde, kasabada yaşayan milyonlarca insan bağını, bahçesini, tarlasındaki işini bırakıp şehre gidecek. Sıraya girecek. Bir günü harcayıp yeni kimliklerine kavuşarak oy kullanma hakkını elde edecek. İçişleri Bakanlığı yerinde bir kararla nüfus müdürlüklerinde mesaiyi uzattı. Ama yine de milyonlarca insan bu seçimde 'anayasal hakkını' kullanamayacak.

Düne kadar CHP dışındaki partiler bu karara tepkiliydi. Özellikle AK Parti ve MHP. İktidar partisinin milyonlarca oy kaybedeceğini söylemek abartı olmaz. DTP henüz hadisenin farkında değil. Onlar ' DTP'ye oy vermeyen Kürt değildir' türü açıklamalar yapmakla meşguller. Fakat unutmamak lazım ki oy kullanma hakkı anayasal bir haktır. Tüm partilerin sandığa sahip çıkması gerekir. Eğer YSK herkesin oy kullanmasına yönelik bir düzenleme yapmazsa literatüre YSK Demokrasisi olarak geçecektir 29 Mart.

Kim bilir belki de Aysun Kayacı'nın ' benim oyumla dağdaki çobanın oyu nasıl aynı olur?' isyanı sona erer. Çünkü sadece dağdaki çoban değil milyonlarca 'taşralı' oy kullanamayacak.

TRT'YE BİR ŞEYLER OLUYOR

İbrahim Şahin, TRT'nin başına geçtiğinde iddialı konuşmuştu. Açıkçası biz de çok itibar etmemiştik. Ne de olsa rahmetli İsmail Cem'in tabiriyle 'TRT iğneli fıçı'ydı ve buraya gelen iddialı başlar bir süre sonra 'sisteme' uyardı.

Fakat bu kez öyle olmadı. TRT, hem haberi canlandırdı hem de tematik kanallarla kumandalarda kendine yeniden yer buldu. Çocuk kanalı, 30 dilde web yayını, Kürtçe kanal derken önümüzdeki hafta sonu yeni bir kanal yayına başlıyor. Daha doğrusu politik bir kararla kurulmuş ama içi doldurulamamış TRT TURK yeniden ele alınıyor. Kanalın ismi henüz açıklanmadı ama TRT yönetimi 'Türk dünyasının kanalı' olacak diyor. Nevruz'da merhaba diyecek olan yeni kanala 30'a yakın ülke katkı sağlayacak.

Yıllardır içi boş/politik bir söylem olarak dile getirilen 'Adriyatik'ten Çin Seddi'ne' Türk dünyası TRT'nin yeni kanalında vücut bulacak. Balkanları, Türk dünyasını hedefleyen yeni kanalın özelliği kapsamı alanındaki ülkelerinde yayına ortak olması. İlgili ülkeler de yayına müdahil olacaklar. TRT'nin bu adımını sıradan bir televizyon yayıncılığı olarak görmemekte fayda var. TRT yönetiminin kafasındaki projeler bunlarla da sınırlı değil. Farklı bir müzik kanalı kısa süre sonra yayında olacak. Akabinde de haber kanalı hizmete girecek. TRT ezber bozmaya devam edecek gibi.