Ahmet Altan
Ahmet Altan
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Solculuk ve dindarlık, zavallılık mıdır?

GİRİŞ 28.06.2008 GÜNCELLEME 28.06.2008 YAZARLAR

Ciddi bir felsefi sisteme dayanan bu görüş, felsefi içeriğinden boşaltılmış, Marxism’in öğrenilmesi yasaklanmış ve sadece politika alanında kullanılan içi boş bir kavrama dönüştürülmüştür.
Bu anlamda, dinle solculuğun kaderi aynıdır.
Çünkü aynı oyun “dine” karşı da oynanmıştır.
Tasavvuftan, felsefi değerlerinden koparılan “din” de bu ülkede sadece “şekil” şartlarına indirgenmiş, özünden ve ahlâkından uzaklaştırılmış, politik bir silah haline getirilmiştir.
Tasavvufla Marxism arasındaki “tekliğe” dayalı benzerliği tartışabilecek bir solcuyla dindar bulmakta çekeceğimiz zorluk bile bu iki kavramın nasıl zihinlerde yer bulmasının engellendiğini bize gösterir.
Kabaca ifade edersek, Marxism, bütün evrenin “atomlardan” yapıldığını söyler.
Her varlığın özü tekdir ve aynıdır.
Tasavvuf ise tüm kâinatı “tanrının” yansıması olarak görür.
Onun bakış açısına göre de hepimiz aynı ortak “kudretin” parçasıyızdır.
Biri “atom” der, biri “tanrı” ama ikisi de kâinatın ve hayatın tek bir “kaynaktan” çıktığına inanır.
Sonra ikisinin yolları ayrılır ve hayatın mekanizmasını kendilerine göre açıklarlar.
Marxism, hayatın nasıl değiştiğini merak eder.
Solculuk, bu anlamda bir “değişim bilimi” olma iddiasındadır.
Biraz “basitleştirilmiş” bir anlatımı tercih ederek söylersek, Marxism’e göre hayatımızı değiştiren “üretirken kullandığımız aletlerdir.”
Üretim aracının kağnı olduğu bir hayatla, insanların üretimlerini buharlı makinelerle yaptıkları bir hayat birbirinden çok farklıdır.
Toplumun yapısı ve “sınıflar” kullanılan aletlere göre değişir.
Hayat da bu yüzden sürekli değişir.
Çünkü kullandığımız aletleri sürekli geliştiririz.
Bu aletlere kimin “sahip” olacağı konusundaki çatışmalar, toplumsal hareketliliği sağlar.
Sol felsefe, değişimin özünü açıklamaya uğraşırken, sol politika “aletlerin” mülkiyeti konusunda “mülksüzleri” tutarak tavır alır.
Çünkü mülk sahipleri, sahip oldukları avantajları kaybetmek istemediklerinden durumun “muhafaza” edilmesini sağlamaya uğraşırlar, “mülksüzler” ise ezilmekten kurtulmak için şartların değişmesini zorlarlar.
Marxism, sonunda “mülkün”, “sınıfın” ve “devletin” olmadığı bir yapının oluşacağını öngörür.
Eğer siz hayata ve politikaya böyle bakmazsanız, değişimin nasıl ve ne yöne doğru olduğunu anlamaya uğraşmazsanız, bugün kullandığınız aletlerin hayatı nasıl değiştirdiğine dair bir fikre sahip olmazsanız, “işçi sınıfının” ortadan kalkmasının “mülk” kavramını nasıl etkileyeceğini hiç düşünmezseniz, solculuğu “kabalaştırır” ve zavallılaştırırsınız.
Solculuğu, “bir şeye karşı olma” düzeyine indirgersiniz.
Bir partiye, bir örgüte, bir sınıfa karşı olmak, “solcu” olmak için yeterlidir sizin için.
Her neye karşıysanız, ona olan “düşmanlığınızı” öylesine kimliğinizin parçası haline getirirsiniz ki, o “düşmanı” sonsuza kadar var olacak sanır ve o andaki politik duruşunuzun değişmemesini savunmaya, “tutuculaşmaya” başlarsınız.
Bugün birçok solcunun başına gelen budur.
Kendi kimliklerini “değişimle” değil de, bir “düşmanla” tarif etmeleri, onları düşmanlarıyla birlikte var oldukları “sistemin” tutucu bir parçası haline getirmiştir.
Felsefesiz bir politikanın esirleri olmuşlardır.
Benzer bir talihsizlik dindarların da başına gelmiştir.
Onlar da, parçası oldukları “özle” olan o kutsal ilişkilerini unutup, varlıklarını “düşmanlarıyla” tarif eder hale gelmişlerdir.
Hep birlikte parçası olduğumuz o “kudretle” kuracakları ilişki, o kudrete duyacakları sevgi ve o kudretin bu dünyadaki “diğer” yansımalarına gösterecekleri merhamet ve dostluk değil, “düşmana” karşı duyulan öfke ve hiddet onların kimliği haline gelmiştir.
Dinin sadece inançtan ibaret olmadığını, bunun bir de “düşünce” yanı olduğunu tümden unutmuşlardır.
Konuşun Müslümanlarla, çoğu size tanrının şiddetini ve cezalandırma gücünü anlatacaktır, kendisine benzemeyene karşı hissettiği “kuşkuyu ve kızgınlığı” anlatacaktır.
İnsanın “kaderinin” değişmek ve daima “mükemmele” doğru ilerlemek olduğunu çoktan aklından çıkardığını gösterecektir.
Aynı o “felsefesiz” solcular gibi yaşadığı “anın” içinde donacak, insanın ve hayatın değişmesinin ilahi bir emir olduğunu hiç anlamayacaktır.
Solculuk da, din de, “felsefesinden” koptuğunda, “özünden” ayrıldığında varabileceği tek nokta, “siyasetin” içinde öfkeyle dolu bir yandaş olmaktır.
İkisi de hayatı anlayamaz.
Değişimi anlayamaz.
Sanırım, bugün Türkiye bu “kabalaşmayı” yaşıyor.
Solcuların ve dindarların büyük bir çoğunluğu, kendilerini bir “siyasi partinin” yandaşı ve karşıtı olarak tarif ediyor.
İki zihniyet için de çok önemli olan adalet duygusunu yitirmişler.
Dinin de solculuğun da içi boşalıyor, yalınkatlaşıyor.
Ve, bu iki kesim de hayatın özünü tam kavrayamıyor.
Birine göre “değişimin,” diğerine göre “kaderin” önünde engel olarak duran egemen güçlerin kimliğini merak etmiyor.
Ben Türkiye’nin bu “zihinsel” sığlığı aşmak zorunda olduğuna inanıyorum.
Gerçek solculara ve gerçek dindarlara ihtiyacımız var bizim.
Yoksa sahteleri boğup öldürecek bu ülkeyi.

ahmetaltan111@gmail.com

YORUMLAR 4
  • mehmet şenel 17 yıl önce Şikayet Et
    keyfemeyaşa hüriyeti. Ahmet Beyi eskiden beri domakratlığından dolayı taberik edrim. temelde niyetler islam ve marszim için bir olablir her ikiside adaleti hedef alır biri beşri fikirleri temel alıyor diğeri herkesi eşit mesafede yaratanın adalti kuşatıyor. ama keyfemeyaşa anlıyışı sadece günah işleme hüryetini bize ideolaji diye maskeleyip sundu..yani cumhuriyet diye bize sunulan devirler aslında geçmiş kavinlerde ki lutun kavmi gibi günahın ve yanışın dayatması idi sürgünler idamlar hapishaler bu dilber uğruna yapıldı...vesela
    Cevapla
  • Hüseyin 17 yıl önce Şikayet Et
    Yazı süper de. ya editör arkadaşlar,yeni arayüzden sonra firefox'la siteye girilince, noktalama işaretlerinin yerinde, kutucuk içinde ffdd karakterleri görünmeye başladı. Buna bir çare baksanız,
    Cevapla
  • Can Alan 17 yıl önce Şikayet Et
    Harika bir yazı. Tek kelimeyle mükemmel, felsefi açıdan inanılmaz yazı. Tek merakım şu: acaba genkur. da bu yazıyı anlayabilecek kapasitede biri var mı? Gerçekten şu anda tek merak ettiğim şey budur...
    Cevapla
  • mehmet selim polat 17 yıl önce Şikayet Et
    BU YAZIYI BEĞENDİM. Solcular Müslümanlardan dahada zavallıdır.ben Müslümanım,Elime kelepçe,dilime kilit vurulmuş,gerçek müslümanlığı öğrenmemek için,İslamı kamusal alanın dışına çıkartmışlardır.Atatürk,İsmet inünü,fevzi çakmak,Nazım hikmet gibi zevatlar.Rusyanın diretmesi üzerine Kominist partisini kurdular,16 delege fazlalaşmadı,Türkiyede yürümedi ve kominizm partisi kapatıldı,aynı oyunlar müslümanlarada yapıldı ,yavaş yavaş islamı ihraç ettiler,Başta harf inkilabı,ardından türkçe ezan vesaire aldı yürüdü.Yasaklar çoğaldı.
    Cevapla