Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Yunanla Bile Barıştık, Hadi Osmanlı İle de Barışalım Artık…

GİRİŞ 27.12.2016 GÜNCELLEME 28.12.2016 YAZARLAR

Türkiye’de son senelerde tarihle barışma yolunda yavaş ama güzel adımlar atılıyor. Barışma bundan yaklaşık on sene evvel, önce hükümet mensuplarının bir padişah torununun cenazesine çelenk göndermesiyle başladı. Sonra Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 700. yıldönümü resmî törenlerle kutlandı. TBMM’nin organize ettiği Halife sergisinin açılışı, bizzat Halife’nin torunu tarafından yapılırken Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı da Osmanlı ailesinin reisiyle New York’ta kahvaltı yapıyordu.

            Bu gelişmeler bazı çevrelerin iddia ettikleri gibi Hilâfete dönüş hazırlığı” yahut “Osmanlı hayali” değil, Cumhuriyet nesillerinin tarihî mirasına sahip çıkmasıdır ve kendine güveni tam olan, bir takım travmalardan arınmış bir cumhuriyete yakışan da geçmişiyle barışık olmaktır.

            Bunun yanı sıra, bugün etrafta, kendisini tarih sosyologu sanan birileri, bu yüce milletin “Kurtuluş destanı” olan Milli Mücadeleyi hafife almak için 10400 olan şehit sayısını ortaya atıyorlar ve diyorlar ki; “Bu milli mücadele denen şey  Yunan askerleri ile basit çatışmalar yapan birliklerin yaptığı şeylerdir ve çok da önemli değildir. Ne kadar hazin bir yaklaşım tarzı. Milli Mücadele boyunca verdiğimiz 10400 şehidimizi hafife alarak kim ölü sayısının çok olmasını ister biliyor musunuz? Millî hassasiyet ve kültüründen uzak olan kişiler. 

            Sultan  Vahidettin Han, niçin onlarca ve her biri birbirinden şanlı Osmanlı paşalarının arasından rütbece küçük ve henüz paşa olan Mustafa Kemal Paşa’yı seçti. Ne aradı ve ne buldu bu Paşa’da… Kendisine “…Sultanım Mustafa Kemal Paşa Cumhuriyetçidir onu seçmeyiniz” diyenlere, niçin “…Bu vatanı kurtarsın da neci olursa olsun” cevabını verdi. Bu cevap bir hain tarafından verilebilir mi?

            Sultan, niçin Samsun’daki küçük köy nümayişlerini durdurmak için gönderdiği bir paşaya İzmit’in doğusundaki tüm vilayet valiliklerine emir verebilecek sınırsız salahiyetler verdi. Bu nasıl izah edilebilir… Niçin Mustafa Kemal Paşa’yı tüm maddi ve manevi imkânlarla donattı? Mustafa Kemal Paşa, niçin kendisi hakkında idam fermanı hazırlatan, ve ordudaki vazifesine son verdiren padişah’a Erzurum kongresinden arz-ı hürmet etti ve Vahidettin Han’ın doğum gününü kutladı ve onun adına tebrikleri aldı?. Bir hain niçin memleketten giderken imparatorluğun hazinesine elini sürmez ve tabiri caizse beş parasız gider ve en önemlisi niçin Avrupa’da hainliklere devam edip, bir ordu kurup bu ordu ile Anadolu üzerine saldırmaz. Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere, Sultan Vahidettin Han, asla bir hain değildi. Tam aksine canını dişine takarak memleketi için çalışan, yırtınan ve yıpranan bir garibandı.

            Bir de Mustafa Kemal Paşa’ya göz atalım. Bu paşa, 13 yaşında evinden ayrılmış, askeri okullarda okumuş, 28 yaşında Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı halkı örgütlemeye gönderilmiş, 33 yaşında bir tümen komutanlığına getirilmiş, 34 yaşında Çanakkale cephesinde Arıburnu, Anafartalar ve Conkbayırı cepheleri grup komutanlığına getirilmiş ve onbinlerce vatan evladı kendisine emanet edilmiş, 35 yaşında kolordu komutanlığı yapmış, 36 yaşında 3 ordudan oluşan (askerlik yapanlar 3 ordunun ne kadar büyük bir oluşum olduğunu bilirler)  “YILDIRIM ORDULARI KUMANDANLIĞI”na getirilmiş ve yine 36 yaşında padişahın yaveri sıfatı ile Almanya’ya gönderilmiş (kendisinden kıdemli yüzlerce paşa varken,  36 yaşındaki Mustafa Kemal paşa’nın padişaha yaver yani yardımcı seçilmesi manidar değil midir?...)

             38 yaşında vatanı düşman işgalinden kurtarmak için özel ve gizli bir emirle Anadolu’ya gönderilmiş, 39-40-41 yaşında ise memleketi düşman işgalinden kurtarmış bir adam, nasıl sevilmez ve nasıl yaptığı büyük işler görülmez. Evet, karşımda 34 yaşında Çanakkale cephesi komutanlığı yapmış biri duruyor. Çanakkale’ye gidenler oranın nasıl zor bir coğrafya olduğunu bilirler.

Şimdi, bütün bunlardan sonra ben diyorum ki Mustafa Kemal çok büyük bir komutan eşsiz bir askerî dehadır hiç şüphesiz. Fakat paşa böylesine büyük bir deha iken, O’nu keşfeden ve vatanı kurtarmak vazifesi ile Anadolu’ya gönderen Sultan Vahideddin Han, nasıl “hain” olabilir. Şimdi şunu diyenler olacaktır. Mustafa Kemal Paşa Nutuk isimli kitabında Sultan için hain diyor. Evet doğrudur. O kitapta öyle söylenir. “Fakat Padişaha hain diyen Mustafa Kemal Paşa, Niçin 16 Mayıs 1926’da ölen Sultan Vahidettin’in arkasından “…Çok namuslu bir adam öldü. Eğer isteseydi, saraydaki bütün hazineyi yanında götürür muhteşem bir ordu kurar ve üzerimize öyle bir gelirdi ki…” demiştir. Bir adam, aynı zamanda hem hain hem de çok namuslu nasıl olabilir? Bu iki söylem arasındaki farkı o dönemin ince kıvrak politikasını, ve ilm-i siyasetini bilmeyenler anlayamaz ve doğru tefsir edemezler.  

 

Muhabbetle…

Anadoluyu işgale eden ve İsrail’in bugün Filistin’e yaptıklarının aynısını 4 sene Anadolu insanına yapan Yunan Komutan Trikopis’le İnönü kol kola

MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANLARINDAN SADECE BİR KAÇI

 

Kazım Karabekir

 

Cumhuriyetten sonra muhalefete geçen bu yüzden de unutulmaya terk edilen bilinmeyen bir kahraman Cafer Tayyar Eğilmez Paşa

 

Milli Mücadelenin bilinmeyen ve unutulan cephe komutanı kahramanları

 

 

Cephede düşmanın öldüremediği ama İzmir Suikasti bahane edilerek eski dostları tarafından şehit edilen Adanalı Ayıcı Albay Mehmet Arif Bey.

 

 

Cephede düşmana kök söktüren ve muhalif olduğu için unutulan gerçek kahraman Albay Halit Karsıalan.

Büyük Komutan Yakup Şevki Paşa

İzmir Suikasti mahkemesinde idamla yargılanan ve bir kısmı da idam edilen milli mücadele kahramanları

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL