Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

3 Mayıs’ta Koca Bir Çınar Devrildi; Fatih Sultan Mehmed Han…

GİRİŞ 04.05.2017 GÜNCELLEME 05.05.2017 YAZARLAR

Dün büyük bir adamın, kocaman bir adamın Allah’ına kavuştuğu gün. Dün  Koca efsane Sultan Mehmed Han’ın uçmağa vardığı gün.

30 Mart 1432 Pazar günü, devletin başkenti olan Edirne'de, Sultan 2.. Murat'ın eşi Hüma Hatun’dan dördüncü oğlu olarak dünyaya geldi.[1] İki yaşına kadar Edirne’de babasının yanında kalan küçük Mehmet, ağabeyi Alâeddin Ali ile birlikte 14 yaşındaki büyük ağabeyleri Şehzade Ahmed’in valilik yaptığı Amasya’ya gönderilir. Şehzade Ahmed’in erken ölmesi dolayısı ile şehzade Mehmed altı yaşında Amasya’ya, ağabeyi Alâeddin Ali ise, Manisa’ya vali olurlar. “Aklın hafsalanın yandığı yerdeyiz. Karşımızda altı yaşında valilik yapan bir çocuk bulunmaktadır.” İki sene sonra yani Sultan Mehmed Han sekiz yaşında bir şehzade iken ağabeyi Alaeddin Ali’nin valilik yaptığı Manisa’ya vali olarak gönderilir.

Kendisini dünyanın en entelektüel hükümdarı olmak üzere hazırlayan Şehzade Mehmed, medrese hocalarının yanı sıra batılı bir hümanist olan İtalyalı Anconalı Ciriaco’dan Avrupa tarihi ve Antik Yunan felsefesini öğrenmiştir. Bu durum Şehzade Mehmed’i çok kültürlü ve dünyayı tam anlamıyla bilen biri haline getirmiştir. Topkapı Sarayı’nın arşivinde bulunan Şehzade Mehmed’in çocukluk ve ilk gençlik yıllarında kullandığı defterinde Latin harfleri ile yazılmış bir takım notlar, Roma büstlerini hatırlatan insan çizimleri, Osmanlı figürleri ve çeşitli büyüklüklere ait top resimleri bulunmaktadır. Arapça ve Farsça’yı aldığı eğitim gereği çok iyi bilen Şehzade mehmed, Latince, Yunanca ve İtalyanca’yı da bu dillerin atasözlerine hakim olacak kadar iyi bilmektedir.[2] 

Bunun yanı sıra, Sultan Mehmed, İtalya ve İtalyan kültürünü tanıyan nadir bir Doğu hükümdarıydı.[3] Sultan Mehmed'in yanında bulundurduğu Rum tarihçi Kritovulos, onun kendi anadili olan Osmanlı Türkçesi dışında Arapça, Farsça, İbranice, Keldanice, Slavca, İtalyanca, Yunanca ve Latince bildiğini ifade etmektedir.[4]

Sultan 2. Murad Han, 1444 yazında yaptığı Segedin Antlaşması ile doğuda ve batıda anlaşma sağladığını düşünerek tahtı 12 yaşındaki oğlu Mehmed’e bırakır ve kendisi emekliliğe çekilir. Bu antlaşmanın bir maddesi on sene boyunca her iki taraf da birbirine vurmayacaktır. İşte bu maddeye güvenerek 12 yaşındaki oğlunu tahta çıkartır. Ama tahta çıkan 12 yaşındaki çocuğu bugün yaşayan ve televizyon seyreden 12’lik çocuklarla karıştırmamak gerekir zira, Şehzade Mehmed 12 yaşına kadar altı sene çeşitli şehirlerde valilik yapmış İstanbul’u fethetmek için planlar yapmaktadır.

2. Murad Han 3 Şubat 1451’de vefat etti. Manisa Şehzadesi Mehmed bu haberi duyar duymaz evine bile uğramadan atına atlar ve; “Beni seven Ardımdan gelsin” diyerek Edirne’ye doğru yola çıkar. Tahta ikinci kez çıkan Sultan Mehmed Han Çandarlı’yı sadrazamlık makamında tutar fakat bunun yanında Zağanos Mehmed, Şahabeddin, Saruca Paşa’lardan oluşan savaşçı ruha sahip genç ve cesur ekibini de görev başına getirir.

Kafasına İstanbul’un fethini koymuştu artık. Yolundan dönmeyecekti. Kuşatma, 1451’in sonlarında başladı. Yaptığı ilk iş önce Bizans’a sonra tüm dünyaya kafa tutarcasınaydı.İstanbul Boğazı’nda büyük dedesi Bayezid’in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı'nın karşısına o dönemde Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarı’nın inşa emrini verdi. Bizans Kralı Konstantin, bu duruma karşı çıktı ve hisarın yapılmasını engellemek için Sultan Mehmed’e elçi gönderdi. Ancak sultan bu elçiyi huzuruna dahi kabul etmedi. Bunun tek bir izahı vardı; Savaş.

Rumeli Hisarı, tüm uzmanların 1 seneden evvel bitirilemez demesine rağmen Sultan

Mehmed Han’ın ısrarı ve inşaat çalışmalarına bizzat refakat etmesi neticesinde 132 gün gibi

rekor bir sürede bitirilmiştir. Karşıdan bakıldığında Arapça “Muhammed” şeklinde yapılmış olmasının yanı sıra 132 rakamının da ebced hesabına göre “Muhammed” demek olması çok manidardır. Ağustos 1452’de hisar tamamlandı ve boğazın kontrolü tamamıyla Osmanların eline geçti. Boğazdan geçecek gemiler bundan böyle geçiş parası ödemek zorundaydı. Aksi takdirde gemiler top atışıyla batırılacaktı. 1452 sonlarında ödeme yapmayı reddeden bir Venedik gemisi batırılmış, kaptanı ve tayfası tutuklanmıştı.

Bu arada Sultanın isteği üzerine meşhur top ustacı Urban’da Edirne’ye getirildi. Sultan Mehmed’in kendisinden İstanbul’un surlarını yıkabilecek güçte bir top yapıp yapamayacağını sormuş Urban da; "Ne Konstantinopolis, ne de Babil’in surlarının karşı koyabileceği bir top yapabileceğini" söylediği dilden dile dolaşan İstanbul rivayetlerindendir.[5] Bu arada Bizans imparatoru da bütün Avrupa’dan yardım istemeye başladı. Bu çağrıya sadece Cenova cevap verdi ve  Giovanni Giustiniani komutasında 700 asker taşıyan Ceneviz kadırgaları 26 Ocak 1453’te Konstantinopolis’e vardı. İmparator Konstantinos, Giovanni Giustiniani’yi kara kuvvetlerinin başkumadan yaptı.[6]

            6 Nisan günü ilk saldırı başladı ve aralıksız 53 gün süren mücadelenin sonunda zafer inanan Müslüman Osmanlı ordusunundu. Bir çağ açılmış, bir çağ kapanmış, 2000 senelik köhne Roma İmparatorluğu tarihe gömülmüştü. Genç hükümdar Mehmed artık, Fatih Sultan Mehmed Han olarak, doğumundan 850 sene evvel resûlullahın hadisinde işaret ettiği müjdeye mazhar olmuştu. Bu tarihten sonra vefatına kadar yani 28 sene durmaksızın hem batıda hem doğuda Allah için, din-i mubin-i İslam için cihad yaptı. Balkan seferinde Boşnakların toplu halde Müslüman olmalarına vesile oldu.

Fatih, askeri başarılarla Osmanlı Devleti’ni büyük bir imparatorluğa dönüştürdü. Bilime, tarihe ve felsefeye özel ilgi gösterdi. Türkçeden başka Arapça, Farsça, Latince ve Yunanca kitaplardan oluşan özel bir kütüphanesi vardı. Avni takma adıyla şiirler yazdı. Bilim adamlarını ve edebiyatçıları destekledi. Nesir ustası Sinan Paşa ile şair Ahmed Paşa’yı vezirliğe kadar yükseltti. Ünlü matematikçi ve astronomi bilgini Ali Kuşçu’nun İstanbul’da kalmasını sağladı. Fatih, İtalyan ressam Gentile Bellini’yi 1479’da İstanbul’a getirterek resimlerini yaptırdı. 

Fatih’in saltanatı döneminde Osmanlı ülkesinde 500'den fazla mimari yapı yapıldı. Onun adına yapılan en önemli yapı, İstanbul'da bir cami ile medrese, kitaplık, imarethane (aşevi), darüşşifa (hastane), hamam, kervansaray gibi birimleri kapsayan Fatih Külliyesi’dir.

Fatih'in özellikle İstanbul'un fethinden sonra zengin bir kütüphanesi vardı ve binlerce ciltlik kitaba sahipti. Antik tarihe meraklı olan padişah, Pulutarque'nin Geographia isimli eserini Yunanca'dan Türkçeye çevirerek coğrafi bilimlere olan ilgisini göstermiştir. Fatih'in sarayında Yunanca ve İtalyanca bilen iki kâtip bulunuyor ve padişaha eskiçağ tarihiyle ilgili bilgiler veriyordu. Mitolojiyle ilgilenen Fatih, Homeros'un meşhur İlyada Destanı'nın kopyasını hazırlatmıştı.[7] Fatih'in yanında bulunan İtalyan nedimesi ona Antik Yunanistan'daki düşünürlerin ve Romalı tarihçilerin eserlerini okutmuştu. Fatih papaların, imparatorların, Fransa krallarının, Büyük İskender'in Lombardların vakayinamelerini okumuştu. Bizanslı aydın Gregorios Phrantezes, Fatih'in Büyük İskender, Roma imparatoru Augustus, Bizans imparatoru Büyük Konstantin ve Theodosios gibi şahsiyetlere karşı hayranlık beslediğini söyler.[8]

            İslam fıkhına dayanan Osmanlı Hukukunu yazılı bir metin haline getirtti ve “Kanun-i

Kadim- Kanunname-i âli Osman” şeklinde kayıt altına alınmasını sağladı. Savaştan savaşa,

cepheden cepheye koşarak tüketilen 49 senelik bir ömrün ardından 3 Mayıs 1481’de İtalya

üzerine yaptığı sefer sırasında Gebze’deki Hünkar Çayırında 49 yaşında birkaç senedir düçar

olduğu “Gut” hastalığı sebebiyle vefat etti. Bu vefatın normal bir vefat olmadığı, özel doktoru Yahudi kökenli Yakup “jakop” Paşa tarafından ilaç gibi zehir verilerek öldürüldüğü ve ölüm sonrasında bu doktorun Vatikan’daki Papalığa üç kelimelik bir mektup gönderdiği söylenir. Bu mektup şöyledir; “BÜYÜK KARTAL ÖLDÜ”

Fatih Sultan Mehmed Han’ın vefatını duyan Avrupa sonra Papa, 3 gün boyunca tüm kiliselerin çanlarını çaldırmış ve milli bayram ilan etmiştir.

Vefatının ardından 536 sene geçmesine rağmen halâ Gazi Fatih Sultan Mehmed Han’ın  İstanbul surlarının önünde askerlerine;

“…Yiğitlerim, serdarlarım, gazilerim, az zamanda çok ve büyük işler yaptık” [9]sözü veya Ey benim ün almış komutanlarım ve sadık devlet erkanım, tarife hacet yoktur. Şimdi sahip olduğumuz bu devlet nice gazalar ve büyük tehlikelerle kazanılıp ecdadımızdan ceddimize ve sonunda bizlere nasip olmuştur. Geçmişte en yiğitler toprakları kanlarıyla boyamış bugün ebediyet alemine göçmüştür. Bu yiğitlerden bize kalan bu şanlı devlet inşallah kıyamete kadar ayakta dimdik duracaktır. Sözleri kulaklarımızda yankılanmaya devam edecektir.”

Gazi Sultan Mehmed Han, mücadele içinde geçirdiği 30 senelik ömrünü 1461’de Trabzon’u fethetmek için atların çıkamadığı sarp dağları tırnakları ile çıkarken yiğitlerine hitaben söylediği şu sözlerle özetlemiştir;

“Ey yiğitlerim, bu çektiğimiz zahmetlerin tümü Allah ve onun dinini yaymak içindir. Elimizde İslam kılıcı vardır. Eğer, biz bu zahmetleri çekmezsek bize gazi demek layık olmaz[10]

Mekânın cennet, komşun Resulullah olsun. Davan davamız, yolun yolumuzdur…
 

Ahmet Anapalı - Haber7

 

 

[1] Halil İnalcık, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Fatih Sultan Mehmet maddesi.

[2] Erhan Afyoncu, Truva’nın İntikamı, Sultan Mehmed Han’ın Şehzadeliğini anlatan birinci bölüm,Yeditepe Yayınları 2011

[3] Franz Babinger, Fatih Sultan Mehmet ve İtalya, Belleten Dergisi,Cilt 17, s.138, İstanbul 1953

[4] Kritovulos Tarihi, Şehzadelik Dönemi Bölümü; s.32, Heyamola Yay.,İstanbul 2012

[5] Lord Kinross, Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, s.100-101, Sander Kitapevi, İstanbul 1997

[6] Ahmet Refik, Bizans Karşısında Türkler, s. 260-270, Kitabevi, İstanbul 2005, Kritovulos,  Fetih 1453, s. 80-95,

[7] Diyanet Aylık, Sayı; 125, s.11    

[8] J.R. Meville Jones, İstanbul Kuşatması 1453, s.110, İstanbul 2008

[9] Kritovulos, fetih 1453, s. 43

[10] Halil İnalcık, Osmanlılar, s.55, Timaş Yay. İstanbul  2010

YORUMLAR 3
  • Dilek Kale. 8 yıl önce Şikayet Et
    Hocam bugun gune sizin yazinizla baslamak isterdim ancak asiri yogunluk
    Cevapla
  • İbrahim 8 yıl önce Şikayet Et
    Rab Teale ecdadımıza layık, hayrlı nesiller olmak ihsan etsin bize de...
    Cevapla
  • vdt25 8 yıl önce Şikayet Et
    Rabbim senden razı olsun üstadım.Bu müthiş yazı için sana ne kadar teşekkür etsek azdır. Yüce Mevlam sen ve senin gibileri başımızdan eksik etmesin ve sayılarınızı artırsın inşallah. Allah yar ve yardımcınız olsun.
    Cevapla