Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Osmanlı Giderken Hazineye Dokundu mu?

GİRİŞ 06.05.2017 GÜNCELLEME 06.05.2017 YAZARLAR

Son Osmanlı Padişahı Sultan Vahideddin Han, 17 Kasım 1922 Cuma günü Türkiye’den “zorla” gönderildiğinde hazineden ne götürdüğü, Osmanlı Sarayına ait hangi kıymetli eşyayı yanında götürdüğü mevzusu aradan şu kadar sene geçmesine rağmen halâ gündemdeki yerini korumaya devam etmektedir.

Adnan Menderes zamanında senelerdir açılmayan Topkapı Sarayı Hazine Dairesinin açılıp kontrol edilmesi gündeme geldi. Hazine kapıları birkaç kilitle kilitlenmiş ve anahtarlar koruma altına alınmıştır.

            Merkez Bankası’nın arşivindeki kasalara anahtar aranır ve nihayet bulunur. Ancak kasa senelerdir açılmadığı için zorlanarak açılabilir. Bunun içinden bir başka anahtar çıkar. Üst kattaki bir başka kasanın anahtarı. Önce mahzendeki asıl kasa açılır, gazeteler içinden çıkanlar konusunda ertesi günkü nüshalarında yine geniş yer verirler;

            “Kısmen mahfazalar ve kısmen sarılı paketlerde bulunan eşyalar çıkartılmıştır. İlk açılan sargı içinde Sultan Mecid’e ait ortasında dörtgen şekilde pırlanta büyük bir taş bulunan bir sorguç çıkmıştır. Sultan Aziz’in vefat edinceye kadar parmağında taşıdığı ve vefat ettikten sonra da bir cariyesi tarafından çalındığı tespit edilerek bilehare bulunan büyük yakut taşlı bir yüzük çıkmıştır. Bu yüzüğün rengi harikulâdedir ve kıymeti çok yüksektir, 120 bin liradır. Yine bir sargı içinde küçük torbalara sarılı ve üzerindeki etiketten gökyakut ve kıymetli taşlar olduğu anlaşılan küçük çıkınlar zuhur etmiştir.

            Kasalardan ayrıca kaşıkçı elmasıyla beyzî bir şekilde küçük bir zümrüt çıkmıştır. Çıkan eşyalar liste ile karşılaştırılmıştır. Yukarıdaki kasa da açıldığı zaman içinde muhtelif sandık ve çekmeceler olduğu görülmüştür. Bu çekmece kapağı yeşim üzerine som altın ve kapak üzeri tahminen 8-10 karatlık iki büyük pırlanta taş, markası murassa ve marka üzerinde ayrıca murassa bir taç bulunuyordu. Topkapı Hazine-i Humayûnunda bulunan kıymetli eşyanın 250 milyon altın (Tam Altın) değerinde olduğu düşünülerek bunlar satışa çıkarılmak üzere Ankara’ya getirilmişti.”

            Buraya kadar Ankara’daki bir kasa dairesinde günlerce süren bir cevahir incelemesi, o zamanın gazete haberlerine dayanarak verildi. Fakat hazinenin Sultan tarafından soyulup soyulmadığına dair nihai karar, Büyük Millet Meclisi Hesapları İnceleme Komisyonu Başkanı İstanbul Milletvekili Salih Keçeci’nin 27 Mart günkü açılış sırasında yaptığı konuşma esnasında verilmiştir. Keçeci’nin açıklaması 28 Mayıs tarihli Vatan Gazetesi’nde şu şekilde yer almıştır.

            “Bugün çıkartılan birkaç parça eşya eldeki zabıtlarla karşılaştırıldı ve tamam olduğu görüldü. “Şebçerağ” namını taşıyan 3 kilo 277 gram ağırlığında bulunan büyük zümrütle bir buçuk kiloluk ve ayrıca 500 gramlık zümrüt henüz çıkmamış olmakla beraber bu kasada bulunması lâzımdır. Yukarıdaki kasada çıkan musanna ve murassa kasa-çekmece, bir mücevher çekmecesidir. Bu çekmecenin vaktiyle Abdülhamid’in Yıldız Sarayı’ndaki müzesinde bulunduğu söylenmiştir. Bu çekmece son padişah Vahideddin’in firarından evvel Hazine Kâhyası Refik Bey marifetiyle Hazine-i Hümayun’a iade edilen çekmecedir.  Aranılan eşyaların bu sandıkta çıkacağını kuvvetle tahmin ediyorum. Maliye’den gelen büyük kasanın uzun zaman açılmadığı, bugünkü açılış vaziyetindeki güçlükten belli olmaktadır. Bu vaziyette

bu kasaya ne konmuşsa onun aynen çıkması lâzımdır” denmiştir.[1] İşte durum tam olarak böyledir. Yani Sultan giderken hazineye dokunmadan hatta bir iğneye bile dokunmadan gitti sözü ilerleyen zamanlarda devletin en yetkili kişileri tarafından konu ile ilgili açılan meclis soruşturmaları neticesinde meclis tarafından da onaylanmıştır.

Sultan’ın bu konudaki aklanma raporu şu an meclis arşivlerinde kayıt altındadır.[2]            

Sultan’ın vatandan ayrıldıktan sonra hazineye ait olan bir iğnenin dahi onun tarafından götürülmediği konusunda tutulan tutanak Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde 35 numarada kayıtlı “Daire-i Hazine-i Hümayûn’un ilmuhaber ve Kuyudat-ı Saire defteri’nde saklıdır.[3]

 

Sultan Vahideddin Han giderken Neleri Yanında Götürebilirdi?

 


etrafı 49 pırlanta parçası ile süslü ve 86 karatlık ağırlığı ile şu ana kadar değer biçilememiş olan Kaşıkçı Elması


  



 

 

[1] Murat Bardakçı a.g.e., Sf; 257-269 (Bu bölüm adı geçen eserden alınmıştır.)

[2] İlhan Bardakçı, Son Güne Bağlanan, 16 Kasım 1994.

[3] Kadir Mısıroğlu, Sarıklı Mücahitler, Sf;97, Sebil ya.,İkinci Bas., İstanbul, 1969.

YORUMLAR 1
  • Dilek Kale. 8 yıl önce Şikayet Et
    Hocam bugun cok can alici bir konuya deginmissiniz
    Cevapla