Yılmaz Özdil Tarih Konusunda Cahilsin Sus da “Adam” Sansınlar
Her mevzunun, her sahanın, her dönemin otoriter bilgini Bay Yılmaz Özdil dün yine “Sözcü” denen şeydeki köşesinde saçma, sapan, palavra, hayal ürünü uydurmalar zırvalamış.
Türkçede Yılmaz gibilere ne denir bilmem ama halk arasında bu gibi tiplere “herb.kolog” denir. Sus be Yılmaz’ım ya da lisansın olmayan sahalarda yazılar yazma zira hem cahil ötesi bir şeysin hem de seni nasıl gazlamışlarsa kendini “her sahanın allâmesi” sanıyorsun.
Bu, mahallenin delisi gibi önüne gelene saldıran Sözcü şeysinin ataşlı oğlanı Yılmaz, dün kendisine saçmalaması için verilen köşesinde o “üç kuruşluk tarih bilgisiyle” Sultan Vahideddin Han’ın, Mustafa Kemal Paşa hakkındaki onayladığı “İdam Fermanı”nı değerlendirmiş.
Yılmazım, atarlı delikanlım etme eyleme. Bu konuda yazı yazacaksan eğer, TBMM’ye gideceksin, Vahideddin Han’ın emri ile milli mücadeleye katılmak üzere Ankara’ya meclise gelen Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’nın meclis kürsününde 27 Nisan 1920’de yaptığı ve meclis “zabıt Ceridelerinin 1.Cildinin 90. sayfasında kayıtlı olan İdam fermanı konulu yazıyı okuyacaksın.
İstanbul’dan Ankara’ya padişahın emri ile geçtiğini söyleyen Çakmak Paşa önce, Mustafa Kemal Paşa’nın odasında istirahat eder. Sonra Meclis görüşmelerinin yapıldığı yere girer. Alkışlar eşliğinde kürsüye çıkar ve Yılmaz Özdil gibi okumadan yazmayı maharet bilen zevatın bilmediği şu tarihi konuşmasını yapar;
“Sevgili mebus arkadaşlar; Söze başlarken İstanbul’un esaret muhitinden kurtularak Ankara’nın hür muhitine geldiğimden dolayı Cenab-ı Hakk’a hamd ve şükür ederim (Şiddetli alkışlar) ve beni böyle karşılayan sizlere de teşekkür ederim.
Efendiler, gerek padişahımız efendimiz hazretleri, gerek bendeniz, beş yüz senelik bakir payitahtımızın ilk defa düşman tarafından işgali faciasını görmek bedbahtlığına uğramış felaketzedelerdeniz. İstanbul’un işgal edildiği gece İngilizler arabalarla, İstanbul’a Üsküdar ve Beyoğlu’na bahriye askerleri çıkartarak tüm ehemmiyetli yerleri tuttular. Şehzadebaşı’ndaki yatakhanelerinde uyuyan bir askeri birliği taradılar. Canlı kalan askerleri dışarıda halkın gözü önünde öldürdüler. (Meclis’teki milletvekillerinden kahrolsunlar sadaları) O sırada İngilizler Harbiye Nezaretini işgal ederek benim makam odama kadar süngülü neferlerini soktular ve onlar tarafından belirlenen emirleri vermemi istediler.
Hepimiz derin üzüntü içindeydik. Bir gün Cuma Namazı’ndan evvel padişahımız bendenizi kabul ettiler. Fevkalade üzgün bir halde bulunuyorlardı ve Sultan Vahideddin Han Bana dediler ki;
…Ben bugün böyle müthiş bir azap içinde camiye gelmek istemiyordum. Fakat halife olmam veçhiyle bu Cuma selamlığı bana bir dini mükellefiyet. 50 yıllık bir yıkımın enkazı altında kalmak da bana çok ağır geliyor. Bu enkazın altında ezildik” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Ertesi hafta padişahımız beni Cuma selamlığında tekrar karşıladı ve buyurdu ki;
“PAŞAM AMAN ANADOLU İLE İRTİBATI TEMİN EDİNİZ”. Ben de dedim ki efendim irtibat hazırdır. Fakat İngilizler sıkıntı çıkartıyor. Bu sözüm üzerine zat-ı şahane bana;
“Olsun siz sakın Anadolu ile irtibatı kesmeyiniz” buyurdular.
Arkadaşlar İngilizler bizden ve padişahımız efendimizden Anadolu harekâtını ve Kuvva-i Milliye’yi inkar ve reddetmemizi istediler. Biz bunu kabul edemezdik ve etmedik de. Çünkü Kuvva-i Milliye’yi reddetmek doğrudan doğruya halkı reddetmek demektir. Biz bunun farkındaydık. Sonra İngilizler dediler ki siz ve padişahınız Kuvva-i Milliye’yi reddetmezseniz bütün yolları keseriz. Anadolu’ya giden tüm buğdaylara el koyup yalnızca bize yakın olan Ermeni ve Rum halka buğday verir, Türk halkını açlığa terk ederiz. Hükümet olarak biz ve Padişahımız buna rağmen Anadolu harekâtı ve Kuvva-i Milliye aleyhinde en küçük bir söz söylemedik. Zinhar söyleyemezdik. (Meclis’ten kahrolsunlar sedaları).
Padişahımız Ankara’nın zaferleriyle sevinip, başarısızlıkları ile hüzünlenmekteydi. O sıralarda hepinizin malumu olduğu üzere İngilizler baskıyla ve tehditle Mustafa Kemal Paşa hakkındaki o mahut ve kötü idam fetvasını aldılar. Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’nin imzaladığı Mustafa Kemal hakkındaki idam fermanı malumunuz olduğu üzere o fetva süngü zoruyla alınmış ve İslam sinesinin birbirine düşürülmesi hesaplanmıştı. O fetva acı bir vesikadır. Millet ve siz sanırım bu fetvanın geçerli olmadığını ve hangi şartlarda zorla yazdırıldığını anlamışsınızdır. (Tüm meclisten şüphesiz sedası yükselir.)
Konya Milletvekili Refik bey;
Zaten o fetvanın bizce bir hükmü yoktur. Hangi baskılarla yaptırıldığı bizce de malumdur.[1] Demiştir.
Yılmaz Özdil Efendi, bu konuşmalar gerçekleşirken bil bakalım hakkında İdam Fermanı hazırlanan Mustafa Kemal Paşa neredeydi?
Dur zorlama o her şeyi bilen beynini ben söyleyeyim;
Tabi ki hemen Çakmak Paşa’nın karşısında mecliste en ön sırada oturuyor ve görüşmeleri takip ediyor ve konuşulanları onaylıyordu.
Son sözü Mustafa Kemal Paşa söylesin mi Herb.kolog ataşlı Yılmaz, bak hakkında yazı yazdığın Paşa ne diyor bu idam fermanı hakkında;
“Bunları bizzat padişahın ağzından duysam yine de inanmam ve bunun mutlaka bir zorlama neticesi olduğuna hükmederim. Daha dün okuduğum uydurma fetvayı hepiniz bilmektesiniz ki, bu fetvayı hür olan bir halife verdirir mi?bu ferman tamamen zorlama şartlarda imzalanmıştır ve bizce bir hükmü yoktur”[2]
Oku Yılmazım Oku…
.
[1] TBMM Arşivi Zabıt Ceridesi, 1. Cilt, s; 90-93
[2] N.Hakkı Uluğ, Siyasî Yönleriyle Kurtuluş Savaşı, Sf, 149, İst.Lord Kinross, Atatürk, Sf; 335
-
Esra 8 yıl önce Şikayet EtKaleminize ve emeğinize sağlıkBeğen Toplam 1 beğeni
-
Kemal 8 yıl önce Şikayet EtVermeyince Mabud, neylesin Mahmud.Beğen Toplam 3 beğeni
-
bülent duman 8 yıl önce Şikayet Etallah razı olsun Amaç fitne ve fesat çıkarmak. beyhudeBeğen Toplam 2 beğeni
-
Turuncu 8 yıl önce Şikayet Etyılmaz bilmezmi sanırsınız? bilirde işine gelmez onun derdi ülkede husumet oluşturmaktırBeğen Toplam 2 beğeni
-
Dilek Kale. 8 yıl önce Şikayet Ethocam .bunlar bize cahil ,koyun diye hitap eden bilgi yoksunu insan musfedesi .Bilmiyorki bizim en cahilimiz bile tarih konusunda bu gibilere 1000 basarizBeğen Toplam 5 beğeni