Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
HABER7 YAZARI

Taşa İşlenen Bir Dram; “Karı Dırdırından Ölen Halil Efendi

GİRİŞ 19.09.2017 GÜNCELLEME 20.09.2017 YAZARLAR

Taş konuşur mu? bugün belki konuşmaz zira 20 ve 21. Yüzyıllar taşları sağır v e kör ett. Ancak, Osmanlı kültür ve medeniyet dünyası eline aldığı taşı ince ince işlemiş ve ve insanlığa hatip etmiş.

Meselâ;

Süleymaniye Camii bahçesindeki Süleymaniye Haziresine gidildiğinde hemen girişte solda 5 ya da 6. Mezar taşı çok trajedik ve dramatik bir hikayeyi bize aktarır. Bu mezar taşını oraya gidip de görmeyen yoktur. Çok enteresan ve insana “yapma ya” dedirten bir hikâyesi vardır. Fatma Şeref Hanım'ın mezar anıtı, 26 Ocak 1910, Süleymaniye Camii Haziresi. Diyor ki kitabede;

“Ey zâ'ir şu taşın altında yatan genç kızların en pâk ve afîf ve en zekî ve en güzellerinden biri idi, Heyhât, ecel onu on yedi yaşında şu toprağa serdi. Yegâne emeli olduğu, ailesinin kalbgâhından mevtin henüz pek tâze iken kopardığı bu nâdîde çiçek nûrı zekâ ve malûmât ile mümtâz. Hüsn-i ahlâk ve nâmûsa mücessem misâl idi rûh-ı masûmu için fâtiha. Fî sene 13 Kanun-i Sani 1325- 1910, yevm-i Çiharşembe (Çarşamba).

Bu taşın sahibi olan Fatma Hanım 17’sinde genç bir gelindir. Evlendiği gece üzerinde gelinliği, belinde kuşağı varken vefat eder ve mezar taşına bir duvak ve bel kısmına bir kuşak koyarlar. Osmanlı’da evlendiği gün ölen kızlar ümitlerinin solduğu güllerinin kırıldığı için “kırık gül” ile sembolize edilirler. Ve Fatma Hanımın ayak ucundaki taşın üstünde bir kırık gül vardır.

Başka bir mezar taşında ise;

“Ne bir çiçek getiren ne bir ziyret eden var. Demek sen de hayatda kimsesizdin. Sana kimse acımıyor kimse ehemmiyyet vermiyordu. Şimdi seni bu küflenmiş bu çürümüş siyaha meyyal toprağın altında kimsesiz görmek beni müteessir etmiyor. Çünki yarın öbür gün ben de senin yanına bir arkadaş olacağım içün hiç Teessür etmiyorum. Anlıyormusun hiç hiç. 1918

Fatma Safiye, kendi kaleminden mezar kitabesi. Yahya Efendi Dergahı

Yazmaktadır.

Yazımıza başlık olan en gülünç mezar taşı ise Merkez Efendi Mezarlığı’nda ve okuyanları gülümsetiyor. Zira, bu taşın sahibi hayatta iken annesinden ve karısından çok çekmiş. Öylesinde çekmiş ki bu hayatında bulunan “karıların” kavgasından çekişmesinden kahrolmuş ve ölmüş. Bu acıyı da, yüreğini bukan, hayatına son verdiren bu acıyı da mezar taşına yazma vasiyetine de bulunmuş.

Diyor ki mezar taşı;

“Karılarının ve anasının kavgalarından kahrolarak ölen Halil Ağa isminde bir adamın vasiyetiyle kabir taşına şu satırlar yazıldı;

KARI DIRILTISINDAN ÖLEN HALİL AĞA’NIN RUHUNA FATİHA. 1880.”

Ezcümle;

Taş dile gelip konuşur mu? valla söz konusu Osmanlı ise her şey dile gelir ve bir şaheser olur

YORUMLAR 3
  • Tayfun CULCUOGLU 3 yıl önce Şikayet Et
    bu halil efendi cihan pehlivanımıydı
    Cevapla
  • ibrahim 6 yıl önce Şikayet Et
    Hocam bize yine farklı ve bilinmeyen bir şey öğrettiniz. Allah razı olsun.
    Cevapla
  • Ahmet GOKCE 6 yıl önce Şikayet Et
    Sayın kocam köşe yazınızı ve TV programınızı hiç kaçırmadan izliyorum elinize dilinize sağlık cahillere çok iyi bir ders verdiniz dün gece hayranlıkla izlemek bizlere nasip eden Allah'ıma bin şükürler olsun ki sizin gibi değerli bir insanı tanımak nasip oldu yine bu günkü yazınız çok zarif ve ilginçti saygılar sunarım
    Cevapla