Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
HABER7 YAZARI

Referandum bahane, Kerkük’teki 4 trilyon dolarlık enerji şahane

GİRİŞ 28.09.2017 GÜNCELLEME 29.09.2017 YAZARLAR

Birkaç gün önce enteresan bir şekilde “bir oldu-bitti” şeklinde yapılan referandumdan çıkan ezici “evet” kararından sonra Kerkük ve Musul gibi bölgelerin “Barzani” önderliğindeki IKBY ye bağlanması kararlaştırıldı.

Sosyoloji der ki;

Hiçbir şey görünen kadar aldatıcı değildir.

Bu meselede görünen aldatıcı unsur;

“ Avrupalı kapitalistler tarafından o bölgeye biçilen yeni konjonktürel durum ve strateji gereği bölgede yeniden siyasi bir yapılanmaya gidilmesidir.”

Peki asıl gaye ne? Cevap çok basit;

“Toprak altında bulunan 15 Katrilyon Liralık  enerji potansiyeli…”

Kuzey Irak diye ifade edilen ve bizim güneyimizde kalan coğrafyanın tamamını boş verin sadece Musul ve Kerkük enerji sahasındaki rezervlerin parasal değeri 4 Trilyon Doları aşıyor.

Evet yanlış duymadınız Türkiye’nin gayri safi milli hasılasının 900 milyar dolardan biraz az olduğunu ve hedefin 1 Trilyon Dolar olduğunu düşünürsek karşımızda korkunç bir rakam bulunmaktadır;

4 Trilyon Dolar

Sadece Kuzey Irak bölgesinin altında bulunan doğal gaz rezervi Türkiye’nin şu an ki harcama miktarı itibariyle 300 senelik ihtiyacını karşılamaktadır.

Bu yüzden o coğrafyada 50 den fazla Avrupalı şirket çalışma yapmaktadır.

Yine Kerkük ve Musul coğrafyasının altnda tespit edilen 143 milyar metreküplük petrol rezervi tüm dikkatleri buraya çekmeye yetmekte ve artmaktadır. Bu rezervin 45 Milyar metreküpü Musul’da, 10 milyar metreküpü ise Kerkük’te bulunmaktadır. Bölgede bulunan doğalgaz rezervi ise 3,2 trilyon metreküptür. Bu miktar Türkiye ihtiyacını 300 sene karşılamaya yetmektedir.

Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetimi, Kuzey Irak’ta günlük üretimin 2019’a kadar 5 milyon varile çıkmasını hedefliyor. 10 milyar varil petrol rezervi bulunan Kerkük’ün günlük petrol üretimi 650 bin ile bir milyon varil arasında seyrediyor. Bu miktar bile Türkiye’nin petrol tüketimini fazlasıya karşılamaktadır.

Bu topraklar ve daha ötesi günümüzden çok değil 100 sene evvel Osmanlı’ya yani bize aitti. Dünya petrol rezervinin %76’sına sahip olan bu coğrafya, kendisini dünyanın merkezi sayıp geri kalan bölgeleri kendine göre sınıflandıran Avrupalılara göre “Ortadoğu” ama bize göre “Mezopotamya” ismi ile anılmaktaydı.

Bu topraklarda yaşayan Arap din kardeşlerimizle aramıza husumet sokarak ümmetr duygusu ile oynayan Avrupa içimizde kin ve iç savaş tohumlarını yeşertti. Amaç, bu toprakları kuvvetli Osmanlı’dan kopartıp kendi başlarına devlet kurdurmak ardından tüm bu ülkeleri sömürerek enerji potansiyellerine el koymak petrollerini ellerinden almaktı.

Bu oyunda başarılı oldular. Arapları Osmanlıdan koparttılar ve sonra küçük küçük kalan bu Arap ülkeleri sömürdüler her şeylerine el koydular.

Bu film tuttu.şimdi üst akıl denen vahşi merkez, bu tutan filmin 2. Bölümünü çevirmeye kalkıştı. Bize düşen görev ise meselenin bu şekilde cereyan eden iç yüzüne hakim olup tüm tedbirleri almaktır.

Zira,

Mesele bölgesel ve siyasi hakimiyet değil tamamen ayaklar altında bulunan ve maddi karşılığı 15 Katrilyon Liraları bulan doğalgaz ve petrol hazinesine kimin hakim olacağıdır.

Yani, meselenin ana fikri “enerji”dir.

YORUMLAR 2
  • ALI 6 yıl önce Şikayet Et
    Aynen degerli hocam. Türkiye bölge ülkeleriyle isbirligine gidip bu gelirin bölge ülkelerinde kalmasini saglamaktir. Bu ne pahasina olursa olsun yapilmalidir.
    Cevapla
  • Muhammet Becit 6 yıl önce Şikayet Et
    Ağzınıza Sağlık Hocam
    Cevapla