Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
HABER7 YAZARI

Biz 300 Yıldır Hep Vatan Veriyoruz.

GİRİŞ 30.09.2017 GÜNCELLEME 02.10.2017 YAZARLAR

Sıkıntılı bir referandum süreci yaşandı sınırlarımızın hemen altında. Her yönü ile şaibeli olduğu bilinen ve görünen bu referandumun neticesinde başta Kerkük ve Musul olmak üzere bölgenin tamamının geşeceği başta İsrail olmak üzere başkalarının eline geçti.

Bunu yaparken de hep aynı oyun oynandı. 100 senedir oynanan ve her defasında kapalı gişe seyredilen bir oyun. Tatlı bir biçimde güya halkın iradesine bağlı olarak yapılan seçimler neticesinde adım adım bağımsızlığa gidilen yol.

Ama bu bağımsızlık işin zehirli ve ağdalı kısmı.

Yani göze hoş görünen jelatin kapak kısmı.” Bu jelatinin içi acı, gözyaşı, kan, zulüm, soykırım ve dram yatmaktadır.

Batının kendisine sunduğu bu tatlı zehiri önce Mezopotamya topraklarındaki Araplar yedi. Osmanlı’dan ayrıldılar. Ayrılmalarından seneler sonra ise batılı emperyalist güçlerin sömürgesi oldular. Batı hep aynı taktiği uyguladı. Bu topraklarda…

“böl, parçala ve yönet…”

Türk Edebiyatının zirve isimlerinden Peyami Safa bize ait olan bu toprakların cımbızla et kopartılır gibi ülkemizden kopartılmasına şahit olmuş ve bu dramı kaleme almıştır.

Bu acı dolu yazı sanki bugün yazılmış gibi tazeliğini korumaktadır.

Bakın ne diyor Üstad Peyami Safa;

“…300 seneden beridir veriyoruz. Kara, deniz, gök, ada veriyoruz. Yetişmiş evlatlarımızı veriyoruz. Galip gelsek de veriyoruz, mağlup olsak da veriyoruz. Ve her dafasında vatan veriyoruz.

Bütün ömrüm, ciğerim parça parça kopartılıyormuş gibi halis Türk ülkelerinin anavatandan ayrılmasını görmekle geçti.

Öyle ki, gittikçe daralan Anavatan sınırlarının nerede karar kılacağını bilmemenin huzursuzluğu içinde günün birinde vatansız kalmağa mahkûmmuşum gibi göz karartıcı bir endişenin pençesinden kurtulmak için hala çırpınıyorum.

Dokuz yaşındaydım, Bosna Hersek gitti, peşinden Trablusgarp gitti. İki sene geçti geçmedi içinde, dört Balkan devletini barındıran koskoca Rumeli’miz gitti.

Girit’imiz gitti, Akdeniz adaları gitti. Birkaç sene sonra Irak gitti, Batı Trakya gitti.

Yarım asır içinde Türk topraklarının yarısından fazlası gitti. Kayıplarımızın çoğu millî aczimizin değil, resmi ihmallerimizin neticesidir.

Balkan Harbi’nden çok az evvel Osmanlı Dışişleri Bakanı Asım Bey mecliste, “Balkanlardan namusum kadar eminim” demişti. Ardından Balkan’lar gitti.

Birkaç sene evvel Kıbrıs meselesi patlak verdiği sırada o zamanki Dışişleri Bakanı’mız da bizim Kıbrıs gibi bir meselemiz yoktur demişti.[1]

Her birinin içine koca koca vatan parçalarının sığabileceği büyük toprak parçalarının peşpeşe yitirilmesinin Türk vatandaşının kalbinde nasıl bir yara, gönlünde ise nasıl bir travma açtığını Peyami Safa müthiş bir dille ifade etmiş.

Bu yazı Safa’nın kaleminden kan gibi döküldüğü sıralarda Kerkük ve Musul bizimdi ve bizim tarafımızdan gönderilen bir vali ile idare ediliyordu.

İşte bölünmek, aklını kullanmamak, tarihi hep kandırmak, aldatmak ve arkadan hançerlemekle dolu olan batıya inanmanın sonu işte hep böyle kötü ve travmatik olmuştur.

Allah bize feraset, liyakat ve hadiselerin iç yüzünü görebilme kabiliyeti versin.

Amin.

[1] Peyami Safai Türk Düşüncesi, 8. cilt, 15. sayı,  16 Şubat – Mart 1958, s. 6

YORUMLAR 3
  • Ali Y.Yurt 6 yıl önce Şikayet Et
    Güzel ve faydalı bir yazı.Kutlar devamını bekleriz. Slm ile, Ali Y.Yurt, Almanya
    Cevapla
  • yasar 6 yıl önce Şikayet Et
    Amin. Allah bize akıl versin. bu gidiş gidiş değil, insanlar günü birlik yaşıyor uzun vadeli düşünen yok.
    Cevapla
  • huseyin 6 yıl önce Şikayet Et
    amin
    Cevapla