Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
HABER7 YAZARI

94 Sene Önce Cumhuriyet ilan edildi. Ama….

GİRİŞ 28.10.2017 GÜNCELLEME 30.10.2017 YAZARLAR

24 Temmuz 1923’de İsviçre Lozan’da imzalanan Lozan Barış Konferansı’ndan sonra Türkiye için herhangi bir dış problem kalmamıştı. Herkes ve tüm dünya Ankara’nın yapacağı son hamleyi dört gözle bekliyordu? Neydi o som hamle?

Memleketi işgalden kurtaran, Saltanatı kaldıran irade, ortada duran fiili yönetim ve rejim problemini halletmesi gerekiyordu. Her şey halledilmişti ama yönetim şekli belli değildi.

 O günlerde mecliste ciddi bir problem yaşanmaktaydı. Bütün gözler, Mustafa Kemal Paşa’ya ve onun çevresine çevrilmiştir. Zira, mevcut hükümet ansızın istifa etmiş ve yerine hükümet seçilememektedir. Ali Fethi Bey’in başbakanlığında bulunan ve ülkeyi idare eden hükümetin hiçbir sebep yokken neden ansızın istifa ettiği ancak seneler sonra anlaşılacaktır. Dilerseniz o günleri, bizzat o günlerin baş aktörlerinden biri olan İsmet İnönü’den dinleyelim.

İnönü konuyu şöyle anlatır:

"Ali Fethi Bey hükümeti henüz yeni olduğu halde, mecliste bir buhrana yol açacak tenkitlerle karşı karşıyadır. Söylediklerimden başka benim bilgim ve tertibim içinde bunun bir izahı yok. Fakat Atatürk’ün kafasında var. Bu hükümeti, başından beri bir geçiş hükümeti telakki etmiş olabilir. Atatürk, Nutuk’ta anlatıyor. Mecliste her gün birtakım sebeplerle hükümetin tenkitlere maruz kalmasından ve güç çalışılır bir duruma sokulmasından faydalanarak cumhuriyetin ilanı için yürütülecek bir istikameti tayin etmişti.

Atatürk’ün telkini ile hükümet istifa etti ve bu hükümetten tekrar vekilliğe seçilenler olursa, vazife almamaları kararlaştırıldı. Bütün vekillerin imzaladıkları istifanamede de devletin karşısında bulunduğu iç ve dış vazifelerin ehemmiyeti ve güçlüğü karşısında daha kuvvetli ve meclisin tam itimat ve müzaheretine dayanacak bir hükümet kurulmasına imkân vermek maksadıyla istifaya zaruret hâsıl olduğu ifade ediliyordu.

Cumhuriyetin ilanından önceki günlere rastlayan hükümet buhranı bundan ibarettir. Görülüyor ki, Fethi bey’in karşısında hallolunmaz bir hükümet buhranı bulunması ve bunun bir cumhuriyet ilanına varması, Atatürk’ün tasavvuru içindedir. Binaenaleyh cumhuriyetin ilanı için o tertip yürüyor. Bu telakkiye göre, devlet için, memleket için lazım olan bir açık durum temin edilmiş ve esaslı bir adım atılmış oluyor. Bu telakkiyi benimserim. Ben neticeye bakıyorum.”

Anlaşılan o ki, cumhuriyetin ilanından ya da ilan edileceğinden hiç kimsenin haberi yoktu. Yani bir oldu bitti biçiminde ilan ve kabul edildi. Ve bu oldu bitti 29 Ekim 1923 Pazartesi günü akşam 20.30’da Anadolu Ajansı ile tüm dünyaya duyuruldu. Neden kimseye haber verilmeden dar bir kadro tarafından bu şekil belirlendi diye kendisine sorulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk atanmış başbakanı İsmet İnönü seneler sonra şunları söyleyecektir;

“Fesada yer verilmemek için bundan bahsedilmedi. Esasen duyuruya da ihtiyaç yoktu. Millet Meclisi bütün kuvvetlere sahip olarak vazifesinin başında idi. Atatürk’te meclisin başında olarak bütün kuvvete sahipti. Dış ülkelerde bizden bir sistem ilan etmemizi bekliyordu. Biz de Ogünlerde geçerli olan Cumhuriyeti ilan ettik. Yani olmuş bitmiş bir şeyi ilan etmek gibi bir şey…”

Koskoca bir milletin rejimi en yetkili ağızların da itirafı ile bir oldu bitti ile belirlendi. Üstelik bu durum, o günleri ve yapılanları savunan insanların dahi reddetmediği bir durumdu. Ömrünün bir döneminde Mustafa Kemal ile anlaşamayan ama bu ülkenin resmi dininin Hıristiyanlık olmasının şart olduğunu savunan Ali Fuat Paşa şöyle der;

“…Hayır, ben asla saltanattan yana değildim. O zaman ki direnişim Mustafa

Kemal’in sadece bir diktatör olmasından endişe duymamdı. Ama Cumhuriyeti bir olup

bitti ile ilan etmiş olan Atatürk’e hak vermek gerekir.”

Milli Mücadele tarihine isminin ve şanının altın harflerle yazılması gereken Doğu Cephesi Kumandanı efsane isim Kazım Karabekir Paşa, hatıralarında bu oldu bitti ilandan asla haberdar edilmediğini hiçbir şekilde fikrinin sorulmadığını bir akşam vakti üç beş kişilik dar bir kadronun iradesi ile Cumhuriyetin ilan edildiğini Erzurum’da herkes gibi gazetelerden öğrendiğini üzülerek ifade eder.  

Bütün ömrünü cephelerde memleketi için feda eden ve Kurtuluş Savaşı’nda cephe komutanlığı ile her gün başka bir zafere imza atan Kâzım Karabekir, cumhuriyetin kuruluşunu sıradan bir insan gibi Ankara’dan çok uzakta Erzurum’da öğreniyor…

 

 

YORUMLAR 3
  • efe 6 yıl önce Şikayet Et
    bencede öyle
    Cevapla
  • Gayet güzel 6 yıl önce Şikayet Et
    Gayet güzel
    Cevapla
  • Mücahit 6 yıl önce Şikayet Et
    Gerçek tarihi sizden dinlemek ve satırlarınızda okumak keyif veriyor.Lakin yazarın daha önceki yazıları neden sayfanızda hemen yazının bitiminde yer almıyor? Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
    Cevapla