Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
HABER7 YAZARI

79 Yıllık Bir Soru Sorayım mı; Atatürk’ün Cenaze Namazı Kılındı mı?

GİRİŞ 09.11.2017 GÜNCELLEME 10.11.2017 YAZARLAR

Yarın 10 Kasım. Yani yine bir 10 Kasım. Yine dokuzu beş geçe sirenler çalacak okul talebeleri sessizce saygı duruşunda bulunacak ve belki de geçen senelerde olduğu gibi bu sene de bir belediye otobüsünde saat dokuzu beş geçe ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunmayan bir örtülü kıza bir fanatik, ağzından salya akıta akıta;

“Ayağa kalkın lan kafanıza sıkarım sizin diyecek.

Her şeyin ötesinde, Atatürk’ün vefatının 79. Senesinde aydınlatılmayı bekleyen mühim bir mesele halâ gizemini koruyor.

Atatürk’ün ölümü ile ilgili hala aydınlatılmamış bir mesele halâ sır olma özelliğini korumaktadır. O mesele şudur ki;

Laik bir lider olan Atatürk’ün Cenaze Namazı Kılındı mı? tek hatıraya bağlı kalınarak tek bir bilgi hakikat gibi kabul edilmiş  “ki o hatıra general Fahrettin Altay’a aittir.” ve bu tek kaynağa bakarsak Evet kılınmıştır. Ama ikinci bir şahit ya da o ana ait tek bir fotoğraf bulunmamaktadır. Hayatının her anı her saniyesi ile ilgili on binlerce fotoğraf olan Atatürk’ün cenaze namazı ile ilgili tek bir fotoğrafın olmaması da ayrıca ilginçtir.

Peki bu namaz kılındı mı? Anadolu Ajansı'nın haberine bakılırsa evet, kılındı. İyi ama az evvel de zikrettiğim gibi neden herhangi bir görüntü yok ortada? Madem kılındı, tek bir fotoğraf karesi olsun neden esirgendi milletten?

Şimdi bu soruyu sorduk diye bizi Atatürk ve hatta devlet düşmanı yapacaklar da olacaktır mutlaka, ama öyle değil gerçekten değil. Ben sadece merakımı sizinle paylaşıyorum. Zira, hikaye aynen şöyle gerçekleşti.

Atatürk’ün tabutu Dolmabahçe Sarayı’nın Müayede Salonu’nda halka açı bir şekilde bir süre bekletildikten sonra devlet töreni ile defnedilmek için askerler tarafından alınacağı an namazın kılınmayacağını anlayan Annesi gibi dindar biri olduğu belli olan Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Hanım, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'ı sıkıştırıp da, "Ağabeyimin cenaze namazı hangi camide kılınacak?" diye sorar

Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi'ye bu durum sorulmuş, o da namazının camide kılınmasının şart olmadığını söylemiş ve şunları sözlerine eklemişti :“O’nun cenaze namazı tertemiz hale getirdiği bütün vatanda bu farizanın yerine getirilebileceği her yerde kılınabilir."

Anadolu Ajansı Muhabiri Cemal Kutay, 19 Kasım 1938 günü yaşanan o görüntülenemeyen sahneyi şöyle anlatır:

"Dolmabahçe Sarayı'ndaki hazırlıklar erkence başlamıştı. Büyük ölünün son ihtiram (saygı) nöbetini bekleyen yaverleri ve dostları, büyük üniformalı subaylar, vali ve belediye reisi, bu hazırlıklara nezaret ediyorlardı. İçeride merasim başlamadan, ailesinin talebi ile büyük ölünün namazı kılınmak suretiyle hususi merasim yapılıyor. Tekbir Türkçe verilmiş, namazı İslam Tetkikleri Enstitüsü direktörü Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırılmıştır."

Hakkı Tarık Us ise, kendi çıkardığı "Kurun" gazetesindeki yazısında ilginç bir ayrıntıya yeniden dikkatimizi çekiyor. Atatürk'ün çok sevdiği bilinen Hafız Yaşar, sandukanın başında "Türkçe ezan" okumuştur. Muhtemelen namaz sonunda da Türkçe telkin verilmiş ve yine Türkçe tekbirler getirilmiş olmalıdır.

Bu kırıntı kabilinden bilgiler şöyle bir manzara doğuruyor gözümüzde: Makbule Hanım, ağabeyinin cenaze namazı kılınmadan gömüleceğinden endişelenerek müdahale etmiş ve namazın kılınmasını istemiştir. Bunun üzerine dışarıda bir camide, muhtemelen en yakında bulunan Dolmabahçe Camii'nde cenaze namazının kılınması gündeme gelmiş, ancak "bazıları" buna, laikliğe aykırı düşeceği endişesiyle karşı çıkmışlar ve sarayda kılınmasını istemişler, Diyanet'ten de "caizdir" fetvası alınınca "sayısı mütevazi olan" bir cemaat ile (kaç kişi olduğunu bilmiyoruz, 10-15 kişi olduğu tahmin edilebilir) Türkçe ezan ve tekbirlerle kılınan cenaze namazının ardından dua edilmiş ve böylece dinî tören tamamlanmıştır.

Ancak bu sırada bütün fotoğraf makineleri ve varsa kameralar kapattırılmış ve herhangi bir görüntü alınmasının titizlikle önüne geçilmiş olduğunu hatırlatalım. Elimizde böyle bir fotoğraf olsaydı laiklik elden mi giderdi? Anlamak zor hakikaten.

 Halbuki Atatürk'ün en yakın silah arkadaşlarından Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü'nün son anlarında ve cenaze namazlarında açıkça 'dinsel simgeler' yer bulabilmiş ve hiç de laiklik elden gitmemiştir.

 

YORUMLAR 2
  • ali 6 yıl önce Şikayet Et
    Necdet sakaoğluna sor
    Cevapla