Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
HABER7 YAZARI

Şu Ermeniler 24 Nisan Saçmalığından Ne Zaman Vazgeçecek? - 1

GİRİŞ 28.04.2018 GÜNCELLEME 02.05.2018 YAZARLAR

Ermeniler Anadolu coğrafyasının kadim sahipleri ve sakinleridir. 1071 de Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan Gazi ile Roma İmparatoru Romen Diojen arasında gerçekleşen Malazgirt Savaşı’nda Roma tarafını destekleyip Alparslan’ın Müslüman ordusuna kılıç kaldıran Ermeniler, bu savaştan sonra pek Müslümanlarla karşı karşıya gelmedi. Ta ki 19. Yüzyılın sonlarında Avrupalı kapitalist ülkelerin ve Rusların tesiri ile isyan edene kadar…

19. yy. Anadolu’da yaşayan ve Osmanlı tarafından “Millet-i Sadıka-Sadık Millet” olarak isimlendirilen Ermeniler, Osmanlı Devleti’nde gerçekten de çok çalışmış ve devletin istikrarı ve devamı için çok emek sarfetmiştir. Devlet de bu samimi yaklaşıma kör bakmamış başarıyı, “işi ehline veriniz” İslami doktrini mucibince makamla ve şerefle ödüllendirmiştir. Bu makam ve mevkiler o kadar büyümüş ki 600 senelik Osmanlı tarihinde yüzlerce Ermeni paşa, bürokrat, vezir, mimar, müzisyen çıkartmıştır.

Daha ne olsun Tanzimat sonrası Osmanlının Avrupa’ya açılan penceresi olan Dolmabahçe Sarayı’nı bu devlet Balyan isminde Ermeni kardeşlere yaptırmış, saraylarda, evlerde, kahvehanelerde Tatyos Efendi’nin besteleri çalınıp söylenmiştir. Üstelik bu durum yeni de değildir.

Derken Panislavizm siyaseti ile Balkanları ve Doğu Anadolu’yu karıştıran fitne merkezi Çarlık Rusyası’nın o şer eli Anadolu’da yaşayan ve hep iyi olarak bilinen Ermenilere dokundu. Bu dokunuş ardından çok ciddi fenalıkları beraberinde getirdi. Önce 1913’ün başlarında yani daha 1. Dünya Savaşı’nın adı bile yokken ve dünyaya genel bir barış havası hakimken Fransa Doğu Anadolu bölgesinde bir Bağımsız Ermenistan’ın, topraklarımızdan toprak kopartılarak yapılan bir Ermenistan’ın haritasını çizdi. Hemen akabinde Yunanistan 1914’ün başında Ermeni ailelere dağıtılmak üzere binlerce tüfek, yüz binlerce mermi gönderdi Anadolu’nun Ermenisine…

1913 senesi tüm Anadolu’da Avrupa ve Rusya’dan cesaret ve mühimmat alan Taşnak, Hınçak ve Sutyun denilen eşkıya Ermeni çetelerinin isyan ve Müslüman köylerinde katliam yaptığı senedir. İlginçtir ki bu katliam eylemleri bir anda ve bir yerden emir alıyormuşçasına ansızın başladı. Erzurum, Kars, Van, Tunceli, Adana, Antep, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon başta olmak üzere tüm doğuda çok büyük katliamlar yaptılar. Bunun üzerine Osmanlı Hükümti bölgeyi çok iyi bilen ve bölgede senelerdir vazife yapan Kâzım Karabekir’i bölgeye teftiş yapması için gönderdi. Bilhassa Van şehrinde büyük, çok büyük katliamların yapıldığını tespit etti ve yüzlerce fotoğraf çekerek bu alçak katliamı belge altına aldı.

Karabekir gördüğü ve mağdurlardan duyduğu her şeyi rapor haline getirerek İstanbul’a hükümete sundu. Çok dehşet tespitlerde bulunan bu rapor insanlığın bittiği noktayı gözler önüne serdi.

Şöyle başlıyor sayfalar dolusu bu raporun başı;

3 ncü Ordu Kumandanlığına:

Ermeni eşkıyâsı Erzincan ve civârındaki irtikâb eyledikleri mezâlime ve yirminci asr-ı medeniyye ile kabil-i te’lîf olmayan envâ’-i hûn-hârlıklarına Aşkale’den Erzurum istikâmetine tard olundukları vakit daha beterini yaparak Ekbertos’un mezâlimine rahmet okutmuşlardır. Merdiven köyünde kırk beş, Aşkale’de on yedi, Tilkitepesi’nin iki kilometre güneyinde harîtada ismi yazılı olmayan Cinis köyünde altı yüz küsûr zükûr ve inâs nüfûsun on üçü müstesnâ olmak üzre mütebâkîsi ihrâk edilmek ve süngülenmek ve hamile kadınları karınları yarılarak çocukları kucaklarına verilmek sûretiyle şehîd edilmiş olduğunu arz eylerim.                                            2/Şubat/1329

Çok enteresan ve şaşılacak bir durum bu. Zira, kabiliyeti ve isteği doğrultusunda sadrazamlığa yani koca imparatorluğun ikinci adamlığına kadar yükselebilme imkanı olan ve devlet gözünde asla bir ayrıma tabi tutulmayan Ermeniler bir anda yüzseksen derece döndüler ve her biri potansiyel İslam ve Müslüman katilleri olmaya can atmaya başladılar.

Ermeni din adamları cennete girmenin birinci yolunun Müslüman kanı akıtmaktan geçtiğini söyleyen dini ayinler vermekte, cennette arsa ve ev sahibi olmanın tek yolunun Müslüman canına ama çoluk çocuk demeden tüm İslam diyarını kan gölüne çevirmekte olduğunu Ermenilere nakşeden Ermeni din adamları acaba bu soysuz yalanlarından dolayı hiç utanmış ve pişmanlık duymuşlar mıdır?.

Rus askerleri Kars üzerinden Erzurum ve onun arkasına doğru hızla cinayet işleye işleye akarken karşısında sadece Osmanlı askerini gördü. Cephede iki ülkenin ordusu kıran kırana mücadele ederken Anadolu halkı olarak görülen Ermeniler, başta Avrupa ülkeleri “bilhassa Fransa”dan ve Rusya’dan aldığı cesaretle kendisine arkasını dönen Osmanlı Ordularına arkadan hunharca vurmaktan hiç çekinmediler.

Bu yaşanan hadiselerin üzerine bir de İstanbul’dan bölgeden inceleme yapması ve hadiseleri bizzat yerinde görmesi için bölgeye gönderilen Kâzım Karabekir’in gönderdiği rapor eklenince Osmanlı Hükümetine hadiseye müdahale etmekten başka çıkar yol kalmadı. 

Bu acı ve felaket dolu satırların bulunduğu Ermeniler tarafından Anadolu’da yapılan katliamın gözyaşları ile yıkandığı raporun içinde bulunan ve bütün Anadolu’da Ermeni mezalimini belgelemek için çektiği fotoğraflar acı fakat tarihe belge olarak kalmıştır. Bu rapor ve diğer askeri bilgiler İstanbul’a ulaştığında hükümet Başbakan Talat Paşa’nın başkanlığında toplandı ve hali hazırda yapılan Kafkas Cephesi’ndeki Ruslarla mücadelenin yanı sıra arkadan haince saldıran bu Ermeni çetelerine bir ders vermek ve duruma bir çare aramak için toplandı ve Mayıs 1915 de Zorunlu Ermeni Tehciri “göçü”nü kararlaştıran meşhur Bakanlar Kurulu kararını imzaladı.  

Şimdi çok mühim bir noktadayız. Zira Ermeni diasporası ve içimizdeki işbirlikçiler bu Bakanlar Kurulu kararı için soykırımın başlangıç noktası olarak görürler. Ama gözden kaçırdıkları çok mühim bir nokta vardır. O da Güya Ermeni miletine soykırım yapmayı planlayan hükümetten aldığı emirle soykırıma kalkışan Osmanlı ordusunda her biri çok mühim vazifeler icra eden “sıkı durun”; 17’si paşa, 365’i Miralay(Albay), 1785’i subay olmak üzere 7762 Ermeni kökenli asker bulunmaktaydı.

İşte bütün vicdanların suspus olduğu olmak zorunda olduğu yerdeyiz. Soykırım yapmakla suçlanan Osmanlı Ordusunda 7762 Ermeni paşa ve subay bulunmakta ve onlara her ay maaş vermekteydi. Bu ne yaman çelişki değil mi?. Bu durumu diasporaya ve onun içimizdeki işbirlikçilerine havale ediyorum.

Bütün bu olumsuzluklar karşısında Talat Paşa’nın Sadrazamlığında toplanan Osmanlı Hükümetinin aldığı zorunlu tehcir kanununda hangi maddelerin olduğunu sayfamızın sınırlarını zorlamamak adına dilerseniz haftaya zikredelim.

BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU.

1915 senesinde İstanbul’da bulunan bir Ermeni Yetimhanesi

Ermeniler tarafından Abdülhamid Han’a yapılan Yıldız Hamidiye Camii Suikastı

Kâzım Karabekir tarafından kaleme alınan Ermeni raporunun Karabekir tarafından yazılan birinci sayfası

                       Van 1913                                                          Van 1915

Van, 1913’de Rusların yardım ettiği Ermeni çetelerinin işgaline uğradı iki sene işgal altında kaldı. 1915 senesinde Osmanlı ordusu Van’ı geri aldı. Yukarıdaki resimler iki sene arayla Van Kalesinden aynı açıdan van’ın görüntüsü. İki senede Van Ermeni çetelerinin elinde hayal şehir haline geldi.

Kars’ta Ermeniler tarafından yakılarak öldürülmeye çalışılan Müslüman bir kadın

Bayburt’ta Ermeniler tarafından yakılarak öldürülmeye çalışılan Müslüman bir kadın

Erzurum’da Ermeni zulmünden nasibini alan bir Müslüman aile

Van’da ermeni Taşnak çetesi tarafından kesilmiş iki Müslüman başı

YORUMLAR 2
  • isa 6 yıl önce Şikayet Et
    Tesekkürler Ahmet bey.
    Cevapla
  • Evren 6 yıl önce Şikayet Et
    Harika bilgi, birikim, araştırma ve tespitlerinizle, her yazınızda farklı bilgiler ediniyor ve sizi keyifle okuyorum. Teşekkürler.
    Cevapla