Vahideddin Han’a Ecevit Kahraman Diyor, Demirel Hain…
Bizim kuşağımız Osmanlı imparatorluğu’nu öğrenmedi, dolayısıyla anlayamadı. Koskoca bir imparatorluğun başarılarını hissedemedik. Sadece çöküşünü bilir olduk. Sadece kötü yanlarını konuştuk. Hele son Padişah Vahideddin kadar yerden yere vurulanı olmamıştır. Ne kızıllığı kalmış sultanların, ne hırsızlığı, ne deliliği, ne sapıklığı ne de hainliği. Kötü ne özellik varsa hepsini yakıştırmışız, padişah efendilerimize…
Kendi kendime hep sormuşumdur:
Neden? Neden resmi politikaya inanıyoruz? Beni resmî rüyadan uyandırıp gerçeklerle tanıştıran insan, Vahideddin'in torunu Hümeyra Özbaş oldu. Aldatıldığımızı, toplum olarak yanlış yöne götürüldüğümüzü anladığımda çok geçti.
Yılmaz Çetiner'in son kitabı beni eskilere götürdü. Vahideddin'in resmî propagandada söylendiği gibi bir Padişah olmadığını, aksine hüzünlü bir yaşam sonucunda yapayalnız öldüğünü bundan daha güzel kimse kaleme alamazdı."
Mehmet Ali Birand
"Sultan Vahdettin vatan haini değildi. Kurtuluş Savaşı’na belirgin şekilde destek verdi. Bir hain değildir. Bazı hoş olmayan şeyleri mecburen yapmıştır. Bu arada ülke için çok iyi şeyler de yapmıştır. Ben Vahdettin için hiçbir zaman vatan haini demedim. Çünkü ne zor koşullar altında padişahlık yaptığını biliyorum.
Ülke işgal altındaydı. Ordusu kalmamıştı. Yine de önemli iş yaptı. Kimse benden daha fazla Atatürkçü, cumhuriyetçi olamaz. Ama bazı gerçekleri görmenin ve göstermenin zamanı geldi. Bunların bilinmesinin Cumhuriyetimize hiçbir zararı olmaz`..."
Bülent Ecevit
Türkiye’de bu konuda ilk defa bilinenlere aykırı bir şey söyleniyor. Ben böyle bir beyanı muhakeme edemiyorum. Ancak, tarihteki bazı kişiler hakkında, alışılagelmiş kanaatlerin dışındaki beyanlar yadırganır. Sayın Ecevit’in beyanı da yadırgatıcı bir beyandır. Türkiye böyle bir beyanı kaldıracak durumda değildir.
Süleyman Demirel
Bir hükümdarın devletine ihaneti ile sıradan bir insanın kendi evini yakması arasında hiç fark yoktur, zira hükümdarlar devletin kendilerine Allah’ın lütfu olduğuna inanırlar ve devleti mülkleri olarak görürler. Vahdettin herşeyin bittiği bir anda, 4 Temmuz 1918’de tahta geçti, üç ay sonra, 30 Ekim’de Mondros Mütarekesi’ni imzalayıp teslim olduk. Yani, dünya savaşının ve yenilginin Vahdettin ile hiçbir alákası yoktur. İktidarı, Bebek ile Aksaray arasındaki bölgeye sıkışmış bir padişahın çaresizliği söz konusu.
Tek yaptığı, “iki tarafı birden idare edip zaman kazanma çabası” ve işte bu oyalama taktiği bizde ihanet olarak yorumlanıyor. Hatıralarında, Facialara ve olaylara kalkan olamadım ise de, paratoner vazifesi gördüm. Musibetleri üzerime çektim, kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım diyor.
Vahdettin hakkındaki tek belgesel biyografiyi yazmış bir kişi olarak şunu söyleyebilirim: Osmanlı Tarihi’nin en şanssız hükümdarıdır, her insan gibi o da bazı hatalar yapmıştır ama memleketini seven bir kişidir ve ihanetle hiçbir alákası yoktur.
Murat Bardakçı
Son padişah İstanbul'a dahi hükmedemez ve, Osmanlı mülkünün yediği darbede de kimse onun fikrini sormamıştır. Anadolu savaşının önderlerinin idam fetvasına göz yummak dışında da önemli bir hatası olduğunu söyleyemiyoruz. Yine Kuva-yı Milliye'ye karşı örgütlenen birlikler, ondan çok Damat Ferit hükümetinin İngilizlerle işbirliğinin eseridir. Hanedan damadı olan bu ahmak politikacıya kısa sürelerle de olsa görev vermek, padişahın diğer önemli hatasıdır.
Prof Dr. İlber Ortaylı
Halk tabakası arasında bile Vahdettin’den talihsizi, bütün tarih ve edebiyat alemi içinde aransa bulunmaz.
Sultan’ın Başyaveri Avni Paşa
Şu İtalya’da sürünen Vahdettin’in encamına bak! Bu talihsiz hükümdar, vatanını kurtarmak için elinden geleni yapmış amma sonunda kimseye yaranamamış olmak şöyle dursun, ismi vatan hainine çıkarılmış bir bedbahttır. Ben onun Mustafa Kemal’i bu işe sevk ve teşvik eden tek adam olduğunu yakından biliyorum. Elbette bu hakikat bir gün tarihe intikal edecektir.
Refet Bele Paşa
Elbette hain değildi. Dünyanın en namuslu adamlarından biriydi. Ölürken yastığının altında parasızlıktan alamadığı ilaçlarının reçeteleri çıktı. Bunlar hakkında hüküm verebilmek için önce bilgi sahibi olmak lâzım. Mustafa Kemal ne yazık ki kendi Nutuk’unda Millî Mücadele’nin kuruluşunu hakiki olarak anlatmamıştır.
Tarihçi Cemal Kutay
Ve son olarak kendi kaleminden Sultan Vahideddin Han;
"Karşınızda köklerinden koparılmış, bir girdapla sahile fırlatılıp atılmış bir kazazede var. ben bu kargaşa içinde önümde daha ne kadar yol kaldığından habersizim ve bu işin neticesini de sadece Allah biliyor Ne yapabiliriz ki? Kader bu konuda düşündüğümden farklı bir yol çizdi.
Ben dindar bir insanım Vazifemi çok karmaşık bir dönemde, bir insanın yapabileceği en iyi biçimde tamamladığıma bütün yüreğimle ve katiyetle inanıyorum.
İnsanların zafiyetleri söz konusu.. ‘Beşer şaşar’ ifadesinin doğru olduğunu çok iyi biliyorum ama, aşılması zaten imkânsız olan savaş zamanının engellerini ve daha sonra mütareke ile ortaya çıkan güçlükleri yenemediysem de, memleketimin iyiliği için yapmam gereken herşeyi yaptığımı iddia ediyorum. Mütareke yıllarında ortaya çıkan bütün facialara ve olaylara karşı gerçi kalkan olamadım ama paratoner vazifesi gördüm. Bütün musibetleri üzerime çektim. Kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım. Ama gelin görün ki, bugün yaşayan kurban benim. Daha doğrusu fedakârlığın kurbanı”
Sultan Mehmed Vahideddin Han.[1]
[1] Ahmet Anapalı, Kurtuluşun Faturasını Ödeyen Adam “Murat Bardakçı Şahbaba’dan Naklen”
-
Şükrü Arıer. 3 yıl önce Şikayet EtAllah rahmet etsin makamı cennet komşusu HZ Muhammed olsun amin inşallah.Beğen Toplam 1 beğeni
-
bilbilen 4 yıl önce Şikayet EtMükemmel bir alıntılama ve değerlendirme. Teşekkürler.Beğen Toplam 2 beğeni
-
devleti ali ferdi 6 yıl önce Şikayet EtAllah mekanlarını cennet etsin. Rabbim onları darda koymasın... Sizinde kaleminize kuvvet Rabbim utandırmasın...Beğen Toplam 2 beğeni
-
Alparslan Demirci 6 yıl önce Şikayet EtAllah rahmet eylesin. En azından kadrini bilenler bir dua ve rahmet okuyorlar. Zulme uğrayanlar ahitette daha kârlılar. Peki ya zalimler! Allah bizi zalim olmaktan muhafa etsin...Beğen Toplam 3 beğeni
-
Zeynep 6 yıl önce Şikayet Etİnsanlar yalan tarihle afyonlanmış ve gelecekte bu yalan tarihle kurgulanmış. Oysa ki şunu bilmiyorlar Allahu Teala küfre kainatın sonuna kadar süre tanıdığı halde zulme belirli kısa bir süre tanıyor. Yüz yıl iki yüz yıl toplumların hayatlarında uzun süreler değildir. Şimdi artık gerçeklerle insanların yüzleşme zamanı geldi. Rabbim biz kullarını böyle imtihan ediyor. Araştırıp doğruların peşinden gidenler inşallah çoğalır ve ecdadımızın hakkını teslim noktasında büyük başarılar elde edilir.Beğen Toplam 9 beğeni