Donarak Ölmek Nedir Bilir misin Evlat?
Aralık ve Ocak ayları bende ayrılık ve gurbet demektir. Aralık ve Ocak ayların bende Sarıkamış demektir. Aralık ve Ocak ayları bende donarcasına yanmak ve çıldırırcasına kendini boşluğa atmaktır.
Yıl 1912. Osmanlı İmparatorluğu daha dün şefkatli kolları ile köprü, yol, su, han, hamam, okul, hastane, şifahane, şeklinde yatırım yaptığı hizmet götürdüğü dört balkan devletinden “BALKAN SAVAŞI” isminde seneler boyu unutamadığı bir darbe alınca şaşırdı kaldı. Bu travmatik ve depresyonik durum Osmanlı genelkurmayını da çaresiz bir boynu büküklüğe itti.[1]
İşte 1914 senesinin sonlarında cereyan edecek olan “SARIKAMIŞ FACİASI” ne yazık ki böylesine olumsuzluklar içinde başlayacaktı[2]
Bu olaydan sonra fırsatı kollayan Rus'lar Karadeniz’de ilk hareket olarak Mithat Paşa vapurunu batırırlar. Bir taraftan da Kafkaslardan 150 km. bir yolculuktan sonra Rus orduları 29 Ekim 1914’de Kars'tan girerek Sarıkamış kalesini geçip Horasan ve oradan Köprüye kadar ilerlerler. Başkumandan Vekili Enver Paşa "çevirme, kuşatma ve Rusları imha" plânını hazırlar ve Erzurum’daki Üçüncü Orduya harekât emrini verir.
Bu olaydan sonra fırsat kollayan Rus'lar ani bir şekilde hareket kararı alır. Hafız Hakkı Paşa Rus ordusunu Horasan ile Pasinler arasındaki "Çoban Köprüsü" yakınında bulunan Köprüköy'de karşılar. Burada Hasan İzzet Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusuna mensup 8 alay, Rusların 6 alayı ile şiddetli muharebeler yapar ve Rus ordusu mağlup olarak geri çekilmek zorunda kalır. Hasan İzzet Paşa'nın zafer haberini alan Enver Paşa yanına Alman generalleri Bronzer Von Sellandorf harekât Şubesi Başkanı Yarbay Feldman, Kurmay Başyaveri Kazım (Orbay) Bey ve diğer kumandanları alarak İstanbul'dan Ulukışla’ya kadar trenle oradan at sırtında Erzurum’a varır ve, 3. Ordu merkezine gidip orada Hasan İzzet Paşa ve ordu komutanı Refik Paşa ile görüşür. Hasan İzzet Paşa, Enver Paşa'nın Harbiye'den hocasıdır ve kış başlangıcında yapılacak olan harekâtın, hazırlıksız, tedbirsiz bir harekât olacağını söyler. Cesur ve sert iradeli bir kumandan olan Enver Paşa'nın cevabı çok sert olmuştur;
“Eğer hocam olmasaydınız sizi idam ettirirdim"
Ruslar'ın Anadolu'ya, istilâ etmek için gönderdiği asker sayısı 60 binin üzerinde. Üçüncü Ordunun mevcudu ise 90 000 kişidir.Ama bunun İçinde yeni teşkil edilen 40.000 kişilik Onuncu kolordu tecrübesiz ve araziyi hiç tanımayan subay ve erlerden mürekkep.. Dokuzuncu Kolordunun mevcudu ise 28.000 civarında, onbirinci kolordu ise ihtiyat olarak beklemede... Piyade tüfekleri, makineli tüfek ve dağ topları ile donatılmış olan bu ordunun erlerinin üzerinde mevsimin kış olmasına rağmen yazlık elbise var. Ayakkabıları eski.. Yiyecekleri peksimet ve haşlanmış buğdaydan ibaret! Buna rağmen Rus ordusunu Allahu Ekber Dağları'ndan aşıp arkadan kuşatmak suretiyle imha etmek plânını Enver Paşa Hafız Hakkı Paşa'ya verir ve o da Kasım 1914’de Onuncu Kolordu ile 2400 rakımlı AllahuEkber Dağları’nı Onuncu Kolordu ile aşmaları için harekete geçer.
O gece ve müteakip geceler Allahuekber Dağları'nın karlı, tipili, şiddetli soğuklarında ayalarında çorapsız çarık sırtlarında gömlek bulunan binlerce Türk askeri kırılır. Geriye kalanların pek azı dağı aşar. Öte yandan 9. Kolordunun iki tümeni Oltu, Bardız üzerinden ilerler ve Eski Sarıkamış'ın kuzeyini, Turnagöl sırtlarını işgal eder.
9 Aralık 1914'de 9. Kolordu harekâta geçtiğinde müthiş bir kar fırtınasına tutulur Oltu'dan Bardız'a kadar kar, tipi, soğuğun -20 dereceye kadar düştüğü yollardan yürüyen bu kolordu Bardız bucağına varır. Yolda gelirken Oltu'nun batısında 32.fırka ilerlemekte ve kuzeyinde 31nci fırka yürüyüşe devam etmektedir. 31nci fırka kuzeye doğru ilerlerken şiddetli bir düşman ateşine uğrar... Oltu’nun batısında bulunan 32nci fırka (Alay) da sağından kendisini çevirmek isteyen bir düşman kuvvetini görünce... Avcıya yayılan iki taraf arasında amansız bir cenk başlar... Akıncılar birbirine yaklaşıyor. Birden bir şüphe, öteden işaret, hemen ateş kesilir, iki taraf kollarını açarak biri birine koşuyor, sarmaş dolaşlar ve ağlayışlar. Meğer dört saattir kendi iki fırkamız bir birini düşman sanarak cenk etmiş,.. Bu kazanın (hatanın) bilânçosu fecidir: İki taraftan iki bin şehidimiz var. “BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU”