Ahmet Ay
Ahmet Ay
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Mısır ile normalleşme

GİRİŞ 15.03.2021 GÜNCELLEME 15.03.2021 YAZARLAR

Başlangıç itibariyle Osmanlı karşıtlığı temelinde başlamıştı. Her ne kadar Suriye’de doğsa da Mısır’da yeşeren bir akımdı Arap Milliyetçiliği. Siyonizm’e karşı daha da radikalleşen Arap milliyetçiliği bizdeki Jön Türkler gibi Batı’da eğitim alan aydınlar vasıtasıyla Arap Dünyası’na yayıldı.

Suriye ve Irak’ta BAAS’çılığa evrilen Arap Kavmiyetçiliği cereyanı “El-Kavmiyetü’l Arabiyye”, Mısır’da sonraları Mısır Milliyetçiliği ve Nasırizm’e dönüşerek daha mahalli bir kavmiyetçiliğe bürünmüştü.

Ezher gibi köklü bir geleneğe sahip Mısır bir yandan İslami fetva merkezi olmayı hedeflerken, öte yandan Arap Milliyetçiliği ve sonradan da Türkiye tipi laiklik uygulamaları ile bir asır boyunca din karşıtı bir görüntü verdi.

Bu katı ve militan laisizm için Hasan El Benna gibi, Abdulkadir Udeh, Seyyid Kutub gibi münevver ve mücadeleci şahsiyetleri katleden Mısır rejimi, Sisi’nin, Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye karşı gerçekleştirdiği 2013 darbesi sonrasında bir gecede 3 bin 500 silahsız protestocuyu katletmekten de sakınmadı.

Mısır’ın sertlik politikalarının İhvan-ı Müslimin gibi İslami Hareketlerin mücadelelerinden kaynaklanmasından ziyade, Mısır Devleti olarak İsrail ile geliştirmeye çalıştığı İsrail ile dostluk ilişkilerinin sebep olduğu bir gerçektir. Nitekim İsrail ile imzaladığı Camp David anlaşmasının mimarı olan Cumhurbaşkanı Enver Sedat bunu 1980 yılında hayati ile ödemişti.

Türkiye 1952’den itibaren NATO üyeliği ile birlikte en azından askeri-güvenlik alanında zikzak çizmek zorunda kalmadı lakin Mısır kendini bir SSCB, bir ABD periferisinde konumlandırmaya çalıştı. Mısır’ın bağlantısızlık söylemleri ise çaresizlikten kaynaklanıyordu.

İsrail’e savaşta yenilmesi Mısır’ı çok zor durumda bırakmıştı. Oysa Arap Dünyası için lider kabul edilen Mısır’ın İsrail’e 6 gün dayanamaması çok zor bir durumdu. Peş peşe yaşanan bu yenilgilerin Mısır muhalefetini ve başta da İhvan gibi halkın desteğini alan cemaatlerin prestijini arttırmıştı.

Tunus’ta başlayan Arap Baharı Mısır’ı da vurmuştu. 2012 yılında yapılan serbest ve meşru seçimlerde İhvan’ın adayı Muhammed Mursi %52’lik oy oranı ile Cumhurbaşkanı seçilmişti.

Sadece bir yıl görevde kalan Mursi’ye karşı Genelkurmay Başkanı A. Sisi’nin gerçekleştirdiği darbe sonucu Mursi görevden azledilmiş, bunu protesto eden Mısırlı milyonlarca sivile sabaha karşı kurşun yağdıran darbeciler 3500 sivili öldürmüştü.

İşte bu darbe ile Türkiye-Mısır ilişkileri bozuldu. Dünya liderlerinin sessiz kalarak destek verdiği askeri darbeye sadece Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan karşı çıkmış ve bu yüzden Mısır ile bütün ilişkilerimiz kopmuştu.

Aradan geçen 8 yılda çok şey söylendi ve doğrusu bu sürede çok şey değişti de. Devletler arasında ebedi küskünlükler, ebedi kırgınlıklar olmaz. Yoksa bu tür kırgınlıklardan istifade edecek ülkeler sizi zor durumda bırakabilirler.

En son Yunanistan ile Mısır’ın Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’ye karşı mücadele etmeleri bizim bölgedeki çıkarlarımıza büyük zarar verecekti. Bununla da kalmaz, Mavi Vatan bizim için girilemez bir alana dönüşebilirdi.

Türkiye son dönemlerde yaptığı görüşmelerle Mısır’ın, saydığımız devletlerin koltuk değneği olmasına mani oldu. Zira Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve MİT Mısırlı mevkidaşları ile iki ülke arasındaki sert rüzgarları yumuşatarak yeni bir sayfa açmaya çok yaklaştılar.

Yadırgayanlar çıkabilir, haksız da sayılmazlar. Neticede Mısırlıların seçilmiş iradesine karşı gerçekleşen darbe ve bu darbeyi protesto eden binlerce insanın kanını akıtan Sisi rejimi hala duruyor. Nasıl bir hassas denge kurularak iki ülkenin ilişkileri, en azından Türkiye’nin zarar görmeyeceği kadar geliştirilebilir?

Çok zor lakin zaruri bir durumla karşı karşıya olduğumuzun farkındayız. O dönem haklıydık, lanetledik, lanetliyoruz ancak bugün artık 2013’te donup kalmanın hiçbir anlamı yoktur. Kimse Sisi’ye iyi yaptın demeyecek, lakin ilişkileri de ebediyen kesmemeliyiz. Mavi Vatan söylemlerimiz boşuna değil, içi dolu söylemlerdir. Bu yüzden gerçekleşmekte olan bu hayali heba etmemeliyiz.

Libya ile imzaladığımız MEB’in Mısır ile kuracağımız iyi ilişkiler sayesinde zedelenmemesi büyük kazanımdır. Bu da son derece ince diplomatik adımlarla mümkündür.

Allah cc feraset ve hikmetimizi arttırsın.

Ahmet Ay / Milat Gazetesi

YORUMLAR 1
  • Mehmet ALTAY 4 yıl önce Şikayet Et
    Süper bir ANALİZ...Uluslararası İlişkilerde ÇIKAR ve MANTIK ilişkisi vardır...
    Cevapla