Evet, PKK’nın hiç şansı yok
“Halk karşısında bütün ordular çaresizdir. İşte Tayyip Erdoğan’ın sarayının ordusu ve polisi de. Yenildiler, yine yenilecekler.”
Hangimiz haklıyız?
Tayyip Erdoğan’ın ordusu polisi yok. Onlar Türkiye’nin ordusu, Türkiye’nin polisi.
O ordunun, o polisin karşısında da “Halk” yok. Bir terör örgütü var.
Demirtaş, çok sinsice bir psikolojik harp söylemi yürütüyor.
Örgütün cinayetlerini “Halk adına” diye nitelemek de psikolojik harp söylemidir, Ordu ve Polis’in güvenlik operasyonlarını “Erdoğan adına” nitelemek de psikolojik harp söylemidir.
Niyet;
Bir, güvenlik politikalarını halktan ayrıştırmak.
İki, Ordu ve Polis’te “Erdoğan adına savaşıyormuş” izlenimi oluşturmaya çalışarak, moral çöküntüsüne yol açmak ve nihayetinde mücadeleden vazgeçirmeye çalışmak.
Üç, terör örgütüne psikolojik haklılık sağlamak.
Demirtaş psikolojik savaş söyleminde yalnız değil.
Paralel camia başta olmak üzere tüm Erdoğan karşıtları onun yanında saf tutmuş durumdalar.
Paralel camia yayınlarına bakıldığında “Şehit yakınları”na söyletilen şeylerin tamamında, terörle mücadeleyi “Erdoğan’ın politik hesabına indirgemek” gibi alçakça bir dil üretiliyor.
Doğan medyası adeta vur - kaç yöntemi ile bu psikolojik savaşta HDP ve örgüt yanında yer alıyor.
Şu an medya platformunda güvenlik operasyonlarına karşı, sadece “Erdoğan karşıtlığı”ndan kaynaklanan ve ülke güvenliğini tamamen ıskalayan korkunç bir “Örgüt yandaşı dil” sergileniyor.
Buna rağmen diyorum ki, “PKK’nın hiç şansı yok!”
Dağlıca’da, askerlerimiz örgütün alçakça saldırısına hedef oldu. Yazıyı yazdığım andaki bilgilere göre biri yarbay, biri binbaşı 16 şehit var. Farklı iddiaların da ardı arkası kesilmiyor.
Evet, yürekler yangın yeri.
Evet, içimiz yandı.
Evet, analar bir kere daha ağladı.
Eeee, nereye varacaksınız bu 16 şehitle?
Örgüte ya da HDP’ye mi bırakacağız Diyarbakır’ı, Cizre’yi, Şırnak’ı, Şemdinli’yi, Hakkari veya Yüksekova’yı?
Barıştan anlamadınız.
Çözüm sürecinin, dağda ömürleri tükenenleri, sonra dağa çıkarılacak Kürt çocuklarını kurtarma projesi olduğunu anlamadınız.
“Daha çok Kürt çocuğu kurban gitmesin bu kör savaşa” denildiğini anlamadınız.
Çözüm sürecinin içinden bile “Fesat çıkarma”yı denediniz.
Savaşla olmadı, barışın içinden terör hakimiyeti altında bir bölge çıkarmaya çalıştınız.
Çözüm süreci öncesinde, dağlarda binlerce kayıp verdiniz. Devlet “Daha fazla ölüm olmasın” diye çözüm sürecini başlattı.
Bu kadar ölümle belki akıllanmışlardır, diye düşünüldü, “Sonuna kadar gidin” çağrıları dikkate alınmadı, “Bir barış fırsatı verelim” dendi. İmralı’daki zat da “Kürt siyaseti için silahlı çatışma dönemi sona ermiştir, silahla alınacak bir şey yoktur” uyanışı yaşıyordu.
Düşünüldü ki İmralı’daki zat, kendi aydınlanmasını, Kandil’e ulaştırabilir.
Kandil dedi ki: “İmralı’nın aydınlanması kendisine kalsın, biz bildiğimizi okuruz. Demirtaş Washington’dan, Brüksel’den başka ışıklar getirdi, Amerika ufkumuzu başka aydınlatıyor!”
Evet, bu hesapların içinden yeniden terör çıktı.
Peki sonra?
-
nush 10 yıl önce Şikayet EtDolusunu sen yaz da gorelim vatandas süleymanBeğen Toplam 1 beğeni
-
müslim 10 yıl önce Şikayet Etseloyu pek bizim millet takmıyor.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Süleyman 10 yıl önce Şikayet Etboş bir yazıBeğen Toplam 1 beğeni