Ahmet Taşgetiren
Ahmet Taşgetiren
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Yoldaşlar moldaşlar

GİRİŞ 15.10.2015 GÜNCELLEME 15.10.2015 YAZARLAR

“HDP’nin bileşenleri” içinde onların da dünyası var mı? Mesela onlar birbirlerine Selahattin Demirtaş’ın Gar vahşetinden sonra mikrofonlara seslendiği gibi “yoldaşlar” diye sesleniyorlar mı?

Yıllar önce gittiğim Muş’ta, otel lobisinde beni tanıyan yaşlı bir zat, ekranda görüntülerini gördüğü Sabahat Tuncel için “Bunlar bizim Kürtlerimiz değil” demişti.

Evet, Kürtler var Kürtler var.

Kürtlere göre de bu böyle.

Aynı şekilde Türkler var Türkler var, Araplar var, Araplar var.

Türkler’e göre, Araplar’a göre.

İş, içindeki cevherin niteliğinde.

Kiminin içinde “Yoldaşlık” dolaşır Marksist - Leninist jargon gereği, kiminin içinde “Kardeşlik.” Müslümanlık damarından...

Geçenlerde “Kardeşlikten öte” diye yazdım. Hani “Türklerle Kürtlerin İslam içinde kardeş oluşları”nı “Bunlar bizi uyutmak için üretilen söylemler”diyerek sorgulayanlara karşı... Türklerle Kürtler evet, kardeşlikten öte bir bütünleşme halindeydiler, 1000 yıllık birliktelik, İslam içinde bu iki kavmi kan birlikteliğinden öte bir bütünleşmeye sevk etmişti. Abdullah Öcalan’ın 2013 Nevruzu’ndaki açıklamasında “1000 yıldan bu yana Türkler ve Kürtler İslam bayrağı altında adeta tek millet oldular” sözü böyle bir gerçeğin, çok geç kalmış bir idraki (?) idi. Ama bir gün gelmiş, “Bizi kardeş diye uyutmayın” diyenler türemişti.

Onların bir kısmı, dünlerde “İslamcı” olanlardı. Yüreklerinde ne olmuştu ki, şimdi Demirtaş’la birlikte at koşturuyorlardı. Öcalan nereye evrilmişti, onlar nereye? Acaba onlar bugün “Yoldaşlar” jargonuna alıştılar mı? Yoksa kendilerini, şu an bulundukları iklimde çok çok yabancı mı hissediyorlar?

Şunu açıkça söylemeliyiz artık:

Kürtler, PKK eliyle, onun siyasi yansıması olan ve son durakta HDP ismini alan yapılanma eliyle, dünün marksist - leninist hareketinin taşıyıcı bedeni haline getirilmek isteniyor.

Hani, bir başkasının spermini rahmine koyup bir başkası için bebek dünyaya getiren “taşıyıcı anne”ler gibi. Kürtler, PKK operatörüyle bünyelerine Marksizm - Leninizm spermi yüklenen varlıklara dönüştürülmek isteniyor. Ya da İslam coğrafyasındaki İslami yükselişi “Tehdit” olarak gören uluslararası odakların geliştirmeye çalıştığı “Laik gurkalar” misyonunun ön cephe askerleri haline getirilmek...

PKK-HDP yapılanması başlı başına böyle bir yapılanmadır ve 7 Haziran seçiminde HDP aracıyla Kürtler’e seçtirilen milletvekili yapısı “Kürt kimliğinin marksizm adına sömürülmesi” niteliğine bürünmüştür.  

Burada az önce ifade ettiğim gibi, uluslararası odakların bölgeye yönelik stratejilerinde “Sünni, dindar Kürtler” yerine “Laik, sol - marksist, belki içi İslami hassasiyetlerden boşaltılmış, ateist yaklaşımlarla enfekte edilmiş” Kürtler üzerinden yapılmak istenen bir Ortadoğu operasyonunu dikkate almak gerekiyor. PKK - HDP eksenli Kürt siyasetinin öndeki aktörleri de hem içerde yazdıkları yazılarda “Laik cephe” oluşturmaya çalışıyorlar hem de uluslararası ortamlarda “Biz sizin Ortadoğu’daki laik siyaset hedefinizin partnerleriyiz” diye sesleniyorlar. 

yazının devamı için tıklayınız

YORUMLAR 2
  • abdullah 10 yıl önce Şikayet Et
    ahmet abimin eline ve kalemine sağlık..inşaallah alnı secdeye giden kürtler ve türkler, bu elleri kanlı ve kanla beslenen kimselere oylarını vermezler..yoksa, neden secdeye gittiklerini kendi vicdanlarına bile anlatamazlar..
    Cevapla
  • abdullah 10 yıl önce Şikayet Et
    hocam hala biz nerde hata yaptık dememkte direniyorsunuz... kürtleri suçluyorsunuz yazık çok yazık siz bunu yaparsanız diyecek bir şey yok demektir....
    Cevapla