Ali Sirmen
Ali Sirmen
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Sırada Suriye mi var?

GİRİŞ 24.06.2008 GÜNCELLEME 24.06.2008 YAZARLAR

Görevleri ülkenin doğusunda, çöl bölgesindeki El Kibar yerleşkesinde, bulunduğu söylenen barışı olmayan amaçlar için kurulan bir nükleer tesis ile ilgili bilgi toplamak.

Bu yılın 24 Nisan’ında Amerikan istihbarat kuruluşları, böyle bir tesisin varlığını açıkladılar.

Bu açıklamadan aylar önce, 2007’nin 6 Eylül’ünde, İsrail uçakları El – Kibar’da bulunduğu söylenen nükleer tesis olduğu ileri sürülen binayı bombalamışlardı.

Bütün bu olaylar bir araya geldiğinde, insan kendi kendine elinde olmadan soruyor:

- Şimdi de hedefte Suriye mi var?

Anımsanacaktır. Irak savaşının baş nedeni de, “Saddam’ın elinde bulunan kitle imha silahları” idi. Daha doğrusu iddia buydu. Ama çok kişi böyle bir şey olmadığını daha o zamandan söylemekteydi, hatta ABD adına UAEA’da çalışmakta olan Scott Ritter dahi, Irak’ın kitle imha veya nükleer silahı olmadığını açıklamıştı.

Ama Bush yönetimi yapacağını yapmakta kararlıydı ve yaptı da.

Olayların gelişmesiyle iddiaların gerçek olmadığını bunların hepsinin müdahaleye kılıf hazırlamak için uydurulduğunu bütün dünya görecekti.

Yine aynı senaryo mu sahneleniyor? Bütün bunlar Suriye’ye saldırının kılıfı mı?

***

Bu kez durum değişik gibi görünüyor, ABD dışı kimi çevreler de, Washington’un iddialarını doğruluyor ve Kuzey Kore’nin yardımıyla Suriye’nin böyle bir tesis kurmuş olabileceğini söylüyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajanı müfettişleri, şu anda bu konuyu araştırıyorlar.

Tabii bütün bu açıklamalar, Suriye’nin gidici Bush yönetiminin hedefi olup olmadığı sorusunun önemini arttırıyor.

Avrupa’ya veda gezisi sırasında Bush’un İran konusundaki ısrarları göz önünde bulundurulunca, insan ilk bakışta Suriye’nin hedef alınması konusunda da “neden olmasın?” diyebilir.

Son yıllarda Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerini geliştirmesi hele hele eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Şam’ı ziyareti üzerine Washington’un ne kadar rahatsız olduğunu ve bu rahatsızlığını Ankara’ya nasıl ilettiğini henüz unutmadık.

Ne var ki, şimdi durum biraz değişik görünüyor. Her şeyden önce, Suriye Türkiye’nin aracılığıyla, doğrudan olmasa bile dolaylı bir biçimde İsrail ile barış görüşmelerini yürütüyor. Gerçi bölgemizde barışa ulaşmak kolay görünmüyor ama temasların başlaması umut verici bir gelişmedir.

Öte yandan Beşar Esat ülkesinin içinde bulunduğu yalnızlık çemberini kırma yolunda büyük çaba harcamaktadır.

Aynı zamanda bu hafta içinde AB’nin dönem başkanlığı görevini de üstlenecek olan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin, Esat’ı geleneksel 14 Temmuz törenlerini izlemek üzere resmen davet etmesi, Şam’ın eskisi kadar izole edilmiş durumda olmadığının bir başka göstergesi.

Suriye ile ilgili gelişmelerden Bush rahatsız. Ama yine de bu ortamda, yakın bir gelecekte, Suriye’nin bir saldırının hedefi olmasını beklemek yanlıştır.

Bu durum yine de bir sorunu ortadan kaldırmıyor. Ortadoğu nükleer silahlanma odaklarından biri haline gelmeye aday, bu da Türkiye için hiç de hoş değil.

Buradan bakınca

Avrupa Şampiyonası’nda, Türk milli takımının aldığı sonuçlar bugüne kadar herkesi şaşırttı. Millilerimizin son saniyeye kadar oyuna asılmaları ve gidişi kendi lehlerine çevirmeleri, her yerde konuşuluyor.

Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan maçından görüntüler TV’lerde tekrar tekrar yayımlandı. Her yerde futbol sohbetlerinde Türkiye’nin adı geçiyor.

Futbolun artık bir gösteri olduğu düşünülünce, ülkemizin bu yolla epeyce iyi bir görüntü yarattığı kesin. Hele hele İsviçre maçında karşı takımın saldırgan tavırlarına karşı, bizim çocukların sükûnetlerini korumaları çok iyi oldu.

Ama Hırvatistan maçından sonra, benzeri her olayda yaşadığımız sahnelerin yinelenmesi tam bir felaket. Buradan bakınca, kazanılan zaferin sağladığı görüntü tümüyle kayboldu. Bir milli maçın kazanılması yüzünden insanların ölmesini çağdaş dünyada kimseye anlatmak mümkün değil.

Yarın TV başında heyecanla izleyeceğim, yarıfinal maçını kazanmak mı daha iyi yoksa kaybetmek mi, bilemiyorum. Çünkü hiçbir sportif başarı insan yaşamından daha önemli değil ve de biz kazanınca, insanlarımız ölüyor.

asirmen@cumhuriyet.com.tr

YORUMLAR 2
  • mehmet tozlu 17 yıl önce Şikayet Et
    Süpriz Değil. israilin topraklarmıza attığı yakıt tankları bize imzaydı suriyeye göz dağı isaril bölgede kendinden güçlü ne devlet ne ordu ister suriye gibi Başı baglı olmayan iran gibi otariter devletler işine gelmez bizi zaten tehtid olarak görmüyorlar iş ne zaman saldırır derseniz 210 yılı abd de iktidarda dmokratlar bize akp oldugu zaman 1982 ırak taki santirali s.arabistan hava sahasını kullanarak vurdular aynı seneryo bizie de uygulancak guney suriye savunmaı kuvvetli kuzeyde zayıf ..
    Cevapla
  • söylesemfaydasıyok 17 yıl önce Şikayet Et
    bush ,u sorgulayacak güç yokmu. bu yetkiyi kimden alıyor neden islam devletlerini silahsızlandırıyor niçin birtane bile yahudi ve hırıstiyan devleti yok bunlar içinde gelmedimi acaba seni beni birtarafa bırakıp yahudi zihniyete karşı birlik olma zamanı islam alemine neoluyor anlamak mümkündegil islam aleminde yaşayanher ferdin 5 dakika şapkasını önüne koyupdüşünmesinin zamanı gelmedimi?
    Cevapla